Mili Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Liselerde Yeni Eğitim Sisteminin Tasarımını Açıkladı

Ortaöğretim Tasarımı Tanıtım Toplantısı'nda konuşan Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk liselerde yeni eğitim sisteminde katılımın altını çizerek "Yüzlerce öğretmenimizin, yüzlerce öğrencimizin, akademisyenlerin, dünyadaki bakalorya uzmanlarının, uluslararası birtakım uzmanların desteğiyle bütün bunları birleştirerek bir yere varmaya çalıştık" ifadeleriyle liselerde yeni eğitim sisteminin tasarımına dair açıklamalarda bulundu.

İşte Bakan Ziya Selçuk'un açıklamalarından satır başları:

"KATILIMI ÇOK ÖNEMSEDİK"

Mili Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, liselerde yeni eğitim sisteminin detaylarını açıkladı. Selçuk, "Katılımı çok önemsedik. Bu bir akademik tasarım değil tek başına. Çünkü bu sadece deneyimlere bağlı bir tasarım değil. Çünkü bu sadece kişisel bir bakış açısına sahip bir tasarım değil. Yüzlerce öğretmenimizin, yüzlerce öğrencimizin, akademisyenlerin, dünyadaki bakalorya uzmanlarının, uluslararası birtakım uzmanların desteğiyle bütün bunları birleştirerek bir yere varmaya çalıştık. Çünkü sadece benim ve arkadaşlarımın tecrübeleri yetmez bu işe. Toplumun tamamının paydaşlarının görüşlerini dikkat alındığı bir bakış açısına ihtiyacımız var. Ve biz bir deneme tahtası ile ilgilenmiyoruz. Biz bilimsel metotlarla tekniklere neyi nasıl yapabilirizin peşinde bulunuyoruz." dedi.

Sözlerine devam eden Selçuk, "Değerli arkadaşlar neden böyle bir şey yapıyoruz? Zamanın ruhu bunu yapmamızı istiyor. Bugün ilkokula başlayan çocuklar 2040'lara doğru iş hayatına atılacaklar. Ve biz ilkokulda neler yapıyoruz diye sorduğumuzda bunun cevabını vermek zorundayız." ifadelerini kullandı.

"ÇOCUKLARIMIZI 2030-35'LERE HAZIRLIYORUZ"

Ortaöğretim Tasarımı Tanıtım Toplantısı'nda liselerde yeni eğitim sisteminin tasarımını açıklayan Ziya Selçuk, "Biz bugün ortaokulda, lisede olan çocuklarımızı 2030-35'lere hazırlıyoruz. O günün dünyasına hazırlamak için elbette zamanın ruhuna uymak durumundayız ve bunun için ne gerekiyorsa da tasarlıyoruz. Tabi bütün bunları milli kimlik, milli ülkü içerisinde ele almak zorundayız. Çünkü eğitim, evrensel olmakla beraber yerel değerleri de içinde barındırması ve bu topakların bucoğrafyanın beli değer sistemlerini içinde tutması gereken bir kurumdur. O sebeple bunu mili bir kimlik ülküsü çerçevesinde ele alma zaruretmiz var. Biz çocuklarımıza bir özgeçmişten bahsetmiyoruz. Çocuklarımıza bir özgelecek yazmaktan söz ediyoruz. 'Çocuklar sizin özgeçmişiniz nedir' dediğimizde, ortaya çıkacak şeyle 'Kendiniz için nasıl bir özgelecek istersiniz' sorusunun cevabı elbette farklıdır." dedi.

"FARKLI BİR ÇAĞ GELİYOR"

Sözlerine devam eden Selçuk "Biz öğretmenlere de sorduk. Öğretmenler de elbete sorular sordu. Onlar da diyor ki 'Öğrenciler yıl içinde bu kadar ders alarak öğrendiklerini içselleştiremiyor. Bunun çözümü yok mu?' Biraz önce dedik ki 'Öğrencilerimizi neye hazırlıyoruz?' Neye hazırlıyoruz sorusu o kadar kritik ki ve busoruyla o kadar bağlantılı ki önümüzde bir çağ var. Ve inanılmaz farklı bir çağ geliyor 2040'lara doğru. Nedir bu çağın özelliği? 'Tekillik çağı' dediğimiz bir çağ geliyor. Yani biyolojik olanla fiziksel molanı ve dijital olanı aynı bedende bütünlemeyi hedefleyen yeni bir çağ geliyor. Yani beynimize yazılım yüklemenin söz konusu olduğu, yani vücudumuzda, damarlarımızda yüzlerce nano robotun dolaştığı başka bir çağa doğru gidiyoruz. Üretim sistemlerinin tümüyle dönüşüğünde başka bir çağa doğru gidiyoruz. O zaman Türkiye eğitime sadece sınıfta yapılan bir iş alarak çerçeveleyemez. Eğitim ekonominin ve demokrasinin ayrılmaz bir kurumsal parçasıdır. O sebeple yaptığımız eğitimin ekonomiyle bağlantısını son derece önemsiyoruz." dedi.