Davutoğlu: Faydalı Bir Görüşme Oldu, Ümit Ederim Bu Anlayış Devam Eder (2)

Irak GÜÇLERİ BÖLGEYİ DEAŞ'TAN TEMİZLERSE GERİ ÇEKİLİRİZ

Başbakan Ahmet Davutoğlu, katıldığı bir televizyon kanalında, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Türk askerinin Musul'daki Başika Kampı'nda tartışmalara neden olan varlığı konusundaki görüşleri sorulan Başbakan Davutoğlu, "Bizim orada bulunmamızın en önemli ve tek sebebi oradaki DEAŞ mevcudiyeti ve DEAŞ'la yürütülen mücadeleye Türkiye'nin yaptığı katkı. Burada yanlış anlaşılan husus eğitimcilerimizi korumak üzere birliğimizin oraya gitmesi. Tank ve diğer unsurlarla takviye edilmiş. Sayın Abadi'ye de söyledim. Onlar orada Irak egemenliğine veya Irak'ın toprak bütünlüğüne karşı bulunmuyorlar. Irak merkezi güçleri Musul'a kadar gelip o bölgeyi DEAŞ'tan temizlerse biz de o bölgede bulunmanın gerekli şartları olmadığı için geri çekiliriz" dedi.

YPG UNSURLARININ GEÇMEDİĞİ BİLGİSİ BİZE İNTİKAL ETTİ

PYD'nin Fırat'ın batısına geçip geçmediği sorusu için YPG unsurlarının geçiş yapmadığı bilgisinin kendilerine ulaştığını söyleyen Davutoğlu, "Maalesef bazı Batılı ülkeler de dahil olmak üzere yanlış bir yorumla DEAŞ'ın alternatifi YPG gibi bir kanaate yöneldiler. DEAŞ'ın tek alternatifi Özgür Suriye Ordusu'dur. Bir taraftan DEAŞ'a dönük olarak Rusya hiçbir operasyon yapmazken diğer taraftan da Batılı bazı ülkelerin YPG'ye destek veriyor olması bu iki terör örgütünün güç kazanmasına yol açıyor. Biz onun için 'Fırat'ın batısında PYD/YPG unsurlarını görmek istemiyoruz' dedik. Bunu da yakından takip ediyoruz. Bize verilen bilgi Suriye Devrimci Güçleri diye tanımlanan içinde YPG'nin Arap unsurlarının da olduğu bazı yapıların geçtiği. Bunu yakından takip ediyoruz. YPG unsurlarının geçmediği bilgisi bize intikal etti" açıklamasını yaptı.

MÜZAKERELERİN BİR MÜDDET DAHA SÜRMESİNİ BEKLİYORUZ

İsrail'le yürütülen müzakerelerde gelinen son durum sorulan Davutoğlu, anlaşmanın 3 şartına vurgu yaptı. Müzakerelerin bir müddet daha devam edeceğini açıklayan Davutoğlu, "Türkiye'nin bu konuda şartları açık. Özür dilenecek, tazminat ödenecek ve Gazze'ye dönük abluka kaldırılacak. Özür dilendi daha önce. Tazminat ödeme konusunda da bir prensip noktasına gelindi. Gazze'ye dönük olarak kısıtlamaların kaldırılması konusunda da bir müzakere süreci var. Bu şartlar sağladığında Gazzeli kardeşlerimiz de bu konuda destek beyan ettiklerinde bu meseleyi aşacak şartlar oluşur. Ama bir müddet daha bu müzakerelerin sürmesini bekliyoruz" ifadelerini kullandı.

BÖYLE BİR ASKERİ OPERASYON GÜÇLERİ VARSA DEAŞ'A KARŞI YAPSINLAR

Irak Dışişleri Bakanı İbrahim el-Caferi'nin 'Türkiye askerlerini çekmezse askeri operasyonu düşünmek zorunda kalırız' sözlerinin sorulması üzerine Davutoğlu, şöyle konuştu: "Caferi'yi iyi tanırım. Aslında böyle bir açıklamayı yapmayacak kadar siyaset birikimine sahiptir. Açıklamanın aslını arkadaşlardan istedim. Eğer bir güçleri varsa bunu bizim onlara yardım etmek için giden askerlerimize değil de DEAŞ'a karşı kullanmalarını tavsiye ederim. Eğer böyle bir askeri operasyon güçleri varsa DEAŞ'a karşı yapsınlar. Musul'dan DEAŞ'ı çıkarsınlar. Biz askerimizi niye riske edelim? Önemli olan askeri kapasitelerini DEAŞ'a karşı kullanmaları."

ÜNİVERSİTELERİMİZDE İBADETHANE OLMASI NE LAİKLİĞE NE ÇAĞDAŞLIĞA AYKIRIDIR

ODTÜ'de 'mescit' tartışmaları hakkındaki görüşleri sorulan Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: "Bu tartışmanın tırmandırılan bir tartışma haline dönüştürülmemesi lazım. Hele hele ODTÜ gibi kampüs şeklinde olan ve şehrin uzağında olan yakınında büyük bir caminin olmadığı bir yerde mutlaka bir mescit ve ibadethane ihtiyacı vardır. Üniversitelerimizde ibadethane olması ne laikliğe aykırıdır ne çağdaşlığa aykırıdır ne de herhangi bir şekilde bir başka öğrenci grubunu rencide eden bir tutumdur. İsteyen kılar isteyen kılmaz. Kimse kimseyi ibadete zorlamıyor. Bu nazarla bakarsak bu konuda düzenlemeler yapılırsa bu tür tartışmalara yer kalmaz. Ama ODTÜ bizim kalemiz, şunlara izin vermeyiz, şunları yaptırmayız diye bir tutum içine girilirse; ODTÜ bu ülkenin evlatlarının gittiği bir üniversitedir. Mescit bir ihtiyaçsa bunu karşılamak durumunda. Gerilim ortamı içinde bunu değerlendirmemek lazım. İsteyen ibadetini yapar isteyen yapmaz. Bu imkanların oradaki öğretim üyelerine, öğrencilere sunulması çağdaş bir uygulamadır."