Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Şiddet içermeyen propagandayı suç olmaktan çıkardık. Bizi pişman etmesinler. Bu, içerideki milletvekiline de dışarıdaki siyasetçiye de yaradı. Ama siz böyle her gün kavga, her gün hakaret, her gün dövmek, her gün insanları kötüye sevk etmek yolunu tercih ederseniz, bu Türkiye için iyi olmaz ve buna mutlaka bir cevap verilir" dedi.
Arınç, TRT Haber'de canlı yayınlanan "Neler Oluyor" programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
"Çözüm sürecinde gelinen noktada, çözüm istemeyen farklı mekanizmalar mı devrede yoksa hükümete bir mesaj mı verilmeye çalışılıyor" sorusu üzerine Arınç, Milli Birlik ve Beraberlik Projesi ile başlayan süreçte hükümetin çok önemli düzenlemeler yaptığını belirtti.
Terör bitmedikçe ve silahlar susmadıkça "Terörle mücadelede başarılıyız" demenin mümkün olmadığını ifade eden Arınç, hükümetin 10 senedir nasıl bir çözüm olabileceğini düşündüğünü söyledi. "Bir çözüm süreci olmalı ki örgüt silahıyla birlikte gitmeli, sonra silahlarını tamamen bırakmalı, siyasetin, fikirlerin konuşulabildiği bir ülke haline gelmeliyiz. Bu bir hayaldi. Bu hayali gerçekleştirmek için bir adım atıldı" diyen Arınç, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın "silahlar sussun, dışarıya çıkılacak" talimatının ardından 8 Mayıs'ta sınır dışına çıkışların başladığını anımsattı. Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"8 Mayıs'tan bugüne kadar 75 gün geçti, çıkışlar başladı. Şimdi yüzde 15 mi yüzde 20 mi? Elbette bu seviyelerde olabilir, biraz daha artmış olabilir. Bunun bir izahı da vardır. 'Uzaktakiler gelip çıkıyorlar, yakındakiler daha kolay çıkacak' denebilir. 'Bir güvenlik, emniyet, itimat sorunu vardır, daha yavaş çekiliyorlardır' denebilir. Örgüt kendine göre bir strateji belirlemiştir. Ama bir çekilme var, yani bunu biz de biliyoruz. Sadece fotoğrafların yayınlanması yeterli değil. Herkes 'Kimbilir o fotoğraflar nerede çekildi' diyebilir. Ama biz uyumuyoruz, armut da toplamıyoruz, bir çekilme var. Yüzde yüze ulaşmadı. Yüzde yüz için verilen tarihler belki eylül-ekim aylarıdır. O tarihe doğru bir çıkış söz konusu. Bunlar biliniyor, görülüyor ve tespit ediliyor. Bunu herkesin bilmesi, görmesi, tespit etmesi de mümkün değil, doğru da değil. Gelirken göremediklerine, bilemediklerine göre çıkarken de görememiş, bilememiş olabilirler. Biz biliyoruz, ilgili birimlerin de bilmesi yeterli. Burada bir sıkıntı yok. Tek sıkıntı şu; zamana yayılmaması, çıkışların çok kısa sürede tamamlanması. Buna da şu açıdan ihtiyacımız var, geçmişte de buna benzer bazı çıkışlar, hamleler, ataklar yapılmış. Mesela 93'te, daha sonraki tarihlerde... Ama netice vermemiş, bir şekilde engellenmiş, çözüm süreci sabote edilmiş."
"Ana mekanizmanın Öcalan'ın gösterdiği istikamette hareket etmesi önemli"
Sürecin bütün endişelere, dışarıda ve içeride gidişatı bozmak isteyenlere rağmen olumlu seyrettiğini belirten Arınç, şöyle devam etti:
"Çözüm sürecinde hedefe doğru, ağır aksak da olsa, yavaş da olsa, bazılarına göre 'olmayacak' diye endişe bile edilse süreç ilerliyor. Bu arada, şüphesiz, mesela Kandil'in bu işe ikna edilmesi, Öcalan'ın talimatından sonra üst kademe için kolay olmuştur ama kendi ifadeleriyle orta kademe için kolay olmamıştır. Elinde silah bulunan güçler, 'Böyle bir şey olabilir mi, biz dağa neden çıktık, amaçlarımıza ulaşmadan silahlar bırakılır mı?' diye zaman zaman isyan etmişler. Bunları bazı ajansların haberlerinden ve kendi beyanlarından öğreniyoruz ama sonunda ikna edildiler. Şimdi oralarda ve içeride kontrol edemedikleri bazı güçlerin, bazı eylemler yapmak suretiyle örgütü de hükümeti de zor durumda bırakmak için kanun dışı eylemler yaptığını biliyoruz.
Süreci sabote etmek için, 'Bir burdayız, gitmiyoruz, bu işi de bozacağız' amacıyla, hükümete karşı sopa göstermeye kalkan, halkı korkuyla, endişeyle, tedirginlikle baş başa bırakmaya çalışan bir takım küçük grupçuklar var. Bunların uluslararası bağlantıları olabilir, olamaz... Ama biz Türkiye'de yaşananların geçmişte de hemen hemen yaşandığını biliyoruz. Önemli olan ana mekanizmanın, güç odağının çözüm sürecinde, Öcalan'ın gösterdiği istikamette hareket etmesi. Yoksa oranın kararı değişir buranın kararı da değişirse süreçte biz ileriye gidemeyiz, herşey tersine döner veya hükümet olaylar karşısında bir tavır değişikliğine gidecekse o da çözüm sürecinin sonu olabilir.
Şunu kastediyorum, Sayın Başbakanımız da hükümetimiz de çözüm sürecinin sonuna kadar takipçisiyiz. Bu baldıran zehiri içmekse, içmek, bu iktidardan gitmekse de gitmek. Türkiye'nin son ve büyük şansı olarak bunu görüyoruz, bu konudaki bütün provokasyonlara, engellemelere karşı biz sabırlı olacağız ama karşı taraf eğer tamamen kötü niyetle hareket eder, tekrar eski günlerine dönmek ister, silahlar patlamaya başlarsa bizim zaten güvenlik güçlerimiz görev başında. Askerimiz, polisimiz görev başında. Terörle mücadele bitmedi. Karşıdan bir eylem olmadıkça, şüphesiz bizim güvenlik güçlerimiz de durduğu yerde herhangi bir müdahalede bulunmuyor."
"(Sizin yaptığınız tahribatı bu örgüt bile yapamıyor) demeleri lazım"
Sürece ilişkin provokatif girişimler olduğunu belirten Arınç, "Bugün fidye ve kaçırmalar var, iş makinelerini yakmalar, tehditler var, yerine göre yol kesmeler var, yerine göre de BDP'nin red ve inkar ettiği, üzerlerine garip kıyafetler giymiş, kukuletalar takmış, ellerinde bazen meşalelerle yürüyüş yapan, bir sürü isimlerle kendilerini temsil edenler var. Bunlar bir protesto veya varlık gösterisi olabilir. Buna ilişkin bütün gösterilere de polis müdahale ediyor. Bunların hiçbirisinin temeli yoktur. Hiçbirisinin gücü de yoktur ama bir takım provokatif girişimler var" diye konuştu.
Örgüt yöneticilerinin "verilen sözler tutulmazsa 15 Ekim'den sonra daha aktif bir tavır içerisine gireceklerine" dair ifadeleri olduğunun belirtilmesi üzerine de Arınç, şunları söyledi:
"Her gün konuşuyorlar, aslında çok az konuşmaları lazım onların ve sinir uçlarımıza dokunmamaları lazım. Sinir uçlarımıza dokunarak, bizim üzerimizden güç gösterisi yapmaları bizim sabrımızı zorlamaktır. Ne konuşacaklarını bilmeleri lazım. Çözüm sürecinde niyetleri iyiyse bu süreci sabote etmemeleri lazım. Bu sadece Karayılan, Ok, Kalkan, şu, bu, bunlar değil. İçeridekiler de.
Sayın Demirtaş da başta olmak üzere, özellikle partisinden dili çok fazla uzun, çok sivri, sinir uçlarına çok dokunan bazı milletvekillerinin çok dikkatli olmaları lazım. Susmaları lazım. Bunlardan birisi Özdal Üçerdir mesela. Van Milletvekili. Her yaptığı davranış kötü bir davranış, her sözü çirkin bir söz. Polise karşı da vatandaşa da karşı da valiye karış da çok çirkin saldırılar... Yeri geliyor doktor tokatlıyor, yeri geliyor polise tokat atmaya kalkıyor. Bu çirkinlikler BDP'ye de çözüm sürecine de onlardan oy almış halkımıza da yakışan davranışlar değil. Rahatlıkla Özdal Üçer'in ismini verdim ama onun benzeri en az 10 kişiye de gerçek, güçlü bir genel başkansa, Sayın Demirtaş'ın da Sayın Kışanak'ın da 'Siz susun, siz konuşmayın, siz ortalıkta görünmeyin en azından. Sizin yaptığınız tahribatı bu örgüt bile yapamıyor' demesi lazım."
Gece yarısı yapılan yürüyüşlerin insanları tahrik edebileceğini, "bu nasıl çözüm süreci, bunlar ne yapmak istiyorlar" denmesine yol açacağını kaydeden Arınç, "Şiddet içermeyen propagandayı suç olmaktan çıkardık. Bizi pişman etmesinler. Propagandadan içeride dünya kadar adam vardı. 'Burada standardı yükseltelim' dedik. AİHM içtihatlarına göre de şiddete, silaha, teröre yöneltmeyen propagandayı da suç olmaktan çıkardık. Bence çok doğru bir şey yaptık. Bu, içerideki milletvekiline de dışarıdaki siyasetçiye de yaradı. Ama siz böyle her gün kavga, her gün hakaret, her gün dövmek, her gün insanları kötüye sevk etmek yolunu tercih ederseniz, bu Türkiye için iyi olmaz ve buna mutlaka bir cevap verilir" ifadesini kullandı.
"Esad ile işbirliği yapmayın, muhaliflerin içerisinde yer alın"
Suriye'nin kuzeyinde bir hareketlenme olduğu belirtilerek, PYD'nin varlığı ve bayrak asması ardından kaldırmasıyla ilgili süreci nasıl yorumladığının sorulması üzerine de Arınç, bunun beklenmeyen, çok aniden gelişmiş bir olay olmadığını belirtti.
Arınç, Suriye'de bir bölünme ve parçalanma görüntüsü olduğunu belirterek, "Biz bunu kesinlikle arzu etmeyiz. Toprak bütünlüğü mutlaka önemlidir, halkın yapısının demokraside temsili çok önemlidir" diye konuştu.
Kuzeyde Kürtlerin bulunduğunu dile getiren Arınç, aynı yerlerde farklı unsurların da bulunduğunu, bunlardan birinin hakimiyet kurmaya çalışmasının Suriye için iyi bir şey olmayacağını söyledi.
"Esad gider, demokratik bir rejim kurulur, parlamentosu olur, seçimleri olur, ondan sonra da herkes kendisini temsil edecek, eşit temsil edecek statüye kavuşur" diyen Arınç, Suriye'deki rejimin buradaki yapıdan istifade etmeye çalıştığını, muhaliflerle çatıştırdığını ve Türkiye'ye karşı koz olarak kullanmak istediğini ifade etti. Arınç, "Bizim oradaki yapıdan tek istediğimiz şudur, Esad ile işbirliği yapmayın, muhaliflerin içerisinde yer alın ve oldu bittilerle hakimiyet kurmaya kalkmayın. Sizin varlığınız, sizin eşit yurttaşlığınız mutlaka Esad sonrası Suriye'de bir anayasayla, bir seçim sistemiyle temin edilecektir. Siz muhaliflerle olursanız Esad rejimini paylaşmamış ve onun günahlarına işritak etmemiş olursunuz" dedi.
Arınç, PYD lideri Salih Müslim'e bunların mı söylendiğine ilişkin soru üzerine ise Salih Müslim ile ilişkilerin geçmişte de bulunduğunu söyledi. PYD'nin muhaliflere karşı kendi hakimiyetlerini bir flama ya da bayrak benzeri bir şeyle göstermiş olabileceklerini, şimdi bunun yerine başka bir flama veya bayrak benzeri bir şey geldiğini belirten Arınç, şöyle konuştu:
"Biz onlarla çok meşgul değiliz. Önce güvenliğimizi düşünüyoruz. Türkiye'nin huzuru, barışı önemlidir. Türkiye'ye yeni bir güvenlik riski oluşturmayacak gelişmeler lazım. Bunlara o gözle baktığımız zaman müdahale edeceğimiz anlar olabilir. Bu silahlı müdahale anlamında değil. Diplomasi yoluyla, güç kullanmak suretiyle, diyalog suretiyle Türkiye'ye vuku bulacak güvenlik riskini minimize etmeye çalışırız. İkincisi Suriye'nin geleceği bizim için önemli. Suriye'de halkın hayat bulması bizim için çok önemli. Oldu bittilerle, defokta durumlarla ortaya çıkan hiçbir kuruluş ne uzun ömürlü olmuştur ne huzurlu ve başarılı olmuştur."
En başından beri yapılanların yanlış olduğunun söylendiğini, halkın yanında yer alındığını ve Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'e karşı dünyanın ayağa kaldırılmaya çalışıldığını kaydeden Arınç, "Gözünü kapatanlar, her gün binlerce insanın ölümü karşısında, ki ayda 5 bin kişinin öldüğü söyleniyor, bu zulme dolaylı olsa bile göz yumarak destek olanlar kendi geleceklerini düşünsünler" ifadesini kullandı.
- Ankara
Son Dakika › Politika › Başbakan Yardımcısı Arınç Açıklaması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?