CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, dünyada ilk defa savaşı bir Meclisin yönettiğini belirterek, "Yüzyıl geçmiş, yaşanan sorunların hiçbirisi Meclisten kaynaklanmıyor, tamamen ülkeyi yönetenlerin hataları" dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi Antalya Milletvekili Deniz Baykal, Nazım Hikmet Kongre ve Sanat Merkezi'nde vatandaşlarla bir araya gelerek, 16 Nisan'da gerçekleşecek olan referandumla ilgili görüşlerini paylaştı.
Baykal, alınacak kararın çocuklara sirayet edecek, onları etkileyecek, onların adına da yansımaları olacağını kaydederek, "Yanlış seçim yaparsın, bir süre sonra yaptığın tercihten pişman olursun değiştirirsin anlayışını ve başka bir tercih yaparsın. Bakın çevremize Irak'ta Iraklı Iraklıyı vuruyor, Suriye de aynı manzara içinde. Bütün İslam alemi şiddet, terör tehlikesiyle karşı karşıya. Herkesin bir kimliği var, hiçbir kimliği diğer kimliğe üstün saymak için elimizde hiçbir ölçü yok. Her kimlik eşittir, saygı değerdir, herkesin kimliği kendine, herkesin kimliği onun şerefidir. Saygı göstermek hepimizin boynunun borcu ama kimliğin siyasetini yapmak öyle olmaz, biz millet siyaseti yapacağız. Milletimiz kimliklerin ötesinde, üstünde, içinde her kimliğe yer var. Biz bir siyasi bilinç devletiyiz" şeklinde konuştu.
"Meclis'i ortadan kaldıracak başka bir güç merkezi yoktur, aranmamalıdır"
Siyasette en büyük soru, egemenliğin kimde olduğu sorusudur diye konuşan Deniz Baykal, "Kim egemen? Son noktada, son sözü söyleme hakkına sahip olan kimdir? Bu soru işin özü. Devletten önce Türkiye'nin bağımsızlığı, Anadolu'nun bağımsızlığı kelime altına alınmadan önce Türkiye'de Meclis vardı ve sonra Meclis Anadolu'yu kurtardı. Sonra devleti şekillendirdi, ondan sonra Cumhuriyeti ilan etti. Daha sonra tek partiden çok partiye, demokrasinin kurumsallaşmış yeni aşamalarına ve nihayet günümüze kadar Türkiye'yi taşıdı. Bizim 100 yıllık geleneğimiz, siyasi kutsalımız bu, Meclis; milletin iradesinin temsilcisi. Onun gereğini yapar yapmaz, o gider başka Meclis gelir, o Meclis beğenilir beğenilmez o ayrı. Millet kendisini Meclis'te ifade eder. Onu ikame edecek, onu ortadan kaldıracak başka bir güç merkezi yoktur, aranmamalıdır, bulunamaz bulunmamalıdır. Yüzyıl böyle yaşamışız iyi, kötü birden bire günün birinde bir Anayasa taslağı ortaya çıktı. Baktık nedir bu Anayasa taslağı? Kim hazırladı bunu? Kimin hazırladığı belli değil. İmza sahiplerine sizin imzanızla bir Anayasa teklifi getirildi sen mi yazdın bunu? diye sorduğumuz zaman 'Valla benim haberim yok, ben boş kağıda imza attım' dediler. Bu öyle bir Anayasa ki, bu Anayasayı Meclise sunanların sahip çıkması mümkün değil, boş kağıda imza atmışlar. Anayasanın yazarı belli değil ama Anayasanın arkasında bir siyasi irade var. Hepsi o siyasi güç doğrultusunda imza atıyor, Anayasa hazırlanıyor ve önümüze geldi. Baktık nedir bu Anayasa diye. Bu Anayasa dünyanın 200 tane ülkesi var Birleşmiş Milletlere üye, bu 200 üyenin hiçbirinde benzeri olmayan bir Anayasa. Hayatta yok, dünyada yok, bizim tarihimizde var mı böyle bir şey? Hayır hiç böyle bir şey yok. Bizim tarihimizde de Cumhuriyet öncesi tarihimizde de istişare, şura daima devlet yönetiminin temel ilkesi olmuştur" ifadelerini kullandı.
"Şimdi birileri çıkmış içinden çıktığı Meclis'i beğenmemiş, bununla olmuyor bu iş demiş, onunla değil, seninle olmuyor"
"Savaşı dünyada ilk kez bir Meclis yönetti" diyen Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"O komutanlar hepsi Meclis'in emir ve komutası altındaydı ve bundan da şeref duyuyorlardı. Çünkü o Meclis dediğim aslında Türk milletinin ta kendisiydi. Böyle bir gelenekten gelmişiz, savaşı o yönetmiş. Daha sonra günün şartlarına göre dönüşümleri gerçekleştirmiş, devlet şekillenmiş, 100 yıl geçmiş, yaşanan sorunların hiçbirisi ondan kaynaklanmıyor, tamamen ülkeyi yönetenlerin yanlışları, hataları, zaafları, kusurları. Şimdi birileri çıkmış içinden çıktığı Meclis'i beğenmemiş, dudak bükmüş, bununla olmuyor bu iş demiş. Onunla değil, seninle olmuyor. Günümüzde kural, kanundur ferman değildir, ferman çağı geçti. Meclisin yasama yetkilerinin çok önemli bir bölümü Meclis'in elinden alınıyor ve tek kişiye veriliyor. Bakanlıkların tümünü bir kararname ile sabaha karşı birisi ortadan kaldırabilir, bakanlıklara gerek yok da diyebilir. Yeni bakanlık kurabilir, devletin yüksek yöneticilerinin sadece kimler olacağını değil, onlara yetki veren düzenlemeyi de onların yetkilerini de denetimlerini de belirleyebilir. Özlük haklarını da belirler her şeye hükmeder. Demokrasinin ilk adımı 'Bizim paralarımızı alıyorsunuz nasıl harcıyorsunuz? Bunu size emanet edemem' denildiğinde başladı demokrasi. Bütçeyi bir kişi istediği gibi kullanabilir. İster saray yapacak, ister Suriyelilere maaş bağlayacak, ister uygun gördüğü şekilde harcayacak. Olmazki öyle bir şey. Nasıl harcanması gerektiği konusunda millet adına herhangi bir temsilcinin söz söyleme hakkı yok. O bütçe hazırlanırken kimseye bilgi vermeyecek, danışmayacak, onay almayacak, o nasıl uygun görürse o kadar bitti. Böyle devlet yönetimi olur mu? Bütçe gitti, yasamanın önemli bir kısmı gitti, OHAL ilan etme yetkisi tek başına Cumhurbaşkanında. Bakanlar Kurulu gitti, Başbakan gitti, bir kurul, bir organ, bir müzakere öyle bir şey yok artık tek başına Cumhurbaşkanı istediğini istediği yere tayin eder, müsteşarlar, genel müdürler, bütün yöneticiler hepsi bir kişinin iki dudağı arasında."
"Yürütme kurumsallığını yitiriyor"
Yürütmenin kurumsallığını yitirdiğini, organ olmaktan çıktığını ifade eden Baykal, "Kişisel takdire, keyfe, bireyin anlayışına bağlı şekilde bir yürütme tasavvur ediliyor. Yargı, ister parlamenter rejim olun ister başkanlık rejimi olun yargı daima siyasetin etkisi dışında tutulmak istenmiştir. Adalet, toplumun en temel değeridir, demokrasiden önceki değerdir, özgürlükten önceki değerdir. Tek parti rejiminde adalet olmazsa o rejim de gider. Monarşide de adalete ihtiyaç var, başkanlık rejiminde de parlamenter rejimde de. Yargı, adalet neye bağlı? Kim adaleti tebliğ edecek? Hakimler yargı organı değil mi? Baktığımızda ne görüyoruz? Tamamen iki dudağın arasında. Bütün hakimleri hem soruşturacak, hem atayacak, hem denetleyecek, Danıştay'a üye yapacak, Yargıtay'a üye yapacak, bütün adalet dünyasının pınarı HSYK. HSYK'da 13 tane üye var 6 tanesini doğrudan Cumhurbaşkanı bizzat kendisi tayin edecek, 7 tanesini de Meclis tayin edecek. Bizim Anayasamızda Meclis'e bazı yetkiler bırakılmış, mesela Meclis'in de kanun yapma yetkisi var, soru sorma yetkisi var, gerekirse seçim kararı alma yetkisi var ama sanmayın ki bu yetkiler kullanılabilir halde. Cumhurbaşkanı iktidar partisinin genel başkanı olunca o Meclis'e verilen yetkilerin, denetleme, yasama hakkının, seçime götürme hakkının, HSYK'ya üye seçme hakkının bir anlamı kalmıyor. Bu, Anayasadaki o görünen tabloyu fiilen işlemez hale getiren temel bir zaaf noktasıdır. Anayasa Mahkemesinin 15 üyesi var, 12'sini bizzat Cumhurbaşkanı yazıyor geri kalan 3'ü de Meclis'ten konuştuğum mekanizma ile şekilleniyor" diye konuştu.
"Hiç lamı cimi yok, tek adam anayasasıdır"
"Cumhurbaşkanını kim denetleyecek? Meclis denetleyecek" diyen Baykal, şunları kaydetti:
"Meclis, Cumhurbaşkanını rahatsız ettiği anda Cumhurbaşkanının 'hadi seçime gidiyoruz' deme tehdidine maruz vaziyette. Meclis'in çoğunluk partisi Cumhurbaşkanının isimlerini yazdığı listeyle milletvekili olmuş. Biz 'tek adam' deyince Sayın Cumhurbaşkanı kızıyor ama biz öyle hakaret olsun diye söylemiyoruz. Gerçek. Efendimz siz kendisini yargılayacak olan Anayasa Mahkemesinin 15 üyesinin bizzat 12'sini yazarsa, 3'nü de Meclis'e seçtirirse kendisini yargılayacak merciiyi kendi bizzat oluşturursa yargı denetiminden söz etme imkanı var mı? Siz bakmayın o köprülerin üzerine yazılan yazılara. Meclis güçlendiriliyor, yargı artık sadece bağımsız değil aynı zamanda tarafsız olacak ibareleri alay etmek. Yıllarca bağımsız yazdı bağımsız mı oldu yargı? Sayın Cumhurbaşkanı üzülmesin bu Anayasa tek adam Anayasasıdır. Hiç lamı cimi yok, tek adam anayasasıdır. Cumhurbaşkanı diyor ki; 'Tek adam derseniz Atatürk'e hakaret ederseniz' Bak, Atatürk tek adamdı diyecek. Atatürk tek adamlığı elini tersiyle itmiş teklif götürenlere, 'Şaşarım bunu bana teklif edenin aklı perişanına' demiş. Hayır Atatürk'e hakaret etmeyiz. Atatürk tek adamlığı reddeden adamdır. Meclis'i kuran, yücelten adamdır. Alınganlık göstermesi gerekenler, Meclis'i içine hazmedememiş olanlardır."
Baykal, "Meclis varsa rahatsız olmaya bir neden yok anlayışı, Anayasa kavramını içselleştirememiş bir anlayıştır. Demokrasi, seçimden ibaret değildir, demokrasi göstermelik bir Meclis'in varlığından ibaret değildir" değerlendirmesinde bulundu. - ANKARA
Son Dakika › Politika › Baykal, Yenimahalle'de 16 Nisan Referandumunu Değerlendirdi - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?