Dünya Sağlık Örgütü'ne göre şiddet; Bireyin kendisine, başkasına, belirli bir topluluk veya gruba yönelik yaralama, ölüm, fiziksel zarar, bazı gelişim bozuklukları veya yoksunluk ile sonuçlanabilen tehdit ya da fiziksel zarar kullanma olarak tanımlanmaktadır.
Okul bir kültürlenme mekanıdır. Aileden sonra bireylerin sosyalleşme süreçlerinde öne çıkan temel bir kurumdur. Çocuğun okulun sunduğu kültür yapılarına sahip olması gerektiği bilinen bir gerçektir. "Okulda şiddet" kavramı alışık olmadığımız bir kavram olmaktan çıkıp sürekli duyduğumuz bir kavram halini almaya başlamıştır.Bu kavram okul iklimi üzerinde olumsuz sonuçlar üreten öğrencilerin öğrenme süreçlerine zarar veren, onların gelişimlerini engelleyen saldırgan ve suç benzeri davranışları tanımlayan bir anlamda kullanılır. Öğrenci ile öğrenci,öğrenci ile öğretmenler veya okul yöneticileri arasında tehdit veya fiziksel saldırıyı içermektedir. Okullarda yaşanan şiddet olayları Birleşik Devletler başta olmak üzere diğer gelişmiş ülkelerde de uzun bir süredir artış eğilimi göstermektedir. Ülkemizde de küreselleşmenin tesiri ve birtakım etmenlerden dolayı son dönemlerde okullarda giderek artmaktadır. Korkutucudur ki okullar son yıllardan itibaren "güvenli ortamlar" olmaktan giderek uzaklaşma eğilimi içerisindedir. Çocuğun şiddet davranışına eğilim gösterip göstermemesinde içinde bulunduğu "toplumsal ortam ve koşullar son derece belirleyici bir etmendir. Dolayısıyla bireyin mensup olduğu toplumsal çevre veya ortam şiddet davranışının ortaya çıkmasında kolaylaştırıcı etkiye sahiptir. Bireyin yaşadığı çevre, sosyalleştikleri kurum ve içinde bulundukları sosyo-kültürel ve ekonomik bağlam ele alınmadan şiddet fenomeni anlaşılamaz. Bu nedenle şiddeti yok etmenin öncelikli şartı öğrenci şiddetinin temelinde yatan nedenleri araştırmaktır. Bu nedenler şiddete eğilim gösteren bireylerin ahlaki gelişimlerini, psikolojik yapılarını, zihniyet anlayışlarını, ve kişisel tercihlerini etkileyecektir. Şu durumda okul şiddetinin giderek toplumsal bir sorun haline dönüştüğü açıktır. Adalet Bakanlığı yeni verilerine göre son 1,5 yıl içinde 400,649 çocuk bir suçun faili ve 848,182 çocuk da herhangi bir suç olayının mağduru olarak adliye kayıtlarında yer almıştır. Peki okulda hızla artış gösteren şiddeti önlemek için ne yapılmalı?
Türkiye son 25 yıldır hızlı bir sosyal değişim sürecinden geçmektedir. Bu değişimler sonucu oluşan sosyal problemler gün geçtikçe artmakta ancak bu sosyal problemlere karşı sürekli aynı tedbirler alınmış ve zamanın ve şartların özellikleri dikkate alınmamıştır. Sosyal problemlerin incelenmesi, mevcut problem çözme yol ve yöntemlerinin analizi, başka ülkelerde uygulanan problem çözme yöntemlerinin ülkemiz şartlarına adapte edilmesi özellikle yeni ve ülkemiz şartlarını dikkate alan problem çözme yöntemlerinin geliştirilmesi gerekmektedir. Gelişmiş Batı ve Birleşik Devletlerinde 100 meslek dalında ilk 8. sırada "sosyologluk"gelmektedir. Bu ülkelerde yaşanan toplumsal sorunlar nedeniyle farklı uzmanlık alanlarıyla her kurum ve kuruluşlarda sosyologlar istihdam edilmektedir. Nitekim her okulda "okul sosyoloğu" mevcuttur. Çünkü okullarda yaşanan problemlerle baş etmede çocuğun sosyal bağlamından ve çevresinden kopuk olarak ele alınması mümkün değildir. Ülkemizde de okullarımızdaki şiddeti kalıcı olarak önlemenin en önemli yolu her okula "okul sosyoloğu" görevlendirmekle mümkündür. Aksi halde getirilen önlemler sorun çözmeden uzak kalacaktır.
Milli Eğitim Bakanlığı'nda bütün okulları kapsayacak şekilde "Okul Sosyoloğu" kadrosu ihdas edilmelidir. Rehberlik sistemi, sadece rehberlik bölümü mezunlarının tekelinde yürütülecek bir sistem değildir. Rehberlik servislerinde, rehberlik ve psikolojik danışmanlık mezunları yanında "okul sosyoloğu" beraber eş güdüm içinde görev yapmalıdır.Öğrenci, mensup ve ait olduğu aile ve sosyal çevresiyle kimliğini ve kişiliğini oluşturur. Ailesi ve sosyal çevresiyle bireyi inceleyen de sosyologdur.Dolayısıyla, okul sosyoloğu öğrenciyi sosyal çevresiyle bir bütün içinde araştırır.
Okul sosyoloğunun muhtemel görev ve işlevi şu şekilde ifade edilebilir:
a. Okulun halkla ilişkiler faaliyetini, veli-öğretmen-okul idaresi ilişkilerini organize etmek.
b. Okul-aile birliğinin düzenli çalışması için rehberlik,
c. Aile monografileri yaparak ailelerin sosyolojik profilini ortaya çıkarmak. Böylece öğrencileri ailesi ve sosyal çevresi bağlamında değerlendirme imkanı sağlamak,
d. Öğrenci sorunlarını belirlemek için sosyolojik araştırmalar yapmak
e. Öğretmenler arasında sosyal ilişkileri güçlendirecek sosyal ve kültürel faaliyetler organize etmek.
f. Öğretmenlerin sorunlarını tespit etmek, okul idaresiyle çözüm yolları üretmek,
g.Sınıflarda"sosyometri" uygulamaları yaparak, sınıftaki toplumsal ilişki örüntüsünü ortaya çıkarmak ve sınıf öğretmenine danışmanlık yapmak,
h. Dezavantajlı öğrenci ve ailelerine destek ve yardım sağlamayı, uyuşturucu, sigara, İnternet bağımlılarını belirleyip onların tedavisi için yönlendirilmek. Bir nevi "yaşam koçluğu" yapmak,
ı. Şiddetin yoğun olduğu okul sisteminde riskli davranışlı öğrencileri tespit edip,rehberlik ve psikiyatri eş güdümünde çözüm üretmek,
j. Okul çevresindeki tüm aileler ile görüşüp, sosyal durum çalışması yaparak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile de eş güdüm içinde çalışmak,
k. Öğretmen ve öğrencilerin sorunlarının saptanması,
l.Anket çalışması ile öğrencilerin sosyolojik profilinin tespiti,
m.Öğrencilerin,velilerin, öğretmenlerin ve okul yötecilerinin düzenli olarak sosyolojik analizlerinin yapılması,
n. Sosyal sorunlara çözüm üretilmesi,
o.Milli Eğitim Bakanlığı'nın 4+4+4 sistemiyle Milli Eğitim sisteminin radikal yeniden dönüşümünde, rehberlik sistemi önemli hale gelmektedir. Ancak, rehberlik sistemi atıl ve işlevsiz çalışmaktadır. Rehberlik servislerinin işlevi arttırılmalıdır . Rehberlik sisteminde okul sosyologları önemli bir boşluğu dolduracaktır.
Temel çözüm, sosyologların "Okul Sosyoloğu" olarak atanmalarının önünü açmaktır.
Son Dakika › Güncel › Güvenli Okul ve Güvenli Toplum İçin Her Okula Bir Sosyolog - Son Dakika
Sizin düşünceleriniz neler ?