İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi tarafından düzenlenen " Türkiye'de Terör ve Çözüm Süreci" konulu bir panelde, üç siyasi partinin milletvekilleri, terör ve Çözüm Süreci konusundaki görüşlerini paylaştı.
Sabahattin Zaim Üniversitesindeki panelde, AK Parti İstanbul Milletvekili Mehmet Metiner, MHP İstanbul Milletvekili Arzu Erdem ve CHP İstanbul Milletvekili Oğuz Kağan Salıcı, Türkiye'de devam eden terör saldırıları ve çözüm konusunda görüşlerini paylaştı.
Panelde konuşan Mehmet Metiner, gereksiz birtakım polemiklerin yaşandığını, terör sorunun AK Parti ile başlamadığını 19. yüzyıldaki isyanların bile kendi partilerine ve liderlerine bağlandığını söyledi.
Metiner, cumhuriyetle birlikte tekçi tanımların CHP tarafından yapıldığını, ret, inkar ve asimilasyon politikalarının "Milli Şef" döneminde zirve yaptığını dile getirdi.
"Bir halkın kimliğini reddeden CHP'dir" diyen Metiner, şöyle devam etti:
"Tekleştirici kimlik siyaseti, birden bire cumhuriyetin ilk dönemlerinde yürürlüğe konuluyor. Kürt halkının kimliği reddediliyor, Kürtçe yasaklanıyor, zoraki bir asimilasyon politikası uygulanıyor. Milli Şef'in bu konuda raporları vardır. Belki CHP, bir gün Milli Şefi ile de yüzleşir. Kürt varlığını reddeden, dilini yasaklayan CHP'dir. Ret, inkar, asimilasyon uygulayan bir siyasi zihniyetin, tüm sorunların kaynağı olarak Recep Tayyip Erdoğan'ı göstermesini, doğrusu çok şaşırtıcı buluyoruz."
"2002'de terörsüz bir ülke bırakıldığı, AK Parti döneminde terör olaylarının arttığı" yönündeki eleştiriye tepki gösteren Mehmet Metiner, "Öcalan'ı siz mi yakaladınız? Öcalan yakalandığında onun sayesinde iktidara geldiniz. 1999'dan, yakalandığı günden bu yana Öcalan ile hep görüşme yapıldı. PKK'nın belini kırdılar. 2002'de iktidara geldi. 'AK Parti, terörü hortlattı' siyasi karalamadan ibarettir. 2004 yılına kadar Kandil, bir tek mermi sıkmadı. Öcalan, kendi avukatı aracılığıyla Kandil'e savaş talimatı verdi. Biz asla terörle müzakere etmedik. Çözüm Süreci olduğu için terör hortlamış değildir." diye konuştu.
"Çözüm Süreci, bölünme ve çözülme değildir"
"Kürt" diye bir halkın var olduğunu söyleyen Metiner, "Terör bizim zamanımızda patlak vermedi. 1984'ten beri var. Suriye'nin iç işlerine karıştığımız için terörün Türkiye'ye ihraç edildiği iddia ediliyor. 1990'larda çok daha kötü bir terörle karşı karşıya kaldık. Bugün Türkiye'nin bir Kürt sorunu yoktur. Kürtlerin bir PKK sorunu vardır. Türkiye'nin de bir terör sorunu vardır. Bizim silahları bıraktırma çabamız oldu. Biz asla terörle müzakere etmedik. Çözüm Süreci olduğu gibi bugün terör hortlamış değildir. Milli Birlik Kardeşlik Projesi'yle attığımız tüm adımlar, bu ülkenin birliğin sağlamlaştıran adımlardır. Kürt kardeşlerimizden esirgenen ne kadar hakları varsa iade etmişizdir. Çözüm Süreci, bölünme ve çözülme değildir" ifadelerini kullandı.
Metiner, Oslo tutanaklarını Paralel Yapı'nın sızdırdığını anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Oslo tutanakları, birer Paralel Yapı montajıdır. Saldırılara rağmen artık daha güçlü bir Türkiye var. Buna karşı da terörün değişen yüzü var. Türkiye'yi küçültmeye çalışıyorlar. Yeniden büyük bir Türkiye olsun istemiyorlar. Dış güçlerin taşeronluğuna soyunan DHKP/C var. Devlet adına terörü bitirmek için görüşme yaptık. Terörle müzakere edilmez. Türkiye'de demokratik siyasetin önü açıktır. Bir süreç başlattık. Tekrar silaha sarıldılar."
Terörle mücadele karşısındaki kararlılıklarının ortada olduğunu vurgulayan Metiner, "Çözüm süreci eski tarzda yürümez. Terörle müzakere değil, mücadele edilir. Oy devşirme adıyla bir savaş başlattığımız iddiasını PKK ve Kandil söylüyor. Biz silah bırakmanın karşısında, hiçbir şeyi müzakere etmedik, etmeyeceğiz. Silahlı mücadeleyi bitirmek, siyasi yolları açmak için süreç başlattık. Silah bırakmadılarsa, bizim de silahlarımız ve mangal gibi yüreğimiz var." dedi.
Erdem: "Milletimiz korkuya sürüklendi"
MHP İstanbul Milletvekili Arzu Erdem ise Türkiye'nin demokratik bir ülke olduğu ve Çözüm Süreci gibi bir politikaya ihtiyaç duyulmadığı halde düzenleme yapılarak terör olaylarının başlamasına sebep olunduğunu iddia etti.
İktidar partisinin, Kürt oylarını devşirmek için böyle bir yola başvurduğunu ileri süren Erdem, "7 Haziran'da iktidar partisinin oyları düştüğü için erken seçim kararı alındı. Ardından da terör eylemleri başladı. Milletimiz korkuya sürüklendi. Bunun sonunda 1 Kasım'daki seçimde AKP yeniden iktidara geldi. Artık kaç sayımız var? sorusu sormaya başlandı" ifadelerini kullandı.
Erdem, Çözüm Süreci'nin bir çözülme olduğunu savunarak, "Bu çözülme Oslo'da başladı. İmralı ile devam etti. En sonunda da Dolmabahçe'de 10 maddelik bir pazarlığa dönüştü. Bunun sonunda da 'sırtımızı PYD'ye YPG'ye yasladık' diyenler ve terör örgütünü kınamayanlar bugün Meclis'teler. MHP olarak buna karşı hep direndik, direnmeye de devam edeceğiz. Dağlarda hepimizin övündüğü 'Ne Türküm diyene' şeklindeki yazıların hepsi kaldırıldı, Türk bayrağımız kaldırıldı, yerine paçavralar asıldı. Karakollarda polisimiz, emniyet güçlerimiz görev yaparken, dağdan inmiş ve şehirde konuşlanmış teröristler, zafer işareti yaparak dalga geçti." diye konuştu.
Arzu Erdem, şunları söyledi:
"O bölge ile ilgili verilen birtakım teşvikler ve ihaleler için verilen paraların silaha gittiğini biliyoruz. Artık, siyasi iktidar terörle mücadele ediyor. Bize, 'morg bekçisi' bile dediler ancak biz MHP olarak ülkenin birlik ve bütünlüğünden yanayız. Benim komşumun nereli olduğu, beni hiç ilgilendirmiyor. Yeter ki 'Ben Türk'üm, bayrağım inmesin, ezanım susmasın' diyebilsin. En önemlisi süreç için verilen tavizler, bugün benim gönlüme batıyor. Bu süreç, milli ve manevi değerlerimizin yıpranmasına çok büyük etki yapmıştır. Artık MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin dediği gibi, o bölgede sivil halk boşaltılmalı ve gerekirse taş üstünde taş, baş üstünde baş bırakılmamalıdır."
Salıcı: "Kürt sorunun uluslararası bir boyutu var"
CHP İstanbul Milletvekili Salıcı da meseleyi "Kürt sorunu" olarak ele aldıklarını ifade etti.
Bunun bir tarafında terörün de olduğunu aktaran Salıcı, "Kürt sorunun artık uluslararası bir boyutu da var. Biz meseleyi silahlı kalkışma ile devlete isyan eden bir boyutu olduğunun yanında, bir de insanların kendi özgür kimlikleriyle yaşama hakkı olduğunu da düşünüyoruz. Bir insan kendi dili konuşabilmeli ve inancıyla neyse o düşüncelerini dile getirebilmelidir. Ancak tabii ki bizi birleştiren temel unsur, Türk olmak ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmaktır. Ancak yaşanan bir sorun varsa, bunu tüm boyutlarıyla da görmemiz gerekir." değerlendirmesinde bulundu.
"Taş üstünde taş, baş üstünde baş bırakmamak" anlayışından farklı düşündüklerini ifade eden Salıcı, "1990'lı yıllarda yumurta teorisi konuşuluyordu. Yani Kayseri'den Şırnak'a her yerin dümdüz edilmesini savunanlar vardı. Terörle mücadele konusunun Meclis'te tartışılmasını istedik. Bunun için bir önerge verdik. Ancak verdiğimiz araştırma önergesi, TBMM'de AKP ve MHP'nin oylarıyla reddedildi. Oslo tutanaklarında PKK'nın yetkilendirdiği kişilerle, MİT'in ilgili kişileri arasında geçen konuşmalarda, örgütün şehirleri silah ve bomba deposu haline getirildiğinin bilindiği ifade ediliyor. Peki ne yapıldı? Ortada bir tutanak var ve bu reddedilmiyor. Altı yıl önce yerleştirilen bombalar, bugün patlıyor. Bir devlet, bir yandan bir görüşme süreci yürütüp, diğer taraftan da masanın öbür tarafından da silah yığınağı yapılmasına izin verir mi?" şeklinde konuştu.
Son Dakika › Güncel › Türkiye'de Terör ve Çözüm Süreci' Paneli - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?