Sezai Temelli'den "erken seçim" açıklaması: Kayyımlar buna işaret - Son Dakika
Güncel

Sezai Temelli'den "erken seçim" açıklaması: Kayyımlar buna işaret

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Van, Diyarbakır ve Mardin büyükşehir belediye başkanlıklarına kayyum atanmasını erken seçimin işareti olarak değerlendirdi.

27.08.2019 15:50  Güncelleme: 16:21

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, İçişleri Bakanlığınca Van, Diyarbakır ve Mardin büyükşehir belediye başkanlıklarına kayyum atanmasını değerlendirdi. "Seçimin tarihini siyaset belirler" sözünü hatırlatan Temelli, "Bu gelişmeler aslında seçimi hızla öne çekiyor. Seçimler şimdi bize yaklaşıyor." dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Temelli, Diyarbakır, Mardin ve Van büyükşehir belediyelerine kayyum atanması sonrasında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile gerçekleştirdikleri görüşmeyi, bundan sonra izleyecekleri yol haritasını bir grup gazeteciye anlattı.

CHP'YE ZİYARET

Sputnik'te yer alan habere göre; Temelli'nin sorulara verdikleri yanıtlar şöyle:

"CHP'yi ziyaret ettiğiniz, diğer muhalefet partilerini de ziyaret ediyorsunuz. Görüşme amacınız nedir, kayyum atamalarına karşı işbirliği mi talep ediyorsunuz?"

"Aslında bizim 31 Mart seçimlerinden sonra demokrasi ittifakı stratejimizi ortaya koyduk ve bu çerçevede çalışmalarımız vardı. Bu çalışmaların bir ayağı anayasaya yönelik, bir ayağı yargı reformuna yönelik, bir ayağı da tabi özellikle toplumun demokrasi barış konusunda savaş karşıtlığı konusunda, taleplerinin açığa çıkmasını sağlayacak görüşme müzakere süreçleri yaratmak bizim için önemliydi. Böyle bir program çerçevesinde hazırlıklarımız vardı. Bu hazırlıklar çerçevesinde siyasi partileri de ziyaret edecektik zaten. Fakat bu ziyaretimizi biz ekim ayı içinde planlıyorduk. Fakat bu olağanüstü gelişmeyle birlikte kayyum meselesiyle birlikte, Türkiye'deki siyasi konjonktürü yeniden ele aldık, değerlendirdik ve programlarımızı buna göre bir daha düzenledik.

Bu çerçevede CHP'den başlamak üzere bütün siyasi partileri ziyaret etmeyi amaçlıyoruz. Hem diğer programı yürüterek hem de bu kayyum konusunda özellikle hem muhalefetin hem de toplumun tepki vermesini talep ediyoruz. Çünkü bu kabul edilebilir Bir şey değil. Hani bugüne kadar yapılan bu iktidarın son 4 yılda yaptığı ne kabul edilebilir, bu bir tarafıyla duruyor ama iktidar bütün bu gelişmelerden hiçbir ders çıkartmayıp hala Türkiye'nin sorunlarının çözümsüz kalması adına bu türden icraatlarını sergilemeye devam ediyor. Bu konuda muhalefetin yapması gerekenler var, bu konuda muhalefetin ortaklaşması gerekenler var, bu konuda toplumun bu yönlü beklentileri var, dolayısıyla biz bu vesileyle CHP'yi ziyaret ettik ve hem kayyum konusunu hem de diğer konuları konuştu."

Sezai Temelli'den
HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli

RANDEVU TALEP EDİLEN PARTİLER

"Hangi partilerinden randevu talep ettiniz, AK Parti-MHP yani iktidar cephesi var mı bunların içinde?"

Bütün partiler aslında ajandamızda var. Fakat şu anda iktidar bloğu dediğimiz, AKP ve MHP'nin bu konudaki kamuoyuna yansıyan açıklamaları, kayyımı, kayyumu kayyumcu anlayışı destekler nitelikte ve bu ön dönemde aldığımız program içinde AKP, MHP yok. Diğer partilerden randevu almaya devam ediyoruz. Yarın mesela Saadet Partisi ile görüşeceğiz, bugün ÖDP var, gelecek hafta İstanbul'da parlamento dışındaki birçok partiyle görüşeceğiz. İYİ Parti'yi soruyorsanız, İYİ Parti'den de randevu almak, görüşmek istiyoruz.

İYİ Parti'ye görüşme talebini ilettiniz mi?

"Arkadaşlarımız taleplerimizi iletiyor, şu anda iktidar bloğu dışında bütün partilere ulaşmak istiyoruz."

"İYİ Parti'den dönüş yok galiba…"

"Henüz randevu kesinleşmedi. Henüz dönüş yok."

CHP İLE YAPILAN GÖRÜŞMENİN DETAYLARI

"Muhalefet partilerine hangi taleplerle gidiyorsunuz? Sizin CHP'nin tavrına ilişkin eleştirileriniz de olmuştu. CHP ile görüşmenizde nasıl bir işbirliği konuşuldu?"

"Aslında CHP ile görüşmemizde Sayın Kılıçdaroğlu ile aynı şeyi düşünüyoruz diyebilirim. Nedir onlar? Bir, kayyum kabul edilemez, bu bir darbedir, demokrasinin içinde kalarak çözümler mutlaka üretilmelidir. Bu konuda tüm muhalefet, tüm toplum üzerine düşeni yapmalıdır. Bu konuda aynı şeyleri düşünüyoruz. Bu konuda aynı düşünüyor olmamızda bir gariplik yok, çünkü doğal olanı bu, siyasetin doğası böyle olmak zorunda. Böyle düşünmeyen zaten olağanüstü bir durumu kabul ediyor anlamına geliyor ki, bugünkü kayyum uygulaması OHAL uygulamasıdır aslında. OHAL'ci bir zihniyet kendisini bir kez daha teşhir etmiştir. Bunların altında birçok neden vardır, bu nedenler konusunda da aynı şeyleri düşündüğümüzü gördür. Bir tanesi her şeyden önce bu iktidarın uyguladığı ekonomi politikaları, bu iktidarın uyguladığı yolsuzluk politikaları ki kayyumda bu çok net ortaya çıkmıştır, talan meselesi. Mesela Mardin belediyesi özelinde Van ve Amed belediyesi özelinde kayyum döneminde, yolsuzluklar ortaya saçılmıştır."

"Diğer önemli bir konu, Türkiye bir yanıyla aslında demokrasisini arıyor. Bu kayyuma karşı çıkmak aslında bir demokrasi arayışıdır. Bu demokrasi meselesinde herkes üzerine düşeni yapmak zorundadır. Evet siyasi partilerin farklılıkları vardır, farklı çizgileri vardır ama bütün siyasi partiler bir demokrasi zeminine ihtiyaç duyar. Bu konuda da aynı şeyleri düşündüğümüzü söyleyebilirim. Yani Türkiye'nin bir anayasaya ihtiyacı vardır, bu anayasa bir demokrasi zemini sunmaktadır. Eğer bizim, iyi bir anayasamız, 12 Eylül anayasasından kurtulup toplumun kendini içinde bulabileceği bir anayasası olmuş olsaydı, bugün zaten bir kayyum rezaletiyle karşı karşıya kalmayacaktık. Genelde bu konular üzerinde konuştuk."

KILIÇDAROĞLU'NUN "SOKAĞA ÇIKMA" AÇIKLAMASI

"CHP lideri, kayyum atamaları sonrasında yaptığı açıklamada protestolara sıcak bakmadığını ifade etmişti, siz de bu sözleri eleştirmiştiniz. Bu konu görüşmede gündeme geldi mi?"

"Evet onu ben de eleştirdim, kamuoyu da eleştirdi, görüşmede o konu gündeme gelmedi. Fakat şunu da söylemek istiyorum, her partinin kendine has siyasi çizgisi var, kendine has bir eylem programı var. Benim eleştirim bu palet fabrikası üzerineydi. Gerçekten ülke yangın yeri, herkesin yangına müdahale etmesi lazım, yangını söndürmesi lazım. Yangın metaforunu da özellikle kullandım, Türkiye'de orman kalmadı. Artı şu anda toplu iş sözleşmeleri sürüyor, yoksulluk göstergelerine baktığımızda bütün ocaklar yanıyor ve bir de tabii bu kayyumlarla birlikte vicdanlar yanıyor. Yani insanlar artık adalet duygusunu yitirmeye başladılar. Bu çağırımız bu yöndeydi, yani bir adalet meselesi üzerindendi. Bu konu gündeme gelmedi (görüşmede) ama bir şey yapmalı konusunda şunu söyleyebilirim, herkes bunu hissediyor. Evet, bir şey yapmalıyız, özellikle Türkiye'nin demokrasi konusunda barış konusunda toplumsal barış konusunda çözmesi gereken acil sorunları var ve bu acil sorunları konusunda bir mutabakat var. Zaten görüşmemizden sonra MYK'ları vardı, sonra da sözcülerinin açıklamalarına bakıldığında bu minvalde açıklama da kendileri tarafından geldi."

Sezai Temelli'den
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu

CHP İLE İŞBİRLİĞİ OLUR MU?

"Nasıl bir işbirliği olabilir CHP ile görüşmede bir yol yöntem önerdiniz mi?"

"Bizim aslında dile getirdiğimiz şey şuydu, kendilerine şunu ilettim. 31 Mart'a da 23 Haziran'a da alışılagelmiş ittifaklarla gitmedik. Yani siyaseten ortaya koyduğumuz meselede toplumun bir kabulü oldu. Özellikle demokratik kamuoyu dediğimiz geniş halk kesimleri tarafından da desteklenen bir kabul oldu. Bu kabulün kıymetli olduğuna vurgu yaptım. Dolayısıyla hem CHP tabanında hem de HDP tabanında ama her ikisinin dışında olan tabanda da toplumda da aslında bir beklenti var, bu beklentiye yanıt üretmemiz gerekiyor. Bu beklentiye yanıt üretirken, kendi özgürlüklerimizi koruyarak, kendi siyasi parti farklılıklarımızı koruyarak, ama bir ortak zeminde bunları üretebiliriz. Bunlar için illa bir pazarlığa işbirliğine gerek yok. Siyaseten ortaya koyacağımız atacağımız adımlar toplumun beklentilerini karşıladığı sürece mesele hallolmaya başlar."

"Bir gerçeklik var ki şu anda bir seçim atmosferinde değiliz. Seçim zamanı sürdürülen seçim stratejileri,seçim taktikleri ya da o dönemde ortaya çıkmış ittifaklar ötesinde bir toplumsal ittifaka ihtiyacımız var, bunu yaparken de bu hassasiyeti gözeten bir yerden adım atmalıyız. Toplumun gerçekten de beklentileri bu yönde. Kayyum atanan illerde değil, sadece Kürt halkında değil, Batı da aynı şeyi görüyorsunuz. Eğer bu konuda bir şey yapmazsak, bu gidişat sadece Kürt illeri ile sınırlı kalmayacağını dile getirdim. Çünkü bu bir zihniyet, bu demokrasiden kaçan hukuktan kaçan ve ülkeyi kayyumcu anlayışla yönetmeyi arzulayan bir zihniyet. Şimdi buna karşı çıkmazsak, bu yayılacak. Yani Kürt illeri ile başlamalarının nedeni çünkü topluma bir şeyi dayatıyorlar, Kürt düşmanlığı savaş politikaları ve buradan bir yoz milliyetçilik konsolidasyonu üzerinden bunu topluma dayatabiliyorlar. Böyle bir hafızaları var, böyle bir bagajları var."

"CHP bu görüşünüzü paylaşıyor mu?"

"Evet kısmen paylaşıyor. Yani bir kayyum riskinin devam ettiği, bu otoriter anlayışın burada durmayacağı konusunda farklı bir şey dile getirmediler. Ama buna karşı ne yapmalı konusunda tabii ki farklılıklar söz konusu. Ama en temelde özellikle demokrasi mücadelesi dediğimiz meselede anayasa konusu bu görüşmede ön plana çıktı diyebilirim."

"Yani CHP'nin de çalıştığı anayasa ve yargı paketlerine siz destek mi vereceksiniz?"

"Şöyle bir şey dile getirdik. Bir dosya sunduk kendilerine, gittiğimiz her yere de bu dosyayı sunacağız. Bu dosyamızda, demokrasi ittifakından ne anladığımızı ifade eden bir çalışmamız var. Bir de anayasa ve yargı reformu çalışmamız var. Orada kendilerine de ifade ettik, oturup bir anayasa yazmak, 'ben anayasamı yazdım, reçeten budur' üzerinden değil. Bir anayasa strateji belgesi biz yazdık. Yargı reformu konusunda yol temizliği diyoruz biz buna, özellikle çok büyük mağduriyetler var, bu mağduriyetleri nasıl kaldırabilir üzerinden bir tartışma metni yazdık. Bu strateji tartışma metni özellikle bir çalışmaya davet. Bunu Meclis'te yapacağız. Bunun asgari koşullarını belirleyip hareket geçmek büyük önem taşıyor. Kaldı ki Adalet Bakanı da bu konuda bir çalışma yaptı. Fakat bu çalışma Meclis'e gelmedi. Ekim ayında da gelecek mi gelmeyecek mi bir muallak durum da söz konusu. Ama özellikle bizim bu konuda adım atmamız lazım. Hem yargı reformu, hem anayasa meseleleri, hem de bu icraatları durduracak bir inisiyatife ihtiyaç var ki, öncelikli inisiyatif alanı da Meclis görünüyor. Meclis'te muhalefet partileri başta olmak üzere bu adım atılabilir."

"Kaldı ki ben AKP'nin de içinde bu gidişattan önemli rahatsızlıkların olduğunu düşünüyorum. Çünkü artık siyaset yapamaz hale gelmiş bir siyasi partiden bahsediyoruz. Yani kendi varlık nedeninin artık sorgulandığı bir şeyle karşı karşıyayız. Dolayısıyla düşünsenize bir partinin politikalarına seçimlerde ittifak yaptığınız bir blok oluşturduğunuz bir parti karar veriyor. Kamuoyuna çıkıp Devlet Bahçeli ne açıklarsa AKP onun uygulayıcısı haline geliyor. Yani deyim yerindeyse MHP iktidar, AKP bürokrasi olmuş durumda. Böyle bir yapı AKP'nin de içine sindirebileceği, AKP'de birçok siyasetçinin içine sindirebileceği bir şey değil. Zaten sinmediği için çeşitli açıklamalar geldi, işte MR çekecekler, rehabilite edecekler gibi. Böyle bir blok siyasetiyle hareket etmenin sıkıntıları var."

ERKEN SEÇİM YORUMU

"Bu gelişmeler erken seçim olasılığını arttırdı mı yoksa tersine 2023'te olma ihtimalini güçlendirdi mi?"

Daha önce bir röportajda seçimin tarihini siyaset belirler demiştim. Bu gelişmeler aslında seçimi hızla öne çekiyor. Seçimlerin 2023'te olmasını sağlayacak yegane şey demokrasi konusunda atılacak adımlar olurdu. Türkiye demokratikleştikçe, demokratikleşmeye dönük adımlar atıldıkça mevcut siyaset kabul edilebilir bir yol alabilirdi. Bunun için Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi gerçek anlamda masaya yatırılmalıydı. Cumhurbaşkanının partili olması konusu, Parlamentonun yetki ve inisiyatiflerinin arttırılması, Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri ile yönetilen bir ülke değil, yasalarla yönetilen bir ülke olması, yargı bağımsızlığı gibi konular önümüze geldikçe seçimler 2023'e doğru gidebilirdi. Tam tersi tüm bu konularda bırakın çözüm üretmeyi sorun üreten bir mekanizma çalışıyorsa, seçilmişlere 4 ay sonra kayyım atıyorsa, bu seçim tarihini hızla öne doğru çekiyor anlamına gelir. Seçimler şimdi bize yaklaşıyor.

HDP'NİN KAPATILMASI İÇİN YAPILAN ÇAĞRILAR

Son dönemde HDP'nin kapatılması yönündeki çağrılar görüyoruz. Batusuna örneği verildi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz, kapanma olasılığına karşı bir hazırlığınız var mı?

"Bu ülke Vatan Partisi'nin, Destici'nin Perinçek'in aklı ile yönetilecek bir yere sıkışmışsa vay halimize. Parti kapatma meselesi zaman zaman önümüze geliyor. Batasuna örneği bir kere çok anlamlı bir örnek değil. AİHM'e ya da o döneme baktığınızda alıp değerlendireceğiniz bir örnek değil. Böyle bir şey bulmuşlar bunun üzerinden gündem yaratmaya çalışıyorlar. HDP'nin kapatılması mevzusunu bu dönem gündeme getirmeleri ne kadar acze düştüklerini, çaresizliklerini gösteriyor. HDP, demokrasi, barış konusunda konuşuyor. Siz iktidar olarak toplumsal barışı dinamitliyorsanız, savaştan başka bir politika elinizde kalmamışsa, siz demokrasiden kaçar bir hale gelmiş, bütün demokratik kurumları tasfiye etmekten başka elinizde bir şey kalmamışsa evet parti kapatmak da gündeminize gelebilir. Bu ne denli acze düştüğünüzü gösteriyor. Türkiye'de parti kapatma koşulları zorlaştı ama bütün bu konuştuğumuz meseleler hukuki değil siyasi mesele. İktidar ile HDP bugün karşı karşıya gelmiş durumda. İktidar bir darbe aklı, HDP ise bir demokrasi aklı ile hareket ediyor. Şimdi bu iki mesele karşı karşıya. Türkiye bu iki meseleyi değerlendirecek. Tüm bu gelişmelere siyaset karar verecek."

Sezai Temelli\'den "erken seçim" açıklaması: Kayyımlar buna işaret

Son Dakika Güncel Sezai Temelli'den 'erken seçim' açıklaması: Kayyımlar buna işaret - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement