Cartier, mücevher üreticiliğindeki yaratıcı servetini ve Louis Cartier'nin seyahatlerinden aldığı ilham kaynaklarını yansıtan yeni kurumsal filminin prömiyerini 29 Şubat 2012 tarihinde tüm dünya ile aynı anda ülkemizde gerçekleştirdi. Filmde Cartier markasının yaratıcılığının arkasındaki gücü oluşturan önemli kültürel etkilere ve sıra dışı insanlara odaklanılıyor. Cartier, tarihinde ilk kez, sadece Cartier tasarımlarından oluşan hayal dünyasını kendi ikonu haline gelmiş ilham perisi Panter'in gözünden dünyaya yansıtıyor.
Filmin hikAyesi, büyük Parisli mücevhercinin ortaya çıkışına şahitlik etmiş olan efsanevi mekAnlarda geçiyor. HikAye, mağrur hayallerle gerçek hayatın Paris'ini bir araya getiren Grand Palais'de başlıyor. Grand Palais'nin Cartier için önemi, sarayın ele avuca sığmaz planının 20.yüzyıl başlarında, Cartier markasının geleceğini şekillendirdiği dönemlerde tasarlanmış olması. Mekanın tercih edilmesinin bir diğer nedeni de, Cartier kardeşlerin hayran olduğu dünya sergilerine ev sahipliği yapması.
Paris'te başlayan hikAye Rusya, Hindistan ve çin'e kadar uzanıyor. Prag'da Haziran 2011'de başlayan filmin çekimleri Eylül ayında Paris'te sona eriyor. St. Petersburg'un canlandırıldığı karlı sahneler Prag şehrinin eteklerinde bir hava alanında çekiliyor. Haziran ayında parlayan güneşin altındaki yamaç yapay kar ile kaplanıyor. Diğer bütün mimari özellikler ise bilgisayar ile yaratılıyor.
Hint sarayını yansıtan sahneler, baş set tasarımcısı Franck Benezech tarafından Cartier'nin yakut, zümrüt ve safir taşlarıyla bezeli mücevherinden ilham alınarak Hint sarayının iç mekAnını fantastik bir bitki dekor ile yansıtıyor. Mimaride de 16. ve 17. Yüzyıl Babür mimarisinden esinlenilmiş. Beşte bir ölçeğinde küçültülen setin kurulumu altı haftada tamamlanıyor. Bu mekAn Cartier Koleksiyonu'nda yer alan parçalara hayat verecek bir sahne olarak tasarlanıyor. Bugün bu parçalar dünyanın dört bir yanındaki müzelerde sergileniyor.
Alberto Santos-Dumont'un canlandırıldığı sahnelerde ise filmi gerçekçi kılmak amacıyla Cartier, 1906 yılında Alberto Santos-Dumont tarafından üretilen "14-bis" model uçağın neredeyse birebir replikasını yaptırıyor. 7 metre eninde, 13 metre uzunluğundaki replika türünün tek örneği.
Kahraman: Dişi Panter
Bu sıra dışı hikAyenin yadsınamaz kahramanı ise 1930'lu yıllarda özgür ruhlu Cartier markasının Sanat Direktörü olan Jeanne Toussaint tarafından Cartier'nin mücevher sanatındaki uzmanlığının simgesi olan Panter. Filmde panter, gücü ve özgürlüğü sembolize ediyor. Dolayısıyla tehditkAr, kibirli ve cezbedici bir şekilde resmediliyor. İçinden geçip gittiği dönemin ruhunu yansıtmak için dönemle ve atmosferle birlikte o da dönüşüm geçiriyor. özgürce dolaşan panter, hayatı pençesiyle kavramak ve hayatı doyasıya yaşamak için keskin ve zümrüt gibi gözleriyle etrafındaki dünyaya uyum sağlamış biçimde, içgüdülerini takip ediyor.
Hayvanların doğal yaşamını bozmamak için filmde dönüşümlü olarak üç genç panter rol almış. Cali, Tiga ve Damou ismindeki panterler, doğal ortamları dışında doğdukları günden beri Thierry Le Portier tarafından yetiştirilmiş. Kendini işine adayan uzman Le Portier, film yapımcılığı dünyasında saygıdeğer bir konumda yer alıyor. Thierry, sinema dünyasına Binbir Gece Masalları ile başlıyor.
çekimler Thierry Le Portier eşliğinde, panterlerle hem stüdyoda hem de İtalya, İspanya, Paris Grand Palais ve Place Vendome'de yapılıyor. Sinemasal anlamda nadir görülebilecek biçimde film, Panter'in aynı odayı uluslararası model Shalom Harlow'la paylaştığı bir sahneyle bitiyor. Panterlerin dışında İspanya'daki sahnelerde Asyalı bir fil de filmde yer alıyor.
Rüyaları ve gerçekliği harmanlayan yaratıcı kadro
Bu görkemli filmin yönetmen koltuğunda dünyanın önde gelen reklam filmi yönetmenlerinden biri olan Bruno Aveillan yer alıyor. Bruno film hakkındaki düşüncelerini "Filmin büyüsü esas olarak bizim kapasitemize bağlıydı ve aslında baştan sona canlı bir panterle yapacağımız bu film, bizim için büyük bir meydan okuma niteliğindeydi." şeklinde dile getirdi. Yönetmen stüdyo dışında yapılacak çekimler için 60'a yakın kişiden oluşan bir ekiple çalıştı. özel efektlerden sorumlu olan ekipte ise 6 aydan fazla bir süredir çalışan 50'ye yakın tasarımcı yer alıyor.
Filmin müziğini True Enough ve Paris Je T'Aime gibi filmlerin müziklerine de imza atan, Harry Potter, Lord of the Rings ve Starwars gibi gişe filmlerinin müziklerinin kaydedildiği Londra'daki Abbey Road stüdyolarında çalışmış olan ünlü aranjör ve orkestra müzikleri bestecisi Pierre Adenot yaptı. Cartier'nin tarihinde ilk kez marka ruhunu müzik formunda ifade etme yolunu seçtiği orijinal film müziğine, insanın tekrar tekrar çalınmasını isteyeceği, zamana ve mekAna uyan, minor anahtarları ve major perdeleriyle, piyano veya çello ile hayat bulan neşeli bir vals havası hakim. Adenot, film müziği için telli çalgılar, üflemeli çalgılar, perküsyon, arp ve piyanodan oluşan 84 parçalık bir orkestrayı yönetmiş. Parçayı 60 kadın ve çocuk sesinden oluşan bir koro seslendiriyor.
Köşkün Hanımefendisi
Filmin son sahnesinde panter ile başrolü uluslararası süper model Shalom Harlow paylaşıyor. Harlow, filmde Cartier kadınının özgür, zarif ve tutkulu ruhunu yansıtıyor.
Shalom Harlow filmde, Monica Belluci pırlanta ve inci küpeleri, 13.4 karatlık oval kesim tektaş yüzüğü, 51.58 karat yeşil beril, zümrüt ve pırlantalarla bezeli bir benzeri daha olmayan platin Panter bilezik setiyle büyüleyici bir güzelliğe sahip.
--video--2248-- --/video--
Son Dakika › Kültür Sanat › Cartier'den Kendisi Gibi Olağanüstü Bir Film! - Son Dakika
Ankara Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü ile Gazi Üniversitesi işbirliğiyle gerçekleştirilen 'Resim Workshop' projesinin sergisi, engellilerin katılımıyla açıldı. Keçiören Gündüz Bakım Rehabilitasyon ve Aile Danışma Merkezi'nde düzenlenen programda, 22 engelli bireyin hayal dünyalarından oluşan resimler sergilendi. Program, engellilerin yaratıcılıklarını geliştirmeyi ve toplumsal yaşama aktif katılımlarını artırmayı hedefliyor.
Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA), Kolombiya'nın başkenti Bogota ve Maicao kentinde düzenlenen 'Ramazan Programı' kapsamında ihtiyaç sahiplerine 400 gıda paketi ulaştırdı. Yardımlar, Bogota'daki Abou Bakr Al-Sıddık Camii, İstanbul Camii ve El Kurtubi İslami Araştırmalar Merkezi ile Maicao'daki Omar İbn Al-Jattab Camisi'ne teslim edildi ve yetkililer tarafından ihtiyaç sahiplerine dağıtıldı. İstanbul Camii Başkanı Carlos Sanchez, Türkiye ve TİKA'ya verdikleri destek için teşekkür etti.
Şanlıurfa'nın Siverek ilçesinde Gazze Dayanışma Platformu tarafından organize edilen Büyük Filistin Yürüyüşü'ne sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler ve vatandaşlar yoğun katılım gösterdi. Yürüyüşte İsrail'e karşı sloganlar atıldı ve Filistin'in savunulmaya devam edileceği vurgulandı.
İzmir Büyükşehir Belediyesi, Kültürpark'taki manolya ağacının altına Zeki Müren'in heykelini dikti. Başkan Tunç Soyer, Zeki Müren'in İzmir ile güçlü bir bağa sahip olduğunu belirtti.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, 27 Mart Dünya Tiyatro Günü'nü sahnelerinde düzenlediği ücretsiz oyunlarla kutladı. Ulusal ve uluslararası bildirilerin okunduğu etkinlikte, tiyatronun iletişimdeki önemi ve sanatın barışa olan katkısı vurgulandı.
İstanbul Devlet Tiyatrosu, Direklerarası Seyirci Topluluğu tarafından düzenlenen yarışmada iki ödül kazandı. Nişan Şirinyan 'Sürekli Mükemmeliyet' ödülünü, Can Atak ise 'Çarpışma' oyunuyla 'Tek Kişilik Performans (Erkek)' ödülünü aldı. Ödüller, 25 Nisan'da Kozyatağı'ndaki Gönül Ülkü Gazanfer Özcan Sahnesi'nde düzenlenecek törenle takdim edilecek.
TRT Belgesel'de yayınlanan 'Oyunbozan' belgeselinin dördüncü bölümü olan 'Gökbey', Türk Silahlı Kuvvetleri'nin genel maksat helikopteri olan 'Gökbey'in üretim sürecini ve testlerini anlatıyor. Belgeselde, helikopterin çift motorlu ve tek motorlu test süreçleri grafikler, animasyonlar ve görüntüler eşliğinde izlenebilecek.
Sizin düşünceleriniz neler ?