Kültür ve Turizm eski Bakanı Ertuğrul Günay İstanbul Surları hakkında, "İstanbul'da inşaat hamlesi, imar ve ihya hamlesinin biraz önünden gidiyor. İstanbul'da değil Taksim Meydanı'na, Sultanahmet Meydanı'na AVM yapacak bir yaklaşım var. İstanbul çok değerli bir toprak, ama inşaat faaliyeti çok hızlı gidiyor ve tarihi dokuyu koruma konusunda biraz geriden gidiyoruz" dedi.
Kültür ve Turizm eski Bakanı Ertuğrul Günay, CNN Türk'te yayınlanan 360 derece programında Şirin Payzın'ın sorularını yanıtladı. Günay, Sarai Sierra'nın öldürülmesi ile gündeme gelen İstanbul surları hakkında konuya ilişkin değerlendirmelerde bulundu. İstanbul'un surlarının 22 kilometrelik bir alanı kapsadığını belirten Günay, "Şu anda konuştuğumuz Topkapı Sarayı'nın eteğindeki surlarda bunların bir bölümü" diyerek şunları kaydetti: "Ama İstanbul'un surları bundan çok daha geniş bir alan. Ayvansaray'a kadar gidiyor. Kara tarafından dolaşıyor Yedikule'ye kadar gidiyor, Marmara tarafından Ahırkapı'ya geliyor, oradan Sirkeci tarafına ve Gülhane'ye geliyor. Surların, Ahırkapı'dan Sirkeci'ye gelen bölümü, hem İstanbul Surları'nın bir parçası hem de Topkapı Sarayı'nın, Suri Sultaniye'nin bir parçası. Şu anda konuştuğumuz alan İstanbul surlarının sınırlı, ama özel bir bölümü. Bazı alanlarda korunmuş, bazı alanlarda yanlış restorasyon, bazı alanlarda da bakımsızlık ve kötü kullanım var. Çeşitli kamu kurumlarının denetimine terk edilmiş, hatta denetimsiz kalmış alan. Topkapı Sarayı'nın çevresindekilere sadece Suri Sultaniye diyoruz. Sierra'nın ölüsünün bulunduğu kısım Topkapı Sarayı'nın yani Suri Sultaniye'nin deniz tarafında ki bölümü. Bu alan ne yazık ki çok bakımsız bir alan."
Surların büyük bölümünün İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne ait olduğuna vurgu yapan Günay şöyle devam etti: "Surların deniz tarafı İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde. Sultanahmet tarafında ki giriş kapısının iki tarafındaki surlar bakanlığın koruması altında. Biz orada bir takım iyileştirmeleri geçmişte yaptık. Ama deniz tarafında ki, banliyö trenin alt tarafında kalan alanlar Büyükşehir'in koruması altında olduğu için bizim oraya müdahale etme şansımızda yoktu. Doğrusu imkanlarımızda çok yetmiyordu. Topkapı Sarayı'nın içinde 2008'den bu yana çok büyük iyileştirmeler yaptık. Saray'ın içinde gecekondular vardı, çeşitli kurumların işgalleri vardı, otoparklar vardı, spor kulübü işgalleri vardı, çeşitli bakanlıkların kullandığı ya da kullanır gibi yaptığı çeşitli depolar vardı. Bunların hepsini kaldırdık. Deniz tarafındaki surlar çok korumasız olduğu için ben bunu yazılı ve sözlü olarak arkadaşlarımdan rica ettim, ya bizim tarafımızdan ya da kendileri tarafından iyileştirilmesi konusunda. Ama ne yazık ki bir sonuç alamadık."
SAYIN BAŞBAKANIMIZA BİR CD VERDİM
Günay, İstanbul'da sorumluların öncelik vermediğini belirterek, "İstanbul'da çok çalışma yapılıyor, kimsenin hakkını inkar etmek istemem. Ama Topkapı Sarayı'nın çevresinin iyileştirilmesi konusunda, bir an önce burada önlem alınması konusunda uyarmaya çalıştım arkadaşlarımızı" diyerek sözlerini şöyle sürdürdü: "Çünkü Topkapı Sarayı içinde tehlike teşkil ediyor. Oradan içeriye rahat girip çıkılması, içeride evsizlerin yurtsuzların barınması, bir takım hurdacıların oraya topladıklarını yığmaya çalışması sadece surlar açısından ve yoldan geçenler açısından çirkin ve güvenliksiz bir ortam değil, aynı zaman yukarıda bizim en büyük hazinemiz olan Topkapı Sarayı içinde oldukça sıkıntı verici bir alan. Ben durumun vahametini bir kamera ile tespit ettirdim ve sayın başbakanımıza bir CD verdim."
SARAY İÇİN GÜVENLİKSİZ
Günay, surların sahil yoluna bakan tarafının protokol yolu olduğuna vurgu yaparak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yerli yabancı havalimanına gelirken giderken o yol kullanılıyor. Hem onlar için güvenliksiz, hem saray için güvenliksiz. Onun için belediyeden kendileri yapması ya da bize devredilmesi konusunda olumlu yanıt alamayınca, arkadaşlarımı gönderdim. Polisin de yardımıyla içeriye girildi, işgaller, evsizler yurtsuzlar, içerideki hurda malzemeler, bütün olanlar, o dehlizler, tüneller kamera kaydıyla tespit edildi. Bende o kayıtları sayın başbakana özel bir biçimde sundum. Aldığım harici bilgilere göre de başbakan bir an önce ilgilenilmesi konusunda belediyeyede talimatlandırdı. Ama bu arada bu sevimsiz olayda vuku buldu. Bizim dilimizde bir söz vardır, 'bir musibet, bin nasihatten iyidir' diye. Maalesef böyle bir musibetle karşı karşıya kaldık."
3 BİN METRESİNİN, 5 BİN METRESİNİN İYİLEŞTİRİLMESİ YETMİYOR
"İstanbul'un bir konuğunun orada vahim biçimde canının yitirmesi, İstanbul'un önemli bir sorununa dikkate almamızı sağladı" diyen Günay, "Bir haksızlık yapmak istemiyorum. Elbette belediyeler önemli çalışmalar yapıyorlar. Ama İstanbul'un surları toplam alanı 22 kilometre. Bunun 3 bin metresinin, 5 bin metresinin iyileştirilmesi yetmiyor" diye konuştu.
SİRKECİ'DE MÜCEVHER GİBİ BİR GAR BİNASI
Belediyelerin surları iyileştirecek projelerinin olduğunu belirten Günay, Marmaray projesine de dikkat çekerek, "Zaten Yenikapı'dan Sirkeci'ye gelen demiryolunun kalkması söz konusu. Demiryolu kalkması sonucu önemli bir kullanım alanı ortaya çıkacak. Orada yine bizim zorlayarak boşalttırdığımız zührevi hastalıklar hastanesi var. Oda belediyenin kontrolünde. Orayı da istedik, ama alamadık. Belediye orayı istirahat merkezi olarak değerlendirmeyi planladı, ama henüz bir gelişme olmadı. Sirkeci'de mücevher gibi bir gar binası var, önündeki benzin istasyonu kaldırılsın istedik ama olmadı" dedi.
İSTANBUL'UN YÖNETİMİNDE BUNUN ÖNCELİK TAŞIDIĞINI DÜŞÜNÜYORUM
Günay, surların onarılmamasında sebebin Bizans dönemine ait olmaları yönündeki bir soruya ise şu değerlendirmelerde bulundu: "5 yılı aşkın görev süremde Anadolu topraklarında hangi dönemden, hangi inançtan, hangi kültürden kalmış olursa olsu ne varsa hepsi bizimdir. Hepsi insanlığın bize emanetidir gözüyle baktım, kiliseyi, camiyi, medreseyi, manastırı, Pagan tapınağını birbirinden ayırmaksızın ayağa kaldırmaya çalıştım. Ama bazı zihinlerin altında bu tür ipotekler olabilir ya da başka bir öncelik sıralaması olabilir. İstanbul'da inşaat hamlesi, imar ve ihya hamlesinin biraz önünden gidiyor. İstanbul'da değil, Taksim Meydanı'na, Sultanahmet Meydanı'na bile AVM yapacak bir yaklaşım var. Bunu bakan olduğum süreçte de söyledim. İstanbul çok değerli bir toprak ama inşaat faaliyeti çok hızlı gidiyor ve tarihi dokuyu koruma konusunda biraz geriden gidiyoruz. Bunu kendimi de katarak söylüyorum. Yapmamız gereken Türkiye bütününde, İstanbul bütününde çok iş var. İstanbul Surları UNESCO koruması altında ki tarihi varlıklardan bir tanesidir. Biz bunları ayağa kaldırsak inanılmaz bir ziyaretçi kitlesi sadece İstanbul surları için gelir.
Yedikule tarafındaki Altınkapı sultanların zafer kazandıkları zaman kullandıkları kapıdır. Ama onun önündeki bostanları kapıyı engelliyor. Ben İstanbul'un yönetiminde bunun öncelik taşıdığını düşünüyorum. Ama başka arkadaşlar sanırım bu önceliği görmüyorlar. Onların başka öncelikleri var."
BELEDİYELER, KÜÇÜK OY KÜMELERİNE TAVİZLER VERMEK ZORUNDA
Günay surların Kültür ve Turizm Bakanlığı'na geçmesinin daha doğru olacağını belirterek, "Surların Kültür ve Turizm Bakanlığı'na geçmesinin daha doğru olacağını düşünüyorum. Çünkü belediyeler, küçük oy kümelerine, orada ki işgallere tavizler vermek zorunda kalırlar. Surların üzerinde binalar var, bostanlar var, belediyenin işlettiği lokaller var. Belediyeler bunları çıkarmak konusunda her zaman mütereddittir. Çünkü orada bir oy grubu vardır. Daha merkeze bakana bir bakanlık, daha yaptırım uygulayabilir ve sonuç alabilir" diye konuştu.
Son Dakika › Dünya › Günay: Tarihi Dokuyu Koruyamıyoruz - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?