Yargıtay Başkanı Ali Alkan, "Bir devletin demokratikleşmesinin gerçekçi işaretleri ifade özgürlüğü alanında izlenir ve otoriterleşme eğilimleri de ilk önce ifade özgürlüğünde kendini gösterir. Bu gün itibarıyla diğer göstergeler bir yana ulusal mahkemelerimize ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne ifade özgürlüğü alanından giden dava dosyalarının sayısı dikkate alındığında maalesef bu konuda bir sorunumuzun olduğu açıktır" dedi.
Alkan, Yargıtay Başkanlığı, Danıştay Başkanlığı, Adalet Bakanlığı ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun Avrupa Konseyi ile ortaklaşa yürüttüğü proje kapsamında düzenlenen "Türkiyede İfade ve Medya Özgürlüğü" konulu konferansın açılışında konuştu.
Bugüne kadar Türk hukukunun ve insan haklarının gelişimine verdikleri katkının bundan sonra da artarak süreceğin belirten Alkan, insan haklarından taviz vermeden, hukukun üstünlüğü ilkesinin yerleşmesi ve yargı bağımsızlığının korunması hedefinden asla vazgeçmeyeceklerini vurguladı.
Hedefe ulaşma konusunda takip ettikleri yöntemin, öncelikle sorunları tespit etmek sonrasında da gerekli tüm adımları atarak herkesin insan hakları ve hukukun üstünlüğü ilkesinin sağladığı güvenceden en üst seviyede faydalanmasını temin etmek olduğunu anlatan Alkan, şöyle devam etti:
"Bu çerçevede insan haklarının en temel ögelerinden biri olan ifade özgürlüğü konusuna ayrı bir önem verilmesi gerektiğini düşünüyorum. İfade özgürlüğü belli bir düşünceye sahip olabilme ve bunu paylaşıp yayabilme hakkını ifade eder. Bu yönüyle demokratik toplumun en önemli temellerinden, toplumun ilerlemesinin ve bireyin gelişiminin en önemli koşullarından birini, pek çok hak ve özgürlüğün kullanılabilmesinin ise ön koşulunu oluşturur."
Ali Alkan, ifade özgürlüğünün, sadece yapılan açıklamalar nedeniyle adli ve idari takibat yapılmaması olmadığını, ayrıca kişinin toplumsal baskıya maruz kalmaması, kişinin yaptığı açıklamalardan dolayı kendisinin kınanacağı, toplumdan tecrit edileceğine dair endişe duymaması olduğunu vurguladı.
-"Aleyhte olan düşüncelere de uygulanmalı"-
Yargıtay Başkanı Alkan, şöyle devam etti:
"İfade özgürlüğü sadece lehte olduğu kabul edilen veya zararsız görülen veya ilgilenmeye değmez bulunan haber ve düşünceler için değil aynı zamanda aleyhte olan, çarpıcı gelen ve rahatsız eden düşünceler için de uygulanmalıdır. Bunlar, çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gerekleri olup bunlar olmaksızın demokratik toplum olmaz. İfade özgürlüğünün mevcut olduğu toplumlarda bireyler daha çok seçeneğe sahip olduğundan tercihlerini daha sağlıklı temellere dayandırır."
Ali Alkan, ifade özgürlüğünde anayasa ve uluslararası sözleşmelerde kabul edilen sınırlamaların ihlal edilip edilmediği belirlenirken ifade özgürlüğünün esas, kısıtlamanın istisna olduğunun gözetilmesi gerektiğini kaydetti.
Alkan, ifade özgürlüğü kullanımına getirilen sınırlamanın ihlal edilip edilmediğinde tereddüt olduğu durumlarda yargıçların takdirlerini ifade özgürlüğü lehinde kullanması, ifade özgürlüğünün öne çıkarılması gerektiğini de vurguladı.
Alkan, "Nitekim, son zamanlarda Anayasamızın 138. maddesinde düzenlenen yargı bağımsızlığı ile hiç bir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz ilkesine aykırı olarak ifade özgürlüğü sınırlarını zorlayan açıklamaları, biz ifade özgürlüğü içinde değerlendirip bir eleştiri olarak kabul etmekteyiz" diye konuştu.
Bir devletin demokratikleşmesinin gerçekçi işaretlerinin, ifade özgürlüğü alanında izleneceğini ve otoriterleşme eğilimlerinin de ilk önce ifade özgürlüğünde kendini gösterdiğini söyleyen Alkan, "Bugün itibarıyla diğer göstergeler bir yana, ulusal mahkemelerimize ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne ifade özgürlüğü alanından giden dava dosyalarının sayısı dikkate alındığında maalesef bu konuda bir sorunumuzun olduğu açıktır" değerlendirmesinde bulundu.
-"Güçlü destek veriyoruz"-
Yargıtay olarak, yasama ve yürütme erklerinin görevleri kapsamındaki ifade özgürlüğüne ilişkin reformlara ve eğitim çalışmalarına, görev alanıyla bağdaştığı ölçüde, güçlü destek verdiklerini vurgulayan Alkan, "Bu desteğin somut bir göstergesi olarak Yargıtay, Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği ile ortaklaşa gerçekleştirilen projelere katkı vermiş, hatta Yargıtay bizzat kendisi bazı projeler yürütmüştür" dedi.
Projeler kapsamında birçok kez AİHM'nin uzman hukukçuları ile karşılıklı görüş alışverişinde bulunulduğunu belirten Alkan, "Akabinde bazı alanlarda içtihat değişikliğine giderek AİHM kararlarına uygun bir biçimde uygulayıcıları yönlendirmiştir" dedi.
Alkan, şöyle devam etti:
"Bu kapsamda, kamuoyunda 'yol tutuklaması' olarak bilinen uygulama nedeniyle kişilere tazminat ödenmesine karar verilmiştir. Yine 'kişilerin taşınmazlarına orman, mera, kıyı kenar çizgisi nedeniyle el konulduğu durumlarda taşınmazın bedelinin tazminat olarak ödenmesi' yönünde karar verilerek AİHM önünde bekleyen birçok dosyanın iç hukuk yolu oluşması nedeniyle iade edilmesi sağlanmıştır. Yargıtay ifade özgürlüğü alanında da çok önemli içtihat değişiklikleri gerçekleştirmiştir. Bu değişikliklerin uygulamadaki olumlu etkilerinin yakın bir zaman içinde görülebileceğini düşünüyorum. Benzer şekilde 6352 sayılı Kanun düşünce ve kanaat açıklama yöntemlerine özel koruma getirmiş, Yargıtay tarafından da anılan Kanun özgürlüklerden yana oldukça geniş yorumlanmıştır."
-Haber alma özgürlüğü-
İfade özgürlüğünün bir gereğinin de halkın haber alma özgürlüğü olduğunu belirten Alkan, "Bu kapsamda medyanın halkı doğru bilgilendirme yükümlülüğü bulunmaktadır" dedi.
Alkan, şunları kaydetti:
"Bazı davalarda eksik ve doğru olmayan bilgiye dayalı olarak kamuoyunun ısrarla yanlış yönlendirildiğini de gözlemlemekteyiz. Olayın oluşu, dosyadaki delil durumu ve hatta gerekçeli karar dahi okunmadan yapılan yorumlara, temel hukuki kavramlar konusundaki bilgi eksikliği de eklendiğinde yargıya güvenin zarar görmesi gibi ağır sonuçlar ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Ülkemizde ifade özgürlüğü sorununun ortaya çıkmasında çok önemli bir etken de hak ve özgürlükleri istismar eden terör gerçeğidir. Ancak terörist yöntemlerle ifade yöntemleri birbirinden ayrılmalıdır. Şiddete teşvik, ırkçılığa çağrı ve nefret içeren ifadelere geçit vermemeli, öte yandan kamu gücünü temsil edenler de toleransı elden bırakmamalıdır. Uygulayıcılardan beklentimiz ise ifade özgürlüğünün sağlanması amacıyla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. maddesinin daha çok dikkate alınması ve özellikle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarının gözetilmesidir. Ülkemizin üzerinde yaşayan herkese en üst düzeyde insan hakları standartlarının sağlanacağına olan inancım tamdır. İhtiyacımız olan tek husus, yola devam etme azim ve kararlılığını hedefe ulaşana kadar yılmadan, usanmadan koruyabilmektir."
Muhabir: Barış Gündoğan - Aylin Sırıklı Dal
Yayıncı: Selçuk Aval - ANKARA
Son Dakika › Güncel › Alkan'dan İfade Özgürlüğü Açıklaması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?