"9. Türkiye Yayıncılık Kurultayı Online" - Son Dakika
Güncel

"9. Türkiye Yayıncılık Kurultayı Online"

"9. Türkiye Yayıncılık Kurultayı Online"

Türkiye Yayıncılar Birliği tarafından 2 yılda bir düzenlenen ve bu yıl yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri kapsamında çevrimiçi olarak gerçekleştirilen "9. Türkiye Yayıncılık Kurultayı Online" oturumlarla devam ediyor.

25.06.2020 15:07  Güncelleme: 16:25
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Türkiye Yayıncılar Birliği tarafından 2 yılda bir düzenlenen ve bu yıl yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri kapsamında çevrimiçi olarak gerçekleştirilen "9. Türkiye Yayıncılık Kurultayı Online" oturumlarla devam ediyor.

Birliğin YouTube kanalından canlı yapılan oturumlarda, sektörün geleceği, sorunları çözüm yolları konuşuluyor.

Kurultayın "Yayın Dünyasında Yeni Dönem" başlığıyla düzenlenen ilk oturumu, Uluslararası Bağımsız Yayıncılar Birliği Yürütme Kurulu Başkanı Laura Aufrere'nin video mesajıyla başladı.

Aufrere mesajında, 55 ülkeden 750 bağımsız yayıncıyı bir araya getirdiklerini, bağımsız yayıncıların editoryal politikasını özgürce ve bağımsızca belirlediğini söyledi.

Bağımsız yayıncıların fikirlerin çeşitliliğini ve dolaşımını güvence altına aldığına işaret eden Aufrere, salgının bağımsız yayıncılıktaki mevcut sorunlara bir yenisini ekleyeceğini dile getirdi.

"Ama uzun vadede ne olacağını hiçbirimiz kestiremiyoruz"

Oturum yöneticisi Müge Gürsoy Sökmen ise salgın sürecinin herkesi aynı şekilde etkilemediğini belirterek, "Biz biraz daha şanslı gibi görünüyoruz. Çünkü işlerimizi büyük ölçüde evden yapabiliyoruz. İnternet üzerinden satış yapabiliyoruz ama uzun vadede ne olacağını hiçbirimiz kestiremiyoruz." dedi.

Özellikle yaşam şartlarının iyi olduğu ülkelerde küçük ölçekli yayıncıların tekelleşme ve holdingleşmenin saldırısına uğradığı yorumunu yapan Sökmen, Batı ve Kuzey ülkelerinde ana akım olmayan bağımsız seslerin kendilerini duyurma imkanlarının daraldığını ifade etti.

"Bir yazar olarak benim yapmam gereken şey bunu hatırlatmak"

Yazar Ahmet Ümit de olağanüstü bir dönemden geçildiğini ve bu dönemin "insan" üzerine tekrar düşünmek için bir fırsat olduğunu belirtti.

Yaşanan sorunların insan ruhunun yanlış tanımlanmasından kaynaklandığını aktaran Ümit, şunları kaydetti:

"İnsanlar kendi başına hiçbir şeyden ders almıyor. Bu olaylar başladığında korkuyorlar ama bir süre sonra unutuyorlar. Yani 'Salgından sonra insanlar öğrenecek, doğaya ve diğer canlılara saygılı, daha çok paylaşımcı olacak' diye bir şey yok. İnsanoğlunun en temel özelliklerinden biri unutmaktır. Her şeyi unutur ve kaldığımız yerden devam ederiz. Bir yazar olarak benim yapmam gereken şey bunu hatırlatmak."

"Şimdi farklı bir ortamdayız ve bu soruların yanıtlarını arıyoruz"

Yayıncı Erol Aydın, yayıncıların salgınla birlikte faaliyetlerinde düzenleme yapması gerektiğine işaret ederek, "Kontrol edilemeyen bir orman yangınını andırdığını söyleyebilirim bu durumun. Bizler şimdi bu yeni dinamiklerle yayıncılığın nasıl bir çehre kazanacağına kafa yoruyoruz. Bu bağlamda burada yapacağımız fikir alışverişi hepimiz için önemli. Salgından önce hangi şartlarda çalışıyorduk? Yaptığımız iş, sarf ettiğimiz enerji, ürettiğimiz kitaplar, hali hazırda aksak ve yaralı olan bu dünyada tam olarak nerede konumlanıyordu? Açıkçası suyun içinde yüze yüze denizi göremeyen balıklar gibiydik. Ama şimdi farklı bir ortamdayız ve bu soruların yanıtlarını arıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Yeni tecrübelere kulak vermeye duyulan ihtiyaçtan bahseden Aydın, daha farklı mesleki pratiklerin de kurultay vesilesiyle geliştirilebileceğini söyledi.

Çevirmenler Meslek Birliği Başkanı Savaş Kılıç, 2006'da kitap çevirmenlerinin çalışma koşullarını iyileştirmek için kurulduklarını ve bugüne kadar birçok sorunun çözümünde yer aldıklarını anlattı.

Çevirmenlerin salgın öncesinde hak kayıpları anlamında zor zamanlardan geçtiğini vurgulayan Kılıç, meslekte yer alanlar için yapılan çalışmalardan ve daha iyi şartlar için sundukları tekliflerden bahsetti.

Yayıncı Rober Koptaş da farklı mecralarda yer almaya ve daha fazla üretim yapmaya çalıştıklarına dikkati çekerek, meslek kuruluşlarının dijitalleşme konusunda eğitimler düzenleyerek yayıncıların eksiğini tamamlamasının önemli olduğunu kaydetti.

"Eğitim yayıncılığı hibrit bir döneme giriyor"

Mustafa Nemutlu ise salgın nedeniyle okulların kapanması üzerine uzaktan eğitim sisteminin gündeme geldiğini, öğrencilerin tahmin edilenden daha ciddi bir şekilde ders takibi yaptığını söyledi.

Uzaktan eğitim sisteminin yaygın olarak kullanılmasının eğitim yayıncılığına olan etkilerine değinen Nemutlu, şöyle devam etti:

"Dijital öğrenme neslerinin üretimi ve üretilen içeriklerin konulacağı, eğitim yayıncılarının ihtiyaçlarına özel platformların gerekli olacağını gösteriyor. Eğitim yayıncılığı hibrit bir döneme giriyor ve girecek gibi. Yani basılı ve dijital kişiselleştirilmiş içeriğin gerçek zamanlı talep odaklı baskıyla ölçme, değerlendirme ve geri besleme sistemlerinin iç içe geçtiği bir dönem. Kitapların onay, basım ve temin gibi süreçlerinden bazılarının da bu süreçten etkilenebileceğini, buna göre bazı düzenlemelerin yapılabileceğini değerlendiriyorum."

"Telif haklarında adil bir sisteme geçilmeli"

Yayıncı Tan Çağlayan da akademik yayıncılığın fotokopi, korsan yayın, internet üzerinden paylaşım gibi sıkıntılarla mücadele ettiğini ve bu bağlamda hızlı bir şekilde dijitalleşmenin yaşanacağını dile getirdi.

Yayıncı ve Yazar Mine Soysal ise çocuk ve gençlik kitaplarının 2019'da toplam yayıncılığın yüzde 10'unu oluşturduğunu aktararak bu alanın son 10-15 yılda çok sayıda yayıncı tarafından denendiğini ifade etti.

Çocuk ve gençlik kitapları alanının yayıncılığın bütün dinamiklerini barındırdığını belirten Soysal, yayıncılığın özü olan telif haklarında adil bir sisteme geçilmesi gerektirdiğine vurgu yaptı.

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel '9. Türkiye Yayıncılık Kurultayı Online' - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement