KAAN BOZDOĞAN - Tanzanya'nın yarı özerk parçası Zanzibar, baharat bahçeleri, safari turları, kendine özgü kültürü ve her yıl milyonlarca turist çeken doğal güzelliklerinin yanı sıra Afrika, Avrupa, Hint ve Arap medeniyetlerinin izlerini taşıyan mimari yapılarıyla dikkati çekiyor.
Portekizli denizci Vasco da Gama tarafından 15. yüzyılda keşfedilen ve sonrasında Portekiz İmparatorluğu, Umman Sultanlığı ve Britanya İmparatorluğu'nun egemen olduğu Zanzibar, 1963'te bağımsızlığını ilan etti.
Asırlarca ev sahipliği yaptığı çeşitli medeniyetlerin izlerini taşıyan Tanzanya'nın yaklaşık 40 kilometre açığında Hint Okyanusu'nun turkuaz sularında yer alan, etrafı mercan kayalıkları ve kumsallarla çevrili Zanzibar adası, dünyanın en egzotik turizm merkezlerinden biri olarak gösteriliyor.
Her yıl milyonlarca turist ağırlayan Zanzibar'da, sahilde renk renk teknelerin ve insanların yanı sıra futbol oynayan, hip-hop ve capoeira dansı yapan gençleri görmek, adada ilk elektrik ve asansörün kullanıldığı ihtişamlı yapı Beyt-ül Acayip Müzesi gibi tarihi yapıtları gezmek mümkün. 2 milyon 643 metrekare yüzölçümü üzerinde tamamına yakını Müslüman yaklaşık 1,5 milyon nüfusa sahip Zanzibar'ın başkenti Stone Town (Taş Şehir) UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde bulunuyor. Pek çok film ve romana konu olan başkentte, 50'nin üzerinde cami ve medrese bulunurken, Hindu tapınakları ve kiliseler de göze çarpıyor.
Ulaşımın sol şeritten aktığı adanın resmi dili Svahilice, para birimi ise her banknotunda hayvan figürleri bulunan Tanzanya Şilini. Svahilice'nin yanı sıra İngilizce ve Arapça'nın da konuşulduğu Zanzibar'da dolar ve kredi kartları da birçok yerde kullanılabiliyor. Ekonomisi ağırlıklı turizme dayalı olan adada halkın önemli kısmı geçimini balıkçılık yaparak sağlıyor.
Zanzibar'ın mimari yapısı ve kültürüyle Afrika, Arap, Avrupa ve Hint medeniyetinin izlerini bir arada taşıması, adayı dünyadaki diğer kara parçalarından ayıran en büyük özelliği olarak gösteriliyor.
Baharat kokularının hakim olduğu ada: Zanzibar
Rivayete göre adını Farsça "siyahların sahili" anlamına gelen Zangibar'dan alan ada, gıda ve ilaç sektörünün vazgeçilmezi olan baharat bahçeleriyle ön plana çıkıyor. Tarihi sokaklarda baharat kokularının hakim olduğu ve onlarca baharat çeşidinin yetiştirildiği ada, günümüzde olmasa da eskinin en büyük baharat üretim merkezlerinden birisi olarak kabul ediliyor. Yüzyıllardır dünyanın ağzını tatlandıran baharatların yetiştirildiği, diğer adıyla "baharat adası" Zanzibar, bu ünü kazandığı günleri özlüyor. Halk, devletin uyguladığı tekel politikası ve modern tarıma geçilememesi gibi nedenlerle baharat üretiminin azalmasından ve pazardaki rekabetin fiyatları düşürmesinden şikayetçi.
Dünya karanfil ticaretinde 150 yıl önce ilk sırada yer alan ada, Doğulu ve Batılı güçlerin hakim olmak için birbirleriyle mücadele ettiği bereketli topraklarıyla biliniyor. Zerdeçaldan karanfile, tarçından muskata kadar çok sayıda baharat çeşidinin yetiştirildiği Zanzibar'ın çiftçileri, modern tarım tekniklerinden uzak yöntemlerle dünya pazarıyla rekabet etmeye çalışıyor.
İlkel tarım yöntemlerine rağmen Zanzibar, baharat ticaretinde patlama yaşanan Umman Sultanı Seyyid Said döneminde altınla aynı fiyata satılan karanfil üretiminde dünyada Endonezya ve Madagaskar'ın ardından üçüncü sırada geliyor. Ada, geçmişte karanfil üretiminde ilk sırada yer alırken günümüzde dünyanın yüzde 7'lik ihtiyacını karşılıyor. Karanfil üreticileri ihracattaki gerileyişin nedenini hükümetin uyguladığı tekel politikasına bağlıyor. Hala serbest piyasaya girmesine izin verilmeyen tek baharat olan karanfil, Zanzibar'ın döviz girdisinin önemli kısmını oluşturuyor.
Zanzibar hükümetinin verilerine göre, 1970'lerde yılda 16 bin ton karanfil üreten ada şimdilerde ise yıllık bin 500 ton ila 4 bin 800 ton arasında üretim gerçekleştirebiliyor. Hükümet 2020 yılı itibarıyla yıllık üretimi 10 bin tona çıkarabilmek için bazı çalışmalar yürütüyor. Fiyatlardaki düşüş nedeniyle kimi çiftçiler ürettikleri karanfili karaborsada ya da kaçak yollarla Kenya'ya sokarak satmayı tercih ediyor. Çiftçiler bu yollarla normalden iki kat fazla para kazanabiliyor.
Yağmur sezonunun başladığı eylül, ekim ve kasım ayları, baharatları geleneksel yöntemlerle toplayan ve işleyen çiftçiler için en zor aylar oluyor.
Doğası zengin, halkı fakir
Doğa zenginlikleriyle bilinen Zanzibar'da halkın büyük bölümü yoksullukla mücadele ediyor. Yoksulluk adanın kuzey bölgelerinde daha çok hissediliyor. Kuzeyde evleri kerpiç ve samanlardan yapılmış, yerleşim alanlarında hasır, tencere ve seccadeden başka bir şey bulunmayan insanlar, adeta hayatta kalma mücadelesi veriyor.
Türkiye sefaletin hüküm sürdüğü bu bölgelerde insani yardımlarıyla ön plana çıkıyor. Gerek TİKA gerekse çeşitli sivil toplum örgütleri aracılığıyla yardımların ulaştığı bölgelerde Türkiye'ye ayrı bir sevgi duyuluyor.
Zanzibar'ın kuzeyindeki adalardan Tumbatu'da vatandaşlar, Türkiye'ye yardımlarından ötürü minnet duyuyor. Tumbatu'da tamir edilmekten eskimiş renk renk kıyafetleriyle sokaklarda yalın ayak gezen sayıları hayli fazla çocuklar dikkati çekiyor. Çocuklar küçük yaşta omuzlarına yüklenen sorumluluğun bilincinde yaşıyor.
Köle adası kaplumbağa adası olmuş
Zanzibar'ın hemen karşısında bulunan Kaplumbağa Adası'nda 19. yüzyıldan kalma "köle pazarı" ve "köle hapishanesi" bulunuyor. İnsanların alınıp satıldığı, günümüzde ise müze ya da otel olarak kullanılan binaların duvarları adeta tarihte yaşanan acıların izlerini taşıyor. Bu sebeple ada tarih meraklıları ve turistlerin akınına uğruyor.
Dönemin "köle adası" şimdiki adını içindeki devasa kaplumbağalardan almış durumda. Açlığa dayanıklı, 250 kiloya varan ağırlıklarıyla asırlara şahitlik eden vejetaryen kaplumbağaları belli bir ücret karşılığında görmek, beslemek ve onlarla fotoğraf çektirmek mümkün. Yapıları gereği ağır hareket eden kaplumbağalar çoğunlukla ikram edilen muz kabuklarını tüketiyor.
Son Dakika › Güncel › Doğası Zengin, Halkı Yoksul Ada: Zanzibar - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?