AB Bakanı Bozkır Brüksel'de

AB Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, " Türkiye'nin bölgede başka bir tren aramak yerine Brüksel'e giden trende olması oldukça önemli. Türkiye'ye böyle hissettirirseniz birbirimizi daha iyi anlayabileceğimiz bir platform ve AB'ye daha iyi yaklaşan bir Türkiye olacak" dedi.

Bakan Bozkır, düşünce kuruluşu Alman Marshall Fonunun yıllık Brüksel Forumu kapsamında düzenlediği "The Refugee Crisis: Europe's Ultimate Stress Test" başlıklı oturuma katılarak konuşma yaptı.

Konuşmasında AB'nin sığınmacı krizini öngöremediğini belirten Bozkır, "AB, yanlış bir hesaplama ve değerlendirmede bulundu. Suriyeli bir savaş vardı ve bu (sığınmacı krizi) geliyordu" dedi.

Türkiye'de 2,7 milyon Suriyeli sığınmacının olduğunu vurgulayan Bozkır, "Bunlardan 700 bininin eğitime ihtiyacı var. 250 binine eğitim imkanı sağlıyoruz. Bu yakında 400 bine çıkacak 150 bin bebek dünyaya geldi. Ülkede 'işimi, ekmeğimi Suriyelilerle paylaşıyorum' diyen tek bir kişi bile yok. Avrupa'ya gelince, bunun için hazır değildi. Bazı ülkeler birkaç yüz kişi için referandum yapacağını söylüyor. Bazıları sığınmacıların eşyalarını alıp masrafları ödemek için satıyor" diye konuştu.

"Eleştiri şansı"

Bozkır, üyelik müzakerelerinde yeni fasıllar açılmasının da önemine değinerek şöyle devam etti:

"Eğer Türkiye'yi Avrupa'dan uzakta tutarsanız, bizim de yararlanabileceğimiz eleştirilerde bulunma şansımız olmaz. 23. ve 24. fasıllar siyasi kriterlerle ilgili. 24. fasıl ise yasa dışı göç, sınır kontrolü ve daha iyi pasaportla ilgili. Bu fasılları açabiliriz ve fasılların açılmasını da istiyoruz. Eğer siyasi karar alınırsa, bunları iki ay içerisinde açabiliriz. Ancak bunların açılmamasının sebebi, tamamen siyasi. Bir üye devlet fasılların açılmasını istemiyor. Ancak biz bunların açılmasında ısrarlıyız. Eğer bu fasıllar açılırsa sizin eleştirilerinizin dinlenebileceği, bizim vereceğimiz karşılıklarının kayıt edilebileceği bir platform oluşacaktır."

"Başka tren aramak yerine Brüksel treni"

AB'nin bazı eleştirilerinin doğru temellere dayanmadığını kaydeden Bozkır, Türk demokrasini daha iyi bir noktaya getirmek için AB ve Türkiye'nin beraber çalışmasının önemini vurguladı.

AB süreci nedeniyle Türkiye'de 2 bin kanun değişikliği yapıldığını ifade eden Bozkır, "Beraber çalışalım. Daha önce söylediğim gibi, eğer Türkiye ailenin bir parçası olduğunu hissederse eleştirilerinizi kaydedebileceğimiz bir platform oluşacaktır. Türkiye'nin bölgede başka bir tren aramak yerine Brüksel'e giden trende olması oldukça önemli. Türkiye'ye böyle hissettirirseniz birbirimizi daha iyi anlayabileceğimiz bir platform ve AB'ye daha iyi yaklaşan bir Türkiye olacak. Eğer Türkiye AB üyesi olsaydı ya da üyelik süreci bu kadar yavaşlatılmasaydı bu sorunları konuşuyor olmazdık." değerlendirmesini yaptı.

"Resmin tamamına bakmamız gerekiyor"

Basın özgürlüğü eleştirilerine de yanıt veren Bakan Bozkır, "Bu fotoğrafın küçük bir parçası. Türkiye'de dağıtımları 5 milyonu bulan 7 bin 500 gazete var. 300 televizyon kanalı var. 36 milyon insan her gün internet kullanıyor. 11 milyon twit atılıyor. Biz bu Türkiye'den bahsediyoruz. İster bakan olsun ister büyükelçi olsun, her kim olursa olsun gazeteciler dahil, yasalara karşı gelemez. Gazetecilik faaliyetleriyle suç eylemleri birbirinden ayrılmalı." şeklinde konuştu.

Banka soyan, polisi öldüren ya da bir yerlere bomba koyan, gazeteci kimliği taşıyan bazı kişilerin önde gelen gazetecilik örgütleri tarafından gazeteci olarak görüldüğünü belirten Bozkır, "Onların hapiste olmaları gazeteci olmaları nedeniyle değil, suçlara bulaşmaları nedeniyle. Resmin tamamına bakmamız gerekiyor. Türkiye gelip, kaldığınız otelde televizyon kanalları arasında geçiş yaptığınız zaman, Cumhurbaşkanını, Başbakanı ve bazen de beni eleştiren programlar göreceksiniz." dedi.

"Fasılların açılması, bugüne kadar ortaya çıkmış en iyi yumuşak güç"

AB Komisyonu'nun Bütçe ve İnsan Kaynaklarından Sorumlu Başkan Yardımcısı Kristalina Georgieva da fasılların açılmasını desteklediklerini belirterek, "Fasılların açılması, bugüne kadar ortaya çıkmış en iyi yumuşak güç. Bu, AB'nin diğer ülkelere yasalara saygı noktasında daha ileri bir aşamaya gelmelerine yardım ediyor." ifadelerini kullandı.

Georgieva, Bozkır'ın AB'nin sığınmacı krizini öngörememesi ile ilgili eleştirisi üzerine ise "Aslında bunun geleceğini gördük. İki buçuk sene önce bunu yazdım. 'Suriye'deki savaşı durdurmadıkça, Ürdün, Lübnan ve Türkiye'deki sığınmacılara yardım etmedikçe, eninde sonunda gelip bizi vuracak' dedim. Sorun ise insanların kötü bir şeyler geldiği zaman gözlerini kapatma ve geçmesi için dua etmesi yönündeki eğilimi." dedi.