Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: (3)

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "Cumhurbaşkanlığı makamına hakareti, ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirmek hiçbir zaman mümkün değildir" dedi.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kalın, bir soru üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yurt dışı seyahatlerine ilişkin bilgiler verdi.

Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Brüksel ziyaretinin ardından Japonya'ya seyahatinin planlandığını söyledi.

Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Donald Tusk'un da geçtiğimiz hafta Türkiye'ye bir ziyaret gerçekleştirdiğini hatırlatan Kalın, bu ziyaretlerin yoğun bir şekilde devam edeceğini bildirdi.

Kalın, G20 zirvesiyle ilgili gündemi oluşturma noktasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın özel bir mesai harcadığını vurgulayarak, "Bunu yaparken liderlerle bizzat görüşerek, G20'nin küresel gündemini beraber oluşturmak büyük önem arz ediyor. Çünkü orada biz standart ekonomi, kalkınma, istihdam, iklim değişikliği gibi konuların yanı sıra, aynı zamanda sıcak küresel konuları da ele alacağız. Mülteci krizi, terörizmle mücadele gibi... Bu konularla ilgili çalışmalarımız yoğun bir şekilde devam ediyor. Sayın Cumhurbaşkanımız da bununla ilgili temaslarını arttırarak devam edecek" diye konuştu.

"İfade özgürlüğü kapsamında değerlendirmek mümkün değil"

Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ilişkin bir derginin kapağında yer alan fotomontajla ilgili soruyu yanıtlarken, "Cumhurbaşkanlığı makamına hakareti, ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirmek hiçbir zaman mümkün değildir" yanıtını verdi.

İbrahim Kalın, terör örgütünün doğrudan ya da dolayı propagandasını yapmak noktasında İspanya, İngiltere, Fransa gibi ülkelerdeki örnekleri verdiğini belirterek, "Onların yaptıkları, bu yapılanların yanında çok çok hafif kalmaktadır. Bu da asla ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü ile ilişkilendirilebilecek bir şey değildir" dedi.

"Herkes üzerine düşen hassasiyeti net şekilde ortaya koymalı"

Türkiye'nin terörle mücadele döneminden geçtiğini ve herkesin üzerine düşen hassasiyeti net bir şekilde ortaya koyması gerektiğini vurgulayan Kalın, "Burada küçük siyasi hesaplarla, küçük siyasi puanlar elde etmek için, skor yapmak için cumhurbaşkanlığı makamına saldırmak siyaset değildir. Cumhurbaşkanlığına saldırarak, Cumhurbaşkanımızın şahsına ve ailesine saldırarak, medyada ilgi odağı olmaya çalışmak da gazetecilik değildir. Bildiğiniz aktivizm, militarizmdir. Başka bir şeydir, gazetecilik değildir. Dünyada az çok bu işin standartlarını hepimiz biliyoruz. Hergün Cumhurbaşkanının şahsına, Cumhurbaşkanlığı makamına hakaret ederek, saldırarak, tahkir etme girişimlerinde bulunarak, hiç kimse bunları basın özgürlüğü filan diye aklamaya çalışmasın" dedi.

Kalın, eleştiri konusunda hiçbir sorunlarının bulunmadığını belirtti.

"Şu şu şu politikaları eleştirebilirsiniz. Beğenmeyebilirsiniz. Bunları özgür bir şekilde ifade edersiniz. Bunlar medeni bir üslup içinde kişiselleştirmeden, kişilik cinayetine yönelmeden, kimlik suikastine yönelmeden bunları yapabilirsiniz. Bu her demokratik medeni toplumun gayet doğal bir unsurudur" diyen Kalın, şöyle devam etti:

"Bu konuda da Türkiye'de canlı bir tartışma ortamı vardır. Her tür görüş rahatlıkla ifade edilebilmektedir. Ama bazen öyle bir tabloyla karşı karşıya kalıyoruz ki adeta terörle mücadele ettiği için devleti suçlayan söylemlerin öne çıktığını görüyoruz. Teröristle mücadele ettiği için devletin töhmet altında bırakıldığı, güvenlik birimlerimizin töhmet altında bırakıldığı tablolarla karşı karşıya kalıyoruz. Teröristle ve onunla mücadele edeni adeta eşitleyen, aynı kefeye koyan yaklaşımların olduğunu görüyoruz. Bunların hiçbirisi, demin örneklerini de o yüzden verdim, Ferguson'dan, İngiltere'deki, İspanya'daki, Fransa'daki uygulamalara kadar, bunların hiçbirisi terörle mücadelede zaaf unsuru olarak tolere edilebilecek şeyler değildir."

Kalın, basın kuruluşlarından, sivil toplum örgütlerine, kanaat önderlerinden, vatandaşlara, din adamlarından toplum liderlerine kadar herkese sorumluluk düştüğüne dikkati çekerek, herkesin bu sorumluluğun bilincinde hareket etmek durumunda olduğunu kaydetti.

(Sürecek)