Başbakan Ahmet Davutoğlu, "beyaz toros"un 90'lı yılların bölgedeki sembollerinden biri olduğunu ve faili meçhullerle anıldığını belirterek, "Demeye çalıştığım husus şu; faili meçhulleri bu ülkede AK Parti bitirdi. Beyaz torosların ya da terörün egemenliğine ve belli nüfuz alanları oluşturmasına AK Parti son verdi. Hiç kimseyi tehdit etmedim ama şunu söyledim; birileri, savaş baronları, terör baronları ve bu terör baronlarının varlığından destek alan, 90'lı yıllardaki beyaz toros sembolü ile anılan çevreler, aslında birbirini neredeyse destekleyen çevreler. Birinin varlığı diğerine zemin teşkil ediyor" dedi.
Davutoğlu, Türkiye Emekliler Derneği Genel Kurulu Toplantısının ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin, "Kullandığınız 'beyaz toroslar' ifadesi muhalefet tarafından eleştirildi ve tepki gördü. Bunu nasıl değerlendirirsiniz?" şeklindeki sorusu üzerine Davutoğlu, "Benim oradaki ifademi herkes dikkatli okusun" dedi.
Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Hiçbir şekilde AK Parti'nin alternatifi olarak ortaya koymuş değilim. Sadece 90'lı yıllarda teröre açık destek veren çevreler, 'AK Parti 90'lı yıllara geri dönmek istiyor' diye iddialarda bulundular. Bu sözle hedefim, o ithamlara karşı bir cevap mahiyetindedir. Yani 90'lı yılların bölgedeki sembollerinden biridir beyaz toros, faili meçhullerle anılır.
Demeye çalıştığım husus şu; faili meçhulleri bu ülkede AK Parti bitirdi. Beyaz torosların ya da terörün egemenliğine ve belli nüfuz alanları oluşturmasına AK Parti son verdi. Demokratik hukuk devletini güçlendirmiş bir partinin genel başkanı olarak hitap ediyorum. Hiç kimseyi tehdit etmedim ama şunu söyledim; birileri, savaş baronları, terör baronları ve bu terör baronlarının varlığından destek alan, 90'lı yıllardaki beyaz toros sembolü ile anılan çevreler, aslında birbirini neredeyse destekleyen çevreler. Birinin varlığı diğerine zemin teşkil ediyor."
Her iki varlığı da ülkede tesirsiz hale AK Parti iktidarının getirdiğini vurgulayan Davutoğlu, "Şimdi dahi düşününüz, 7 Haziran'dan bu yana isyan çağrıları, silahlı ayaklanma çağrıları yapan terör örgütü, aslında kendi karşıtını da ortaya çıkaracak provokasyonlarda bulunuyor. Bütün bunların üstünde Türkiye Cumhuriyeti Devleti... Demokratik hukuk devleti içinde her türlü kendi özgürlük ve güvenlik dengesini koruyacak mekanizmaları vardır. Bu tedbiri alır. Yoksa o beyaz toros ile sembolize edilen her şeyin Türkiye'de sonuna gelinmiştir ve bir daha da o günlere geri dönülmeyecek. Benim kastettiğim bu. Geri dönülmeyecek çünkü AK Parti'nin savunageldiği özgürlük ve demokrasi ilkeleri bu ülkede daima hayat bulacak" diye konuştu.
-"Pozisyonumuz hiç değişmemiştir"
Bir başka gazetecinin, 'Suriye'de geçiş sürecine ilişkin önerileri ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Moskova'da Esad'la görüşmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?' sorusu üzerine de Davutoğlu, Türkiye'nin Suriye politikasının son derece açık olduğunu dile getirdi.
Bu politikanın ahlaki ve strateji ilkelere dayandığınıın altını çizen Davutoğlu, "Biz, kendi halkına kimyasal silahlar da dahil her türlü insafsız, barbarca silahlarla saldırmış bir yönetimin meşruiyetinin kalmadığı inancındayız. Bu konudaki pozisyonumuz da hiç değişmemiştir" dedi.
Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Önce bir yıl içinde Suriye yönetimini, şimdi tavsiye edilecek şekilde geçiş dönemlerine ikna etmeye, demokrasiye ikna etmeye çalışan ülkelerin başında biz geliyorduk. Maalesef, Suriye yönetimi ve Esad, böyle bir geçiş dönemi, böyle bir demokratikleşme sürecindense halkına baskı, zulüm yapmaya ve onları Suriye'den sürmeye dayalı bir politika takip etti.
Şimdi hangi kapalı kapılar ardında neyin konuşulduğu önemli değil. Önemli olan Suriye halkının bu ülkeye barış geldiği inancına sahip olacağı bir geçiş döneminin temin edilmesidir. Herkes anlaşsa ve bir formülü önerse dahi 2 milyon 200 bini Türkiye'ye olmak üzere göç etmiş toplam 5 milyon aşkın Suriyeli mülteci, 'benim ülkeme barış geliyor' deyip ülkesine geri dönmeye meyil etmediği sürece o barışın, o geçiş sürecinin gerçek anlamda geçiş süreci olması mümkün değil. Dolayısıyla Suriye halkının kabul etmeyeceği bir süreci biz de kabul etmeyiz."
Türkiye'nin diplomatik bir çözüm olarak Cenevre 1 ve 2 görüşmelerinde savunduğu şeyin açık olduğunu ifade eden Davutoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Suriye'de Esad'lı bir geçiş değil Esad'ın gidişini sağlayacak bir geçiş olması lazım. Esad'ın gidiş formülleri üzerinde durmak lazım. Halkının üzerinde bu derece baskı uygulamış bir yönetimin artık tekrar meşruiyet kazanması mümkün olmadığına göre, Suriye halkının bütün kesimlerinin, Müslüman'ın, Hristiyan'ın, Sünni'sinin, Nusayri'sinin, Arap'ının, Türkmen'inin, Kürt'ünün, hepsinin üzerinde mutabık kalacağı bir geçiş sürecinin devreye sokulmasıdır. Bu pozisyonumuzda da herhangi bir değişiklik söz konusu değildir ama bütün diplomatik müzakereleri sürdürürüz.
Esad'ın Moskova'ya gitmiş olmasıyla, yaptığı müdahale ile Rusya bu rejime verdiği desteği açık bir şekilde ortaya koymuş oluyor. Ne diyeyim, keşke Moskova'da daha uzun süre kalsa da Suriye halkı biraz rahat etse. Hatta daimi olarak kalsa da geçiş süreci böyle başlasa."
(Bitti)
Son Dakika › Politika › Başbakan Davutoğlu Soruları Yanıtladı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?