Yaklaşık bir aydan fazla bir süredir Irak Şam İslam Devleti'nin (IŞİD) Kobani'ye yönelik saldırıları devam ediyor. Yaşanan çatışmalar yüzünden yüzlerce insan hayatını kaybederken binlercesi de hayatlarını kurtarmak için Kobani'yi terk etmek zorunda kaldı. Yaklaşık 10 gün önce Kobani'den aralarında kadın, çocuk, gazeteci ve hastaların da olduğu 274 kişi Suruç'a geldi ve sınırda devlet yetkilileri tarafından gözaltına alındıktan dört gün sonra 13'ü serbest bırakılıp geri kalan 261 kişi Suruç'ta bulunan fen lisesine götürüldü. Açlık grevi de başlatan sığınmacılardan geri dönmek isteyen 64 kişi üç gün önce sınır dışı edilirken, fen lisesinde kalanlar ise Suruç Kapalı Spor Salonu'na götürüldü. Sınır dışı edilen 64 kişiden birisi olan 16 yaşındaki Halil Mustafa, aynı gün yakınına düşen bir top mermisi ile yaralanarak bir ayağını kaybetti. Sığınmacılar, burada zorla gözetim altında tutulmalarını protesto etmek amacıyla kapı ve pencerelere vurup, camları kırdı. Güvenlik güçleri biber gazıyla müdahale etti. HDP'li vekiller de sığınmacılarla birlikte eylem yapmaya başladı. Kobinili gruptan 40 kadın da AFAT çadırlarına yerleştirildi. Şuanda 148'i hala güvenlik güçlerinin gözetimi altında. Üstelik kendilerine zorla Kamışlı veya Afrin'e gitmeleri yönünde zorla belge imzalatılmak istendiğini öne sürüyorlar.
'VALİLİK GÖZALTI YOK' DEMİŞTİ
Bu olayla ilgili olarak Şanlıurfa Valisi İzzettin Küçük, "Şu anda 145 Suriyeli Kürt,spor salonunda gözetim altında tutuluyor ve hür türlü ihtiyaçları karşılanıyor. İddia edildiği gibi gözaltı durumu yok. Kanun zaten açık. Eğer güvenlik endişesi varsa yasanın verdiği haklar uygulanıyor. Dünyanın her ülkesi aynı şeyi yapar. Gerekli işlemleri de sürdürülüyor. Eğer adli bir boyutu varsa o konuda da işlem yapılır. Ortada hukuksuz bir durum yok" diye açıklama yapmıştı.
BUCAK: GÖZETİM, ULUSLAR ARASI SÖZLEŞMELERE AYKIRI
Konuyla ilgili Şanlıurfa Baro'sunun yaptığı incelemeleri basın mensuplarıyla paylaşan Şanlıurfa Baro Başkanı Avukat Ali Fuat Bucak, söz konusu idari gözetim kararının uluslararası normlara ve sözleşmelere aykırı olduğunu söyledi. Şanlıurfa Adalet Sarayı Baro Başkanlığı'nda yaşananları aktaran Bucak, "Bilindiği üzere Kobani'de yaşanan ve bugün 32. gününü bulan İŞİD saldırılarından dolayı başta Suruç ilçesi olmak üzere il merkezine ve diğer ilçelere çok sayıda göç olmuştur. Çoğu kadın ve çocuk olan savaş mağdurları ile dayanışmak, yaralarını sarmak, yardım ve desteklerde bulunmak hepimizin en insani görevlerinden biridir. Başta resmi kurumlar olmak üzere herkesinbu sorumluluk ve duyarlılıkla hareket etmesi gerekmektedir" dedi.
'KADIN, ÇOCUK VE HASTALAR DA VAR'
Gözaltında tutulanların avukatlarıyla görüşmelerine izin verilmediğini belirten Bucak, kişilerin tamamen tecrit edildiğini kaydetti. Bucak, "05.10.2014 tarihinde sınırda devlet yetkililerince alınan ve o tarihten bu yana aralarında kadın, çocuk ve hastaların da bulunduğu yaklaşık 330 kişinin kolluk yetkililerince Suruç Onbir Nisan Fen Lisesinde tutuldukları bilgisi üzerine 09.10.2014 tarihinde Suruç ilçesine gidilmiştir. Suruç'ta kaymakamlıkla yapılan görüşmede gözaltı veya yakalama işlemi olmadığı, misafir oldukları ve işlemlerinin bitmesinin ardından serbest bırakılacakları bilgisi verilmiştir. Ancak gözlem altında tutulan bu kişilerin tamamen tecrit edildiği ve aileleri ve avukatları ile görüştürülmelerine izin verilmediği, avukatları aracılığı ile haksız alıkonma nedeni ile suç duyurusunda bulunulduğu ve ardından sığınmacıların Suruç Kapalı Spor Salonuna götürüldükleri öğrenilmiştir" diye konuştu.
DAYAK VE HAKARET
Bucak, "Baromuz üyelerince gözaltındaki sığınmacılarla yaptığımız görüşmelerde ne için tutulduklarını bilmedikleri, kötü muamele gördükleri, hakarete uğradıkları ve bazılarının dayak yediği tarafımızdan tespit edilmiştir" diye ifade etti.
Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'nun 57. Maddesi'ni hatırlatan Bucak, şunları kaydetti: "14.10.2014 tarihinde gözaltında kalan 274 kişiden 64 kişi gece saat 02.30'da sınır dışı edilerek tekrar Kobani'ye gönderilmişlerdir. Kobani'ye gönderilenler arasında bulunan 16 yaşındaki bir çocuk gittikten çok kısa bir süre sonra yakınında patlayan bir bombanın şarapnel parçalarına maruz kalmış ve ayaklarından yaralanmıştır. Bu olay üzerine tekrar yaralı olarak Türkiye'ye gönderilen bu çocuğun Urfa'da bir hastanede ayağı kesilmiş, diğer ayağınında kesilme tehlikesi vardır. Bu sığınmacıların Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu 57. Maddesi gereğince idari gözetim altına alınma kararının verildiği söylenmektedir. Ancak İdari gözetim kararı sınır dışı etmek üzere verilebilecek olan bir karar olup müvekkillerin hiç biri sınır dışı edilecek kişilerden değildir. Sınır dışı edilecek kişiler kanunun 54. maddesinde tek tek sayılmış olup savaştan ve İŞİD katliamından kaçan aralarında çocuk ve kadınların bulunduğu sivil kişilerden oluşan bu sığınmacılar bu kategoride değerlendirilemeyecek kişilerdir."
'SINIR DIŞI EDİLDİKLERİ TAKTİRDE ÖLÜMLE KARŞI KARŞIYADIRLAR'
Bu insanların sınır dışı edilmesi ve gözaltında tutulmalarından dolayı yaşanan hak ihlaliyle ilgili adli makamlara ve Uluslararası Ceza Mahkemesine başvuru yapacaklarını dile getiren Bucak, sözlerini şöyle tamamladı: "Kaldı ki kanunun 55. maddesinde sınır dışı etme karan alınamayacak kişiler ve durumlar belirtilmiş olup söz konusu sığınmacılar tam da bu madde kapsamında sınır dışı edilemeyecek ve dolayısı ile haklarında idari gözetim kararı verilemeyecek kişilerdendirler. Zira bu insanlar savaş ve katliamdan kaçarak ülkemize sığınmışlardır sınır dışı edildikleri taktirde ölümle karşı karşıyadırlar. Bu uygulamalar gerek ulusal ve gerekse de tarafı olduğumuz uluslararası norm ve sözleşmelere aykırı olup derhal kaldırılması gerekmektedir. İzah ettiğimiz bu sebeplerle idari gözetim kararının kaldırılmasına karar verilmesi zorunludur. Ayrıca idari gözetim kararı alınanlar hürriyetlerinden yoksul bırakılmayıp belli bir yerde ikamete mecbur edilir ve durumları sık sık gözden geçirilir. Bu durumda ise sığınmacılar 11 gündür hürriyetlerinden yoksun bırakılmış ağır gözaltı şartlarında tutulmaktadırlar. Biz Şanlıurfa Barosu olarak bu hukuksuzlukları protesto ederken, bundan sorumlu yetkililerin de yaptıkları hukuksuzluktan dolayı cezalandırılmaları için hem Türk Adli makamları nezdinde, hem de uluslararası adalet makamları nezdinde, özellikle de Uluslararası Ceza Mahkemesine gerekli müracaatları yapacağımızı duyururuz."
(Kaynak: Gazeteipekyol)
Son Dakika › Güncel › Urfa Barosu, Yetkililerin Cezalandırılmasını İsteyecek - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?