Almaya gittikleri gelinle Azerbaycan'da mahsur kaldılar
ARDAHAN'dan gelin getirmek için Azerbaycan'a giden damat Türkay Türköz (32), amcasının oğlu Murat Türköz (42) ve eşi Aybeniz Türköz (35) koronavirüs nedeniyle kapılar kapanınca mahsur kaldılar. Azeri eşi Şahnisa ile Türkiye'ye dönmek için Azerbaycan'da bekleyen Türkay Türköz, "Koronavirüs mutluluğuma engel oldu" dedi.
Ardahan'ın Çıldır ilçesine 12 kilometre uzaklıktaki Meryem köyünde oturan Sadegül-Zeki Türköz çiftinin altı çocuğundan tek erkek olan Türkay Türköz, evlenmek için amcasının oğlu Murat Türköz (42) ve Azeri uyruklu eşi Aybeniz Türköz (35) ile birlikte 11 Mart'ta Azerbaycan'ın Kazak kentinin Işıklı köyüne gitti. Türköz, burada kuzeninin eşinin arkadaşı Azeri kızı Şahnisa Mehmedova ile yüzük taktı. Orada yapılan düğünün ardından Türkay ve Şahnisa Mehmedova Türköz çifti ile kuzeni Murat ve eşi Aybeniz Türköz çifti, Türkiye'ye dönmek üzere 13 Mart'ta yola çıktı. Türkiye ile Gürcistan arasındaki Aktaş Sınır Kapısı'na gelen Türköz çifti, koronavirüs nedeniyle kapıların kapatılması üzerine giriş yapamadı. Sınırda bir süre bekleyen yeni evli çift ile akrabaları, geçişlerine izin verilmeyince Kazan kentindeki Işıklı köyüne geri dönmek zorunda kaldı.
OĞLU VE GELİNİ İÇİN YARDIM İSTEDİ
Anne ve babasını arayan Türkay Türköz, Türkiye'ye giriş yapamadıklarını söyledi. Çocuklarının Azerbaycan'da eşi ve yakınları ile birlikte mahsur kalmasından dolayı büyük üzüntü içinde olduklarını söyleyen anne Sadegül Türköz (58), "Evlenmek için gurbete giden oğlum ve yakınlarımız Azerbaycan'da gelinimizle birlikte mahsur kaldı. Düğün yemeklerini bile hazırlamıştım. Mutluluğumuz, kapılar kapanınca üzüntüye döndü. Cumhurbaşkanımızdan bize yardımcı olmasını istiyorum. Evde görme engelli eşimden başka kimse yok. Oğlum bizim tek tutanağımızdı. Evladımın vatanına dönmesi için devlet büyüklerimizin yardımını istiyorum" diye konuştu.
'KAPILARIN KAPANDIĞINI ÖĞRENDİK'
Anne ve babası ile cep telefonu ile sık sık görüşerek hasret giderdiğini söyleyen Türkay Türköz, "Amcamın oğlu Murat Türköz'ün Azeri olan eşinin ülkesinde bir kız arkadaşı vardı. Telefonla tanıştık, görüştük ve evlenmeye karar verdik. Murat Türköz ve eşi Aybeniz ile birlikte 11 Mart'ta Azerbaycan'a gidip Şahnisa'yı istedik. Ailesi 'evet' deyince orada yüzük taktık. 13 Mart günü döndüğümüzde kapıların koronavirüs nedeniyle kapandığını öğrendik. Türkiye'ye giremedik ve eşimin köyüne geri döndük. Cumhurbaşkanımızdan bize yardımcı olmasını istiyorum. Çünkü köyde annem ve babam yalnız yaşıyor. Babam görme engelli. Ailemin tek erkek çocuğuyum. Evde hayvanlarımız var. Tarlaların sürülmesi lazım. İşlerimiz hep kaldı" dedi.GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: -Sadegül-Zeki Türköz çiftinin konuşması-Anne ile babanın çocukları ile cep telefonu ile konuşması-Zeki Türköz'ün Azerbaycan'dan gönderdiği cep telefonu görüntüsüHaber-Kamera: Suat İNCEDERE/ ÇILDIR (ARDAHAN),
=============================
Elazığ depreminin sembol isimlerinden Azize ve ailesi yeni evinde ELAZIĞ'da meydana gelen 6,8 büyüklüğündeki depremde, enkazda UMKE görevlisi ile telefonla konuşması hafızalarda yer edinen ve 20 saat sonra yaralı halde çıkarılan Azize Çelik (46), ailesiyle birlikte yeni evlerine yerleşti. 4 kişilik Çelik ailesi, koronavirüse karşı evde önlem alarak, zaman geçiriyor.
Sivrice ilçesi merkezli 24 Ocak'ta meydana gelen 6,8 büyüklüğündeki depremde Mustafapaşa Mahallesi'nde oturan Çelik ailesinin evi de yıkıldı. Yıkılan evde bulunan Cengiz (48) ve Azize Çelik çifti ile oğulları Muhammet Faruk (22) ve Fethi Çelik (18) enkaz altında kaldı. Anne Azize Çelik, enkaz altındayken Adıyaman'dan gelen UMKE görevlisi Emine Kuştepe ile telefonla yaptığı görüşmeyle hafızalarda yer edinirken, depremin de sembol isimlerinden oldu. Ekiplerin çalışmasıyla baba Cengiz Çelik ile oğlu Muhammet Faruk 14 saat, diğer oğlu Fethi Çelik 17 saat, anne Azize Çelik ise 20 saat sonra enkaz altından yaralı olarak çıkarıldı. Tedavilerinin ardından taburcu edilen Çelik ailesine, TOKİ tarafından Cumhuriyet Mahallesi'nde inşa edilen konutlardan ev verildi. Çelik ailesi, yeni evlerine taşınıp, yerleşti.
KORONAVİRÜSE KARŞI EVDE ÖNLEM ALIYORLARÇelik ailesi, koronavirüs nedeniyle evde önlem alarak zaman geçiriyor. Anne Azize Çelik ev işlerini yaparken, çocukları Muhammet Faruk ve Fethi Ahmet ders çalışıyor, işçi olan baba Cengiz Çelik ise hafta içi çalışırken, hafta sonu ailesiyle evde kalıyor.Depremde evleri yıkıldığı için üzüldüklerini, ancak yeni evle teselli bulduklarını anlatan Cengiz Çelik, "Şu anda yeni evimize geldik yerleştik, oturuyoruz. Koronavirüs salgını var. Bu yüzden evde kalmaya gayret ediyorum. Hafta içi işe gidip geliyorum, hafta sonları da eşimle beraber evde çocuklarımızla beraber oturuyoruz. Televizyon izliyorum, eşime yardım ediyorum, üniversiteye çalışan oğlumuza yardım etmeye çalışıyorum. Evin ihtiyaçlarını çok kısa bir süreyle markete gidip alıp geliyoruz. Bu şekilde günümüzü geçiriyoruz" dedi.Depremde yıkılan evinin enkazından 20 saat sonra yaralı olarak çıkarılan ve tedavisinin ardından taburcu edilen Azize Çelik ise "Yeni evimize geldik ama koronavirüs çıktı. Evdeyiz çocuklarımla eşim ihtiyaçlarımızı karşılıyor. Evde temizlik yapıyorum, yemek ve ütü yapıyorum. Bu şekilde zaman geçiriyoruz. Çocuklarımla beraber sürekli evdeyiz, hiç dışarı çıkmıyoruz. Sağlığımız için Türkiye evde kal, Elazığ evde kal. Sağlık çalışanlarına da Allah yardımcıları olsun" diye konuştu.
Üniversite öğrencisi Muhammet Faruk Çelik de yaşadıkları süreçte herkesin destekte bulunduğunu kaydederek, "24 Ocak'ta Elazığ'da yaşanan depremde ailecek enkazda kaldık. Saatler sonra AFAD, Kızılay ve diğer yardım kuruluşlarının sayesinde çıktık. Allah razı olsun hepsinden. Bu süreçte devletimiz hep yanımızda oldu, bakanlar Elazığ'a geldi, yardım etmeye çalışan birçok insan oldu, hepsine teşekkür ediyorum. Şu son birkaç haftada koronavirüs diye bir salgın, pandemi çıktı. Bu pandemi için evde kalmaya çalışıyoruz, dışarı çıkmamaya çalışıyoruz" dedi.
Fethi Ahmet Çelik de akranlarına dışarı çıkması kısıtlanmadan önce de evde kaldığını ve ders çalıştığını ifade etti.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ------------------------------Apartmandan görüntüÇelik ailesiAzize Çelik'in evde iş yapmasıÇocukların ders çalışıp kitap okumasıAilenin televizyon izlemesiRöportajlarAilenin hep birlikte evde kal mesajıGenel ve detay görüntüler
Haber-Kamera: Ahmet ÇÖTELİ/ELAZIĞ,
===============================
Koronavirüse karşı dezenfeksiyon tünelleri 'riskli' iddiası TÜRKİYE'de koronavirüs vakalarının ardından önlem amaçlı belediyeler tarafından geliştirilen ve özel karışımlı 360 derecelik solüsyon buharı ile kıyafetlerin üzerindeki olası bakterileri temizleyen dezenfeksiyon tünellerinin sağlık açısından risk oluşturduğu iddia edildi. Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nazım Ercüment Beyhun, dezenfeksiyon tünellerinin tedbirlerin ihmal edilmesine neden olabileceği uyarısında bulundu.
Türkiye'de de koronavirüs vakalarının görülmesinin ardından dezenfektan için çeşitli yöntemler geliştirildi. Ordu'da Büyükşehir Belediyesi tarafından koronavirüs salgınına karşı yerli ve milli imkanlarla 'Aircor 52' adı verilen dezenfeksiyon tüneli tasarlanarak, marka tescili için başvuru yapıldı. Kent merkezinde 15 Temmuz Demokrasi Meydanı'na kurulan 5 metre uzunluğunda bir kabinden oluşan tünel, otomatik sensörler aracılığı ile devreye girerek, özel karışımlı 360 derecelik solüsyon buharı salıyor. İçinden geçen vatandaşların kıyafetlerindeki zararlı bakterileri temizleyen tünel, bazı kentlerde de kuruldu. Türkiye geneline yayılan dezenfeksiyon tünellerinin insan sağlığı açısından ise zararlı olduğu iddia edildi.
PROF. DR. BEYHUN: KİMYASALLAR CİLDİ ETKİLEYEİLİRTrabzon KTÜ Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nazım Ercüment Beyhun, dezenfeksiyon tünelinden geçerek spreyleme yoluyla dezenfekte olmanın hasta bir kişiyle karşılaşılması durumunda etkisi olmayacağını söyledi. Dezenfeksiyon tünelinden geçenlerin yoğun şekilde dezenfektana maruz kaldığını ve bunların kıyafetlerden saç diplerine kadar insan bedeninde açıkta olan her yere bulaştığını kaydeden Prof. Dr. Beyhun, "Nasıl bir dezenfektan maddeyi gıda maddesine bulaştırıp yediğimizde ağız içerisindeki flora dediğimiz hakim mikroorganizma yapısını bozuyorsa, insanların ciltlerinde de bu olabiliyor. Bu kimyasal maddelerin ciltte etkileşmesine bağlı olarak çeşitli olumsuz sonuçlar doğurabilir" dedi.
'SAĞLIK RİSKLERİ İÇERİYOR'Bu tür yerlerin insanları bir arada toplanmasına olanak sağlayıp, koronavirüs gibi solunum yoluyla bulaşan çeşitli hastalıkların yayılmasına ortam oluşturacağını söyleyen Beyhun, şu uyarılarda bulundu: "Bu uygulama insanlarda 'yalancı iç rahatlatma' duygusu yaratarak, alınması gereken tedbirlerin yeterince alınmamasına neden olabilecek. Bu kimyasalların cilde, ele, yüze, göze sinmesi neticesinde insanları bunların etkisine de bırakmış oluyoruz. O yüzden pratik olarak çok faydası olduğunu düşünmüyorum. Oradan geçen kişinin kimyasal maddeye duyarlılığı olabilir. Buna bağlı olarak ani nefes darlığı, astım atağı tetiklenmesi ya da o kimyasal maddeye karşı bronşlar ani tepki verip nefes darlığı gelişebilir. Bu uygulama, kendi içerisinde de birtakım sağlık riskleri içeriyor."
'ZARARINI DEĞİL, FAYDASINI GÖRDÜM'Ordu'da dezenfeksiyon tünelinden geçmeye devam eden vatandaşlar ise herhangi bir zararıyla karşılaşmadıklarını belirtiyor. Dezenfeksiyon tünelinden geçen Ayhan Türkyılmaz, "Tartışmalara katılmıyorum, buraya kurulan dezenfekte tüneli faydalı. Faydalı olmayan şeyi zaten buraya koymazlar. Her gün 4 kez geçiyorum buradan, zararını görmedim faydasını gördüm" dedi. Tünelden sürekli geçtiğini belirten Kenan Yıldırım ise, "Buradan günde en az dört kez geçiyorum, hiçbir zararını görmedim. Zararı nedir yani, söylesinler" diye konuştu.
'SÜREKLİ GELİP GEÇİYORUM'Eşinin de tünelden geçmek istediğini fakat 65 yaş üstü olduğu için getiremediğini belirten Ahmet Cemal Özkan da, "Gerekli olmasa buraya yapılmazdı, iyi oldu sağ olsunlar. Ben sürekli gelip geçiyorum. Bazıları farklı düşünüyor ama. Hanım 65 yaş üstü, dışarıya çıkamıyor. Hanım 'keşke ben de geçsem oradan' diyor. Gayet faydalı bir şey" ifadelerini kullandı.
Kemal Tekneci'de "Çarşıya indiğim an buradan geçiyorum. 'Zararlı olduğu' yönünde şeyler duydum. Zararlı olacağını düşünmüyorum. Bu belediyenin koyduğu bir şey. Bütün millet buradan geçiyor. O zaman bütün millet hasta olması lazım. Kafalarına göre de bunu koymazlar, bir bildikleri vardır" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-------------------------------Dezenfeksiyon tünelinden görüntü-Vatandaşlar tünelden geçerken görüntüProf. Dr. Nazım Ercüment Beyhun ile röportaj-Kendilerini dezenfekte eden, tünelden geçen vatandaşlarla röportaj-Diğer detaylar
Haber-Kamera: Selay SAYKAL-Nedim KOVAN/TRABZON-DHA
===========================
Manavgat'ta askıda ekmek kampanyası ANTALYA'nın Manavgat ilçesinde bir ekmek fırını koronavirüs salgını nedeniyle ekonomik sıkıntı yaşayan vatandaşlar için askıda ekmek kampanyası başlattı.
Türkiye'nin en büyük turizm destinasyonlarından biri olan Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerine göre, 529 otelde 183 bin 706 yatağın bulunduğu Manavgat'ta koronavirüsü salgını nedeniyle sezon açılışı ertelendi. Halihazırda otellerin tamamının kapalı olduğu ilçede sezonun açılışını bekleyen turizm çalışanları ekonomik krizle mücadele etmeye çalışıyor. Hükümetin açıkladığı tedbirlerin yanı sıra işletmeler de kendi imkanlarına göre işsiz kalan vatandaşlara yardım ediyor.
Manavgat Halk Ekmek Fabrikası, 5 gün önce, askıda ekmek kampanyasıyla ekonomik olarak zor durumda bulunan vatandaşlara yardımcı olmak amacıyla kapının önünde bir dolap yerleştirip, içine ekmek bırakarak, üzerine de 'İhtiyaç sahipleri ekmek alabilir, ihtiyaç sahipleri için ekmek bırakılabilir' notu astı. Vatandaşlar tarafından ilgi gören kampanya kapsamında, dolaptan parası olmayanlar ücretsiz şekilde ekmeğini alırken, yardım etmek isteyenler de içeriden ekmek alıp dolaba bırakıyor.
İşletmenin sorumlu müdürü ve aynı zamanda gıda mühendisi olan Mehmet Emin Baydemir, tüm dünyada etkili olan pandemik bir hastalığın Türkiye'de de insanların evlerine kapanmasına yol açtığını vurgulayarak, "Gündelik çalışan veya asgari ücretle çalışanların alım gücü düştü. İnsanlar çalışamıyor. Bundan dolayı ceplerinde ekmek alacak paraları yok veya çok az paraları var. Biz de işletme olarak bu şekilde bir kampanya yapmaya karar verdik. İhtiyaç sahipleri, ihtiyaçları miktarınca, kaç tane lazımsa buradan ekmek alabiliyor" dedi.
Yaptıkları askıda ekmek kampanyasını gören hayırsever vatandaşların da yardım etmeye başladığını belirten Baydemir, "Yardım etmek isteyenler de içeriden ekmek alıp, dolaba bırakarak vatandaşlara yardımcı olmaya çalışıyor. Salgın nedeniyle ekonomik olarak zor günler geçiren vatandaşlara yardımcı olmak isteyenler, 'bizim de katkımız bulunsun' diyerek yardımcı oluyor. İster emekleri içeriden kendileri alıp dolaba koyuyor, isterse içeri parasını veriyorlar bizim arkadaşlarımız koyuyor" diye konuştu.
Bu salgının kısa bir süre sonra geçeceğine inandığını söyleyen Baydemir, Türk milletinin yardımsever bir toplum olduğunu, askıda ekmek dolabını koyduklarından bu yana sürekli olarak dolu durduğunu sözlerine ekledi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ--------------Ekmek fırınından görüntüMehmet Emin Baydemir'in açıklamasıDetay
HABER- KAMERA: Mithat ABAKAN/MANAVGAT,
=====================
Çanakkale-Kilitbahir hattında bazı feribot seferleri iptal edildi ÇANAKKALE'de, boğaz hattında etkili olan poyraz nedeniyle Çanakkale-Kilitbahir arasındaki bazı feribot seferleri iptal edildi.
Çanakkale Boğazı ile adalar hattında deniz ulaşımını sağlayan Gestaş firması, poyraz fırtınası nedeniyle Çanakkale-Kilitbahir hattı arasında bazı feribot seferlerinin iptal edildiğini duyurdu.
Buna göre; Çanakkale'den saat 11.30, Kilitbahir'den ise 11.00'de yapılması planlanan feribot seferleri, olumsuz hava koşulları nedeniyle iptal edildi.
Öte yandan, Çanakkale-Eceabat, Lapseki-Gelibolu hatlarındaki seferler ise devam ediyor.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: -----------------------Çanakkale Boğazından görüntü.-Feribot iskelesi ve feribotlardan görüntü.
Haber-Kamera: Mustafa SUİÇMEZ/ÇANAKKALE,
=====================
Kaleiçi en sessiz günlerini yaşıyor ANTALYA'nın tarihi semti Kaleiçi, koronavirüs nedeniyle sessizliğe büründü. Renkli geceleri ve eğlence mekanlarıyla ünlü semtte, bugünlerde sadece açık pansiyonlar ve çalışanlar bulunuyor.
Koronavirüs salgınına karşı 'evde kal' çağrıları yapılıp, 20 yaş ve altı ile 65 yaş ve üstü vatandaşların sokağa çıkmasının yasaklanmasıyla, turizm kenti Antalya da sessizliğe büründü.
Her yıl milyonlarca turisti ağırlayan ve eğlence mekanları ile tarihi semtleriyle ünlü olan kent, en sessiz günlerini yaşıyor.
Yerli ve yabancı turistlerin en çok ziyaret ettiği yerlerden biri olan tarihi Kaleiçi'nde de sadece pansiyon sahipleri ile çalışanlar kaldı. Eğlence merkezlerinin faaliyetlerine geçici süreyle ara verilmesi nedeniyle masa ve sandalyelerin toplandığı Kaleiçi'nde, esnaf da dükkanlarının önünde oturarak zaman geçiriyor. Kaleiçi'nin girişinde bulunan tarihi Hadrian Kapısı'ndan bugünlerde neredeyse kimse geçmiyor.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ--------------Boş sokaktan görüntüToplanan masa ve sandalyeler detayKaleiçi sokaklarından detaylarYat limanındaki teknelerden detayDetaylar
HABER- KAMERA: Semih ERSÖZLER/ANTALYA,
=====================
Konya'da sokak hayvanları unutulmadı KONYA Büyükşehir Belediyesi, koronavirüsle mücadele kapsamında insanların evde olması nedeniyle yiyecek bulmakta zorlanan sokak hayvanları için beslenme noktalarına mama ve su bıraktı.
Konya Büyükşehir Belediyesi, kentteki koronavirüs tedbirleri kapsamında sokakta yaşayan hayvanları unutmadı. Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, belediyeler olarak sokak hayvanları için düzenli olarak besleme çalışması yaptıklarını belirterek, Konyalıların da bu zor günlerde imkan dahilinde kapılarının önlerine mama ve su bırakmalarını istedi. Belediye ekipleri, şehir merkezindeki 250 beslenme noktasında mama ve su bıraktı.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ --------------------Mamaların araçlara yüklenmesi Beslenme noktalarına bırakılması Köpeklerin mamaları yemesi
Genel ve detay
Haber: Mehmet IŞIK KONYA DHA
=====================
Son Dakika › Güncel › DHA YURT BÜLTENİ - 3 - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?