Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Türk hava sahasını ihlal eden Rus savaş uçağının düşürülmesine ilişkin, "Böylesine bir olay dolayısıyla Rusya'nın Türkiye ile ilişkililerini hepten gözden çıkaracağını asla tahmin etmiyoruz. Aynı şekilde Türkiye tarafı için de bizim için de bu olay dolayısıyla Rusya'yı gözden çıkarmamızın mümkün olmadığını çok açıklığı, çıplaklığı ile ifade ediyoruz" dedi.
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, 64. Hükümet'in ilk Bakanlar Kurulu toplantısı devam ederken, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Rusya'nın vize muafiyetini kaldıracağı yönündeki açıklamalarına ilişkin soruya karşılık Kurtulmuş, iki ülke arasında sadece vize muafiyeti değil, turist gidiş gelişi, ticari ilişkiler, tarım ürünlerinin ithalat ve ihracatı, Rus doğalgazının Türkiye üzerinden geçmesi ve Akkuyu Nükleer Santrali mutabakatı gibi birçok ilişki bulunduğunu söyledi.
İki ülke arasında çok sayıda ekonomik ilişki olduğunun da altını çizen Kurtulmuş, "Şu anda olayın sıcaklığı ve hassasiyeti dolayısıyla Rus tarafından bazı tedbirler alınabilir. Buna karşı olarak da Türkiye'nin hangi tedbirleri alacağını, tabii ki bunları müzakere ediyoruz. Ama bunların uzun sürmeyeceğini temenni ediyoruz. Böylesine bir olay dolayısıyla Rusya'nın Türkiye ile ilişkililerini hepten gözden çıkaracağını asla tahmin etmiyoruz. Aynı şekilde Türkiye tarafı için de bizim için de bu olay dolayısıyla Rusya'yı gözden çıkarmamızın mümkün olmadığını çok açıklığı, çıplaklığı ile ifade ediyoruz" diye konuştu.
"Çözüm sürecinden sorumlu isim siz mi olacaksınız" şeklindeki soru üzerine Kurtulmuş, "Hayır. Benimle ilgili görev alanları, kamu diplomasisi dediğimiz, yani siyasi anlamda, kamunun bilgilendirilmesi ve bununla ilgili kurumlar olarak TRT, Anadolu Ajansı, RTÜK ve kamu diplomasiyle ilgili diğer kurumların koordinasyonundan... Sorumluluk anlamında söylüyorum. Bildiğiniz gibi milli birlik ve kardeşlik, terörün sona erdirilmesi ve kardeşliğin sağlanmasıyla ilgili yasa gereği başbakanın koordinasyonunda, ilgili başbakan yardımcıları ve ilgili bakanların katıldığı bir kurul. Bu anlamda milli birlik ve kardeşlik projesinden bundan sonraki süreçte sorumlu olacaktır" şeklinde yanıtladı.
Konuşmasının başlangıcında hükümetin kurulduğu 24 Kasım günü, Türk hava sahasını ihlal eden Rus savaş uçağının düşürülmesine ilişkin "ne tesadüf ki" dediğinin anımsatılması üzerine Kurtulmuş, "Bir kinaye yapmadım. Yanlış anlaşılmasın. Tam manasıyla tesadüf olarak söylüyorum. Talihsiz bir tesadüf anlamında söyledim onu. Yoksa herhangi bir şekilde kinayede bulunmadım" dedi.
Cumhuriyet Gazetesi'nin yöneticilerinin tutuklanmasıyla ilgili soruya üzerine Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Biz, Türkiye'de hiçbir basın mensubunun tutuklanarak, yargılanmasını istemeyiz. Aslolan bu anlamda basın mensuplarının ya da kamuya malolmuş kişilerin tutuksuz yargılanması süreçleridir. Tutuklu yargılanma hali ise istisnai bir süreçtir, ancak biz yürütme tarafıyız, yargı tarafı ise tamamen yürütmeden bağımsız olarak işlerini sürdürüyorlar, devam etmekte olan bir süreç var. Biz önce şunu ortaya koymak durumundayız, bu kişilerin Sayın Erdem Gül ve Sayın Can Dündar'ın gazeteci olmaları vasfı ayrı bir vasıftır ama gazeteci de siyasetçi de herhangi bir insan da herhangi bir şekilde bir suçla ilişkilendirilebilir ya da itham edilebilir. Dolayısıyla ortada henüz bir iddia vardır. Bu iddia çerçevesinde bu iki gazeteci arkadaşımızın yargılanması devam ediyor. Biz burada şunu çok açık bir kere daha söylüyorum, aslolan bu süreçlerde tutuksuz yargılanma olmasıdır. Konunun iddia edildiği kadarıyla, elimizde metinler var, savcılığın iddiasındaki esas şey, gazetecilik faaliyetleri dolayısıyla bu arkadaşlarımız itham edilmiyor, bu arkadaşlarımız gizli kalması gereken devletin bilgilerini ve sırlarını bir türlü ifşa etmek ya da casusluk sayılabilecek bir takım faaliyetlerde bulunmak konusundan itham ediliyor. Dolayısıyla bu ithamın mahkemede görüleceği bir süreç var. Ümit ederiz ki mahkeme bu iddia edilen hususlarda objektif ve adil davranır. Bizim bu aşamada yapabileceğimiz, yürütme olarak mahkemeye, Türkiye kamuoyu üzerinden bu tavsiyede bulunmaktır. Objektif ve adil davranarak bu devam eden mahkemede en doğru kararı vereceklerini ümit ediyoruz. Keşke tutuklama olmadan dediğim gibi bu süreç tutuksuz yargılamayla sürdürülebilseydi."
"Yüksek Askeri Şura toplantısında 'bundan sonraki süreçte, bu olayların tekrarlanmaması için ilave tedbirlerin alınması gerekir' ifadesine yer verildi. İlave tedbirlerden kasıt nedir" sorusu üzerine Kurtulmuş şunları söyledi:
"Bakın iki anahtar kelime söyledim. Birisi 'teenni'dir, birisi 'teyakkuz'dur. Teenni, evet devlet olmak onu gerektirir. Sabırla itinayla sükunetle ortaya çıkan krizleri mümkün olduğu kadar çözebilecek bir aklı ve bu aklın gerektirdiği tedbirleri ortaya koymayı zorunlu kılar. Teyakkuz ise ülkenizin ulusal bütünlüğünü, ülkenizin milli egemenliğini ve sınırlarınızı koruyabilme kabiliyetini ve yeteneğini gerekli kılar. Dolayısıyla her ikisiyle ilgili de ilave hangi adımların atılacağı bunlar konuşuldu. Tabii ki burada sizlerle paylaşmamı beklemiyorsunuz. Bir teenni içerisinde ama aynı zamanda teyakkuz içerisinde bu süreci inşallah milletimize ve Rusya Federasyonu ile olan ilişkilerimize zarar vermeden atlatabileceğimize inanıyoruz."
Kurtulmuş, "Kriz çerçevesinde Rusya'nın Türkiye'den bir özür beklentisi var. 64. Hükümet bu özür talebine nasıl bakıyor" sorusuna karşılık, dile getirilen her bir ifadenin, kelimenin, cümlenin bir de diplomatik anlamı olduğunu, bu nedenle kendisinin de mümkün olduğu kadar dikkatli konuşmaya çalıştığını belirtti.
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Aslında bu uçağın vurulduğu anda milliyetinin bilinmediğini ve böyle bir olayın eğer Rus uçağı olsaydı -çünkü biliyorsunuz çok sayıda kimliği bilinmeyen hava aracı var- biz böyle bir olayla karşılaşmayacak olduğumuzu devletin en üst kademesinden bu görüşleri dile getirdik. Bu aslında bu konuda ne kadar titiz davrandığımızın da diplomatik anlamda açık bir ifadesidir. Ama bundan sonra şunu da ifade etmek isterim ki bu süreçte herkes karşılıklı olarak her iki tarafın yetkilileri karşılıklı olarak diplomatik olarak sözlerini dikkatle seçiyorlar ve konuşuyorlar. Türkiye bunu çok açık ifade etmiş oldu. Yani eğer bu bir Rus uçağı olduğu bilinseydi böyle bir olay vuku bulmazdı. Eğer o kanallarda uyarılar yapıldığında karşı taraf 'biz Rus uçağıyız' diye en azından ikazda bulunsaydı, bizim ikazlarımıza mukabil ikazlarda bulunulmuş olsaydı herhalde böyle bir olay vuku bulmazdı. Biz nasıl 'Rus uçağı, milliyetini bilseydik böyle bir şey olmazdı' diyorsak, şuna güvenerek söylüyoruz, Rusya ile bu kadar yakın ilişkilerimiz var, bu kadar stratejik ortaklıklarımız var, ticari olarak bu kadar gelişme potansiyeli çok yüksek bir ticari ortaklık alanımız var ve aramızda hiçbir sorun yok, uzunca bir süredir hiçbir sorun yok. Böyle ikili ilişki içerisinde olan ülkeden Rus tarafının da bile bile isteyerek Türkiye tarafında, Türkiye'ye düşmanca bir tavır içerisinde olmayacağını bildiğimiz için Rus uçağı olsaydı zaten böyle olmazdı diyoruz. Rus uçağı buradan geçiyorsa, Ruslar herhalde gelip uçaklarıyla Türkiye'yi bombalarlar diye endişe etmeyiz. Türkiye'ye bir zarar verir diye endişe etmeyiz. Onun için bunu bu rahatlıkla söylüyoruz. Dolayısıyla diplomatik anlamda bu söz söylenmiştir. Türkiye'nin en üst devlet kademelerinden söylenmiştir. Doğrusu da budur. Bunu söylerken de hem sözler dikkat edilerek seçilmiş, hem de olayın hakikati ortaya konulmuştur."
(Bitti)
Son Dakika › Güncel › Bakanlar Kurulu Toplantısı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?