Cumhurbaşkanı Erdoğan, İl Müftülerini Kabul Etti - Son Dakika
Güncel

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İl Müftülerini Kabul Etti

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İslam dünyasında cehaletin ve şiddetin yaşandığını belirterek, "Biz, cehaleti okuma yazma bilmemek gibi tanımlarsak en büyük cehaleti yaşamış oluruz.

19.08.2015 22:00

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İslam dünyasında cehaletin ve şiddetin yaşandığını belirterek, "Biz, cehaleti okuma yazma bilmemek gibi tanımlarsak en büyük cehaleti yaşamış oluruz. Cehalet zaten bu değil ki hakkı bulamamaktır. Kur'an ve sünnetin rehberliğinden uzaklaşan Müslümanlar, mezhepçiliğin, kavmiyetçiliğin maddiyatçılığın ağına düşmüştür" dedi.

Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez ve 31. İl Müftüleri İstişare Toplantısı için Ankara'da bulunan il müftülerini Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde kabul etti.

Kabulde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, her dönemde ilme, alime, gönül insanlarına değer veren, onları tüm makamların üstünde gören bir medeniyetin mensupları olduklarını ifade ederek, gönül dünyalarını arifler, abitler, zahitler aydınlatırken, fikir dünyalarının da alimler ve münevverler tarafından zenginleştirdiğini söyledi.

Müftüleri de bu geleneğin günümüzdeki temsilcileri olarak gördüğünü vurgulayan Erdoğan, "Ülkemizin ve milletimizin bugün karşı karşıya bulunduğu meselelerin çözümü, diğer hususlarla birlikte hatta onlardan daha önce ve önemli olarak manevi gelişime önem vermemizden geçiyor. Milletimizin irşadı, hak yola, doğru yola çağrılması, bilgilendirilmesi, eğitim ve ibadet ihtiyaçlarının karşılanması hususunda en büyük sorumluluk sizlere düşüyor. Her birinizin bu konuda üzerine düşen görevin önemine müdrik olduğuna inanıyorum" diye konuştu.

Devletleri ve milletleri sadece askeri başarıların, topun, tüfeğin ayakta tutmadığını, milleti oluşturan bireylerin manevi donanımları ne kadar güçlü, istikametleri ne derece doğru olursa devletlerin gidecekleri yolların da o kadar güçlü ve doğru olacağını belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kurtuluş Savaşımızı yöneten ilk meclis, din adamlarıyla askerlerin ve milletin her kesiminden insanın aynı safta buluştuğu bir törenle açılmıştı. Hacı Bayram Camisi'nde kılınan cuma namazının ardından Ulus'a hareket eden bu heyet dualarla, salavatlarla, hatmi şeriflerle Millet Meclisi'nin açılışını yapmıştı. Meclis çalışmalarında da benzer bir manzara söz konusuydu. Bu milletin manevi önderleri olan din adamlarının tıpkı Çanakkale'de ve diğer cephelerdeki mücadelelerde olduğu gibi Kurtuluş Savaşı'nda da çok büyük rolü ve çok ciddi katkısı vardır. Ancak daha sonraki dönemde maalesef milletin bu yönü bir kenara bırakıldı, ihmal edildi.

Dini kurumlar ve yapılarla birlikte din adamları da tek parti döneminin baskısından olumsuz etkilendi. Öyle ki ülkemizin bir döneminde din adamlarına sadece ölü yıkayıcı gözüyle bakıldı. İmam hatipte öğrenci olduğumuz dönemleri hatırlıyorum, hocalarımız bize 'Buraya gelip de ne yaptınız, siz de ölü mü yıkayacaksınız' diyorlardı. Hamdolsun o oyuna gelmedik, tuzağa düşmedik, yürüdük, yürüdük, Mevlam bizlere buraları tahsis etti, buralarla görevlendirdi. Televizyonlarda, filmlerde, dizilerde onlara sürekli kötü imajlar yüklenerek, toplumda din adamlarıyla ilgili olumsuz bir algı devamlı oluşturulmaya, yerleştirilmeye çalışıldı. Hala bu devam ediyor. Tek parti dönemindeki ilk dini kurumların kuruluş gayesi milletin irşadı değil, cenaze namazını kıldıracak din görevlisi ihtiyacını karşılamaktır. Öyle kuruldu, adım öyle atıldı. Hatta o dönemin lideri konumunda olan şahıs, 'Ben sizden, ölü yıkayıcısı kursları açmanızı istiyorum' diye talimat verdi."

"İmam hatip neslinin daha nitelikli olması lazım"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin imam hatip liselerini ve ilahiyat fakültelerini sahiplendiğini ve bu kurumlardan kısa sürede, kadim medeniyetin yeniden yükselişinin müjdecilerinin yetiştiğini ifade ederek, "Hamdolsun artık o sıkıntılı günler geride kaldı. Yeterli mi? Bana göre yeterli değil. Bundan sonra bizim nitelik üzerinde çok büyük gayretler sarf etmemiz lazım. İmam hatip neslinin daha nitelikli olması lazım, ilahiyat fakültelerinden çok daha nitelikli gençlerimizin yetişmesi lazım ve onlar yetiştikten sonra gittikleri hangi merci olursa olsun o mercilerde ilmiyle, ameliyle, yaşamıyla o topluma örnek olması lazım" diye konuştu.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, devletin en üst makamında müftüleri ağırlayarak, hasbihal ettiklerine, karşılıklı fikir teatisinde bulunduklarına işaret eden Erdoğan, Türkiye'nin yeni döneminde din adamlarının sorumluluk alanının genişlediğini, Batı'nın içine düştüğü toplumsal çözülmeden ve İslam aleminin derin krizlerinden ülkeyi ve milleti korumak için müftülerden çok daha fazla gayret beklediğini söyledi.

"Aramızdaki birlik, beraberlik, muhabbet, bunda ciddi sıkıntımız var"

Müftülerden bir istirhamı bulunduğunu dile getiren Erdoğan, "Özellikle Türkiye olarak üzerimizde çok ama çok önemli bir sorumluluk var. İslam dünyasının içine düştüğü krizi hep birlikte görüyoruz. İslam dünyasının dışında nüfusun çoğalmasına baktığınız zaman, bakıyorsunuz ki 2 katı bile zor yakalamışlar, ama İslam dünyasında neredeyse bire beş, bire altı bir nüfus artışı söz konusu. Peki eksiğimiz nerede? Eksiğimiz aramızdaki birlik, beraberlik, muhabbet, bunda ciddi sıkıntımız var" ifadesini kullandı.

İslam dünyasının ilim erbabının kendi arasında ilmi meselelerde bile bir birliği, vahdeti yakalayamadığını, ciddi kopuşlar yaşandığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bu fikri kısırlıktan kurtulmamız gerekiyor. Manevi hayat damarlarımızın tıkanması veya kirletilmesi bizim için en büyük tehlike. Merhamet adeta İslam aleminden çekilmiştir. Kardeşin kardeşe kinle, nefretle, düşmanlıkla baktığı günlerden geçiyoruz. Çok rahat öldürüyor bakıyorsun Müslüman'ım diyen Müslümanı. 'Allahü Ekber' diyerek, bakıyorsun 'Allahü Ekber' diyeni öldürüyor, kelime-i şehadet getirerek öldürüyor. O bakımdan ilim, İslam dünyasından kaçmış, yerini cehalete ve şiddete bırakmıştır. Biz, cehaleti okuma yazma bilmemek gibi tanımlarsak en büyük cehaleti yaşamış oluruz. Cehalet zaten bu değil ki hakkı bulamamaktır. Kur'an ve sünnetin rehberliğinden uzaklaşan Müslümanlar, mezhepçiliğin, kavmiyetçiliğin maddiyatçılığın ağına düşmüştür.

O bakımdan Derviş Yunus'un şu ifadelerini hatırlamamak mümkün değil; 'Taş gönülde ne biter dilinde ağu tüter/ Nice yumuşak söylese sözü savaşa benzer'. Taş gönüllerden zehirler saçılmaktadır. Halbuki kalbinde imanı olan, Allah ve Peygamber sevgisi olan hiç kimse Müslüman kardeşine kin duymamalı, nefretle bakmamalı, hele onun canına ve malına asla kastetmemeli. Çünkü Müslüman elinden, dilinden emin olunan kimsedir, öyle olmak mecburiyetindedir. Müslüman'ın dili yumuşak, sözleri kadife gibi tatlı olmalıdır. Zaman zaman tabii ben de sert olabiliyorum ki ama ciğerler parçalanınca o hale getiriyorlar. Yüzlerin yöneldiği Kabe'den yani Allah'ın evinden gönüllerini uzaklaştıranlar kendilerine farklı kıbleler bulmuşlardır. Çeşit çeşit fitneler Müslümanları adeta kör etmiş, İslam alemini esir almıştır."

(Sürecek)

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel Cumhurbaşkanı Erdoğan, İl Müftülerini Kabul Etti - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement