Başbakan Ahmet Davutoğlu, yeni bir dünya savaşı olmaması için herkesin duyarlı olması gerektiğini belirterek, "Şu anda böyle bir endişemiz yok" dedi.
Başbakan Davutoğlu, Star TV Ana Haber Bülteni'ne katılarak gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
"Dünya Savaşı çıkabilir senaryoları konuşuluyor. Fransız Cumhurbaşkanı Hollande, ilk kez topyekun bir savaş ifadesini kullandı. Sizin böyle bir endişeniz var mı?" sorusu üzerine Davutoğlu, şunları söyledi:
"Bunun olmaması için herkesin duyarlı olması lazım. Şu anda böyle bir endişemiz yok. Şu anda kanallar açık konuşuluyor ama öylesine bir tırmanma trendi var ki, eğer bu açık uluslararası hukuk ihlalleri devam ederse, önümüzde ne olacağını tahmin etmek çok zor. Onun için acilen dönüp o güvenlik toplantılarını yaptık, önümüzdeki günlerde de tekrar değerlendireceğiz. Biraz önce de Genelkurmay Başkanımız Azerbaycan'dan döndü, tekrar kendisiyle konuştum. Biz ülkemizin geleceği, milletimizin huzuru için tabii her türlü senaryoya hazır olmamız gerekir. Fakat böyle bir şey inşallah bahsettiğiniz tarzda bir savaş işareti veya öyle bir hale dönüşecek bir noktaya gelmez. Bunun için diplomatik temaslarımız da sürüyor. Biz hiçbir zaman herhangi bir savaşın tarafı ya da parçası olmak istemeyiz ama bize dönük bir durum olduğunda gerekli tedbirleri almak da bizim vazifemiz."
"Suriye konusu kimin istediği gibi gitti ki?"
Davutoğlu, "Suriye politikanızın ilkesel olarak doğru olduğu kabul ediliyor. Ancak uygulamada 'Her şey de istediğimiz yönde gitmedi' diyebiliriz. Bir yumuşatma, bir esnetme söz konusu olabilir mi? Esed'li bir geçişten söz edilebilir mi?" şeklindeki soruya "Allah aşkına Suriye konusunda kimin istediği gibi gitti ki? Rusya istediği gibi gitmediği için bugün bir savaşın parçası olacak şekilde oraya gidiyor" yanıtını verdi.
"Rusya'nın veya bazı rejime destek veren ülkelerin politikalarının doğru olduğu gibi bir kanaat" olduğunu hatırlatan Davutoğlu, "Doğru olsaydı şimdi oraya asker ya da uçak göndermek zorunda kalmazlardı. Kimsenin Suriye'de şu ana kadar düşündüğü beklentisi o anlamda olumlu yönde seyretmedi. Kimsenin dediği olmadı" ifadesini kullandı.
Durumun bu hale dönüşmemesi için Türkiye'nin çok gayret sarf ettiğini aktaran Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şu anda dünya, 'güvenli bölge'yi konuşuyor. Biz 3 sene önce 'güvenli bölge' demiştik. Bütün Avrupa'da bugün 'güvenli bölge' konusu ele alınıyor ama şimdi fark ettiler. Biz Esad'la görüşmeyi bütün dünya Esad'ı dışladığı 2006 yılında yaptık. Bütün dünyanın Esad'ı dışladığı 2011 Ağustosu'na kadar biz Esad'la görüştük. Olaylar devam ederken, ben gidip 7 saat görüştüm Şam'da. 'Aman bu gidiş iyi değil, ülkeniz felakete gidiyor. Siz halkınızı yanınıza alın. Halkınızı karşınıza almayın. Mezhepçi bir tutumla halkın büyük kesimleriyle savaş ilan ederseniz ordunuz bölünür…' Bunların hepsini söyledik. 'Sadece bir aileye dayalı bir saltanatı devam ettirmeye kalkarsanız bu halkı kontrol edemezsiniz. Halkınızı yanınıza alın, halkınızla konuşun, reform yapın, artık böyle Baas ideolojisiyle halkı bir arada tutmak mümkün değil. Demokratikleşin...' Bunları söylediğimizde şimdi bile eleştirenler var. Biz bunu dışarıdan bir müdahale için söylemedik ki, bugünlere gelmesinden korktuğumuz için söyledik. Çünkü biz biliyoruz Suriye'nin içinde nelerin olup bittiğini."
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Suriye rejimine yüzde 85'in dışlanmaması için öneriler getirdiklerini de aktardı.
Bugünkü durum nedeniyle Suriye ordusu içinde de ihtilafların oluştuğunu kaydeden Davutoğlu, "Çünkü bir tümeni İranlılar yönetiyor, bir başka tümeni Ruslar yönetiyor, bir üssü Ruslar almış, bir üssü İranlılar almış. Böyle bir tabloda milliyetçi Suriyeli subaylar, değişik mezheplerden, tepki gösteriyorlar" diye konuştu.
Bu yönde bilgilerin Türkiye'nin istihbarat birimlerine geldiğini ifade eden Davutoğlu, Türkiye'nin politikasının ilkesel olarak da uygulamada da doğru olduğunu kaydederek, "Ama tek başına uygulayamazdık. Tek başına güvenli bölge kursaydık, Suriye'ye ordumuzun girmesi gerekirdi. Dünyayı çağırdık güvenli bölge kurulması için ama kulaklar kapatıldı. Kimyasal silah kullandığında 'Artık kırmızı çizgiyi geçti, bundan sonra bu rejimi durduracak hiçbir şey olmaz. Birlikte net bir cevap verelim' diye çağrıda bulunduk" dedi.
"Esad'la geçişi biz kabul etsek Suriye halkı kabul eder mi?"
Başbakan Davutoğlu, "Daha kötüye giderse Türkiye'nin politikasında değişiklik söz konusu olur mu? Esad'lı bir geçişten söz edilebilir mi?" şeklindeki soru üzerine ise "Bu politikada neyi esnetmemiz bekleniyor? Esad'la bir geçişi biz kabul etsek Suriye halkı kabul eder mi? Şu benim Çarşamba'da gördüğüm ya da şu anda kamplarda yaşayan insanlar Esad'lı geçişi kabul ederler mi inanırlar mı? Tepelerinden bomba yağdıran birinin barış getireceğine inanırlar mı? Kimyasal silah getiren birisinin barışı getireceğine inanırlar mı? Bunlar kağıt üzerinde, kapalı kapılarda, lüks odalarda, diplomasi odalarında rahatlıkla söylenen, Esad'lı geçiş... Peki kimi ikna edeceksiniz?" diye konuştu.
Suriyelilerin, "Suriye'de yeni bir geçiş yönetimi var. Artık ülkeme dönebilirim" diye güven duyarlarsa geçişin mümkün olabileceğini kaydeden Davutoğlu, "Esad orada otururken Türkiye'ye gelen 2 milyon göçmen döner mi?" ifadesini kullandı.
Bugün kendisine bir Suriyelinin "2 oğlum orada öldü. Diğerine iş bulabilir miyim?" dediğini kaydeden Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"O insanların yerine kendinizi koyun. Onu öldüren kişi, evinizi yıkan, kimyasal kullanan kişi hala Şam'da oturuyor, dünya da sana diyor ki, 'O orada otururken sen geri dön.' Döner misiniz? Aylan'ın babası gibi yüz binlerce, binlerce insan var. Ailesini geri götürür mü? Kolay değil bunu söylemek. Türkiye'nin politikasının esnetilmesiyle ilgili bir durum yok. Aksine bir kişi için Suriye'yi yakan, yıkan, bir kişi için milyonlarca insanın kaderini yok eden bir zihniyeti tartışmak lazım. Bunu tartışmayanlar muhalefet de böyle yapıyor, Türkiye'yi tartışıyorlar. Allah aşkına bu kadar insanın bu ülkeden çıkmasına sebep olan kim? Bu katliamları, kimyasal silahı, varil bombalarını kullanan kim? Onlara destek verenler kimler? Bunlar karşısında sessiz kalanlar kimler? İnsanın vicdanı isyan ediyor Türkiye'ye eleştiri yöneltenlere. Daha ne yapmamız gerekiyordu ki, 2 milyon mülteciyi ağırladık. Suriye krizinin bize bulaşmaması için her türlü tedbiri aldık, etrafımız bir ateş çemberi."
Türkiye'nin etrafı ateş çemberiyken, Anayasal hükümete dahi girmekten kaçınanların bir şey söylemeye hakkının olmadığını kaydeden Davutoğlu, "Ben de AK Parti Genel Başkanı olarak şunu diyebilirdim, 'Çok riskli bir dönemde yaşıyoruz, biz de bu şeyi üstlenmiyoruz' desek kim idare edecekti Türkiye'yi" dedi.
"Sorumluluk almayacaklar sonra dönüp bizim politikaları eleştirecekler. Buna kimsenin hakkı yok"
Başbakan Ahmet Davutoğlu, bir taraftan kampanya yürütürken, bir yandan devletin güvenlik meseleleriyle ilgilendiğini, bir yandan terörle mücadele çalışmalarını yürüttüğünü aktararak, "Şimdi sormak gerekmez mi Sayın Kılıçdaroğlu'na, Sayın Bahçeli'ye. Bu ülke ve etraf böyle bir ateş çemberiyken niye elini taşın altına koymadınız? Niye hep beraber ortak hükümet kurmadık? Hadi koalisyon hükümetinde anlaşmadık, seçime giderken niye Anayasa size 'Bir hükümet kur, katıl' diyor. Anayasal bir zorunluluk, niye yapmadılar? Halkımızın bunu görmesi lazım. Biz eşitsiz bir mücadele sürdürüyoruz. Biz bir taraftan devlet ve hükümet yönetiyoruz, bütün bu ateş çemberinin içinde Türkiye'yi ayakta tutmaya çalışıyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
Davutoğlu, mitinglerin arasında Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ve İçişleri Bakanı Selami Altınok ile görüşmeler yaptığını belirtirken, şunları kaydetti:
"Bunu da şerefle yapıyorum ama sadece eleştirenler, 'Türkiye'nin politikası yanlıştı, şöyleydi böyleydi' diyenler öncelikle bir kendilerine bakmaları lazım. Nitekim yanlıştı politika, girseydiniz Hükümet'e, Anayasal zorunluluk hükümetine ve getirseydiniz tekliflerinizi oraya. Hayır, girmeyecekler, sorumluluk almayacaklar sonra da dönüp bizim politikaları eleştirecekler. Buna kimsenin hakkı yok."
(Sürecek)
Son Dakika › Güncel › Başbakan Davutoğlu Canlı Yayında (2) - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?