Kapsamlı Ülke Analizi Paneli"

Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Başkanı Sare Aydın Yılmaz, "Brezilya Devlet Başkanı Dilma Rousseff, yargı darbesiyle görevden alınırken, nedeni neydiyse, bugün 15 Temmuz'da Türkiye'de gerçekleştirilmeye çalışılan darbenin de amacı, görevi aynısıydı. Hiç şüpheniz olmasın." dedi.

Yılmaz, KADEM Gençlik Komisyonu tarafından medya, eğitim, hukuk, siyaset ve ekonomi alanlarında Latin Amerika'nın ele alındığı "Kapsamlı Ülke Analizi Paneli"nin açılışında konuştu.

KADEM Başkanı Yılmaz, 15 Temmuz'un safların netleştiği bir gece olduğunu dile getirerek, "Ayağımızın altında cam kırıkları vardı, o cam kırıklarına basalım mı basmayalım mı diye saniyelik düşündüğümüz ve karar verdiğimiz gündür 15 Temmuz. Sokağa çıkarken, yanına inancından başka silah almayan milletimiz, eline geçirdiği bütün silahları üzerine doğrultulan FETÖ cuntasına karşı göstermiştir." diye konuştu.

Gelecek nesillere aktarabilmek için gençlerin 15 Temmuz'u iyi anlaması gerektiğini vurgulayan Yılmaz, 15 Temmuz'da Türkiye Cumhuriyeti topraklarında yaşayan tüm farklı etnik mensubiyete sahip vatandaşların "Bundan sonra bu topraklarda darbe yapmak mümkün değildir." dediğini aktardı.

Yılmaz, KADEM gençliğine kimsenin kül yutturamayacağını ifade ederek, "O gece bütün KADEM gençliği, KADEM'de gördüğüm yüzler, KADEM binasının önünde, köprüdeki mitingteydi. Bu, gençliğin apolitik olduğunun yerle bir edilmesidir. Gençlik, bu coğrafyanın, tarihin, vatanın, milletin, seçilmiş özgür iradenin ve demokrasinin ne olduğunu biz yetişkin büyüklerden daha iyi bilmektedir ve ona daha iyi sahip çıkmaktadır." ifadelerini kullandı.

"Tekeli kırmak isteyen ülkelerin önüne ya darbeler ya da sosyal, sivil kaoslar çıkartılıyor"

Brezilya'nın İslam'ı, Portekizli sömürgecilerden 16. ve 17. yüzyılda Afrika'dan getirdikleri Müslüman köleler vasıtasıyla tanıdığını anlatan Yılmaz, şu anda Brezilya'da en fazla yayılan dinin İslam olduğunu, ülkede yaşayan Müslüman sayısının her ay yüzde 3 oranında artığını, Meksika'da insanların büyük bir hızla din değiştirme yoluna gittiğini söyledi.

Yılmaz, bir ülkede mali sistemin zayıflamasının her tarafta refahı etkilediğini belirterek, mali zayıflığın grip virüsü gibi toplumu etkilediğini dile getirdi.

Bir devlet nükleer silah elde etmek istediğinde, tüm ülkeler için nükleer saldırı riskinin artığının söylendiğine değinen Yılmaz, şöyle devam etti:

"Bu bir tekel, bu tekelin kırılması asla istenmiyor. Tekeli kırmak isteyen ülkelerin önüne hemen ya hükümet devirmeler ya darbeler ya da sosyal, sivil kaoslar çıkartılıyor. Şiddet yanlısı aşırı uçlar bir dağın arkasında faaliyet gösterdiğinde okyanus ötesindeki insanlar tehlikede oluyor. Darfur'da, Bosna'da masum insanlar katledildiğinde, bu hepimizin vicdanında bir kara leke haline dönüşüyor. 21. yüzyılda bu dünyayı paylaşmanın anlamı, işte budur. Dünya yönetilirken, yürütülürken, sistemler oluşturulurken, bir tarafta savaşlar, diğer tarafta mali krizler, başka bir yerde sivil çatışmalar."

Sare Aydın Yılmaz, 1970'li yılların Latin Amerika'da silahlı darbe yılları olduğunu kaydederek, 1980'li yılların ikinci yarısından itibaren demokratik yönetimlere kapılar açıldığını, ancak cuntaların kana buladığı ülkelerde yaraların tam anlamıyla sarılmadığını anlattı.

Eski Brezilya Devlet Başkanı Dilma Rousseff'in görevden alındığını hatırlatan Yılmaz, "Türkiye'de de bu denenmek istendi. Rousseff yargı darbesiyle görevden alınırken, nedeni neydiyse, bugün 15 Temmuz'da Türkiye'de gerçekleştirilmeye çalışılan darbenin de amacı, görevi aynısıydı. Hiç şüpheniz olmasın." dedi.

Sare Aydın Yılmaz, muhafazakar camianın uzun yıllar entellektüel okumalardan, sanat, kültür okumaları konusunda geciktiğini, daha çok ideolojik ve siyasi konularda okumalar yaptığı dile getirerek, "Artık biraz entellektüel konulara da değinmemiz, sanata da ilgi göstermemiz gerekiyor. Ülkeleri derinlemesine incelerken, bu ülkelerin sanatına da bakmamız gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.

KADEM Gençlik Komisyonundan Ebru Aracı'nın moderatörlük yaptığı panelde, komisyon üyeleri Latin Amerika ülkelerine ilişkin sunum yaptı.