CHP İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'na yapılan saldırıyı hatırlatarak, "Gerginliklere son verilsin!" çağrısı yaptı.
Yazılı bir açıklama yapan Susam, şu görüşlere yer verdi:
"Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na mecliste yapılan saldırıyı kınıyorum. Yapılan saldırı topluma egemen olan şiddet dilinin ulaştığı boyutları en çıplak haliyle bir kez daha gözler önüne sermiştir.
Yaşanan bu olumsuz olayın her bir vatandaşın kendisine "Toplumda hızla artan şiddet karşısında ben ne yapmalıyım" sorusunu sorması için vesile olarak görüyorum. Ancak bu soruyu en başta siyaset kurumunun mensuplarının sorması gerektiğini düşünüyorum. Şiddet toplumumuzda yaygın biçimde kendini göstermektedir. Kadına şiddet, çocuğa şiddet, taraftar şiddeti, toplumsal olaylarda polisin uyguladığı şiddet,
anayasal haklarını kullananlara karşın uygulanan şiddet yaşamın her noktasında karşımıza çıkar noktaya gelmiştir.
Şiddetin gündelik yaşamın içine bu kadar girmesinin, bir lisan haline gelmesinin psikolojik, siyasal, ekonomik, sosyal nedenleri olabilir. Bu nedenlerin bulunup ortadan kaldırılması için uzun vadede siyaset kurumunun önderliğinde medyanın, bilim çevrelerinin, sivil toplum örgütlerinin ortak bir mücadele içine girmesine ihtiyaç bulunuyor. Bu ihtiyacın altını kalın çizgilerle çiziyor ve herkesi konunun önemine inanarak çözüm üretmeye davet ediyorum. Ancak kısa vadede henüz yerel seçimden atmosferinden çıkmadan, Cumhurbaşkanlığı gibi çok önemli yeni bir seçimin atmosferine gireceğimiz bugünlerde siyaset kurumunun gerginlik ve şiddet dilini kaldırmak amacıyla, samimi duygularla adım atmasına ihtiyaç bulunmaktadır.
Öncelikle Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan'ına, yüce Meclis'in çatısı altında yumruk atılmıştır. Bu konuda daha net bir tutum sergilenmeli, geçmiş olsun telefonuyla ya da mesajla geçiştirilmemelidir.
Devletin, hükümetin ve sivil toplum örgütlerinin bu saldırıdan ders alması gerekmektedir. Bu alanda gerçekçi tedbirler alınmazsa şiddet kullanmanın normalleşeceği, şiddetin şiddeti doğuracağı bir dünyanın kapısını aralamış oluruz.
Birinci derecede sorumluluk siyaset kurumunun ve parlamentonundur. Parlamentoda yapılan konuşmalar ve milletvekilleri arası lisan; şiddeti teşvik eder hale gelmemelidir. Konuşmalara tahammül artmalı, fikre fikirle cevap verecek bir ortam oluşturulmalıdır. Gayrı ciddi ve kavgacı görüntü parlamentoya prestij kaybettirir, parlamenterlerin vatandaş nezdinde inandırıcılığını tartışılır hale getirir. Neticede Meclis'te yumruklaşma varken, toplumdaki şiddeti önlemeyle ilgili yasal çalışma kimseyi ikna edemeyecektir. Bugün kadar kavgaları kimin çıkarttığının, kimlerin müdahil olduğunun, kimin ilk yumruğu attığının hiçbir önemi de yoktur; konuyu böyle bir mecraya çekmenin de kimseye bir yararı yoktur. Meclis'teki her siyasi parti grubu kendi içinde özeleştirisini yapacak siyasi tecrübeye sahiptir. Sadece özeleştiriyi yapacak içtenliğe ihtiyaç bulunmaktadır. Parlamento çalışmalarında önümüzde son derece önemli yasalar var. Sağlıklı bir çalışma ortamının tesisi için siyaset dilinde şiddete son veren anlayışı el birliğiyle egemen kılmaya ihtiyaç bulunmaktadır.
Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi bu konu daha fazla önem arz etmektedir. Cumhurbaşkanlığı; milletin birliğini temsil eden, tüm toplumu kucaklayan bir makamdır. Böyle bir makamın seçim sürecinde gerginlik, kutuplaşma ve şiddet dilinin değil; barışçı ve uzlaşmacı bir lisanın egemen olması gerekmektedir. Kutuplaşmanın hakim olduğu, gergin bir ortamında seçilen Cumhurbaşkanı, hem Anayasal görevlerini yapmada hem de devletin ve milletin birliğini temsilini sağlamada zorlanacaktır.
Gerginlik ortamını sona erdirmede somut adım atılmalıdır. Bunun için en başta Genel Başkanımıza yapılan saldırıya karşı daha etkin bir tutum takınılmalıdır. Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakan -mümkünse- Genel Başkanımızı makamında ziyaret ederek, şiddet ortamına karşı tüm topluma birlik ve beraberlik mesajını vermesi uygun olacağını düşünüyorum. Dört siyasal partinin Grup Başkanvekilleri ortak açıklamalarla genel başkana yapılan şiddet karşısında kararlılıklarını dile getirmeli, grupları bu konuda etkin biçimde şiddet karşısında ortak tavır almaya teşvik etmelidir. Basından, sivil toplumdan ve meslek örgütleri güçlü bir ses vererek bundan sonraki sürece daha yoğun katkı koymalıdır. Bu açıklamayı yapmayı mevcut siyaset dilinden rahatsız olan bir parlamenter ve ülkemin gücünü doğru yerlere kullanmasını isteyen sorumlu bir yurttaş olarak zorunlu buldum. Saygılarımla" - İZMİR
Son Dakika › Yerel › Chpli Susam'dan Çağrı: 'Gerginliklere Son Verilmeli!' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?