Suriye Türkmen Meclisi 3. Genel Kurulu

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "Türkmen, Arap, Kürt, Sünni, Hristiyan, Alevi, Dürzi, Süryani hangi köken ve mezhepten olursa olsun, Suriye halkının demokratik, çoğulcu ve özgürlükçü bir devlet yapısına kavuşması arzusunu her platformda destekledik ve yanlarında olduk" dedi.

Meyra Otel'de düzenlenen Suriye Türkmen Meclisi 3. Genel Kurulu, divan üyelerinin belirlenmesi ve Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı.

Bakan Çavuşoğlu, burada yaptığı konuşmada, Türkmenlerin Bayırbucak'ı, Halep'i, Tartus'u, Hama'yı, Humus'u, İdlip'i, Rakka'yı ve Şam'ı temsilen burada bulunduklarını belirtti.

Zalim Esed rejimi, PYD ve DAEŞ gibi terör örgütlerinin saldırıları sonucu hayatlarını kaybeden şehitleri rahmetle andıklarını dile getiren Çavuşoğlu, onların asla unutulmayacağını kaydetti.

Türkiye'nin 3 milyondan fazla Suriyeli ve Iraklıya ev sahipliği yaptığını ifade eden Çavuşoğlu, Türkiye'nin savaştan, zulümden, zalim rejimden ve terör örgütünden kaçanlara hiç ayrım yapmaksızın kapılarını açtığını, bu 3 milyon Suriyeli ve Iraklı'nın arasında da yaklaşık 300 bin Türkmen'in bulunduğunu kaydetti.

Çavuşoğlu, bundan sonra da hem Türkmenlere hem de savaş ortamından kaçmak zorunda kalan Suriyeli ve Iraklılılara tüm imkanları seferber etmeye devam edeceklerini söyledi.

"Dönüşümün Baasçı zihniyetle gerçekleşmesi mümkün değil"

Türkmenleri bugüne kadar hiç yalnız bırakmadıklarını, bundan sonra da bırakmayacaklarını kaydeden Çavuşoğlu, Türkmenlerin, zor şartlar altında zalim rejimden kurtulmak ve Suriye'nin geleceğini inşa etmek için arazide kahramanca mücadele ettiğini söyledi.

Arazideki çalışmayı meclis çatısı altında da devam ettirmekte fayda olduğunu belirten Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

"Özellikle Suriye'ye demokrasi gelmesi, Türkmenlerin haklarını alabilmesi için siz çaba sarfediyorsunuz. Allah'ın izniyle bunda da başarılı olacaksınız. Ancak bu çabalar tek başına yeterli değil. Özellikle siyasi düzeydeki etkinliğinizi de attırmanız gerekiyor. Suriyeli Türkmenlerin iradesini sizler temsil ediyorsunuz. Demokratik, hukukun üstünlüğüne dayalı ve halkın kendi yöneticilerini özgür iradesiyle seçebildiği yeni bir Suriye için gerçek bir siyasi dönüşümün hayata geçirilmesi gerekiyor. Hedefimiz, Suriye'nin vazgeçilmez bir unsuru olan Türkmen kardeşlerimizin ülkenin yönetiminde söz sahibi olmasıdır. Ülkenizi ve topraklarınızı yeniden imar etmenizi imkan sağlayacak koşulları oluşturabilmeniz çok önem arz ediyor.

Bu dönüşümün Esad ve etrafındaki eli kana bulaşmış Baasçı zihniyetle gerçekleşmesi mümkün değildir. Bunu ilk günden beri söylüyoruz ve söylemeye de devam edeceğiz. Türkmen, Arap, Kürt, Sünni, Hristiyan, Alevi, Dürzi, Süryani hangi köken ve mezhepten olursa olsun Suriye halkının demokratik, çoğulcu ve özgürlükçü bir devlet yapısına kavuşması arzusunu her platformda destekledik ve yanlarında olduk. Elbette, Türkmen kardeşlerimizin gönlümüzdeki yeri başka. Bundan daha doğal bir şey de olamaz. Bunu tüm dünyada görüyor ve böyle kabul ediyor, böyle de olması gerekiyor."

Suriye'nin farklı bölgelerinden gelen Türkmenler olarak birlik ve beraberliğin bu meclis vasıtasıyla somut ve anlamlı bir şekilde ortaya konulmasının çok önemli olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, "Gün hemşehricilik, bölgecilik günü değildir, gün birbirinize Türkmenoğlu Türkmen, dava arkadaşı ve kardeş olarak bakmak günüdür. Türkmenlik pusulanız, kardeşlik ise şiarınız olsun. Bu meclis, Türkmenlerin meclisidir. Bu yolda yürürken aklınızda hep Türkmen davası, yürekleriniz de hep Türkmen sevdası olsun. Aranızdaki farkılıklar eksiklik değil tam tersi zenginliktir. Meclisin ulaşamadığı bir tek Türkmen kardeşimiz kalmayıncaya kadar çalışmaktan geri durmayın. Tüm Türkmen kardeşlerimiz kendilerini bu meclise ait hissetsinler. Bu meclisin kendileri temsil ettiğini hissetsinler." ifadelerini kullandı.

"Türkmen yurtlarının korunması ve güçlenmesi Türkiye'nin milli güvenliğinin garantisidir"

Suriye Türkmen Meclisi Başkanı Abdurrahman Mustafa da Suriye Türkmen Meclisi'nin çıktığı bu kutsal yolculukta 4'üncü yılına girdiğini, bu süreçte çok büyük acılar çektiklerini, 35 bin şehit verdiklerini, bin yıllık yurtlarından sürüldüklerini ve hapislere atıldıklarını belirtti.

Bayırbucak, Hama, Humus, Şam ve Rakka gibi Suriye'nin tüm Türkmen yurtlarının yerle bir olduğunu dile getiren Mustafa, " Vatanımız Suriye'deki bin yıllık varlığımız yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır." dedi.

Suriyeli Türkmenler olarak çok kritik aşamada olduklarını kaydeden Mustafa, "Katil rejim ile müttefikleri tüm güçleriyle Türkmen yurtlarını hedef alıyor. IŞİD, PYD, YPG ve türevi tüm terör örgütlerine Türkmen varlığını yok etme misyonu yüklenmiş durumdadır. Diktatör Baas partisi yıllarca kimliğimizi yok etmeye çalıştı, şimdi ise sadece katil rejim değil şer ittifakı içerisinde olduğu tüm müttefikler bir olmuş, hem kimliğimizi, hem toprağımız, yani topyekün bir şekilde varlığımızı yok etmeye çalışıyor." diye konuştu.

Çok büyük bir küresel oyunla karşı karşıya olunduğunu anlatan Mustafa, "Suriye savaşı adeta küresel projeler savaşına dönüşmüş durumdadır. Bizler çok iyi biliyoruz ki tüm bu kirli oyunların ve projelerin hedefinde Türkmenler ve Türkiye vardır." ifadelerini kullandı.

Mustafa, Ortadoğu Türklüğünün ateş çemberinden geçtiğini dile getirerek, "Halep'e yağdırılan füzeler ile Tuzhurmatu'da Türkmenlere sıkılan kurşunlar, Ankara'da patlayan bombalar, Kilis'i hedef alan roketler aynı kirli oyunun parçasıdır. Suriyeli Türkmenler olarak ifade etmek isteriz ki Türkiye'nin güvenlik hattı Musul ve Kerkük'ten başlar, Rakka ve Halep'ten geçer, Bayırbucak'tan Akdeniz'e açılır. Bu hat boyunca uzanan Türkmen yurtlarının korunması ve güçlenmesi Türkiye'nin milli güvenliğinin garantisidir. Bunun bilincinde olmak ve tüm denklemleri bu gerçek üzerinden okumak ve strateji belirlemek elzemdir. Kimse unutmasın ki bu coğrafyanın asıl sahibi bizleriz." diye konuştu.