Gezmiş'in Sınıf Arkadaşı Süzer: İşadamlarının Siyasetle Haşır Neşir Olmasını Doğru Bulmuyorum

Süzer Grubu Onursal Başkanı Mustafa Süzer, gençlere çeşitli tavsiyelerde bulunurken siyasilerle olan mesafelerin daima korunması gerektiğini vurguladı. Süzer, "Siyaset siyasetçilerin işi. İşadamlarının çok fazla siyasetle haşır neşir olmasını doğru bulmuyorum esasen. Siyasi ilişkilerde biraz dikkatli ve dengeli olmak lazım" dedi.

Atılım Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve "Lider Öyle Olmaz Böyle Olur" kitabının yazarı Sevinç Engin'in sunduğu "Girişimcilik, Liderlik ve Başarı Tavsiyeleri" konulu konferansın konuğu Süzer Grubu Onursal Başkanı Mustafa Süzer oldu.

-SINIF ARKADAŞI DENİZ GEZMİŞ...-

1967 yılında hukuk fakültesine girdiğini söyleyen Süzer, Deniz Gezmiş ve Celal Doğan'ın da sınıf arkadaşı olduğunu söyledi. Süzer konuşmasında, 68'li yıllarının üniversite ve hukuk fakültesinin en hırçın zamanı olduğunu belirterek, "Sekiz on sene Gaziantep'te çalıştıktan sonra İstanbul'a gitmeye karar verdik. Ama İstanbul'a yerleşmemizin bir sebebi de o dönemde terörizmin yine 70'li senelerin sonunda 80'e doğru arttığı bir zamandı. Antep'te sağ sol herkes birbirine giriyor. Evde rahat oturamıyorsun, silah taşıyorsun. Onun için sonradan tabi bunların hepsinin saçmalık olduğu meydana çıktı. Dünyada şu anda herhalde on altı, on yedinci sıradayız ama yerimiz burası değil" dedi.

Türk ekonomisinin dünyada ilk 10'un içinde olması gerektiğini belirten Süzer, "Olacağız da inşallah. Buna engel olamayacaklar. Onun için sizden istirham ediyorum. Lütfen karşı tarafı dinleyin. Bir arkadaşınız sağcı olabilir, siz solcu olabilirsiniz. Veya siz sağcı olursunuz, öbürü solcu olur. Bir dinleyin. Arkadaş olmaya çalışın. Çalışmasanız bile doğrularının içinde birçok doğru olduğunu göreceksiniz" ifadelerine yer verdi.

-"HER DOĞRUYU DA SÖYLEMEYİN"-

Süzer, konuşmasında Türkiye'nin çok büyük ekonomik güce sahip olacağına da dikkat çekerek, gençlere şu önerilerde bulundu:

"Bazen soruyorlar "gençlere ne tavsiye edersiniz?' diye. Bütün bu yaşadıklarıma bakınca geriye dönüp, önce sevdiğiniz bir işte çalışmaya çalışın, diyorum. Her istediğiniz işi de bulamazsınız. Buluncaya kadar sabredin. Başka işlere girin. Boş oturmayın. Ama sevdiğiniz işe doğru tırmanmaya çalışın. Gerçekçi hedefler saptayın. Hedefsiz olmayın. Düzenli ve organize bir çalışkanlık göstermeniz lazım. Problemleri iş hayatında, problemden kaçmayacaksın, üzerine gideceksin. Bazıları problemleri görmezden gelir veya halı altına süpürür. Aksine nerede problem var diye bakıp, üstüne gitmek lazım. Ama her doğruyu da söylemeyin. Bazı doğrular size kalsın. Burada hayatım boyunca hiçbir zaman, ille de şu hedefe ulaşacağım diye bir hedef koymadım. Ama hayal kırıklığı yaşamak istemediğim için hep böyle yakın hedeflerin üzerine gittim. Etik yaklaşımlarınızdan hiçbir zaman vazgeçmeyin ve yalan söylemeyin. Onu sonra nasıl aklımda tutacağım da şey yapacağım diye aklınız karışır. Ve bir defa adınız yalancıya çıktı mı bir daha hiç kimse size inanmaz. Kimse sizinle iş yapmaz. Önünüze çıkan fırsatları değerlendirmeye çalışın.

Girişimcilikte başarı için iyi fikir tabii ki çok önemlidir. Strateji ve planlama çok önemlidir. Yenilikçi ve yaratıcı bir yaklaşım benimsemiş olmanız da gereklidir. Yeniliklere açık olmalısınız. Daima çalışma arkadaşlarınızla çok iyi geçinin. Onların iş problemlerini çözmede yardımcı olun. Hatta gerekirse evdeki problemlerine bile arkadaşça yaklaşın."

-"OTELCİLİK EVLİ BİR KADININ MESLEĞİ DEĞİL"-

"Turizm için nasıl tavsiyeler veriyorsunuz?" şeklindeki bir soru üzerine Süzer, turizm denildiği zaman otelciliğin akla geldiğini belirtti. Otelciliğin evli bir kadının mesleği olamayacağını söyleyen Süzer, "Turizmcinin 24 saati yoktur. Yani nöbet gece yarısı da olabilir. Turizmcilik sadece resepsiyonda oturmak değil. Hizmet kalitesi çok yüksek olacak. İnsanlara çok severek hizmet edeceksiniz. Eve misafiriniz gelmiş gibi olacak. Ama dediğim gibi burada zaten gerekeni öğreniyorsunuz. Sonrada gittiğiniz işletmede, iyi bir işletmede başlarsanız çok kaliteli bir yetişmeniz olur. Ama turizmcilik evlenecekseniz, evli bir hanım için değil. Ya eşinizden boşanmak zorunda kalırsınız, ya evlenmemek durumunda kalırsınız. Gerçekten çok zor ve meşakkatli bir iş" değerlendirmesinde bulundu.

-TAVUK YOLMA STAJINDAN GELEN CEO-

Mustafa Süzer, "Genç öğrenciler için fırsatlar yaratıyor musunuz?" şeklindeki bir soru üzerine de şu ifadeleri kullandı:

"Bizim şu andaki CEO'muz, ticaret lisesinde okurken stajyer olarak geldi. Bilişim sistemlerine bakan arkadaşımız yine aynı şekilde öğrenciyken başladı bizde. Bizim yeni sattığımız bir şirketimiz var. Pizza Hut ve Kentucky Fried Chicken işi üzerine. Onun genel müdürü 23 sene önce bizde öğrenciyken tuvalet temizleyerek, tavuk yolarak başladı işe. Genel müdürlüğe kadar çıktı. Bizim en sevdiğimiz elemanlar, kendi içimizden yetişen, çocuğumuz gibi olan insanlardır. Fırsat bulursanız mutlaka stajı yapın. Ciddi yapın ki, gittiğiniz yerde sizi beğensinler mutlaka. Biz bu işin öncülerindeniz. Stajyerleri sürekli alıyoruz."

Süzer, bir öğrencinin Türkiye'de ekonominin ne durumda olduğuna yönelik bir sorusuna karşı, iktidarın ekonomide son 10 senede çok önemli işler yaptığının altını çizdi.

-"SİYASET SİYASETÇİLERİN İŞİ"-

Konferanstaki konuşmasında siyasetçilerle ilişkilerin nasıl olması gerektiğine de değinen Süzer, şöyle devam etti:

"Siyasilerle ne uzak olacaksın, ne yakın olacaksın. Uzak olduğun zaman derdini anlatamazsın. Çok yakın olduğun zamanda sonraki gelen iktidarlar seni yıpratırlar. Derdini anlatacak yakınlıkta olacaksın. Siyasilere. Biz bunu böyle yaptık. Derdini anlatacak yakınlıkta olacaksın. Ama hiçbir zaman ilişkilerin kötü olmayacak. Çünkü sen bir işadamı olarak binlerce aileye bakıyorsun. Onların geleceği için siyasilerle iyi olacaksın. Yine doğru bildiğini de söyleyeceksin. O demek değildir ki ona yağcılık yapacaksın, yaltaklanacaksın. Aman efendim, her söylediğiniz doğru falan da demeyeceksin. Ama kötü de olmayacaksın, muhalefet de yapmayacaksın. Rahmetli İsmet İnönü'nün bir sözü vardır. Der ki, "büyük ülkelerle dostluk ayıyla dostluğa benzer.' Ne çok yakınına gideceksin, ne kaçacak, uzağına gideceksin. Öyle bir şekilde dengeli bir şey olması lazım. Ben tesadüfen rahmetli Özal ile çok yakın oldum. Hatta partinin kuruluşunda birlikte de çalıştık. Fakat sonradan bana gel sende siyasete gir dediğinde, yok ben iş hayatıma devam etmek istiyorum. Teşekkür ederim. Ben işime devam edeyim, dedim. Siyaset siyasetçilerin işi. İşadamlarının çok fazla siyasetle haşır neşir olmasını doğru bulmuyorum esasen. Gerçekten siyasi ilişkilerde biraz dikkatli ve dengeli olmak lazım."

-"İŞADAMI DEVLET ŞİRKETİ DEĞİL"-

Son 10-15 yıl içerisinde ülke olarak tam bir atılım gerçekleştirdiklerini ifade eden Süzer, iş dünyasının çok geliştiğini söyledi. Süzer, Türkiye'nin bugün kaliteli mallar üreten ve ihraç eden bir ülke konumunda olduğuna dikkat çekerek, şunları kaydetti:

"Artık Anadolulu bir işadamı dünyanın her tarafında malını rahatça satabiliyor. Türkiye'de çok güzel şeyler oluyor ve inanıyorum ki, daha da artarak devam edecek. Türkiye 15-20 yıl sonra çok daha büyük bir ekonomik güç olacak profile sahip. Üniversiteli öğrencilerimizin bunu çok iyi kavraması gerekir, çünkü ülkemizin geleceği kıymetli gençlerimizin omuzlarında yükselecek. Bir işadamı devlet şirketi değildir. Para kazanmak zorundadır. Kendini geliştirmek, şirketinin yürümesi için kar etmek zorundadır. Ama aynı zamanda da ülkesini düşünerek faydalı işler yapmak zorundadır. Hem ülkesine, hem kendine yararlı olacak işadamı en iyi işadamı tipidir."

Öğrencilerin büyük ilgi gösterdiği Mustafa Süzer konferansını, Mustafa Süzer'in eşi Berrin Süzer, Rektör Yardımcısı Hasan Akay ve çok sayıda hoca ile öğrenci de izledi.