Başbakan Binali Yıldırım, "Geçmişinde insanlık ayıbı olan ve sömürgeci duygular, uygulamalar olan birçok ülke bizim geçmişimizi sorgulamaya kalkıyor, geçmişimizden dolayı bize hesap sormaya kalkıyor. Şunu herkes bilmelidir ki bizim geçmişimizde başımızı öne eğdirecek hiçbir şey yoktur." dedi.
Başbakan Yıldırım, 81 ilden gelen öğretmenler onuruna Çankaya Köşkü'nde verdiği iftarda, demokrasi, hak ve özgürlükler, ayrımcılıkla mücadele gibi konulara ders kitaplarında önem verdiklerini ifade ederek, şunları kaydetti:
"Ancak görüyoruz ki geçmişinde insanlık ayıbı olan ve sömürgeci duygular, uygulamalar olan birçok ülke bizim geçmişimizi sorgulamaya kalkıyor, geçmişimizden dolayı bize hesap sormaya kalkıyor. Şunu herkes bilmelidir ki bizim geçmişimizde başımızı öne eğdirecek hiçbir şey yoktur. Ecdadımızın üç kıtada asırlarca hüküm sürerken ne sömürgecilik yaptığına, ne dili değiştirdiğine, ne dinleri değiştirdiğine asla ve asla hiçbir tarih, tarihçi şahit olmamıştır. Ama bize ders vermeye kalkanlar 50 yılda kuzey Afrika'da insanların resmi dilini kendi dilleri haline getirdiğini unutmuş gözüküyorlar. Kim ne derse desin Türk tarihi, şanla şerefle dolu bir tarihtir. Geçmişimizle gurur duyuyoruz, geleceğimize de inanıyoruz."
"Müfredata daha fazla önem vermemiz gerekiyor"
Son 14 yılda eğitimin fiziki şartlarının çok geliştirildiğini belirten Yıldırım, 250 binden fazla yeni dersliğin yapıldığını, derslik başına düşen öğretmen sayısının artırıldığını bildirdi.
Bugün öğretmen sayısının 1 milyon civarında olduğunu vurgulayan Yıldırım, "Allaha şükür, bizim zamanımızdaki 100 kişilik, 80 kişilik sınıflar ve ikili öğretim sistemi gittikçe azaldı. Birçok Anadolu şehrinde derslikler ortamala 30 öğrencinin altına düştü. Bunlar yeterli değil. Biraz daha müfredata, içeriye daha fazla önem vermemiz gerekiyor. Öğrencilerimizin ezberden ziyade, geleceğe yönelik ilgilerini ve kabiliyetlerini ön plana çıkaracak çalışmaları bundan böyle yeni hükümet döneminde çok fazla önemsiyoruz. Milli Eğitim Bakanlığımız bu konuda bugüne kadar elde edilen tecrübeyi bundan sonraki uygulamalarla hayata geçirecektir." dedi.
Öğretmenliğin sadece eğitim almakla olmayacağını, bu mesleğin özünde insan yönetme sanatının bulunduğunu dile getiren Yıldırım, şöyle bir anısını anlattı:
"Ben 1976 yılında İstanbul Teknik Üniversitesinde öğrenciyim, eşim Semiha Hanım da İstanbul Bahçelievler'de Kirazlı diye bir muhitte öğretmen. Öğretim görülen okul bir baraka. Bildiğiniz bir baraka. Bir gün Semiha Hanım rahatsız oldu, okula gidemedi. O zaman birinci sınıfları öğretiyor. Çocukları öğretmensiz kalacak diye çok da canı sıkılıyor. Ben de 'bugün dersim yok, senin yerine gideyim onlara öğretmenlik yapayım' dedim. O da 'tamam' dedi. Sınıfa girdim bir baktım; göz gözü görmüyor, herkes birbirinin üzerine atlıyor, sıraların üzerinde koşanlar, kitaplarını fırlatanlar. Şöyle biraz tahtaya falan vurdum, hiç aldırış eden yok, bağırdım yine hiç aldırış eden yok. Sınıfta benim varlığımı hiç kimse görmüyor, hiç kimse hissetmiyor. Canım sıkıldı. O yavrulardan bir tanesini elimle havaya kaldırdım. Bu sefer bütün çocuklar bir anda dona kaldı. Yavaşça bıraktım yavruyu ve ondan sonra sınıftan çıt çıkmadı. O dersi tamamladım eve döndüm. Evvelsi gün hanım okula gitti, müdür ne dese beğenirsiniz; 'Hocam dersler boş geçsin senin beyin gelmesin'. İşte orada gördüm ki öğretmek ve öğretmen olmak apayrı bir şey, bir sabır işi. O yavrularımızın psikolojisini anlamak, hem onlara anne ve baba şefkatini vermek, hem de onları geleceğe hazırlamak zor bir iş. Yaptığınız iş çok ulvi bir iştir, Allah yar ve yardımcımız olsun."
Bugünün Babalar Günü olduğunu ve tüm babaların Babalar Gününü kutladığını belirten Yıldırım, şehitleri rahmetle andığını ve babaları şehit olan bütün çocukların gözlerinden öptüğünü ifade etti.
(Sürecek)
Son Dakika › Politika › Başbakan Yıldırım, Öğretmenlerle Bir Araya Geldi - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?