Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Biz tüm enerjimizi ve zamanımızı adalet sistemimizin yeniden yapılanmasına ayırmışken, 17-25 Aralık 2013 tarihinde yargı içindeki bir çetenin ki bu çete tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ise ihanet olan bir çetedir, emniyet içindeki bir grupla birlikte hükümete ve şahsıma yönelik bir darbe hazırlığı içinde olduğu gerçeğiyle karşılaştık ve aldandık" dedi.
Erdoğan, Hukuki Araştırmalar Derneği (HUDER) heyetini kabulünde yaptığı konuşmada, Kuran-ı Kerim'in, Allah'ın adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreden hükmüyle bu konuda nasıl davranılması gerektiğini gösterdiğini söyledi.
"Atalarımız 'adaletle zulüm bir arada bulunmaz' demişlerdir" diyen Erdoğan, 2001 yılında partiyi kurmak için yola çıktıklarında 81 ilde 42 bin denek üzerinde yaptıkları kamuoyu araştırmasında parti adını, kurucuları, logo ve amblemi sorduklarını anlattı. Erdoğan, "İşte orada soruların bir tanesi çok önemliydi: Bir parti kurmaya ihtiyaç var mı? Oradan aldığımız cevaplarla partimizi kurduk. Adalet ve kalkınma oradan geldi. Bununla kalmadık. Kurucuların isimleri oradan geldi ve bir havuz oluştu. İşte orada milli irade vardı. En geniş anlamda milli iradenin teessüs ettiği böyle bir yapı bizi 16 ayda iktidara getirdi" diye konuştu.
Asıl olan anlayışlarının, en geniş manada istişare etmek olduğunu dile getiren Erdoğan, "Bu istişareyi yaptığınız zaman mahcup ve mağlup olmazsınız. Bunu yaptık ve ne mahcup ne mağlup olduk. Bu süreç içerisinde alınan neticeler de ortada" değerlendirmesinde bulundu.
Hz. Mevlana'nın, adaleti, "bir nimeti yerine koymak" olarak, zulmü ise "bir şeyi konmaması gereken yere koymak" olarak ifade ettiğini aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:
"Elbette bir mesajın en büyük muhatabı, adaleti tesis etmekle yükümlü sizlersiniz. Vicdanları yerine başka bir takım güçlerin emirlerini ikame eden hukukçular, ülkemize ve milletimize gerçekten çok büyük zararlar vermişlerdir. Şunu çok açık ve net, bir Cumhurbaşkanı olarak değil bir kardeşiniz olarak söylüyorum: Biz emri haktan almalıyız. Haktan başka hiçbir yerden, asla. İradesine ipotek koyduranlardan adalet beklemeyiniz, kesinlikle. Eğer bu irade hakka teslim olursa, kula kul olmazsa, Allah'ın izniyle orada başarıyı yakalarız. Hakka teslim olan ve kula kul olmayan zaten evelallah hiçbir şeyden çekinmez ve atacağı adımı, vereceği kararı, savunacağı davayı da buna göre savunur."
-"Çok önemli adımlar attık"
Türkiye'nin, yakın tarihinde adalet konusuna çok ciddi sıkıntılar yaşadığını, çalkantılı dönemler geçirdiğini dile getiren Erdoğan, Kurtuluş Savaşı yıllarında ve Cumhuriyetin ilk dönemlerinde faaliyet gösteren İstiklal Mahkemeleri'nin kararlarının hala tartışma konusu olduğunu; 27 mayıs 1960 darbesinin, demokrasi ile birlikte en büyük darbeyi adalete vurduğunu söyledi.
Yassıada mahkemelerinin milletin vicdanında derin yaralar açtığını, bugün dahi şehit Başbakan Adnan Menderes ve arkadaşlarını anarken insanların gözlerinin dolduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, 12 Eylül mahkemelerinin "bir sağdan, bir soldan" diyerek dar ağaçlarına gönderdiği gençlerin görüntülerinin daha dün gibi hafızalarda olduğunu ifade etti.
28 Şubat döneminde adalet kurumunu temsil eden yargı organları temsilcilerinin brifinglerde, gösterilerde verdikleri görüntülerin hala esefle hatırlandığını dile getiren Erdoğan, bunun için 2003 yılı başından itibaren adalet teşkilatını diğer güçlerin baskılarından kurtarmak, sistemin hukuk ve vicdan sınırları içinde çalışmasını sağlamak için çok önemli adımlar attıklarını kaydetti.
Erdoğan, Türk Ceza Kanunu, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu, Borçlar Kanunu, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu, Türk Ticaret Kanunu gibi temel kanunları baştan aşağıya yenilediklerini; Türkiye Adalet Akademisi'ni kurarak, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun yapısını değiştirerek, bakanlığın yetkilerini yeniden düzenleyerek yargının bağımsızlığını güçlendirmeye yönelik adımlar attıklarını; denetimli serbestlik, arabuluculuk sistemi, bilgi edinme hakkı, Anayasa Mahkeme'sine bireysel başvuru hakkı, kamu denetçiliği gibi uygulamalarla adalet arayışında yeni yollar açtıklarını; yargının fiziki ve teknik altyapısını yenileyerek, UYAP ile inşa ettikleri 199 adalet sarayıyla mahkemelerin ve yüksek yargı dairelerinin sayılarını artırarak sistemin işleyişini hızlandırdıklarını; hakim ve savcı ile yardımcı personel sayısını çoğaltarak yargının insan kaynağını güçlendirdiklerini anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Anayasa'da çeşitli yıllarda yaptığımız değişikliklerle özellikle de 2010 referandumuyla gerçekten çok önemli düzenlemeleri hayata geçirdik. Ülkemize yeni bir anayasa kazandırma çabamızı ise maalesef diğer partilerin olumsuz tutumları sebebiyle neticeye ulaştıramadık" dedi.
-"Onlar kaçacak biz kovalayacağız"
Paralel Yapı'yla mücadeleye de değinen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz tüm enerjimizi ve zamanımızı adalet sistemimizin yeniden yapılanmasına ayırmışken, 17-25 Aralık 2013 tarihinde yargı içindeki bir çetenin ki bu çete tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ise ihanet olan bir çetedir, emniyet içindeki bir grupla birlikte hükümete ve şahsıma yönelik bir darbe hazırlığı içinde olduğu gerçeğiyle karşılaştık ve aldandık. Niye? Bakıyorsun tabanda ibadet var, ortada ticareti görüyorsun ama tepede, tavanda ihaneti doğrusu tespit edememenin zaafı içinde olduk. Yargıyı gerçek anlamda adalet üreten bir mekanizma haline getirmek için gerçekleştirdiğimiz reformların, bu grup tarafından kendi amaçları doğrultusunda istismar edildiğini gördük. Hakim, savcı unvanı taşıyan bazı insanların kendi ülkelerine, milletlerine ihanet ederek başlattıkları bu girişimi, hamdolsun, milletimizin ve sizlerin desteğiyle akamete uğrattık. Hukukun ve vicdanlarının değil, bağlı oldukları bir yapının ve kendilerine imam olarak tayin edilen bir takım kişilerin emrine giren bu hakim ve savcılar, adalet sistemine gerçekten çok ciddi zarar verdiler. Bunların bir bölümü yargı önünde hesap veriyor, bazıları yurt dışına kaçtı, kovalıyoruz. 'İnlerine gireceğiz' demiştik, gireceğiz. Onlar kaçacak, biz kovalayacağız. Bir kısmıyla ilgili soruşturmalar devam ediyor ama biliyoruz ki hala yargının içinde bu yapının mensubu olan kişiler var. Bunları biliyoruz, isim isim biliyoruz. Karşımızdaki yapı ne kadar alçak ne kadar hain olursa olsun, biz mücadelemizi hukuk devleti ilkeleri sınırları içinde yürütmek mecburiyetindeyiz. Çünkü bu ülke yol geçen hanı değildir."
(Sürecek)
Son Dakika › Politika › Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Huder Heyetini Kabulü - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?