TBMM Başkanı Cemil Çiçek, tarihin karanlık sayfalarında unutulduğu zannedilen ırkçılığın, yeni bir görünümle özellikle bazı Avrupa ülkelerinde yeniden filizlendiğini belirterek, "Son yıllarda Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde yabancı düşmanlığı, hoşgörüsüzlük ve özellikle de İslamofobi söylemlerini ön plana çıkaran kişi, grup ve partilerin giderek artan bir popülariteye sahip olduklarını üzüntüyle müşahede etmekteyiz. Bu gelişmeler, insanlık için son derece endişe vericidir" dedi.
TBMM'de düzenlenen Akdeniz Parlamenter Asamblesi (Akdeniz PA) Özel Çalışma Grubu toplantısının açılış konuşmasını yapan Akdeniz PA Başkan Yardımcısı Abdelvahid Radi, Türkiye Parlamentosu'nun Akdeniz bölgesinde çok önemli bir rol üstlendiğini belirterek, "Bu toplantı Akdeniz'in iki yakasını birbirine yaklaştırması için önemli bir paydaştır" dedi.
Akdeniz bölgesinde, Arap baharından sonra yeni bir rüzgar estiğini ifade eden Radi, "Ortadoğu'daki barış süreci bizim için önemlidir" diye konuştu.
TBMM Başkanı Çiçek de Akdeniz bölgesinin tarih boyunca çok sayıda medeniyet ve üç büyük dine ev sahipliği yaparak bugünkü modern dünyanın temellerinin atılmasında çok önemli rol üstlendiğini söyledi.
İstisnai coğrafi konumu sayesinde tarih boyunca her üç kıtanın da etkisi altında kalan bölgenin, bugün tarihi, kültürel ve sosyal çeşitliliğin izlerini yansıttığını ifade eden Çiçek, "Akdeniz'deki bu kültürel çeşitlilik bu bölgenin bir zenginliğidir. Nitekim, bu özelliğiyle Akdeniz tarih boyunca en önemli ticari ve ekonomik merkezlerden biri konumunda bulunmuştur. Bununla birlikte, bu bölge aynı zamanda sömürgeciliğe, işgallere, savaşlara, etki ve sonuçları günümüzde de halen hissedilmekte olan siyasi gerginlik, çekişme ve çatışmalara sahne olmuştur" dedi.
Çiçek, Akdeniz'in önemli stratejik rolünün, hiçbir değişikliğe uğramadan devam ettiğini kaydederek, Akdeniz bölgesinin şahit olduğu bazı olaylar nedeniyle ilgi odağı olmasını sürdürmesinin; bölgede diyalog, işbirliği, hoşgörü ve dayanışmanın geliştirilmesi konusunda önemli bir işleve sahip olan parlamenter diplomasinin gerekliliğini ortaya koyduğunu bildirdi.
-"Halkların meşru taleplerinin dikkate alınması..."-
Çiçek, şunları kaydetti:
"Akdeniz Parlamenter Asamblesi, Akdeniz bölgesinde parlamenter diplomasinin geliştirilmesi konusunda önemli bir platform teşkil etmek suretiyle, bölgemiz için bugün, hayati olduğu çok açık bir şekilde hissedilen, karşılıklı diyalog ve anlayışın tesis edilmesinde çok önemli bir rol üstlenmiş bulunmaktadır. Akdeniz bölgesinde terörizm ve örgütlü suçlarla mücadele, göç, ekonomik, sosyal ve çevresel sorunlar, iklim değişikliği, işsizlikle mücadele, karşılıklı ticaretin geliştirilmesi, kültürler ve medeniyetler arası diyalog, insan hakları, eğitim gibi çok geniş bir yelpazeye yayılan konuların yanı sıra Ortadoğu barış süreci gibi son derece hassas siyasi konularda da çalışmalarını sürdüren Akdeniz Parlamenter Asamblesi, başarılı faaliyetlerinin bir neticesi olarak 2009 yılında BM Genel Kurulu'nda gözlemci statüsü elde etmiş bulunmaktadır.
İçinde bulunduğumuz küreselleşme ve teknoloji devrimi çağında, iletişim olanaklarında sağlanan büyük ilerleme ve sosyal hareketlilik sonucunda, insanlar dünyanın neresinde olursa olsun gelişmeleri daha yakından izleyebilmekte, farklılıkları daha rahat bir şekilde gözlemleyebilmektedir. Bu gelişmeler insanları devletin sağladığı imkanlardan eşit ve adil bir şekilde yararlanma konusunda daha duyarlı, toplum içindeki sosyo-ekonomik farklılıkların giderilmesi bakımından daha talepkar kılmıştır. Bu çerçevede, halkların beklentilerinin karşılanması ve meşru taleplerinin dikkate alınması artık kaçınılmaz bir gerekliliktir."
Çiçek, 2011 yılının başından itibaren uluslararası siyasi gündemin odak noktasının "Arap Baharı" olarak adlandırılan halk hareketleri olduğunu belirtti.
"Bu halk hareketleri her bir ülkede benzer söylem ve eylemlerle ortaya çıkmışsa da yöneticiler tarafından verilen farklı tepkiler çerçevesinde reform dinamiği tetiklendiği ülkelerde değişik seyirler izlemeye başlamıştır" diyen Çiçek, bu süreçte, Ortadoğu halklarının demokrasi ve özgürlüğe olan özleminin gözlemlendiğini bildirdi.
Cemil Çiçek, "Elbette, her ülkeye uyan tek tip bir demokrasi kalıbı yoktur. Ancak ilgili ülkelerin, insan hakları ve temel hürriyetlere saygı ile hukuku her şeyin üzerinde tutan bir tutum benimseyerek demokrasi yolunda temel adımı atmaları gereklidir. Yaşanan son gelişmeler göstermiştir ki halkın demokratik taleplerine cevap vermeyen rejimlerin, her şeyin şeffaflaştığı ve etkileşim içinde bulunduğu günümüz dünyasında ayakta durma şansları yoktur. Yerel ile küreselin iç içe girdiği günümüzde, değişim rüzgarlarına karşı daha güçlü durabilmenin tek yolu; demokrasinin benimsenmesi ve etkin şekilde uygulamaya konmasından, bunun yerini anayasal, yasal ve kurumsal reformların vakit geçirilmeden hayata geçirilmesinden geçmektedir" diye konuştu.
-"Irkçılık yeniden filizlendi"-
Bugün, tarihin karanlık sayfalarında unutulduğu zannedilen ırkçılığın, yeni bir görünümle özellikle bazı Avrupa ülkelerinde yeniden filizlendiğini ifade eden Çiçek, şunları kaydetti:
"Son yıllarda Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde yabancı düşmanlığı, hoşgörüsüzlük ve özellikle de İslamofobi söylemlerini ön plana çıkaran kişi, grup ve partilerin giderek artan bir popülariteye sahip olduklarını üzüntüyle müşahede etmekteyiz. Medeniyetler çatışması tezlerinin bugün sorumsuz politikacılarca iç siyasi çıkar hesapları doğrultusunda istismar edilmesi, halklar arasında hoşgörüsüzlük ve düşmanlığı tehlikeli boyutlara taşıma potansiyeline sahiptir. Bu gelişmeler, insanlık için son derece endişe vericidir. Halklarımızın temsilcileri olan biz parlamenterlere bölgemizde hoşgörü, karşılıklı diyalog ve anlayışın geliştirilmesi konusunda önemli sorumluluklar düşmektedir.
Nitekim, Amman deklarasyonunda da Akdeniz bölgesinde kültürler, medeniyetler ve dinler arasında bir diyalog ortamı oluşturulmasının, Akdeniz Parlamenter Asamblesi'nin görevleri arasında bulunduğu vurgulanmış ve bu amaca yönelik çalışmalar yürütmek üzere Medeniyetler Arası Diyalog ve İnsan Hakları Daimi Komitesi kurulmuştur. Medeniyetler Arası İttifak konusunda Birleşmiş Milletler çerçevesinde de önemli bir görev ve sorumluluk üstlenmiş bulunan Türkiye, bu alanda yürüttüğü çalışmaları ve kazandığı deneyimi Akdeniz Parlamenter Asamblesi çerçevesinde diğer üye ülkelerle de paylaşmaya her zaman hazırdır.
Akdeniz'i barış, demokrasi ve refah alanı haline dönüştürmek için halklarımızın temsilcileri olan bizlere önemli görevler düşmektedir. Bu, yalnızca tarihe karşı bir sorumluluğumuz değil, aynı zamanda bizden sonra gelen kuşaklara karşı da bir yükümlülüğümüzdür. Bu bölgede oynanan oyunları hepimizin iyi fark etmesi lazım. Artık sömürgecilerin tuzağına tekrar tekrar düşmememiz lazım. Dünyanın en zengin coğrafyasında en fakir insanların yaşadığı bir bölge imajını süratle ortadan kaldırmamamız lazım. Bu mümkündür, bu elimizdedir."
-"Komşun açken tok yatma tabirini devletler düzeyinde uygulamalıyız"-
Akdeniz PA Türk Grubu Başkanı ve Akdeniz PA Üçüncü Daimi Komite Başkanı Ziyaeddin Akbulut da Ortadoğu bölgesini saran "Arap baharının" bölge için yeni imkanlar doğururken, pek çok riski ve sorunu da beraberinde getirdiğini söyledi.
Türkiye'nin bu süreçte halkların meşru taleplerinin yanında yer aldığını belirten Akbulut, "Halkların iradeleri ile seçilen biz parlamenterler, halkın iradesini her şeyin üzerinde tutmalıyız. Halkların iradesi, kan dökülmeksizin hayata geçirilmelidir. 'Komşun açken tok yatma' tabirini devletler düzeyinde uygulamalıyız. Ekonomik kriz, domino etkisi yaratmaktadır. Kriz anında hepimiz, aynı sulardaki geminin kaptanı gibi olmalıyız" dedi.
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz da Akdeniz havzasında ciddi sorunlar olduğunu söyledi.
Arap baharı sürecinin, biraz da genel dengesizlikler ve ülke içindeki eşitsizliğin yansıması olduğunu belirten Yılmaz, "Daha gelişmiş Avrupa ülkeleri, bu sürece yeteri kadar önem vermiyor, siyasi ve ekonomik katkı sunmuyor. Çok küçük miktarlarda verilecek ekonomik destekler aslında gelecek için çok önemli olacaktır" dedi.
1990'lı yılların Türkiye için ekonomik ve siyaset alanlarında kayıp yılları olduğunu belirten Yılmaz, Türkiye'nin bu dönemden önemli dersler çıkardığını ve 2001 krizi sonrasında önemli reformlar gerçekleştirdiğini kaydetti. "Türkiye'de sessiz devrim yaşandı" diyen Yılmaz, siyasi istikrar ve güven ortamı oluştuğunu ifade etti.
Yılmaz, Türkiye'nin birçok ülkeye yardım yaptığını belirterek, "Türkiye'nin uluslararası dış yardımları, 2010'da 967 milyon dolara kadar yükseldi. 2011'de ise 1,3 milyar dolara çıktı. Birçok ülke azaltırken, resmi kalkınma yardımlarını en çok artıran ülke oldu Türkiye" dedi.
Toplantı daha sonra basına kapalı devam etti.
- TBMM
Son Dakika › Politika › Akdeniz Pa Özel Çalışma Grubu Toplantısı TBMM'de Başladı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?