Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen "28 Şubat" davasında, dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı ve Genelkurmay İkinci Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir'in de aralarında bulunduğu 103 sanığın yargılandığı duruşmada, sanıkların esas hakkındaki savunmalarının alınmasına devam edildi.
Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesindeki davaya sanıklar ve müştekiler ile tarafların avukatları katıldı. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ravza Kavakcı da duruşmayı takip etti.
Sanıklardan Kamuran Orhon, 28 Şubat sürecinde Genelkurmay Lojistik Başkanı olarak görev yaptığını, Batı Çalışma Grubu (BÇG) ile ilgili hiçbir faaliyetinin bulunmadığını söyledi.
28 Şubat sürecinin gerçek mağduru olduğunu dile getiren Orhon, 15 ay cezaevinde kaldığını belirterek, "Lojistik Başkanlığı görevi, kuvvetler arasında ikmal faaliyetlerini sağlamaktır. Görevlerimin tümü lojistikle ilgili. Bu başkanlık icra makamı değil. Bu başkanlığa bağlı hiçbir birlik ve kuvvet yok. Böyle bir birimin başkanı olan benim, dava konusu suçlarla ilgimin olması mümkün değil. İddia edilen belgelerin hiçbirini görmedim. İddianameye konu evrakları Genelkurmay'dan gönderen FETÖ'den tutuklu, iddianameyi hazırlayan FETÖ'den tutuklu, bizi tutuklayan FETÖ'den tutuklu, bu durum bize kumpas kurulduğunun açık bir kanıtı değil mi?" diye konuştu.
Orhon, 7 Nisan 1997'deki BÇG toplantısına da katılmadığını, dolayısıyla da herhangi bir konuşma yapmadığını, buna ilişkin evrakın sahte olduğunu öne sürdü.
"Telefon rehberi ve giriş kartı listesi sahte"
Sanıklardan emekli tuğgeneral İzzettin Gürdal da esasa ilişkin mütalaada hakkında beraat talep edildiğini belirterek, mahkemeden mütalaa doğrultusunda beraat talebinde bulundu.
Sanık emekli tuğgeneral Mehmet Ali Yıldırım, BÇG'de çalışanların listelendiği telefon rehberi ile BÇG'nin faaliyet alanına giriş yetkisi verilen personele ilişkin listede ismi bulunduğu için suçlandığını söyledi.
Bu listenin ele geçtiği 5 numaralı CD içindeki verilerin sahte olduğunu savunan Yıldırım, bunun da bilirkişi raporuyla sabit olduğunu ifade etti.
Sanık Mehmet Cumhur Yatıkkaya ise BÇG'nin faaliyet yürüttüğü alana giriş yetkisi verilen personel listesinde adı bulunduğu için suçlandığını belirtti. Söz konusu dönemde Genelkurmay Başkanlığında emniyet hizmet bölüğünde takım ve bölük komutanlığı yaptığını aktaran Yatıkkaya, şunları söyledi:
"Görev yaptığım birlik, Genelkurmay Karargahı dışında başka bir kışlada bulunuyor. Bana, Genelkurmay'a giriş kartı dahi verilmedi. Söz konusu yıllarda ziyaretçi olarak dahi Genelkurmay Başkanlığına girmedim. Bu ziyaretçi kayıtlarında da belgeli. Dolayısıyla BÇG'nin faaliyet yürüttüğü alana giriş listesi verilen personel listesi içinde bulunmam mümkün değil. Bu dönemde hiçbir karargah ya da çalışma grubu emir komutası altında görev yapmadım. Söz konusu dönemde birliğim dışında başka bir yerde de görevlendirilmedim. Ben BÇG kapsamında hiçbir faaliyete katılmadım, bu grupta sözlü veya yazılı olarak hiçbir şekilde görevlendirilmedim."
Emekli albay Mehmet Şinasi Çalış ise 28 Şubat sürecinde Genelkurmay Lojistik Başkanlığı İstihkam Dairesinde istihkam yarbay olarak görev yaptığını, sadece bu kadro ile ilgili görevler yaptığını, bunun dışında hiçbir görev almadığını belirtti.
Hakkında somut bir delil bulunmadığını anlatan Çalış, "Hiçbir belgede ismim, hiçbir yerde imzam ya da parafım yok. Esas hakkındaki mütalaada da hakkımda delil elde edilemediği belirtilerek beraatim isteniyor. Ben de savcının istemine katılıyor ve beraat istiyorum." dedi.
"Böyle bir giriş kartı verilmedi"
Sanıklardan emekli yüzbaşı Mustafa Babacan da 1994-2000 yılları arasında Genelkurmay Basın İnceleme Şube Müdürü olarak görev yaptığını, işinin basın özetlerini hazırlamak olduğunu söyledi.
Yerli yabancı çok sayıda gazete ve televizyonu takip edip basın özeti hazırlayarak daire başkanına sunduklarını, bu nedenle oldukça yoğun çalıştıklarını aktaran Babacan, görev alanı dışında başka bir faaliyette bulunmadığını, hakkındaki iddiaya dayanak olan belgelerin sahte olduğunu söyledi.
Babacan, "Deliller arasındaki BÇG'nin faaliyet gösterdiği alana girmeye yetkili personel listesinde yarbay olmasına rağmen yüzbaşı yazılmış. Kaldı ki tarafıma böyle bir giriş kartı verilmedi." dedi.
BÇG toplantılarına hiç katılmadığını, üzerine atılı suçu kabul etmediğini belirten Babacan, beraatini istedi.
Sanık Mustafa Bıyık da 28 Şubat döneminde jandarma kurmay albay rütbesiyle Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Dairesi Başkanlığı yaptığını söyledi.
Üzerine atılı Batı Çalışma Kurulu Kriz Masası isimli yapıda yer aldığı iddiasını yalanlayan Bıyık, buna ilişkin belgeyi ilk kez gözaltına alındığı emniyetteki sorgusunda gördüğünü, isminin karşısında jandarma asayiş komutanı olduğunun yazıldığını, ancak asayiş dairede hiç görev yapmadığını söyledi. Bıyık, rütbesinin de yazılmadığı bu belgenin sahte olduğunun bilirkişilerce tespit edildiğini ifade etti.
Genelkurmay'da 8 Mayıs 1997'de BÇG toplantısına katıldığı iddiasını da kabul etmeyen Bıyık, toplantıya katılanlarla ilgili listede adının değil, görev yaptığı birimin isminin yazıldığını belirtti.
Beyanların ardından duruşmaya öğle arası verildi.
Son Dakika › Güncel › 28 Şubat Davası - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?