Cumhurbaşkanlığında Muhtarlar Toplantısı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Terör örgütü kendilerini nasıl gösterirlerse göstersinler yerli değildir, bu ülkenin ve bu milletin bir parçası asla değildir. Hangi adla, hangi kisveyle olursa olsun ülkemizin kazanımlarına saldıranlar, birliğine, bütünlüğüne kastedenler bu vatana ait değildir, isterse parlamentonun içinde olsun" dedi.

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki "11'inci Muhtarlar Toplantısı"nda, muhtarlara hitap etti.

"Tıpkı Türk, Türkmen kardeşlerim gibi, Arap, Boşnak, Laz, Abhaz, Roman kardeşlerim gibi... Terör örgütüyle bir defa burada çok büyük farklılıklar var. Çünkü o vatandaşlarım benim, bu ülkenin değerleriyle ne yapıyorlar? Hemhal oluyorlar, diyorlar ki 'Ben her ne kadar Kürtsem, ben vatanımı, bayrağımı, milletimi, devletimi seviyorum" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Ama terör örgütü kendilerini nasıl gösterirlerse göstersinler yerli değildir. Bu ülkenin ve milletin bir parçası asla değildir. Hangi adla, hangi kisveyle olursa olsun, ülkemizin kazanımlarına saldıranlar, birliğine, bütünlüğüne kast edenler, bu vatana ait değildir, isterse parlamentonun içinde olsun. Hamburg'da toplantı yapıyorlar. Hamburg'daki toplantıda Trinidad'ın bayrağı asılı ama orada Türk bayrağı yok, Japonya'nın bayrağı asılı ama Türk bayrağı yok. Hani sizin bayrakla sorununuz yoktu. Kimi aldatıyorsunuz? Sizin milletle de bayrakla da, vatanla da, devletle de sorununuz var, kimi aldatıyorsunuz? Bunların hepsinin farkındayız, hepsini A'dan Z'ye biliyoruz."

Erdoğan, eylemleri ve söylemleri ile terör örgütüne sütre olanların, canileri gizlemeye, aklamaya çalışanların, taşıdıkları kimlik ne olursa olsun yerli de, milli de olamayacaklarını bildirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Aynı şekilde terör örgütüne dolaylı ve doğrudan destek veren yayın organlarının sahipleri de bu tavırlarıyla yerli olmadıklarını gösteriyorlar. İstanbul'un en mutena köşelerinde yaşıyor olmak, holdinglerin, kıymetli mülklerin sahipleri olmak, yerli ve milli dairesinde bulunmanızı sağlamaz" dedi.

"Kendileri veya ataları, ülkemiz topraklarının dışında doğmuş milyonlarca kardeşimiz var ki hepsi de sonuna kadar yerlidir, millidir" ifadesini kullanan Erdoğan, halen Türkiye dışında yaşayan milyonlarca kişinin, sonuna kadar yerli, milli olduğuna dikkati çekti.

"Allah'a kim daha yakınsa, en üstün odur"

Buna karşılık, nerede doğmuş, nerede yaşıyor olursa olsun, tavrıyla, tutumuyla, imkanlarıyla, kalbiyle bu coğrafyadan, milletten kopmuş olanları yerli ve milli göremeyeceklerini vurgulayan Erdoğan, "Onlar, gönülleri nereye meyil ediyorsa, yaptıkları işlerle nereye hizmet ediyorlarsa işte oraya aittirler. Son vatanımız Anadolu ve Trakya'nın, son devletimiz Türkiye Cumhuriyeti'nin istiklali ve istikbali için çalışanlar, kalbini ve imkanlarını bunun için teksif edenler yerlidir, millidir" diye konuştu.

Küresel sistemi bilmenin, tanımanın, anlamanın gerekli ve önemli olduğuna işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Asıl önemli olan bu birikimi kendi ülkeniz, milletiniz için kullanabiliyor olmanızdır. Ne bu coğrafyanın ve milletin imkanlarını küresel sistemin emrine verenler ne de güya milliyetçilik adına ırkçılık yapanlar yerli olamaz, milli kabul edilemez. 'Türk'üm' diyebilirsin, bu senin en tabi hakkındır ama 'Türkçüyüm' dersen ayrımcısın, 'Kürt'üm' diyebilirsin bu senin en tabi hakkındır ama 'Kürtçüyüm' dersen ayrımcılık yapmış olursun. 'Laz'ım, Boşnak'ım' diyebilirsin ama Lazcılık, Boşnakçılık yaparsan ayrımcı olursun. Bizi yaradan Allah, 'Biz, sizi kavimler halinde yarattık' diyor. 'Birbirinizle iyi anlaşasınız, tanışasınız diye böyle yarattık' diyor. Üstünlük kavimle değil, ırkla değil, Allah'a kim daha yakın ise en üstün odur, mesele bu."

"Siyasi mücadeleden kaçmadım"

Erdoğan, yerlilik ve milliliğin, köken, meşrep, siyasi sınırlar, her türlü farklılık ötesi bir anlayış olduğunu belirterek, bunu idrak edemeyenlerin, meseleyi, günlük siyasetin parametreleri içine hapsederek, ihtiyaç duyulan birlik, beraberlik, kardeşlik iklimini zehirlediğine dikkat çekti.

"Bir kez daha söylüyorum; Eğer mesele siyasi rekabetse, siyasi mücadeleyse ben bundan asla kaçmadım, kaçmam. Ömrümün 40 yılı, bu mücadeleyle geçti" diyen Erdoğan, burada sözü edilen konunun, ülkenin ve milletin bekası, mücadelesi olduğunu bildirdi.

Memleket meselesinin söz konusu olduğu yerde, 78 milyonun hep birlikte, diğer tüm farklılıkları bir kenara bırakarak, yekvücut olabilmesi, tek kalp olarak çarpabilmesi, tek yumruk halinde hareket edebilmesi gerektiğinin altını çizen Erdoğan, şöyle konutu:

"Aksi takdirde inanın bana, bize bu ülkeyi dar ederler. Halbuki bizim tarihimizden, medeniyetimizden, kültürümüzden tevarüs ettiğimiz, miras olarak aldığımız çok geniş bir sorumluluk alanımız var. Bunun için bölgemizde ve dünyada sesimizi en güçlü şekilde duyurmamız gerekiyor. Demokrasimizi, ekonomimizi, alt yapımızı sürekli daha ileriye taşımak mecburiyetindeyiz. Türkiye, Balkanlar'dan Asya'ya kadar uzanan çok geniş bir coğrafyanın, ümididir, ışık kaynağıdır, rehberidir. Görüştüğümüz zaman hep bize şunu söylüyorlar; 'Ümidimiz sizsiniz, ne olur bizi terk etmeyin.' Hep söylenen bu. Birliğimizin, beraberliğimizin, geleceğimizin teminatı işte bu içinde bulunduğumuz vizyondur, birliktir, beraberliktir. Aman bundan taviz vermeyelim."

"Rabiamıza sıkı sıkıya sahip çıkacağız"

"Kendi içimize kapanmak bizi güçlü kılmaz, tam tersi zayıflatır, her türlü tehdide ve tehlikeye açık hale getirir" diyen Erdoğan, yerli ve milliliğin, içe kapanmak değil, tam tersine, büyük fotoğraf içindeki yerin doğru görülmesi olduğunu ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"Biz, büyük düşünmek, büyük hayaller kurmak, büyük projeler üretmek, büyük işler başarmak zorundayız. Varlığımızı koruyabilmemizin ve hedeflerimize ulaşabilmemizin tek yolu budur. Terör örgütü ve yapılan eylemler bizi işte bu vizyondan uzaklaştırma amacı taşıyor. Biz bu tuzağa Allah'ın izniyle düşmeyeceğiz. Asla sorumluluklarımızı ve hedeflerimizi unutmayacağız. Bunun için yerliliğin ve milliliğin somut tezahürleri olarak kabul ettiğimiz Rabiamıza sıkı sıkaya sahip çıkacağız."

(Sürecek)