Anayasa Mahkemesi, öğretmenlik yaparken, aynı anda serbest avukatlık da yaptığı için yaşlılık aylığı geri istenen emeklinin, mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verdi.
İstanbul'da, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı kurumlarda öğretmen olarak görev yapan Sedat Haspolat, aynı zamanda öğretmenlik görevinden arta kalan zamanlarda serbest avukatlık yaptı.
Emekli Sandığı yanında, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununda düzenlenen topluluk sigortasına tabi olan Haspolat, 1980-2001 yılları arasında avukatlık hizmetlerinden dolayı topluluk sigortasına 7 bin 608 iş günü karşılığı pirim ödedi.
Öğretmenlikten 1994'te emekli olan ve emekli aylığı bağlanan Haspolat'a, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından da 2002'den itibaren topluluk sigortası kapsamında yaşlılık aylığı ödenmeye başlandı.
Ancak SGK İstanbul İl Müdürlüğünün 31 Mart 2008 tarihli işlemiyle, emekli öğretmenin aynı zamanda Emekli Sandığından da yararlandığı gerekçesiyle topluluk sigortası kapsamındaki yaşlılık aylığı ödemeleri durduruldu. Aynı işlemde, emekliye 2002-2008 yılları arasında ödenen 33 bin 96 lira 12 kuruşluk yaşlılık aylığı geri istendi.
Yaşlılık aylığının kesilmesi ve geçmişe dönük borç çıkarılması işleminin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle açtığı davalarda ret kararı verilen emekli öğretmen hakkında emekli aylığının faiziyle geri alınması için icra takibi başlatıldı.
Evi ve aracı haczedildi
Açtığı davalardan sonuç alamayan ve iç hukuk yollarını tüketen emekli öğretmen, 2014'te Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunarak 63 bin 334 liraya ulaşan borcu nedeniyle evininin ve aracının haczedildiğini belirtti. Başvurucu, topluluk sigortası kapsamında ödenen yaşlılık aylığının kesilmesi ve önceden ödenenlerin istenmesi nedenleriyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini öne sürdü.
Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümü, yaşlılık aylıkları geri istenen emekli öğretmenin, idari işlemin kanuni dayanağı olmadığı gerekçesiyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verdi. Kararın örneği, ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapmak üzere İstanbul 8. İş Mahkemesine gönderildi.
Gerekçeden
Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümü'nün gerekçesinde, somut olayda hem öğretmen hem de avukatlık yapan başvurucu hakkında, 1136 sayılı Kanun'un 188. maddesine atıfta bulunularak idari işlem tesis edildiği belirtildi.
1136 sayılı Kanunun 188. maddesinde, emekliliğe tabi bir görevde çalışmakta olanlar ile emekli sandığından emeklilik aylığı almakta olanların, topluluk sigortasına giremeyeceklerinin düzenlendiği belirtilen gerekçede, bu hükümle kişilerin çifte sigortalı olmalarının önlenmesi ve böylece sosyal güvenlik sisteminin devamlılığının sağlanmasının amaçlandığı aktarıldı.
Mülkiyet hakkının sınırlanması koşulu
Gerekçede, Anayasa'da mülkiyet hakkının sınırsız bir hak olarak düzenlenmediği, mülkiyet hakkına sınırlamada bulunulurken, temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin genel ilkeleri düzenleyen Anayasa'nın 13. madesinin de gözönünde bulundurulması gerektiği vurgulandı.
Mülkiyet hakkına yönelik müdahalenin, Anayasa'ya uygun düşebilmesi için müdahalenin kanuna dayanması, kamu yararı amacı taşıması ve ayrıca ölçülülük ilkesi gözetilerek yapılması gerektiğine işaret edilen gerekçede, buna göre öncelikle müdahalenin kanuni dayanağının bulunup bulunmadığının incelenmesi gerektiği ifade edildi.
Kanuni dayanak yok
Gerekçede, başvurucuya ödenen yaşılık aylığının iadesi amacıyla tesis edilen 31 Mart 2008 tarihli işlemde, çifte sigortalılık yasağına ilişkin kanun hükmünün, 136 sayılı kanunun 188. maddesi olarak gösterildiği ancak bu yasağın ihlaline uygulanan yaptırımın (ödenen yaşlılık aylıklarının iadesinin) kanuni dayanağının açıklanmadığı belirtildi.
İşleme ilişkin açılan davada, mahkeme kararında yaşlılık aylıklarının geri istenmesinin kanuni dayanağının 5510 sayılı Kanun'un 1 Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe giren 96. maddesi olduğu kabul edilerek inceleme yapıldığı ve davanın bu madde temelinde reddedildiği ifade edilen gerekçede, başvurucunun ise 1 Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe giren bu hükmün 31 Mart 2008'de tesis edilen işlemin dayanağı olamayacağını ileri sürdüğü aktarıldı.
Sonradan yürürlüğe giren kanunların geçmişe ve kesin nitelik kazanmış hukuksal durumlara etkili olmamasının hukukun genel ilkelerinden olduğu vurgulanan gerekçede, şunlar kaydedildi:
"Henüz yürürlüğe girmeyen bir mevzuat hükmüne dayanılarak idari işlem tesis edilemeyeceği gibi işlemin tesis edildiği tarihten sonra yürürlüğe giren bir mevzuat hükmü dikkate alınarak idari işleme ilişkin uyuşmazlığın çözümlenmesi de mümkün olmaz. Başvurucuya ödenen yaşlılık aylıklarını idaesi yolundaki idari işlemin tesis edildiği tarihte, 5510 sayılı Kanunun 96. maddesi yürürlükte değildir. Hüküm 1 Ekim 2008'de yürürlüğe girmiştir. Dolayısıyla 1 Ekim'de yürürlüğe giren bir hükmün 31 Mart 2008'de tesis edilen idari işlemin yasal dayanağını teşkil etmesi mümkün değildir. Gerek idare gerekse derece mahkemelerince başkaca bir yasal dayanak gösterilmediğinden başvurucuya ödenen yaşlılık aylıklarının iadesinin istenmesi suretiyle mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin kanuni dayanaktan yoksun olduğu sonucuna varılmıştır."
Son Dakika › Güncel › Hem Avukat Hem Öğretmen Emeklinin Bireysel Başvurusu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?