Amerikan Endokrin Kongresi'ne ilk kez Türk bilim insanı başkanlık edecek

Türk bilim insanı Prof. Dr. Okan Bülent Yıldız, 27 binin üzerinde bilim insanı tarafından hormon hastalıkları alanında yapay zeka ve hasarlı hücre, doku ve organlara yeniden işlevsellik kazandırılması gibi çalışmaların ele alındığı Amerikan Endokrin Kongresi'nin (ENDO) eş başkanlığına seçilen ilk Türk bilim insanı oldu.

Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Okan Bülent Yıldız, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türk tıbbının dünyada her geçen gün daha iyi yerlere tırmandığını belirterek birbirinden değerli Türk bilim insanlarının yurt içi ve yurt dışında önemli çalışmalara imza attığını, önemli mevkilerde söz sahibi olduğunu söyledi.

Türkiye'de tıbbın birçok alanında önemli bilimsel araştırmaların yapıldığını dile getiren Yıldız, "Ülke puanı olarak da daha iyi yerlere geldiğimizi görüyoruz." diye konuştu.

Özellikle obezite ve kadın metabolik sendromu üzerine çalışmalar yaptığını belirten Yıldız, dünyada hormon hastalıkları olarak bilinen endokrinoloji alanında iki ayrı sivil toplum kuruluşunun bulunduğunu söyledi. Bunlardan birinin Avrupa Endokrinoloji Derneği, diğerinin Amerikan Endokrinoloji Derneği olduğunu ifade eden Yıldız, "Ben 2017'de Avrupa Endokrinoloji Derneği'nin Portekiz'de yapılan kongresinde başkanlık görevine seçilmiştim. Şimdi Amerikan Endokrinoloji Derneği'nin de 2021'de ENDO organizasyonunda eş başkanlığa seçildim." dedi.

ENDO'nun yüz yılı aşkın süredir gerçekleştirilen, dünyada alanında en prestijli uluslararası bilimsel organizasyonlardan olduğunu anlatan Yıldız, "Hormon hastalıklarında bilimsel çalışmaların ele alındığı ENDO'da bu yıl 27 binin üzerinde bilim insanı yer aldı." bilgisini verdi.

Yıldız, 2021'de yapılacak organizasyonun çalışmalarını bir bilimsel komite ile yürüteceklerini anlatarak, sözlerine şöyle devam etti:

"100 yılın üzerinde geçmişi olan derneğin eş başkanlığına bugüne kadar Amerika dışından çok az kişi seçildi. Ben de bu kişilerden biri oldum. Eş başkanlığı ilk defa Türkiye'den bir bilim insanı üstlenmiş olacak. Bu anlamda hem ülkem adına hem Türkiye bilim ve endokrinoloji camiası adına hem de Hacettepe Üniversitesi adına mutlu ve gururluyum."

"Yapay zeka hiçbir zaman hekimin yerini almayacak"

Prof. Dr. Yıldız, normal şartlarda 2021 mart ayında San Diego'da gerçekleşecek programın pandemi nedeniyle dijital platformda yapılmasının kararlaştırıldığını aktardı.

Hormon hastalıklarının toplum sağlığı açısından büyük önem taşıdığını dile getiren Yıldız, şunları kaydetti:

"Hem sık hem de az görülmesine karşın tedavisi zor ve tecrübe gerektiren hormonal hastalıklar var. Bu anlamda da hormon hastalıklarında yeni teknolojilerin de desteğiyle tıbbı hizmetin etkinliği ve kalitesinin artırılması önem taşıyor. Başkanlığını yürüteceğim 2021 programında iki önemli konu önceliklendirilecek. Bunlardan biri 'yapay zeka ve makina öğrenmesi', bir diğeri ise rejeneratif tıp diye isimlendirilen biyoteknolojik yöntemler kullanılarak hasarlı hücre, doku ve organlara yeniden işlevsellik kazandırılması. Bu konularda ilk kez İspanya ve Amerika'dan dünyanın önde gelen bio-mühendislik uzmanları ile birlikte çalışma yürütüyoruz."

Yapay zeka uygulamalarının, endokrinoloji alanında hem tanı hem de tedavi ve izlemde bazı avantajlar sağlayacağı değerlendirmesinde bulunan Yıldız, hız ve konfor kazanılabileceğini söyledi. Yıldız, "Bazı hastalıkların tanısında ve gidişatını takip etmede yapay zeka-makina öğrenmesi ile birtakım modellemeler yapabiliyorsunuz. Dolayısıyla bir hasta için en uygun çözümü, en hızlı şekilde yaratmak mümkün olabiliyor." diye konuştu.

Görüntüleme metotlarında da yapay zekanın kullanılmasıyla, çok hızlı sürede insan gözüyle yakalanamayacak ayırıcı tanılara gidilebileceğini dile getiren Yıldız, "Ancak hiçbir zaman yapay zeka hekimin yerine geçmeyecek. Hekimin yerini alan değil kararlarına destek olan yardımcı bir metottan bahsediyoruz." açıklamasında bulundu.

Prof. Dr. Yıldız, rejeneratif tıbbın dünyada hızla ilerlediğini anlatarak, bu kapsamda hücre, doku ya da organ düzeyinde sentetik materyallerden vücuttaki organların normal çalışmasını taklit edebilen birtakım biyolojik ürünlerin geliştirilebildiğini söyledi.