Doçentlik tezi 'sivil itaatsizlik' olan ve bunun üzerine 19 yıl önce kitap yazan Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Hayrettin Ökçesiz, Taksim Gezi Parkı eylemlerinin Türkiye'nin bugüne kadar yaşadığı en büyük sivil itaatsizlik olduğunu söyledi. Prof. Dr. Ökçesiz, "Bu çocukların yaptığı katıksız sivil itaatsizliktir" dedi.
Yaklaşık 20 yıl önce Türkiye'de ancak bir çeviriye başlık, ya da bir sempozyum konusu olmaktan ileri gitmeyecek bir ortamda sivil itaatsizlik üzerine çalışmaya başlayan Prof. Dr. Hayrettin Ökçesiz'in aynı zamanda doçentlik tezi olan 'sivil itaatsizlik' üzerine yazdığı kitap, 19 yıl önce basıldı. Aradan geçen onca yıl içinde sivil itaatsizlik çok daha fazla telaffuz edilmeye başlanırken, kitap da 4'üncü baskıyı yaptı.
Prof. Dr. Ökçesiz, dünyayı saran terör ve küresel şiddet ortamında, bunlara karşı da yurttaşın kullanabileceği tek yoğunluklu siyasal protesto eyleminin sivil itaatsizlik olduğunu söyledi. Sivil itaatsizliği, 'Hukuk devleti idaresinin içerdiği üstün değerler uğruna, kamuya açık ve yasaya aykırı olarak gerçekleştirilen, bu sırada üçüncü kişilerin daha üstün bir hakkını çiğnemeyen, barışçıl bir protesto edinimi' olarak açıklayan Prof. Dr. Hayrettin Ökçesiz, bu tanımın sivil itaatsizlik eylem biçimlerini terör ve anarşik eylemlerden ya da öteki pasif direniş tiplerinden ayırdığını vurguladı. Prof. Dr. Ökçesiz, şunları söyledi:
"Sivil itaatsizlik, demokratik, sosyal hukuk devletlerinde bir düzeltim aracıdır. Bir iletişim aracıdır. Demokratik hukuk devletinin gerçekleşmesi için, ona hayat kazandırmak için girişilen bir eylemdir. Onun değerlerini pratiğe dönüştürmek için girişilen bir eylemdir. Sivil itaatsizlik aynı zamanda düşünce özgürlüğünün de bir sınır alanıdır. Sivil itaatsizliği kırıp dökmek gibi algılıyoruz, hayır. Düşüncenin özgürce ve yoğunca gösterilemediği bir ortamda düşünceleri açıklamak, duyulur hale getirmek için son bir araçtır. Sivil itaatsizlik düşüncenin bir dışa vurum yoludur."
ŞİDDET BUNUN NERESİNDE?
Prof. Dr. Ökçesiz, sivil itaatsizliğin şiddet içermeyen bir eylem tarzı olmadığını kaydetti. Şiddeti 'iletişimi kesen her türlü hal ve hareket olarak' tanımlayan Prof. Dr. Hayrettin Ökçesiz, "Ancak fiziki güç içermeyen hiçbir eylem yoktur. Burada şiddetin ölçüsü, oranı ve sivil itaatsizliğe kazandırdığı kalite önemlidir" diye konuştu.
'Sıfır şiddet' tanımlamasının doğru olamayacağını savunan Prof. Dr. Ökçesiz, şiddettin sivil itaatsizliğin amacına götürecek bir özellik taşıması gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Ökçesiz, bu şiddetin, bir alanın işgal edilmesi ya da polisten korunmak için barikat kurulması biçiminde olabileceği gibi, gazdan boğulmak üzere olan bir çocuğu kurtarmak için bir vitrin camının kırılması biçiminde de güncelleşebileceğini kaydetti.
"KATIKSIZ SİVİL İTAATSİZLİK"
Bu çerçevede İstanbul'da Taksim Gezi Parkı'nda başlayan ve ardından Türkiye'ye yayılan eylemlerin sivil itaatsizlik eylemleri olduğunu kaydeden Prof. Dr. Ökçesiz, "Bu çocukların yaptığı katıksız sivil itaatsizliktir. Bundan daha iyi bir sivil itaatsizlik ortamı Türkiye'de göremezsiniz" dedi.
Eylemlerin siyasi otorite tarafından 'terör eylemleri' olarak nitelendirilmesinin hiçbir haklı tarafı bulunmadığını kaydeden Prof. Dr. Ökçesiz, şunları söyledi:
"Bunun için eylemlerdeki vandallık durumuna bakmamız gerekiyor. Polis memurunu öldürmek, yaralamak amaçlı taş atılması vandallıktır. Ağır bir suçtur. Polisin sivil itaatsize aynı amaçla bir takım hal ve hareketlerde bulunması da vandallıktır. Ağır bir suçtur."
BİR KASSANDRA ÇAĞRISI
Kamu malının zarar görmesi tartışmasının bu noktada çok anlamsız olduğunu kaydeden Prof. Dr. Ökçesiz, "Kamu malı kimin malı? Devlet zararı karşılar. Devlet büyük bir siyasal sigorta şirketidir. Devlet üçüncü kişilerin uğradıkları zararı gidermekle yükümlüdür" diye konuştu.
Gezi Parkı eylemlerinde Taksim Meydanı'nda piyano çalan çocuk da, Taksim'e çıkan ara sokakta polisin müdahalesine maruz kalan veya vuvuzela çalan çocukların da aynı şeyi istediğini belirten Prof. Dr. Ökçesiz, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Her ikisi de, her ne kadar iktidar onları ayırmak için yoğun gayret sarf etmiş olsa da, yönetimle iletişim kurmak istiyor. Siyasi otorite sizi duyamıyor. Körleşme ve sağırlaşma içinde ve nihayet ses duyurmak için son bir imkan kullanılmak isteniyor. 'Ben buradayım, beni dinle. Sana bir şey söylemek istiyorum' diyen bir çığlık. Bir Kassandra çağrısı; 'Bizimle konuş.' Bunun için de uygun ölçülü araçları kullanıyor. Balkonlarda, sokaklarda tencere tava çalınıyor." - Antalya
Son Dakika › Güncel › 'Gezi Protestoları, Katıksız Sivil İtaatsizliktir' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?