İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği (İDSB), İslamofobik eylemlerin fikir özgürlüğü kapsamında değerlendirilmemesi gerektiğini bildirdi.
Birlikten yapılan açıklamada, doğu blokundaki parçalanma sonrası yeni düşman olarak kendine İslam'ı seçen uluslararası düzenin, her ölçekte İslam dini ile ülkelerine yönelik örtülü veya açıktan mütemadi bir savaş vermekte olduğunun görüldüğü belirtildi.
Türkiye, Mısır ve Sudan gibi kendi kültür kodlarına ve medeniyet değerlerine yönelen yönetimleri derhal alaşağı etmek üzere içeride ve dışarıda hainane planların uygulamaya sokulduğuna şahit olunduğu aktarılan açıklamada, "Liderler diktatör ilan edilip siyasi, ekonomik veya askeri darbelerle bazen de vekalet savaşlarıyla sindirilmeye çalışılmakta, bir yandan antisemitik tavırlar cezalandırılırken, diğer taraftan son 'Charlie Hebdo' örneğinde olduğu gibi İslami değerlere saldırılmakta, mümkün olan en iğrenç tarzda alay konusu edilmektedir. Hasis çıkarları söz konusu olduğunda hiçbir etik veya uluslararası hukuk kuralını dinlemeyen bu anlayış, ikiyüzlülüğün en çirkin örneklerini vermektedir." ifadeleri kullanıldı.
Açıklamada, endüstri devriminin başından itibaren Avrupa'da başlayarak tüm dünyaya yayılan bu "manevi değerler krizi" ile "kaotik ruh halinin" dünya barışını tehdit eden en önemli unsur olduğu kaydedildi.
Siyasi konjonktüre göre oluşturulan çifte standart politikalar altında yapılan bu saldırıların ve kültürel faşizmin arkasında kendi medeniyetsizliklerini tarihin sonu gören çarpık anlayışın yattığı anlatılan açıklamada, şu değerlendirmelere yer verildi:
"Son yıllarda hızla yayılmakta olan İslam düşmanlığının bir tezahürü olan İslamofobik yayınlar, bu eksende kurulan 'PEGIDA' gibi platformlar, aşırı sağ siyasi partiler ve diğer sivil toplum uzantıları, dünya tarihini kana bulayan bu hastalıklı ruhun dışa vurumlarıdır. Bu tür yayınlar ve yaklaşımlar, Avustralya'daki saldırıda açıkça görüldüğü üzere basit bir fikir özgürlüğü kapsamı içerisinde değerlendirilemez. Sömürgelerinde milyonlarca insanın kanı ve yerel zenginliklerini yüzyıllar boyu yağmalama üzerine kurdukları zenginliklerine dayanan bu zihniyet 'üstün ırk/kültür narsist' yaklaşımıyla defalarca insanlığın başına bela olmuş, tüm dünyayı cihan savaşlarıyla iki kere ateşe vermekten çekinmemiştir.
66 ülkede 354 STK üyemizle her zaman ifade ettiğimiz gibi İslam düşmanlarının canımızı acıtan bu eylemleri, onların çok güçlü olmasından değil, bizim dağınıklığımızdan kaynaklanmaktadır. Kanuni Sultan Süleyman'ın 'Ben ki Sultanlar Sultanı, Hakanlar Hakanı, hükümdarlara taç veren Allah'ın yer yüzündeki gölgesi...' diye başlayan ve 'Sen ki Fransa vilayetinin kralı Fransuva'sın' diye devam eden tarihi mektubu, bu hakikatin en çarpıcı örneklerinden biridir. Sayısı iki milyarı aşan tevhit dininin fertleri olarak bizler, Batı'nın hem siyasi hem ekonomik hem askeri hem de kültürel hegemonyasını ancak İslam dünyasının birlik ve beraberliği ile çözebilir, bu savrulmalara ve saldırılara karşı dirençli olabiliriz. Geçici ve sadece müessif bir olay anında verilen refleksif, zayıf tepkiler yerine, proaktif bir tavırla bu hücumlara karşı sağduyulu çevreler ile beraber hareket edilmeli, hiçbir manevi değer tanımayan bu marazi hareketlere karşı ortak tavır geliştirilmelidir."
Son Dakika › Güncel › İDSB'den İslamofobik eylemlerin fikir özgürlüğü olarak değerlendirilmeme çağrısı Açıklaması - Son Dakika
Sizin düşünceleriniz neler ?