OMÜ İlmi ve Fikri Araştırmalar Topluluğu tarafından "Kriz ve Medeniyet" başlıklı konferans düzenlendi.
Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi Mavi Salon'da yapılan konferansa Yeni Şafak Gazetesi Köşe Yazarı Dr. Yusuf Kaplan konuşmacı olarak davet edildi. Konferansa Rektör Vekili Prof. Dr. Mahmut Aydın, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Halis Ölmez, öğretim üyeleri ve çok sayıda öğrenci katıldı.
Açılış konuşmasını yapan İlmi ve Fikri Araştırmalar Topluluğu Akademik Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Salih Kesgin konferansın düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür ederek, "Böyle bir konuyu gündeme taşımamızın iki temel sebebi var. Birincisi dünyada çok kapsamlı bir kriz dönemi yaşıyor olmamızdır. Bu noktada farklı alanlarda yaşadığımız krizi iyi tanımlamak gibi bir sorumluluğumuzun olduğuna inanıyorum. İkincisi ise insanlığın içinde bulunduğu krizlerden çıkış için son iki-üç asırdır; düşünceleriyle, paradigmasıyla, felsefesiyle, daha sonra kurum ve kuruluşlarıyla dünyaya hakim olan modern batı düşüncesinin değerleriyle bu krizlerden çıkmanın imkan ve ihtimali olmamasıdır. Konferansın herkes için faydalı olmasını diliyorum" dedi.
"Bu dünyaya söyleyeceğiniz bir laf yoksa yaşamanızın anlamı yoktur. Kendinizi hafife almayın" diyen Dr. Yusuf Kaplan; "Kendinizi önemsemezseniz hiçbir şey yapamazsınız. İddiaları olmayan insanların, rüya ve hayal göremeyen insanların başkalarının iddialarını dillendirip, başkalarının hayallerini gördüğünü unutmayın. Problem, bizim iddia, rüya ve hayal fikrinden yoksun olmamızla ilintilidir. Tarihin yazılmasında kilit rolü oynamış bir toplumuz. Oturduğumuz coğrafya basit bir kara parçası olmaktan çok ötedir. Biz burada, bu coğrafyada bütün medeniyetlerin üzerinde oturuyoruz. Osmanlı, tarihteki bütün medeniyet tecrübelerinin üzerine kurulmuştur. Bunun yanında bütün bu medeniyetlerden yararlanmasını bilmiş bir toplum olarak tecrübeye sahibiz. Bu açıdan baktığımızda Osmanlı tecrübesi insanlık tarihinde yaptığımız yürüyüşün bileşkesi ve zirve noktasıdır. Son iki bin yıllık insanlık tarihi boyunca Asya'nın içlerinden Avrupa'nın içlerine kadar iki büyük yolculuk gerçekleştirebilmiş bizden başka bir toplum yoktur. Çin Seddi, Çin'in kendi coğrafyasından çıkamadığını gösteren bir metafordur. Hint medeniyetindeki hareketse doğuya olan hareketle ilintilidir. Fakat Çin medeniyeti çok derin bir tecrübe olduğu için Hintlerden gelen dalgayı püskürtmektedir. Bunun dışında İranlıların en fazla ön Asya kısmına kadar yürüyebildiklerini görüyoruz. Onun ötesinde batıdan doğuya yolculuk yapan hiçbir medeniyet yok" diye konuştu.
Sözlerine, "Modern tarih insanlık tarihinde bir arızadır, sapmadır" diyerek devam eden Dr. Yusuf Kaplan, "İnsanlığın ortaya koyduğu ana düşünce geleneği, insanlık tecrübesinin kilit noktasında duran tecrübedir. Hiçbir şey hakkında ezber cümlelere ihtiyacımız yok, hakikati bir bütün olarak görmemiz gerekiyor. İnsanlık tarihinde M.Ö. 15. yüzyıl ve M.S 15. yüzyıl asimetriktir. M.Ö. 15. yüzyılda gerçek anlamda medeniyetler arası bir diyalogdan bahsediyoruz. Tarihte, M.Ö. 15. yüzyılda Çin, Hint, Mısır, Mezopotamya, Afrika ve Latin Amerika'da şamanlar ilk defa bir paradigma üzerinde gerçek anlamda medeniyetler arası diyalog geliştiriyorlar. Bunu, 'İnsan tabiata, Tanrı'ya ve kainata ait bir varlıktır' cümlesiyle anlatabiliriz. M.S. 15. yüzyılda Rönesans'la birlikte başlayan modern Avrupa tecrübesi bu paradigmayı tepetaklak etmiştir. Gelişen yeni paradigmada insanın tanrı ve kainata hakim bir varlığa dönüştüğünü görüyoruz. Ortaya büyük bir kriz çıkıyor. Bu ontolojik ve var oluşsal bir krizdir. Biz, ontolojik bir krizin eşiğinde olduğumuzu fark edemiyoruz. Krizden kastım çağ körleşmesidir. Çağ körleşmesi sorunu, pornografik algı biçimi sebebiyle diğer algılama biçimlerinin yitirilmesidir. 'Sizin bir çağrınız var mı?' diye sorun kendinize. Çağrınız, çağınızı korumuyorsa, çağrınızın da, çağınızın da varlığından bahsedemeyiz. Modern insan düşünemeyen, düşünmeyi unutmuş insandır. Hollywood sinema endüstrisi değil, siyasi teoloji yapan bir propaganda biçimidir. Sinemaya ihanet eden yerdir Hollywood. Krizi fark edebilen insanlar, krizin farklarını fark edebilenlerdir. Kendi farkını fark edebilen insanlar başkalarının farklılıklarına da nüfus edebilirler. Farklılıklarını bilmeyen insanlar, kendilerini tanımayan insanlardır. Modernlik ve modernizm farklı şeylerdir. Modernizm, 19. yüzyıl sonlarında sanatçılarda görülen bir baş kaldırmadır. Modernin içinde, modernin vaatlerini yerine getirememesine karşı bir başkaldırıdır. Bütün modernist sanat akımları modernin içinden bir başkaldırı olduğu için tersine dönmüştür. Başkaldırı boyun eğmeye ve boyun eğdirmeye dönüşmüştür. Çağ körleşmesinin bizi getirdiği yer burasıdır. Sürrealizm kapitalizme en güçlü meydan okumayı gerçekleştiren sanata akımıyken bugün kapitalizmi en güçlü yansıtan şey haline gelmiştir. Özellikle reklamlarda karşımıza çıkan bu durum oldukça ilginçtir. Kapitalizm insanın vahşileşmesi ve bunu meşrulaştırmasıdır. Peki, bu çağ körleşmesi dediğimiz sorundan nasıl kurtulacağız? Diye sorarsak alacağımız cevap 'ümmileşmek' olacaktır. Bundan kastım; çağı tanıyarak, tanımadığımızı ilan etmek, başka bir çağın mümkün olabileceğini gündeme getirebilmektir" şeklinde konuştu.
Konferans, karşılıklı soru-cevap bölümünün ardından Rektör Vekili Prof. Dr. Mahmut Aydın'ın Dr. Yusuf Kaplan'a plaket takdimiyle sona erdi. - SAMSUN
Son Dakika › Güncel › 'Kriz ve Medeniyet' Konferansı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?