Bilgisayar oyunları ne kadar bağımlılık yapıcı? İşte bu soru, oyun oynamayı sevenlerin sayısı arttıkça daha çok sorulur oldu.
Bir eğlence aracı olarak bilgisayarın ve bilgisayar oyunlarının ön plana çıkması beraberinde yeni sorunları ortaya çıkarttı. Bu makalemizde CHIP Online okurlarını bilgisayar oyunu bağımlılığı hakkında bilgilendirmeyi amaçlıyoruz.
Bilgisayar oyunları çok eğlencelidir, başına oturduğunuzda ve gerçekten eğlendiğinizde zamanın nasıl akıp geçtiğinin farkına varmazsınız. Bir saat daha, biraz daha, bu bölümü de geçince şeklinde ertelemeler ile oyun süresi planlananı aşar.
Bazı oyuncular yeter demeyi bilir ve oyunun başından kalkıp günlük hayatın koşuşturmacasına devam eder. Ama bazı oyuncular için bilgisayar oyunlarının başından kalkmak gittikçe zorlaşır; oyun bağımlılık halini alır.
Bilgisayar oyunu oynamak eğlendirici ve tatmin edicidir. Oyunların beyinde mutluluk hormonu salgılattığı, ödül ve başarı duygusu uyandırdığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
Bu tatmin duygusu ile gittikçe uzayan oyun saatleri, uyku düzenini bozduğunda vücudun dengesi de bozulur. Uyku esnasında salgılanan hormonların düzenleyici etkisi olmaksızın geçen günler, o tatminin yerini oyun oynamaktan alınan tatminle yer değiştirmesine sebep olur.
Oyuncu günlük hayattaki önemli işlerini yapmamaya, ertelemeye başlar. Ertelemenin dozu arttıkça oyuncu günlük hayatta, ailede ve toplumda işlevini yerine getiremez hale gelir. İşte bu bir sorundur, aile huzursuz olur. Dersler ya da iş aksamaya başlar. Yorgunluk ve düzensizlik bütün hayatı olumsuz etkiler.
Oyunlardan kopamamak, sorumlulukları bir kenara itip hayatı umursamamak oyun bağımlılığıdır. Bir insan günde 20 saat oyun oynayıp başka hiçbir şey yapmıyorsa durum kötü demektir.
Bir oyuncunun nadiren uzun süre oyun oynaması ya da bir tatil gününü oyunla geçirmesi, çok zararlı olmasa da basında yer alan bazı haberler insanları korkutuyor. 50 saatten fazla Starcraft oynayan bir Koreli oyuncunun ölüm haberi bunlardan birisi. Bu tür olaylar çok nadir olmasına karşın büyük ilgi çekiyor. Bu yüzden de basının gündeminden uzun süre düşmüyor. Aynı habere farklı kaynaklarda, ilerleyen zamana karşı yer verilmeye devam ediyor. Bu da oyunlara yabancı olan insanları korkutuyor.
Korkunun sonucunda da önyargılar oluşuyor. Birkaç saat fazla oyun oynayan bir oyuncu bu yüzden baskı görebiliyor. Morali bozulabiliyor ve "Acaba oyun bağımlısı mıyım?" diye korkabiliyor.
Oyun bağımlılığından daha büyük bir tehlike bu tür önyargılar oluyor. İnsanlar anlamadıkları ve korktukları bir şeyi yasaklamak istiyor. Bilgisayar oyunlarının yararı ve zararı tartılmıyor. Hesap kitap olmadan, bilgi olmadan fikir olduğunda, bu şüphesiz herhangi bir bağımlılıktan daha zararlı oluyor.
Bilgisayar oyunlarının bağımlılık yapabildiği bir gerçek. Ancak araştırmacılar bu bağımlılığı yeterince detaylı araştırmadan, analizlerini alkol ve uyuşturucu bağımlılığı gibi kimyasal bağımlılıklar ile kıyaslayarak, benzetmeler yaparak açıklıyor. Bu açıklamalar da cehaleti körüklüyor. Çünkü doğru mu, değil mi diye yeterli çalışma yapılmış değil.
Kimyasal bağımlılığa bağlanma sebebi de beyinde dopamin salgılanmasına yol açması. Ama unutulan şey şu ki pek çok aktivite beyinde kimyasal salgılanmasına sebep olur, yemek yemek ve uyumak da dahil.
Oyun bağımlılığının kimyasal bağımlılıklar üzerinden insanlara açıklanmasında ve korkutulmasında büyük bir yanlış vardır. Alışkanlık olarak bağımlılık yaptığı doğru ancak benzetilen sigara, uyuşturucu ya da alkol bağımlılığı gibi bünyede dolaşmaya devam eden bir kimyasal kalıntısı yok.
Kimyasal uyuşturuculardan kurtulmaya çalışan bağımlılarda uzun ve sancılı bir detoks süreci vardır. Kimyasalın vücuttan atılması gerekir. Oysa oyun bağımlılığında böyle bir durum söz konusu değil. Sigarada nikotin, kahvede kafein gibi alışkanlık yapan bir kimyasal, oyunlardan bünyeye alınmaz. Salgılanan dopamin, başarı hissi uyandırır ve dışarıdan alınmaz, aktiviteyle sağlanabilir.
Yani oyun alışkanlığını bırakmak, bu bağımlılıktan kurtulmak basit bir irade ve yapacak daha iyi bir şeylere bağlıdır. Çünkü oyun bağımlılığı işsizlik, amaçsızlık gibi sıkıntılar yüzünden kişinin kendi kendisini soktuğu bir kısır döngüdür. Yapacak daha iyi bir şey olmadığı için eğlence olmaktan çıkıp bağımlılık halini almıştır.
Bağıımlı olduğunu düşünen oyuncuların neredeyse tamamı, Türkçe tabiriyle evham yapmaktadır. Daha önce belirttiğimiz gibi medyada ve toplumda biraz fazla yankı bulan olaylar, hastalıktan çok hastalık korkusunun yayılmasına sebep olmaktadır.
Sorunu olduğu düşünen ve bunu takıntı haline getiren birisi gerçekten sorun sahibi olur. Oyun oynamayı çok sevmek ve uzun süre oynamayı istemek bir hastalık değildir. Gece vakti mutfakta atıştıran, bu son dedikten sonra bir dilim daha pasta yiyen bir insan ille de yemek bağımlısı değildir. Ancak her şeyin fazlası zararlıdır ve dozunu kaçıran insan, dozunu kaçırdığı her ne olursa olsun bundan zarar görecektir.
Toplumun bilgisayar oyunları konusunda bilgisizliği de korkuyu harmanlamaktadır. İşsizlik, parasızlık, ailede geçim sorunları, gelecek kaygısı gibi bütün psikolojik etkenler, oyun bağımlılığının sırtına yıkılmaktadır. Evden çıkacak parası olmayan biri hep oyun oynuyorsa buna bağımlılık denemez.
Toplumda oyuncuların anlaşılamaması nasıl toplumda oyunculara karşı korku ve baskı doğuruyor.Oyuncular çevreleri tarafından kolaylıkla "bağımlı" olarak nitelendirilmekte, olumsuz etkilenmektedir.
İşi, ailesi bir düzeni olup da bütün bunları oyun oynamaktan umursamayan gerçek bağımlılar, hayattan tamamen kopanlar da vardır. Bu bağımlılar çevrelerindeki insanları uzaklaştırırlar.
Oyuncunun topluma karşı anlayışsızlığı ve sorumluluklarından kaçması da büyük bir sorun teşkil eder. Bu daha da fazla toplum baskısı, çatışma ve sorun oluşturur.
Sonuçta bilgisayar oyunu bağımlılığı gerçek olmakla birlikte, konu üzerine yeterli araştırma yapılmamıştır. Çünkü "uzman" denilen insanların açıklamaları birbiriyle tutarsızdır. Hem duyarsızlık, hem de aşırı tepkiler, henüz tam anlamıyla vakıf olunmayan bu konuda tehlike arz etmektedir. Bu konuda sakin, ağırkanlı ve kontrollü olmakta fayda vardır.
Bilgisayar oyunlarının beyin aktivitesini arttırdığı, beyni esnek ve genç tutmak için faydalı olduğu da bilinmektedir. Örneğin 80 yaşındaki bir insanın yeni bir dil öğrenmesi ve bunu yaparken zorlanması zihinsel olarak 20 yaş gençleşmesi demektir.
Beyin bir kas gibi çalıştıkça güçlenir ve yeni bir bilgisayar oyunu oynamayı öğrenmek beyin için faydalıdır. Öte yandan aynı oyunu tekrar oynamak uzun vadede faydasını kaybettiği gibi vakit yemeye, oyuncuyu tatmin etmemeye başlar. Can sıkıntısından vakit geçirmeye dönüşür ve oyuncu eğlenmediği halde oynar. Bu zararlı bir bağımlılığın başlangıcıdır.
Oyunlar hayattaki diğer şeylerle dengelendiği sürece faydalıdır. İnsanın hayatı sadece iş, okul ve ev olmadığı gibi sadece oyun da değildir. Çeşitlilik hayatın baharatıdır ve kesinlikle gereklidir. Zengin bir yaşam, çeşitli bir yaşamdır; kişinin hayatla olan ilgisinin canlı olması gerekir. Bu da tek bir alanda saplantılı tekrarlar ile elde edilemez.
Sonuçta bağımlılık için endişelenmek yerine bol meşgale edinmek, çok çalışmak, iyi eğlenmek ve bir o kadar da iyi dinlenmek gerekiyor.
Son Dakika › Teknoloji › Oyun Bağımlısı Mısınız? - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?