Adalet Bakanı Sadullah Ergin, "Demokratik bir toplumsal düzenin inşası ve sürdürülebilir kılınmasında, ne özgürlüklerin güvenlik ihtiyacına, ne de güvenlik ihtiyacının temel hak ve hürriyetlere feda edilmesi gerekir Adalet Bakanı Sadullah Ergin, "Demokratik bir toplumsal düzenin inşası ve sürdürülebilir kılınmasında, ne özgürlüklerin güvenlik ihtiyacına, ne de güvenlik ihtiyacının temel hak ve hürriyetlere feda edilmesi gerekir. Zira bireysel özgürlük talepleri, temelde bireyin dokunulmaz, alelusul el uzatılmaz güvenlikli bir alan oluşturma ihtiyacına dayanır" dedi.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, European Criminal Bar Association tarafından düzenlenen "Adil Yargılanma Hakkı" konferasına katıldı. Konferansta konuşan Bakan Ergin, çatışan çıkarların hukuk terazisinde hakça tartımı yoluyla taraflar arasında göreceli de olsa bir uzlaşı sağlanmasının, toplumsal düzen ve barışın sürdürülebilir kılınması için hayati değerde olduğunu belirtti. Hayatın olağan akışının bozulduğu hallerde devreye giren yargının, hukukun son sözünü temsil ettiğini ifade ettiğini belirten Ergin, ceza muhakemesinin, maddi gerçeğin ardındaki çileli yürüyüşün adı olduğunu, ceza avukatlarının da bu yürüyüşün vazgeçilmez mihmandarları olduğunu ifade etti. Ergin, "İnsan haklarına ve özel olarak adil yargılama hakkının gereklerine saygı temelinde yürütülecek bir faaliyetle maddi gerçeği ortaya çıkarmak, ceza muhakemesinin hem amacını, hem de sınırını oluşturur. Bugün, temel hak ve özgürlüklere ilişkin konuların, devletlerin saklı yetki alanından çıktığı, küresel ve bölgesel düzeyde güçlü kurumsal teminatlara bağlandığı bir çağda yaşıyoruz" dedi. Türkiye'nin 1954 yılında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini onaylayarak iç hukukunun bir parçası haline getirdiğini ifade eden Adalet Bakanı, AİHM'e yapılan başvurularda da adil yargılanma hakkının ihlali iddiasına dayanan yakınmaların önemli bir ağırlık oluşturduğunu vurguladı.
-ADİL YARGILANMA HAKKI SAĞLANMADAN, DİĞER HAKLAR GÜVENCE ALTINDA OLMAZ-
Sözleşmenin 6. maddesiyle güvence altına alınan adil yargılanma hakkının, davaların, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme önünde, makul sürede, hakkaniyete uygun (adil) ve aleni olarak görülmesini gerekli kıldığını anımsatan Ergin, adil yargılanma hakkı sağlanmadan, diğer insan haklarının güvence altında olduğunu söylemenin pek mümkün görünmediğini ifade etti.
-TÜRKİYE MODELİ-
Adil yargılanma hakkının, insan haklarının yargısal boyutunu oluşturduğunun altını çizen Ergin, sözlerine şöyle devam etti:
"Günümüzde iyi işleyen bir adalet sistemini kuramayan, insan hak ve özgürlüklerini olması gereken düzeyde koruyup geliştiremeyen ülkelerin uluslararası alanda da söz sahibi olması mümkün değildir. Ülkemiz de bu evrensel çabanın kararlı bir paydaşı durumundadır. Konferansın ana başlığıyla ilişkilendirilen Salduz kararı, Türk ceza adaleti sisteminin 2000'li yılların başında bulunduğu nokta ile bugün ulaştığı nokta arasındaki mesafenin değerlendirilebilmesi adına kıymetlidir. Karardaki ihlal tespitlerine neden olan normatif zeminin aradan geçen süre zarfında bütünüyle değiştiğini iftiharla ifade etmek isterim. Bugün bölgesi içinde bir "Türkiye Modeli'nden söz edilebiliyorsa, demokratikleşen siyaseti, refah üreten ekonomik yapısı, çeşitlenen ve dışarıya açılan sivil toplumsal dinamikleri ile güç kazanan hukuk sisteminin bunda eşit derecede payı vardır."
-ÖZGÜRLÜKLER GÜVENLİK İHTİYACINA, FEDA EDİLMEMELİ-
Türkiye'nin son yıllarda kapsamlı bir siyasi, ekonomik ve hukuki dönüşüm sürecinden geçtiğini belirten Ergin, ihtiyaç ve beklentiler doğrultusunda demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanlarında en yüksek norm ve standartları elde etmek için geniş ölçekli reformlar gerçekleştirildiğini kaydetti. 2008 yılında başlatılan çalışmaların, 2009 yılında kabul edilen Yargı Reformu Strateji Belgesi ile somutlaştırıldığını anlatan Ergin, yapılan yasal değişikliklere atıfta bulunarak, 170 yeni adliye binası yapıldığını, mahkeme sayısında yüzde 30, ihtisas mahkemelerinde yüzde 100'ü aşan bir artış sağlandığını vurguladı. Uluslararası standartları karşılamayan, ıslah ve iyileştirme programlarına elverişli olmayan 214 ceza infaz kurumunun kapatıldığını belirten Ergin, yerine modern ve güvenlikli ceza infaz kurumları inşa edildiğini anlattı. Yargı alanında yapılan yasal değişiklikleri aktaran Ergin, "Demokratik bir toplumsal düzenin inşası ve sürdürülebilir kılınmasında, ne özgürlüklerin güvenlik ihtiyacına, ne de güvenlik ihtiyacının temel hak ve hürriyetlere feda edilmesi gerekir. Zira bireysel özgürlük talepleri, temelde bireyin dokunulmaz, alelusul el uzatılmaz güvenlikli bir alan oluşturma ihtiyacına dayanır" dedi.
-KORKU ESİRİ OLMAKTAN KURTULMUŞ ZİHİNLER BARIŞÇIL DÜNYA İNŞASINA KATKI SUNACAK-
Ulusal güvenlik kaygılarıyla, bireysel güvenlik taleplerine sırt çeviren toplumların, bireyle devlet arasındaki gerilimi tırmandırarak, sonuçta ulusal güvenliği sağlayacak bir sosyal destek ve siyasal meşruiyetten yoksun kalabileceklerine dikkat çeken Ergin, Türkiye'nin, bir taraftan son 30 yılını kuşatma altına alan güvenlik-özgürlük paradoksunu kırmak için gerekli adımları cesaretle attığını ve halen canlılığını koruyan bir reform sürecinin içinden geçtiğini belirtti. Yeni Anayasa hazırlıklarının, tarihi çelişkileri aşmak adına Türkiye'nin önünde bir fırsat olarak durduğunu ifade eden Ergin, "Anayasanın teşekkülünü, amaçladığımız gibi toplum içindeki serbest tartışmaların sonunda varılan bir mutabakatla sağlayabilirsek, hem hukuku anlamlı kılacak bir demokratik zemine, hem de demokrasiyi koruyacak bir üstün hukuk mantığına kavuşmamız mümkün olacaktır" değerlendirmesinde bulundu. İfade özgürlüğü alanındaki olumsuz görünümünün üzüntü verici olduğunu söyleyen Ergin, bu alanda Türkiye'nin son yıllarda önemli ilerlemeler kaydettiğini, bu durumun da gözden kaçırılmaması gereken bir gerçek olduğunu belirtti. Halen onay sürecinde bulunan 4. Yargı Paketi ile örgüt propagandası başta olmak üzere, ifade özgürlüğüyle ilgili ihlal ve sorunlu uygulamalara neden olan maddi ceza hukukuna ilişkin normların gözden geçirildiğini ifade eden Ergin, "Enbüyük değişim, ifade özgürlüğünü de içerecek biçimde temel hak ve hürriyetler konusunda uygulamacılara hakim olan temel paradigmanın değişmesi olmuştur. Dünyaya açılan, nitelik olarak gelişen ve zenginleşen yargı mensuplarının yeterlilikleri de bu değişimi tamamlayan bir başka unsurdur. Yargısal tasarrufların AİHM içtihatlarına uygunluğunun, HSYK tarafından hakim ve Cumhuriyet savcıları için bir terfi kriteri haline getirilmiş olmasının önem ve değerine de dikkatinizi çekmek isterim. Korkunun esiri olmaktan kurtulmuş zihinlerin, diğer tüm özgürlüklerin de korunduğu adil ve barışçıl bir dünyanın inşasına kayda değer katkılar sunacağına inancım tamdır" diye konuştu. - İstanbul
Son Dakika › Güncel › Adalet Bakanı Ergin: Özgürlükler Güvenlik İhtiyacına Feda Edilmemeli - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?