Diyarbakır'da bir resim sergisi açılışına katılan BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulunurken, son zamanlarda milletvekilliği dokunulmazlığı hakkında da bir açıklama yaparak, "Kürsü dokunulmazlığı hariç, parlamentodaki vekillerin dokunulmazlığı olmaması gerekiyor" dedi.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kültür Müdürlüğü sergi salonunda düzenlenen "Arka Bahçe" isimli resim sergisinin açılışına katılan BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve Osman Baydemir resimleri tek tek inceleyerek yorumlar yaptı. Resim sergisinin gezilmesinin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Demirtaş, ilk olarak dokunulmazlık konusuna değindi. Kürsü dokunulmazlığı hariç, parlamentodaki vekillerin dokunulmazlığı olmaması gerektiğini belirten Demirtaş, "Sadece sözler, ifade özgürlüğü
kapsamında bir dokunulmazlık savunuyoruz. Bununla birlikte biz bir yandan bunu savunurken, bir yandan da bürokratların dokunulmazlıklarını artıracak ve yargı bağımsızlıklarını güçlendirecek düzenlemelere de evet demek kendi ilkelerimizle çelişmek olur. Zaten MİT yasasına biz meseleyi şöyle tariflemiştik. Biz orada Başbakanın yetkisini artırmak yerine heyetin yetkisini artıralım demiştik. Şu anda
Başbakan yetkileri arttı. Müzakere yapacak heyetin, olayı bir yeniden müzakere sırasında herhangi bir yetkisi
yok. Müzakereyi meclisi ya da hükümet adına yürütme konusunda herhangi bir yetkisi yok. Sadece soruşturma açılıp açılmasına Başbakan'ın yetkisi artmış oldu. Şimdi bu dokunulmazlıkların giderek, bürokrasinin başka aşamalarına da sirayet ettirilmesi doğru olmaz. Biz desteklemeyiz böyle bir düzenlemeyi" dedi.
"HÜKÜMET İLE PKK ARASINDA SAĞLIKLI MÜZAKERELER YÜRÜTÜLMÜŞ OLSAYDI BUGÜN TOPRAK ALTINDA OLAN BİNLERCE GENÇ, ANASININ BABASININ YANINDA OLACAKTI"
Demirtaş, Hükümet ile PKK arasında sağlıklı bir müzakerenin yürütülmüş olması halinde 30 yıldan bu yana ölen bir çok kişinin anne ve babasının yanında olabileceğini belirterek, "Sürekli bir temennimiz ve çağrımızdır. Aslında geçmiş dönemde 30 yıl devam etmiş savaş, çatışma süresincede vicdanı olan herkes bu çağrıyı yaptı. Devlet hükümet adına bir heyetle PKK adına bir heyet kesinlikle geçmişte görüşmüş olsalardı ve sağlıklı müzakereler yürütülmüş olsaydı bugün toprak altında olan binlerce genç, anasının
babasının yanında olacaktı, bu sorunda çözülmüş olacaktı. O yüzden vicdanı olan, gerçekten de meselelere insani bakan, insana değer veren herkesin yapması gereken bir çağrıdır. Biz de bu çağrıyı sürekli tekrarlıyoruz. PKK ile hükümet, devlet bu işi görüşerek, konuşarak müzakere ederek, bir masanın etrafında çözmek zorundadırlar. 50 yılda 100 yılda savaşılsa, çatışılsa sorunlar sonuçta dönüp dolaşıp, konuşularak diyalogla çözülecektir, biz buna inanıyoruz. Ki geçmiş dönemde son 3 yılda müzakerelerin yapılmış
olması, tartışmaların yürütülmüş olması gösteriyor ki, konuşulmayacak bir mesele değil. Müzakereden ilk etapta sonuç alınmadı diye de, vazgeçmemek gerekir. Bu nedenle bu kritik dönemlerde hükümetin müzakere konusunda atacağı adım bizce çok önemlidir. Çünkü bazı hükümet sözcüleri, 'Gerekirse tekrar Öcalan'la görüşürüz, KCK ile görüşürüz' şeklinde açıklamalar yaptılar. 'Oslo görüşmeleri tekrar yapılabilir' dediler. Şimdi burada ne zaman gerektiği, ne zaman gerekeceği çok önemlidir. Gerekmesi için kaç kişinin
daha ölmesi gerekir. Şu gün gerekmiyorsa, gerekmeyecekse başka ne zaman gerekecek. O nedenle aydınların, yazarların, gazetecilerin diyaloga, müzakereye ilişkin yaptıkları çağrılar çok önemlidir. Bu sesler yükseldikçe, çoğaldıkça, onurlu ve kalıcı barışı yakalamak daha mümkün olur" dedi.
Geçtiğimiz gün düzenlenen Kürt Konferansı'nda çalınan Kürtçe "Ey rakip" marşının çalınmasına ise Demirtaş, "Kürtlerin kendilerini özgü kutsal değerleri vardır. Bunların bu topraklarda Türkiye'de özellikle horlanmış olması, yasaklanmış olması bu değerleri, değer olmaktan çıkarmaz. Herkes birbirinin değerlerine saygı duymaladır. Mahabat Kürt Cumhuriyeti kurulduğu dönemde ulusal bir marş olarak kabul edilmişti ve kürtler onu bir ulusal değer olarak kabul ediyorlar" dedi.
"BAŞBAKAN'I NEVRUZ'A İŞ OLSUN, LAF OLSUN DİYE DAVET ETMEYİZ"
Başbakan'ın istemesi durumunda kendisini Diyarbakır'daki Nevruz kutlamalarına çağırabileceklerini dile getiren Demirtaş, "Başbakan gelmek isterse Diyarbakır'daki Nevruz'a davet ederiz. Ben bu açıklamayı yaptığı o günden bu yana kendilerinden bir mesaj almış değiliz. İş olsun, laf olsun diye de davet de etmeyiz. Gerçekten yeni bir sürece başlatmak istediğine dair bir mesaj almış olsaydık niye olmasın? Memnuniyetle tabii ki davet de ederdik. Ama nihayetinde biz Nevruz etkinlikleri ve kutlamaları ile ilgili
olarak yürüttüğümüz tartışmalarda son planlamayı henüz çıkarmadık. Ama bu yıl 130 merkezde en geniş katılımlı nevruz etkinlikleri yapılacak" dedi.
"BU YIL NEVRUZ KUTLAMALARI MİTİNG ŞEKLİNDE OLACAK"
Demirtaş, bu yıl Nevruz
kutlamalarının daha çok miting şeklinde olacağını belirterek, "Fakat şu tartışmaları mahallelerde, halk toplantılarında, bütün il, ilçe teşkilatlarımızda duyuyoruz. Bu yıl gerçekten çok büyük acılar yaşadı halkımız. 30 yıldır yaşıyor ama bu yıl kadar trajedinin üst üste geldiği herhalde son yıllarda başka bir yıl yoktur. Halen morglarda cenazeler var. Ortasu katliamı yaşandı, binlerce insan tutuklandı içeriye atıldı. Böyle bir atmosferde acaba Nevruz kutlamaları şenlik, müzik
şeklinde mi olur? Yoksa, daha çok siyasal mesajların ortaya çıktığı güçlü mitingler şeklinde mi olur? diye bir tartışma var partimiz de. Bu tartışmayı dikkate alacaktır. Elbette ki geniş katılımlı mitingler, siyasal mesajın güçlü, Nevruz'un direniş ruhunun etkinlikler mutlaka yapılacaktır. Ama belki geçen yılki formatlardan biraz garklı olabilir. Sanatçıların veya müzik içerikli kutlamaların biraz daha düşük olduğu, siyasal mesaj
savaşılsa, çatışılsa sorunlar sonuçta dların öne çıktığı bir nevruz formatı
olabilir. Birkaç gün içerisinde detaylı planlamalar ortaya çıkmış olacak. Ağırlıklı görüş olarak Nevruz'da kutlama yerine miting şeklinde gelişiyor. Çünkü gerçekten de
çok kritik bir döneme giriyoruz. Biz akan kanın durabilmesi, sağlıklı bir müzakere ve diyalog sürecinin başlaması için sağlıklı, güçlü bir siyasal perspektif, güçlü bir siyasal halk iradesini bir kez daha ortaya çıkarmak istiyoruz. Nevruz bunun güçlü mesajını vermek için önemli bir fırsattır" diye konuştu.
"SANATIN TERÖRLE ŞİDDETLE, ŞİDDETİN DE SANATLA, TERÖRLE BİR ALAKASI OLMAZ"
Demirtaş son olarak İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'e gönderme yaparak, "Sergi'deki eserler Diyarbakır'da yeniden yorumlanıyor. İsmi de çok etkileyici. Biliyorsunuz İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, terörün arka bahçesi olarak sanatı tanımlamıştı. Zannedersem kendilerin bundan yola çıkarak, 'Arka bahçe budur işte' demişler. Sanat budur, sanatın terörle şiddetle, şiddetin de sanatla, terörle bir alakası olmaz. Sanatın düşüncenin, demokratik siyasetin terör olarak tanımlanması, düşüncenin ne kadar yanlış
olduğunu ortaya koyuyor. Burada ortaya çıkan sanat eserleri şunu da gösteriyor ki, aslında eğer toplumda yaşamın her alanında şiddeten arınmak istiyorsak, toplum daha fazla
sanatla tanışmak durumundadır. Hayatında hiçbir şekilde resimle tanışmamış kadınların bu kadar güçlü eser ve yorumları aslında sanatın çözüm gücü açısından çok önemli bir araç olduğunu gösteriyor. İçişleri bakanının son derece mahcup eden bir eser çalışması olmuş. Arka bahçe dediğiniz budur işte içişleri bakanı bu faaliyetleri terör
faaliyetleri olarak tanımlıyor. Ben daha öncede grup toplantısında söylemiştim sıfatı Bakan ama sıfatına baksanız pekte Bakan sıfatı yok kendisinde" dedi.
Büyükşehir belediye Başkanı Osman Baydemir ise yapılan resimlerin birer kartpostallarını çıkarttıklarını ve bu kartpostalların ilkini cezaevindeki arkadaşlarına göndereceğini belirtti. - DİYARBAKIR
Son Dakika › Politika › Demirtaş'tan Gündeme İlişkin Açıklamalar - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?