AK Parti Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç Açıklaması

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanvekili ve AK Parti Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç, CHP Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu'nun Torba Kanun ile madenlerde maliyetlerin yükselmesi sebebiyle 22 şirketin kapandığına yönelik açıklamalarına sert göndermede bulunarak, "Bugün işyerleri kapanıyor. Binlerce işçimiz maalesef işsiz kaldılar ve sokağa çıktılar. İşin acı tarafı buna sebep olanlar bugün o işçi kardeşlerimizle sanki işin bu noktaya gelmesinde kendilerinin hiçbir sorumlulukları yokmuş gibi onların yanında yürüyebiliyorlar. Bunu anlamak mümkün değil" dedi.

TBMM'de basın toplantısı düzenleyen AK Parti Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç, yaklaşık yüz gün süren yoğun bir çalışmanın ardından kamuoyuna Torba Yasa olarak yansıyan İş Kanunu ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması İçin Kanun Tasarısı'nın yasalaştığını hatırlatarak, "Her yasama süreci içerisinde ve sonrasında olduğu gibi yaklaşık 50 kanunda değişiklik öngören son torba yasa üzerinde de pek çok tartışma yaşandı ve yaşanmaya da devam ediyor" dedi.

Madencilik sektörü ve ağırlıklı olarak da yeraltı linyit ve taşkömürü madenciliğine yönelik yapılan ve yapılamayan düzenlemelerin üzerinde de yoğun tartışmalar devam ettiğini kaydeden Bilgiç, muhalefet partilerine yönelik komisyon üyelerinin ve muhalefet milletvekillerinin yapılmak istenen düzenlemeye tepkilerinin Genel Kurul aşamasında yoğun bir şekilde devam ettiğini ifade etti.

CHP Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu'nun yapmış olduğu basın toplantısında 22 şirketin kapandığından ve 5 bin işçinin işsiz kaldığından, 10. maddenin yasa metninden çıkarılmasından iktidara mensup milletvekillerini sorumlu tuttuğunu ve muhalefetle hiçbir ilgisinin bulunmadığını savunarak bir şekilde topu taca attığını belirten Bilgiç, "Aynı açıklamada aynı şekilde düzenlemenin; 'TKİ'nin hizmet alımı sözleşmeleri ile ilgili olduğunu, TTK'nın rödovans sözleşmelerinin komisyonda gündeme gelmediğini sayın Bakanın kömürle ilgili iki farklı kurum ve iki farklı maliyetlenmenin farkında olmadığını' söyleyerek insafsız bir eleştiri yapmıştır. Bu şekilde de kendi sorumluluklarını daha doğrusu sorumsuzluklarını kapatma arzusu içerisine girmiştir" diye konuştu.

Gerek komisyon gerekse Genel Kurul tutanaklarının incelendiğinde bugün madencilik sektöründe yaşanan işyeri kapanmalarının, işten çıkarmaların net olarak komisyon çalışmaları sırasında öngörüldüğünün anlaşılacağını dile getiren Bilgiç, konuşmasına şöyle devam etti:

"Ben bahse konu önergenin imza sahibi olarak görüşmelerin başlangıcında, 'bu düzenlemenin halen yürüyen anlaşmalar için acil bir ihtiyaç olduğunu, maç devem ederken tarafımızdan kuralların değiştirildiğini ya bu düzenlemenin yapılacağını ya da tüm bu işletmelerin kapanacağını ve binlerce işçimizin işsiz kalabileceklerini' açıkça ifade ettim. Bu bir tercihti başka gerekçelerle karşı çıkacak yada bu kapanmalara göz yumacaksınız. Bu değişen kurallar çerçevesinde mutlak suretle bu düzenlemeyi Genel Kurul'dan geçirmemiz gerekiyordu."

Fiyat farkı sözleşmelerinin mevcut sözleşmelere dayanılarak mücbir sebep kavramı içerisinde yapılabileceğini, hiç kimsenin mağdur olmasının mümkün olmadığını ifade edenin de Kuşoğlu olduğunu belirten Bilgiç, "Bugün işsiz kalan işçi kardeşlerimiz işyerine kapatmak zorunda olanlar sokağa çıktığı için çark ederek düzenlemenin yasa metninden çıkarılmasında bir rollerinin olmadığını söyleyerek attıkları imzaları da unutmuşlardır. Genel Kurul'da madde görüşülürken düzenlemenin etik olmadığını savunup çıkarma önergesi imzalayanlar bugün sorumluktan kaçmakta ve sadece iktidar milletvekillerini suçlamaktadırlar" dedi.

Bilgiç, bunların hiçbirinin mazeret olmadığını, önceden net olarak görülen durumun bugün net olarak ortaya çıktığını ve işyerlerinin kapandığına dikkat çekerek, yeni bir düzenlemenin Meclis açılır açılmaz görüşülmeye başlanacağını kaydetti.

Gazetecilerin de sorularını cevaplandıran Bilgiç, bir gazetecinin "Maliyetlerin bir kısmı devletin tarafından mı karşılanacak?" diye sorması üzerine, "Hayır. Devletin karşılaması şeklinde gibi algılamamak lazım. Bunlar yürüyen ve devam eden sözleşmelerdir. Bunlarla ilgili o günkü şartlar içerisinde firmalar fiyatlarını vermiştir, bu sözleşmeler yapılmıştır. Ancak tam ortasında siz kuralları değiştiriyorsunuz. Çalışma saatleriyle oynuyorsunuz. Bunun yansıması olarak maliyette bir yükseliş var. Bu yükselen maliyetlerin fiyat farkı olarak bu kurumlara ödenebilmesine imkan getiriliyor" ifadelerini kullandı.

Bilgiç, getirilecek olan düzenlemenin, sözleşmelerin devam edenleri mi kapsayacağı yoksa genel bir düzenleme mi olup olmayacağı yönündeki soruya ise, "Genel bir düzenleme yapamazsınız. Bundan sonraki yapılacak olan sözleşmelerde firmalar ya da işletmeler sözleşmeleri yaparken mevcut şartları göz önüne alacaktır. Bu değişiklik yürüyen, daha önce imzalanmış sözleşmelerle sınırlı olacaktır" yanıtını verdi.

Yaklaşık 52 bin civarında işçinin madencilik sektöründe çalıştığını aktaran Bilgiç, her bir işletmenin ve her bir anlaşmanın tek tek ele alınması gerektiğine vurgu yaptı.

Mücbir sebepten dolayı fiyat farkının talep edilip edilemeyeceği yönündeki bir soruya ise Bilgiç, şu yanıtı verdi:

"Aslında tartışmaların odağı olan konuların bir tanesi de buydu. Yani TKİ'nin değişik zamanlarda sözleşmelerde yenilemeye gitti noktasında muhalefetin yoğun itirazları vardı. Biz kendilerine şunu söyledik; 'Bunun farklı bir durum olduğunu, bu sürecin mücbir sebep kapsamında değerlendirilemeyeceğini' ifade ettik. Özellikle sayın Kuşoğlu konuşmasının bir noktasında 'bunun mücbir sebep olarak düşünülebileceğini bu çerçevede yeni bir düzenlemeye ihtiyaç olmadığını, kimsenin de mağdur olmayacağını' ifade etmiştir ama hep beraber görüyoruz ki sonuç böyle değil. Bugün işyerleri kapanıyor. Binlerce işçimiz maalesef işsiz kaldılar ve sokağa çıktılar. İşin acı tarafı buna sebep olanlar bugün o işçi kardeşlerimizle sanki işin bu noktaya gelmesinde kendilerinin hiçbir sorumlulukları yokmuş gibi onların yanında yürüyebiliyorlar. Bunu anlamak mümkün değil tabii ki." - ANKARA