Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Allah'tan başkasına kulluk eden kaybetmiştir. Kur'an-ı Kerim dışında delil arayan, yolundan sapmıştır. Resul-ü Kibriya Efendimiz dışında rehber arayan, ışığı arkasında bırakmıştır. Müslümanların idarecilerinden hatta bütün Müslümanlardan samimiyetini esirgeyen, bunun yanında başka idarecilerle başka otoritelere boyun eğen, saygı gösteren, başka Müslümanlardan yüz çeviren hem aldatan olmuş hem de aldanan olmuştur" dedi.
Erdoğan, Sinan Erdem Spor Salonu'nda, Diyanet İşleri Başkanlığınca düzenlenen "Kutlu Doğum Haftası" programındaki konuşmasında, samimiyet köprüsü yıkılırsa, gönül ile dil arasındaki bağın koptuğunu, samimiyet yolu tıkanırsa kalp başka yöne bakarken, dilin başka şeyler söylediğini dile getirdi.
Samimiyet üzerinde her zamankinden fazla düşünülmesi gereken bir çağda yaşandığını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Samimiyet üzerinde her zamankinden fazla durmamız, sormamız ve sorgulamamız gereken bir süreçten geçiyoruz. Tezahürün yani dış görünüşün, imajın bu kadar öne çıktığı bir dünyada, samimiyeti yeniden keşfedip idareden siyasete, adaletten ilme kadar her alanda samimiyeti yeniden egemen kılmamız gereken bir mücadeleye ihtiyaç duyuyoruz. Hiç kuşkusuz tek tek insanların olduğu kadar toplumların da bir kaderi vardır. Kaderin üzerinde bir kader vardır. Toplumlar, zaman zaman hayal kırıklığı yaşarlar, toplumlar, zaman zaman aldanırlar, aldatılırlar. Toplumlar, öyle zamanlar olur ki yenilirler, varlıklarını yitirirler, fetret dönemleri yaşarlar. Allah'a sonsuz hamd-ü senalar olsun ki insanın kalbi, toplumun kalbidir ve o kalbe yazılan iman silinmedikçe, toplumlar da ruh köklerinden, özlerinden, kendilerini var eden dinamiklerden kopuş yaşamazlar.
Bugün her ne yaşıyor olursak olalım, takdir-i ilahi, dualar eşliğinde yürüyen bu milleti mutlaka bugünden çok daha iyi yerlere ulaştıracaktır. İnsanımızın ihlasını, samimiyetini, hizmet etme duygusunu istismar edenler, geride büyük bir aldatılmış duygusu bıraksalar da cemiyetin istikametini köreltemeyecek, kalpleri çöle asla çeviremeyeceklerdir."
Erdoğan, Hazreti Peygamber'in "Din nasihattır, yani samimiyettir" diye buyurduğunu, "Kime?" diye sorulduğunda, "Allah'a, kitabına, resulüne, Müslümanların idarecilerine ve bütün Müslümanlara" dediğini aktararak, "Her bir kardeşimin şunu bilmesini isterim ki; gerçek bir mümin için Allah yeterlidir, onun kitabı yeterlidir, onun resulü yeterlidir. Allah'tan başkasına kulluk eden kaybetmiştir. Kur'an-ı Kerim dışında delil arayan, yolundan sapmıştır. Resul-ü Kibriya Efendimiz dışında rehber arayan, ışığı arkasında bırakmıştır. Müslümanların idarecilerinden hatta bütün Müslümanlardan samimiyetini esirgeyen, bunun yanında başka idarecilerle başka otoritelere boyun eğen, saygı gösteren, başka Müslümanlardan yüz çeviren hem aldatan olmuş hem de aldanan olmuştur" diye konuştu.
- "Örgüt çıkarları adına sınırları aşmak, iman ve samimiyet dairesini de terk etmektedir"
Kur'an-ı Kerim'in çok açık şekilde "Muhammed, Allah'ın resulüdür" emrettiğini dile getiren Erdoğan, şunları söyledi:
"Allah resulü istismar edilemez. Bütün müminlerin efendisi olan Hazreti Muhammed Mustafa Sallallahu Aleyhi ve Sellem, dünyevi hırslar için, tamah için, iktidar ve güç arzusu için hiçbir şekilde ne mesajlarıyla ne yaşantısıyla, ne de rüyalarda ve filmlerde istismar aracı yapılamaz. Diyor ki Hazreti Nebi; 'Müslüman, dilinden ve elinden insanların selamette olduğu kişidir. Mümin ise insanların canları ve malları konusunda emin oldukları kişidir'. İnanmayanlara karşı gösterilen samimiyet ve muhabbetin, inanmayanlara karşı sergilenen selamet ve emniyetin, Müslümanlardan, mazlumlardan, diğer tüm insanlardan esirgenmesi asla ve asla İslam'la, ilimle ve ilim adamlığıyla izah edilemez. Masum, temiz, saf insanların duyguları üzerine bir çıkar şebekesi asla bina edilemez. İnsanlara iftira atmak, insanların iffetlerine dil uzatmak, insanların mahremlerine girmek, bunların kaydedip tehdit ve şantaj aracı olarak kullanmak bu dinin, güzel dinimizin, hiçbir ilkesiyle asla bağdaşmaz.
İşte onun için tekrar ediyorum, çıkar şebekelerinin kirli oyunları adına istismar edilen kardeşlerime, işte onun için tekrar hatırlatıyorum; bize Allah yeter, bize Kur'an yeter, bize alemlere rahmet olarak gönderilmiş Hazreti Nebi yeter. Sınırlar belliyken, helal ve haram dairesi belliyken, örgüt çıkarları adına sınırları aşmak, helal ve haram dairesinden çıkmak, iman ve samimiyet dairesini de terk etmektedir. Açık açık ifade etmeliyim ki din, ne devletin ne siyasetin ne de arzularına yenik düşmüş hırslıların elinde elverişli bir imkan olarak görülemez. Tam tersine görevi halka ve hakka hizmet etmek olan her kurum, her oluşum ve her şahsiyet, bu milletin milli ve manevi değerlerini görmek, gözetmek ve ona saygı duymak durumundadır. Bunu da samimiyetle isar etmek zorundayız."
"Rabbim bizi samimiyet çizgisinden hiçbir zaman ayırmasın diye dua ediyorum"
Başbakan Erdoğan, sadece "samimiyet" dediklerini ifade ederek, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Din ve devlet ilişkilerinde istismarı şiddetle reddediyor, samimiyeti sonuna kadar savunuyoruz. Her meselemizde olduğu gibi din ve devlet münasebetlerinde de devlete ve insanlığa doğru yolu gösterecek olan, sadece ve sadece samimiyettir. Samimiyet, din ve devlet ilişkilerini normalleştireceği gibi dinin, devlet, siyaset ve hırslı şahıslar elinde saygısızlığa uğramasına, kutsiyetinin zedelenmesine engel olacaktır. Biz, bu ülkenin, bu toplumun milli ve manevi değerlerini savunurken, bunu, tarihimiz, medeniyetimiz ve istikbalimiz adına ve samimiyetle savunuyoruz. Bu toprakların, ilim, aşk ve iman hamuruyla yoğrulduğunu, böylece bugünlere ulaştığını biliyor, geleceğe de böyle yürüyebileceğine, böyle yücelebileceğine inanıyoruz. Kur'an ve Siyer-i Nebi derslerinin, başörtüsünün, paylaşmanın, yardımlaşmanın, kardeşliğin, bu ülkenin millet mefkuresinde ve maneviyat ikliminde önemli olduğuna inanıyor, toplumun normalleşmesi adına bunları samimiyetle savunuyoruz. Yine bu milletin mayasında hiçbir etnik köken gözetmeden, mezhep, inanç, din, dış görünüş farklılıklarını ayrıştırıcı vasıflar olarak görmeden, birlikte hoşgörüyle yaşama kültürü olduğu için her türlü ayrımcılığı samimiyetle reddediyoruz.
Biz, siyasetle, idareyle, devletle millet arasında samimiyet köprüsüyle birbirine bağlanmış bir irtibatın kurulması için yine samimiyetle mücadele ediyoruz. Bizler bu makamlarda ve bu dünyada elbette gelip geçiciyiz. Önemli olan, ilk insan Adem Aleyhisselam'dan bugüne ulaşan iman ve fıtrat çizgisinin hiç sarsılmadan ve özünden kopmadan idame etmesidir. Hiç kuşkusuz din Allah'ındır. Rabbim her zaman dinini muhafaza edecektir. Bize düşen, samimiyet imtihanını başarıyla geçmektir. Hak için halk için hizmetler, eserler üreterek geride hoş bir sada bırakmak, hareketimizin, davamızın, siyasetimizin merkezi olmaya devam edecektir. 'Rabbim bizi samimiyet çizgisinden hiçbir zaman ayırmasın' diye dua ediyorum. 'Rabbim bizi Kur'an'ın ışığından, Resul-ü Ekrem efendimizin ve onun Ehli Beytinin rehberliğinden ayırmasın' diyorum. 'Rabbim milletimizin kardeşliğini, birlik ve bütünlüğünü muhafaza etsin, tüm Müslüman kardeşlerimizi, tüm insanlığı rahmetiyle, bereketiyle kuşatsın' diliyorum."
Erdoğan, Kutlu Doğum Haftasının hayırlara vesile olmasını temenni ederek, programı gerçekleştiren Diyanet İşleri Başkanlığı'nı tebrik etti.
- İstanbul
Son Dakika › Güncel › Kutlu Doğum Haftası' Programı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?