Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Türkiye Direktörü Numan Özcan, "Geçici koruma altındaki Suriyelilerin iş piyasasına yasal yollardan girişinin önünün açılmasının, hem devlet hem Suriyeliler hem işverenler hem de çalışanlar için iyi olacağı kanaatindeyiz" dedi.
ILO tarafından bir otelde düzenlenen "Suriyelilerin İşgücü Piyasasına Etkileri ve İstihdam Edilebilirlikleri Toplantısı"nın açılışında konuşan Özcan, Avrupa'da yılın kelimesinin "mülteci" olduğunu, Türkiye'de de yılın kelimelerinin "mülteci" ve "Suriye" olacağını ifade etti.
Yanlarında getirdikleri varlıklarını tüketen Suriyelilerin, bulundukları ülkelerde iş gücüne katılmak zorunda kaldıklarına dikkati çeken Özcan, bu durumun zaten kırılgan olan yerel iş gücü piyasalarındaki baskıları artırarak çalışma koşullarının kötüleşmesine, ücretlerin düşmesine, çocuk işçiliğin artmasına ve kayıt dışı ekonominin büyümesine yol açtığını belirtti.
ILO olarak bu yıl enerjilerini ve kaynakların büyük bir bölümünü mülteci krizine ayırdıklarını aktaran Özcan, mültecileri ve ev sahibi halkları destekleyen kalkınma odaklı bir yaklaşımla iş gücü piyasası sorunlarına odaklandıklarını vurguladı.
"Suriyelilerin üçte biri, asgari ücretin altında bir ücretle çalışıyor"
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) ile Hacettepe Üniversitesinin yaptığı bir araştırmaya değinen Özcan, araştırmaya göre Türkiye'de çalışan Suriyeli sayısının 300 ila 400 bin civarında olduğunu, bu rakamın kendi araştırmalarıyla da örtüştüğünü aktardı. Özcan, şöyle devam etti:
" Şanlıurfa'da yaptığımız saha araştırmasında, her dört iş yerinden birinde Suriyeli çalıştırıldığını tespit ettik. Yasal çalışma imkanı olmadığına göre, bunların tamamının kayıt dışı ve kaçak olarak çalıştığı görülmektedir. Tespitlerimize göre ?Suriyelilerin üçte biri asgari ücretin altında bir ücretle çalışıyor. Düşük kaliteli ve düşük ücretli yapılan işler, güvencesiz, sigortasız, olumsuz iş sağlığı ve güvenliği şartları barındırıyor. Bu da bir yandan emek sömürüsüne yol açarken, diğer yandan yerel iş gücü piyasasının dengesini bozuyor, iş yerindeki çalışma barışını tehdit ediyor. Araştırmalarımıza göre, işverenlerin yüzde 60'ı ihtiyaç duyduklarında Suriyeli çalıştırmak istediklerini söylediler. Bunun önündeki en büyük engeli sorduğumuzda ise dil ve sosyal uyum sorununu gösteriyorlar. Çalışma izinlerinin olmaması ise ancak engeller arasında üçüncü sırada geliyor, sadece işverenlerin dörtte biri için bir sorun olarak dile getiriliyor."
Söz konusu tablonun Suriyelilerin yoğun bir oranda çalışma hayatında yer aldığını gösterdiğini belirten Özcan, bundan dolayı tartışmanın "Çalışma izni verelim mi, vermeyelim mi" yerine "Çalışma iznini nasıl ve hangi şartlarda verelim" olması gerektiğini savundu. Özcan, bu konuda sağlanacak dengenin hem Türk toplumunun hem de mültecilerinin faydasını sağlama yönünde olacağını söyledi.
Çalışma izinlerinin sihirli bir değnek olarak da görülmemesi gerektiğini dile getiren Özcan, karşılarında çok yönü, karmaşık bir sorun bulunduğunu ifade etti.
"ILO olarak bir an önce Suriyelilerin çalışmalarına yönelik bir düzenleme yapılarak, çalışabilecekleri alanların belirlenmesinden yanayız. Geçici koruma altındaki Suriyelerin iş piyasasına yasal yollarından girişinin önünün açılmasının, hem devlet hem Suriyeliler hem işverenler hem de çalışanlar için iyi olacağı kanaatindeyiz" diyen Özcan, bu konuda düzenleme yapılmaması halinde iş piyasasında ciddi sıkıntıların yaşanmasını beklediklerini vurguladı.
"Bakanlık olarak insana yakışan iş peşindeyiz"
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel Müdürü Nurcan Önder de dünyada 200 milyonu aşkın kişinin çeşitli nedenlerle göç halinde olduğuna dikkati çekerek göçlerden etkilenen ülkelerden bazılarının geçiş, bazılarının ise hedef ülke olduğunu söyledi.
Bakanlık olarak Türkiye'de insana yakışan iş peşinde olduklarını bildiren Önder, 2003'te çıkartılan Türkiye'de yabancıların çalışmalarını düzenleyen kanunun o dönem ülkenin çok fazla göç almaması nedeniyle göç politikası içermediğini aktardı.
Uluslararası kuruluşlar ile işçi ve işveren konfederasyonlarının da görüşlerini alarak yabancıların Türkiye'de nasıl istihdam edileceğine yönelik yeni bir kanun taslağı hazırladıklarını belirten Önder, taslağın art arda gelen seçimler nedeniyle TBMM'de yasalaşmayı beklediğini ifade etti.
Önder, taslağın Gaziantep ve Şanlıurfa başta olmak üzere birçok merkezdeki saha çalışmalarıyla hazırlandığını dile getirerek taslaktaki önceliklerin istihdamın korunması ve çalışma barışının sağlanması olduğunu vurguladı.
Şimdiye kadar 6 bin civarında Suriyeliye çalışma izni verdiklerini, bu izni alanların ağırlıklı olarak Suriye'deki çatışmaların ilk yıllarında, pasaportlarıyla kendilerine başvuranlar olduğunu anlatan Önder, izinlerin ağırlıklı olarak İstanbul ve Gaziantep'te verildiğini, izin alanların büyük bölümünün üniversite mezunları ile yatırımcılardan oluştuğunu kaydetti.
Önder, ILO'dan Suriyelilerin istihdamını artıracak projelere daha çok ağırlık vermesini istedi.
Programa, "Şanlıurfa'da Suriyelilerin İstihdamı Konusunda İşverenlerin ve İşçilerin Görüşleri Araştırması", "Ankara'da Sokakta Çalışan Suriyeli Çocuklarla İlgili Alan Araştırması", "Merkezi ve Yerel Düzeyde Kurumsal Kapasite İhtiyaç Analizi" ve "Gaziantep Nizip Geçici Barınma Merkezi Mesleki, Teknik ve Beceri Eğitimi İçin Öncelikleri" başlıklı sunumlarla devam edildi.
Son Dakika › Güncel › Suriyelilerin İşgücü Piyasasına Etkileri' Toplantısı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?