Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Akademisyene, aydına, ciğeri beş para etmez bir terör örgütünün maşalığını yapmak yakışır mı? İmzaladığınız metnin mahiyetini bilmiyorsanız ayrı bir felaket, bilerek imza atıyorsanız ayrı bir felaket" dedi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde 19'uncusu düzenlenen Muhtarlar Toplantısı'nda, artık sözün de yetkinin de milletin elinde olduğu yeni Türkiye'nin inşası sürecinde bulunulduğunu söyledi.
Cem Karaca'nın lümpen aydınlar için "yarım porsiyon aydınlar" dediğini anımsatan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Rahmetli çok bonkör davranmış. Bugün aydın geçinenler değil yarım, çeyrek porsiyon kıymetinde dahi değil. İstisnalar kaideyi bozmaz. Cem Karaca, 'Yarım Porsiyon Aydınlık' isimli şarkısında bu güruhu şu şekilde anlatıyor: Her zamanki köşenizde, her zamanki barınızda, önünüzde viski ve havuç, bir eliniz çenenizde, kaşınız hafifçe yukarıda, bakışlarınız ne kadar bilgiç, hiçbir şey üretemeden sadece eleştirirsiniz. Ekmeğin fiyatını bilmezsiniz ama ekonomi, politika. Karılarını döverken siz ne kadar bilimselsiniz. Hep o yarım porsiyon aydınlık aynı çehreler, aynı laflar, vallahi hiç değişmemişsiniz."
Söz konusu lümpen aydın takımın geçen günlerde bir kez daha boy gösterdiğini belirten Erdoğan, bu kesimin bu kez yüzlerindeki maskeyi biraz daha sıyırdığını ve gerçek yüzlerinin bir bölümünü çok açık gösterdiğini söyledi.
Bu kişilerin ülkeye ve millete, milletin tarihine, kültürüne, değerlerine olan kinlerini buldukları her fırsatta kustuğunu ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yıllardır dolaylı yollardan yürüttükleri terör örgütünün propagandasını yayınladıkları bir bildiriyle bu defa açık bir şekilde alenen yaptılar ama artık Türkiye, eski Türkiye değil. Hem milletin birliğini, beraberliğini bozmaya çalışacaksınız, değerlerine hakaret edeceksiniz hem de hiçbir bedel ödemeden elinizi kolunuzu sallayarak, üstelik devletten aldığınız maaşla veya sağladığınız kazançla hayatınızı sürdüreceksiniz. O günler geride kaldı. Türkiye, Anayasası'nda da belirtildiği gibi demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Bir hukuk devleti olan Türkiye'de hiç kimsenin, kendilerine akademisyen diyenlerin de suç işleme hele hele milletin birliğini, ülkenin bütünlüğünü hedef alan bir suçu işleme imtiyazı yoktur."
"Kimse asla dokunulmaz değildir"
"Türkiye, bölücü terör örgütü ve teröristlerle niye mücadele ediyor" diye soran Erdoğan, "Bizim Mehmetçiklerimiz, polisimiz, polis yavrularımız, köy korucularımız onlar şehit olacak, onları şehit edenlerin yanında, arkasında olanlara biz ses çıkartmayacağız öyle mi? Kimse bizden bunu beklemesin. Terör örgütü mensuplarının söylediğinde suç olan ifadeler, kendilerine akademisyenler diyenler tarafından ifade edilmesi halinde meşruiyet mi kazanır? Böyle şey olabilir mi? Aynı durum siyasetçiler için de geçerlidir. Eğer siyasetçi de bunu yapıyorsa o da aynı şekilde suç işliyor. Terör örgütünün sözcülüğünü yapan siyasetçi, terör örgütü mensubu gibi muamele görmeyi hak etmiş olmaz mı? Kimse hukuk önüne bilhassa devletin ve milletin bekası söz konusu olduğunda asla dokunulmaz değildir" dedi.
"Bunların ağababaları da böyleydi"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyasetçilerin ülkeye ve millete yaptığı hizmetle değer ve anlam kazandığını dile getirerek, siyasetçilerin millete efendi olmaya değil hizmetkar olmaya gelmesi halinde değer kazanacağını söyledi.
Türkiye'de terör örgütü sevicisi siyasetçilerin kendilerini adeta ülkeye ve millete verdikleri zararla ölçtüklerini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Akademisyen dediğin eserleriyle, bilime yaptıkları katkılarla, özgün bilimsel çalışmalarla konuşur. Bu bildirici güruhun çoğunun uluslararası alanda hiçbir karşılığı yok. Ne ülkemize ne insanlığa en küçük bir katkıları olduğunu, göğsümüzü kabartan herhangi bir projeye imza attıklarını duymadık, görmedik. Velev ki atmış olsun, önemli olan şu anda böyle bir terör örgütünün yanında yer alıyor musun, almıyor musun? Asıl ölçü bu. Sadece işte böyle kendi ülkesine ve milletine ihanet mahiyetindeki işlerde bunların adlarını işitiyoruz. Ülkemizde akademi dünyasının bu derece çoraklaşmasını, tüm gayretlerimize, teşviklerimize rağmen bu derece verimsiz hale gelmesinin sebebini bu tür vesilelerle çok daha iyi anlıyoruz. Bunların ağababaları da böyleydi. Tanzimat'tan beri aynı yolun yolcusu olan bu kesimin tek vasfı Osmanlı döneminde Osmanlı düşmanı olmak, Kurtuluş Savaşı'nda Milli Mücadele'ye karşı olmak, Cumhuriyet döneminde de millet düşmanı olmaktır. Bunların özellikleri bu. İsimler değişiyor ama zihniyet aynı."
"Milletin sağladığı imkana saygınız olsun"
Yönelttikleri eleştiriler karşısında söz konusu akademisyen güruhunun hemen düşünce özgürlüğü diye feryat etmeye başladığını belirten Erdoğan, "Siz eleştirince düşünce özgürlüğü, ben eleştirince düşünce özgürlüğüne saldırı öyle mi? Bunlar sadece vicdansız değil aynı zamanda kusura bakmasınlar ahlak yoksunu. Birazcık aydın namusu taşıyan, eleştirdiği kadar eleştirilmeyi de hazmeder. Birazcık ilkeli olan ülkesinin ve milletinin karşı karşıya olduğu duruma bakarak safını ona göre belirler. Çünkü siz bu milletin sağladığı imkanlarla bu devletin okullarında eğitim görerek, bu devletin kurumlarında kariyer yaparak bugünlere geldiniz. Şimdi millete ihanet ediyorsunuz. halen de aynı imkanlarla hayatınızı sürdürüyorsunuz. Hiçbir şey değilse bile yediğiniz ekmeğe, milletin size sağladığı imkana saygınız olsun" diye konuştu.
"Bunların kalpleri mühürlü"
"Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi"nin bildirisine imza atan akademisyenlere yönelik eleştirilerini sürdüren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu akademisyenlere ve onları destekleyenlere sormak istiyorum: Siz, Türkiye'nin birliğinden, beraberliğinden yana mısınız, değil misiniz? Önce bu soruya samimi bir cevap verin. Şayet ülkenin birliğinden yanaysanız, niçin vatandaşlarımıza hayatı zehir eden, güvenlik güçlerimize saldıran terör örgütünün jargonuyla konuşuyorsunuz? Akademisyene, aydına, ciğeri beş para etmez bir terör örgütünün maşalığını yapmak yakışır mı? İmzaladığınız metnin mahiyetini bilmiyorsanız ayrı bir felaket, bilerek imza atıyorsanız ayrı bir felaket. Bunun adı eleştiri değil ki. Bunun adı terör örgütü propagandası. Bunun böyle olduğunu da hani akademisyenseniz en iyi sizler biliyor olmalısınız. Devlet, evinin kapısında, penceresinde, damında, balkonunda, sokağında, mahallesinde, okulunda terör örgütünün her türlü baskısına, şiddetine maruz kalan vatandaşının yanında olmayacak mı? Bu soruya; 'ama', 'fakat' demeden bir cevap vermenizi bekliyorum. Elbette bu güruhtan hakkaniyetli bir cevap gelmeyeceğini biliyorum. Çünkü bunların kalpleri mühürlü."
(Sürecek)
Son Dakika › Politika › Cumhurbaşkanlığında Muhtarlar Toplantısı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?