Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in 2007'de öldürülmesine ilişkin eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, eski İstihbarat Daire Başkanlığı Personel Şube Müdürü Coşgun Çakar ve eski İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer ile Yargıtay'ın bozduğu ana davanın 8 sanığının da aralarında bulunduğu 35 kişinin yargılandığı davanın duruşması, 10 Kasım'a ertelendi.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmanın öğleden sonraki bölümü, dönemin İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler'in çapraz sorgusuyla devam etti.
Soru sormak için söz alan eski İstihbarat Daire Başkanı sanık Sabri Uzun, 15 Kasım 2003 yılında El Kaide'nin İstanbul'da gerçekleştirdiği saldırı sonrası, İstanbul'da bakan, vali ve emniyet müdürünün olduğu bir toplantı yapıldığını ve tüm bildikleriyle şahısların isimlerini verdiğini belirterek, bu isimler üzerinden olayın üzerine gidildiğini hatırlatıp Dink cinayetinin ardından İstanbul'a böyle bir bilginin gelip gelmediğini sordu.
Sanık Ahmet İlhan Güler de cinayetin ardından dönemin İçişleri bakanı, İstanbul Valisi, İstanbul Emniyet Müdürü ve İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek'in de bulunduğu bir toplantının İstanbul'da yapıldığını, bu toplantıda Akyürek'in hiç bilgi vermediğini, hatta valinin buna içerlediğini söyledi.
Bunun üzerine söz alan ve bazı sorular sormak isteyen tutuklu sanık Ramazan Akyürek, "Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, beni telefon ile arayarak 17 Şubat tarihli (Dink'e karşı ses getirecek eylem) ibaresinin yer aldığı Trabzon'dan İstanbul'a gelen yazıyı imha etmemi söyledi. Birkaç gün sonra İstanbul'a gittim. Bu evrakı yok edemeyeceğimi söyledim. Bunu söylerken Cerrah'ın yanında terörden sorumlu müdür yardımcısı ve terör şube müdürü ve İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler de vardı. Söz konusu telefon görüşmesini Cerrah, Güler'in odasından (İstihbarat Şube Müdürlüğü) yapmıştı. Güler bu sırada Cerrah'ın yanında mıydı?" diye sordu. Güler de "Cerrah beyin böyle bir şey söylediğine şahit olmadım. Benim yanımda böyle bir ifade kullandığını hatırlamıyorum. Zaten hayatın olağan akışına aykırıdır. Ramazan başkan ile Erhan Tuncel'in eleman olduğunun anlaşılmasından sonra telefon ile görüşüldü ve çağrıldı. Kim bu adamı eleman yapmış ise sağlıklı bir şekilde bilgi almak istedik." cevabını verdi.
Sanık Akyürek de bakanın zorlamasıyla İstanbul'a gittiğini ve toplantıya katıldığını ayrıca çok kısa bir süreliğine de İstanbul Emniyet Müdürlüğünde kaldığını ancak hangi gün geldiğini hatırlamadığını, dönemin bakanının da "imha etme talebi"nden haberinin olmadığını anlattı.
Cerrah: "Suç duyurusunda bulunuyorum"
Bunun üzerine söz alan dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, iddialara ilişkin şunları kaydetti:
"45 yıldır devlet görevlisiyim. Böyle aptalca bir şey ne gördüm ne de duydum. Akyürek'e böyle bir talepte bulunmadım. Ayrıca böyle bir şey söyleyecek olsam neden 3 kişinin yanında bunu konuşayım. Ayrıca bunun imha edilmesinin bize ne menfaati var. Bunun silinmesinin menfaati olsa olsa sadece Trabzon'a yarar. Biz failleri bulmak ve bir an önce olayı aydınlatmak için Akyürek'i çağırdık. Ancak ilk başta korktu, gelemedi. Tuncel'in eleman olduğunu, Ogün Samast'ın ifadesinden öğrendik. Ayrıca bu belgenin silinmesini istesem aynısı Trabzon'da vardı. Bu neyi gösteriyor, demek ki 'İstihbarat Daire Başkanlığı, istediği şekilde kayıtları siliyor' demektir. Bunun en güzel kompedanı budur. Bu iddia karşısında üzüldüm. Ben onun abisi sayılırım. Herhalde 2 yıldır cezaevinde tutuklu bulunduğu için bir suç isnat etmiştir. Suç duyurusunda bulunuyorum.
Eğer ben kendisinin iddia ettiği şeyleri söylediysem aradan 10 yıl geçmiş, kendisi farklı tarihlerde birçok kez duruşmalara çıkmış, neden bu zamana kadar bunları söylemedi. Nasıl böyle bir ithamda bulunabilir. Bana 'İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah bana bu kayıtları sil diye baskı yaptı' deyip suç duyurusunda bulunması lazımdı. Kendisi böyle bir suç duyurusunda bulunmuş mu? Kendisi Emniyet Genel Müdürlüğüne direkt bağlıdır. Kendisinin bulunduğu görev itibarıyla bana bağlılığı yoktur. Benim hiçbir talimatımı dinleme ve yerine getirme şeyi de yoktur arkadaşımızın. O tarihte böyle bir yazının varlığından haberim yoktur. Haberdar olmadığım bir yazı için nasıl 'sil' derim."
Cerrah, en önemli konunun ise kendisi İstihbarat Daire Başkanı olması dolayısıyla her gün içişleri bakanının makamına çıkan bir kişi olduğunu, hatta yerine göre başbakanın bilgi aldığı bir makamda bulunduğunu aktararak, "Böyle bir kişi niye emniyet genel müdürüne, içişleri bakanına, hatta ve hatta neden başbakana bugüne kadar bu konuyu anlatmamıştır. Sanırım kendisi iki yıldır tutuklu olması nedeniyle zihinsel veya psikolojik yönden sıkıntısı olabilir. Ben kendisinin akıl sağlının yerinde olup olmadığı konusunda Adli Tıp'a gönderilmesini istirham ediyorum." diye konuştu.
Celalettin Cerrah, savunmasının uzun süreceğini, bu nedenle yarıda kalmasını istemediğini belirterek, Cuma günkü duruşmada ifade verebileceğini söyledi. Bunun üzerine mahkeme heyeti, duruşmayı 10 Kasım Perşembe gününe erteledi. Perşembe günkü duruşmada, eski İstihbarat Daire Başkanı sanık Sabri Uzun'un çapraz sorgusu yapılacak.
Son Dakika › Güncel › Hrant Dink Cinayeti Davası - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?