CHP Ankara Milletvekili Şenal Sarıhan, Hakkari ve Şırnak il merkezlerinin taşınmasına yönelik açıklamalarla ilgili, "Bu taşıma işlemi geçmişte 'taşıma' adıyla değil ama köylerin boşaltılması yoluyla yapıldı. Bu 12 Eylül döneminin, olağanüstü dönemin bir uygulamasıydı. Bugün içinde bulunduğumuz dönemin de olağanüstü bir dönem olduğuna açıkça işaret ediyor" dedi.
Sarıhan, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, araştırmacı gazeteci-yazar Uğur Mumcu'nun 24 Ocak 1993 yılında öldürüldüğünü anımsatarak, Mumcu cinayetinin Türkiye'nin tarihinde derin bir yara açtığını belirtti.
Mumcu'nun araştırmacı gazeteci niteliğine vurgu yapan Sarıhan, bu niteliğin ifade ve basın özgürlüğü ile yakın ilişkisine işaret ederek, Türkiye'nin basın özgürlüğü açısından geriye gittiğini savundu.
Sarıhan, "Uğur Mumcu'nun gazetecilik geleneğini sürdürenlerden 33'ü tutuklu. 250'ye yakın gazetecinin de yargılanması devam ediyor. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü'nün verilerine göre Türkiye, basın özgürlüğü sıralamasında 180 ülke arasında 149. sırada bulunuyor" diye konuştu.
Mumcu'nun öldürülmesinin arkasındaki güçlerin ısrarla meçhul bırakıldığını öne süren Sarıhan, şunları söyledi:
"Adı umut davası olarak verilmiş olan Uğur Mumcu'nun katillerinin yargılanmasına ilişkin dava, esas olarak bir umutsuzluk davasına dönüştürüldü. Etkili bir soruşturma yapılmadı, dava eksik soruşturma üzerine kuruldu. Yakalanmış olan birkaç kişinin arkasındaki asıl örgütler saptanmadı. Gerçek emir veren üst güçler belirlenmedi. Olay günü kapısının önündeki deliller nasıl süpürülmüşse daha sonraki aşamalarda da bu süpürge işlemine benzeyen, halı altına götürülen deliller, sanıklar, bilgiler oldu."
Ankara Garı'nda yaşanan terör saldırısı ve benzer olayların arkasındaki gerçek faillerin de Mumcu cinayetinde olduğu gibi hukuk ihlalleri ve eksik soruşturmalar nedeniyle ortaya çıkarılamadığını savunan Sarıhan, oysa devletin, bireyin yaşam hakkını korumak ve gerçek failleri ortaya çıkarmakla görevli olduğunu vurguladı.
Yargının ve adaleti sağlayıcı organlardan olması gereken güvenlik güçlerinin görevlerini yapmasını istediklerini anlatan Sarıhan, sözlerine şöyle devam etti:
"Acının sürmemesi için hepimiz yeniden aklımızla ve yüreğimizle bu ölümlerin üstünün örtülmemesi, gerçeğin araştırılması ve böylece ülkede kardeşliğin, birliğin, sağlanması, aydın ölümlerinin son bulması için çaba göstereceğiz."
Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Sarıhan, Hakkari ve Şırnak il merkezlerinin taşınmasına ilişkin açıklamaların sorulması üzerine, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu taşıma işlemi geçmişte 'taşıma' adıyla değil ama köylerin boşaltılması yoluyla yapıldı. Bu 12 Eylül döneminin, olağanüstü dönemin bir uygulamasıydı. Bugün içinde bulunduğumuz dönemin de olağanüstü bir dönem olduğuna açıkça işaret ediyor bu açıklamalar. İnsanların kendi yaşadıkları yerlerden göç etmek, çıkmak zorunda bırakılmaları, bence meşru hukukun dışında, insanın ikamet ettiği yerde kendi isteğiyle kalma iradesinin yok sayıldığı, yurttaşların zora koşulduğu bir durumdur. Bu her ne kadar açık bir şiddet ya da baskı ile yapılmıyor gibi görünse de aslında bir şiddet ürünüdür. Hiçbirimiz yaşadığımız evimizden, kentten, köyden, ilçeden ayrılmak istemeyiz. Bunun bir önlem olmadığı inancındayım. Aksine ülke içindeki ayrışmayı ve kinlenmeyi daha da geliştirici bir uygulama olacağı düşüncesindeyim."
Son Dakika › Politika › CHP Ankara Milletvekili Sarıhan Açıklaması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?