11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, " Libya'dan Mısır'a kadar, Yemen'den Körfez ülkelerine kadar nasıl bir zamanlar hepsine Türkiye ilham olduysa tekrar Türkiye'nin onlara ilham olacağı, önderlik yapabileceği, yol göstereceği bir duruma gelecek. Bu anlamda açıkçası Orta Doğu ve Arap politikalarımızı gerçekçi bir şekilde gözden geçirmenin faydalı olacağı kanaatindeyim" dedi.
Gül, Dostluk Derneği'nin Yenikapı Şehir Parkı'nda düzenlediği iftar programında yaptığı konuşmada, toplantıya katılanların gerçekten dost ve arkadaş olduğunu belirterek, gençlik yıllarından beri birlikte olduğu arkadaşlarını bir arada görmekten mutluluk duyduğun söyledi.
Türkiye'de birçok tabunun yıkıldığını anlatan Gül, ezilen ve hakir görülenlerin memleketin bütün sorumluluğunu aldığını ve büyük başarılar kazandığını, Türkiye'de büyük değişiklikler olduğunu anlattı.
Abdullah Gül, şöyle konuştu:
"Büyük ekonomik başarılar elde edildi. Gerek maddi gerek manevi çok büyük işler yapıldı. Şüphesiz ki daha yapılacak çok şey var. Önemli olan bu başarının sürdürülebilmesi ve bu başarının geleceğe taşınması. İnanıyorum ki şu anda bu sorumlulukları üstlenen arkadaşlarım bunu en iyi şekilde yapacaklardır. Bu vesileyle bütün samimiyetimle ve tecrübemle bazı düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Sıkıntılı ve zor günlerden geçtiğimiz malum. Ümit ederim ki bunlar kısa süre içinde atlatılır. Çünkü Türkiye'nin etrafında olup bitenler, hepsinin neticeleri bizi yakından etkileyecek olaylardır. Her şeyden önce İslam ve kardeş ülkelerin Orta Doğu ve komşu ülkelerin içinde bulundukları acı hepimizin acısıdır. Üzülerek görüyorum ki bir çok Müslüman ülkenin bel kemikleri adeta kırılmış vaziyettedir. Irak'ın ve Suriye'nin... Bunlar şüphesiz ki çok acı vericidir. Milyonlarca insan acı çekmekte, milyonlarcası da kendi yerinden ve yurdundan göçmen haline gelmiştir. Sadece Türkiye'de iki milyon insanın olduğunu düşünürsek, bunun ne büyük bir acı olduğunu yakından idrak ederiz."
Gül, hükümete ve Türkiye'ye herkesin şükran duyması gerektiğini anlatarak, tüm bunlara rağmen kimsenin yurdundan isteyerek ayrılmayacağını söyledi.
Etraftaki yangının ister istemez Türkiye'yi de ısıtacağını kaydeden Gül, buna karşın çok daha dikkatli olması gerektiğini ifade etti.
Rejimlerin, hükümetlerin ve siyasilerin gelip geçici olduğunu dile getiren Abdullah Gül, şunları kaydetti:
"Eğer devletler ve devlet parçalanırsa, ülkelerin bütünlüğü giderse esas tehlike buradadır. Maalesef, komşumuzda olanlar da budur. Henüz, Filistin meselesi çözülmemişken, Orta Doğu'da kalıcı barış sağlanmamışken, İslam ülkelerinin kendi kendilerini tüketiyor olması çok büyük bir acıdır. Bu bakımdan Türkiye olarak bu ülkelere yardımcı olmak durumundayız. Bunun için de şüphesiz ki çok daha farklı bir şekilde hepsiyle ilişkilerimizi geliştirmemiz gerekir. Libya'dan Mısır'a kadar, Yemen'den Körfez ülkelerine kadar nasıl bir zamanlar hepsine Türkiye ilham olduysa tekrar Türkiye'nin onlara ilham olacağı, önderlik yapabileceği, yol göstereceği bir duruma gelecek. Bu anlamda açıkçası Orta Doğu ve Arap politikalarımızı gerçekçi bir şekilde gözden geçirmenin faydalı olacağı kanaatindeyim."
Büyük bir kaosun varlığına vurgu yapan Gül, terör olaylarının önü alınamayacak hale geldiğini, bu örgütlerin bir kısmının İslami motiflerle anıldığını belirterek, bunun dünya Müslümanları için tehlikeli olduğunu belirtti.
Bundan yıllar önce mütedeyyin olan insanların, bugün radikal örgütlerde yer aldığını ifade eden Gül, ortaya çıkan boşluğun bilinmeyecek şekilde doldurulduğunu dile getirdi. Gül, Orta Doğu'daki bu gelişmelerin herkes için tehdit haline geldiğini anlatarak, sözlerini şöyle tamamladı:
"Türkiye'nin bekası, etrafında daima dost ülkelerin olması açısından da bu konular bizi yakından ilgilendirmektedir. Altını çizmek istediğim şey, bir ülkenin bel kemiği kırılırsa onun dirilmesi ve toparlanması mümkün değildir. Maalesef birçok İslam ülkesi bugün bu haldedir. Bundan ibret ve ders alacak durumdayız. Şüphesiz ki böyle bir durumda Türkiye'nin güçlü olması gerekir, Türkiye'nin içinin birbiriyle barışık olması gerekir. Herkesin huzurlu olması gerekir. Şüphesiz ki demokrasilerde çoğulculuk vardır, farklı görüşler olacaktır. Bu farklı görüşler, arasında da saygının ve sevginin kaybedilmemesi gerekir. Bu sıkıntılı dönemden geçilirken ve çevremizde büyük olaylar olurken, Türkiye'nin gücünden hiçbir şey kaybetmemesi gerekir. Onun için seçim sonrası ortaya çıkan atmosferde ümit ederim ki bundan da faydalanılır. Çünkü herkes birbirine daha komşu, daha diyaloğa açık bir zeminin oluştuğunu görüyorum. Bütün bundan söylemek istediğim şey şudur ki; memleketimizin ve birbirimizin kıymetini bilelim. Şüphesi ki Türkiye'yi daha yönetmek için hepimiz yarış halindeyiz."
Son Dakika › Güncel › Dostluk Derneği İftar Programı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Yorumlar (1)