Türkiye'de liseyi bitirdikten sonra lisans eğitimi için geldiği Almanya'da biyoteknoloji konusunda eğitim alan Dr. Aziz Çaylı, biyoteknolojik ilaçların üretimi için bir şirket kurdu. Dünyada çok az sayıda ülkede bulunan biyoteknolojik ilaçların üretim altyapısını tasarlayan Çaylı, şirketteki hisselerini devrettikten sonra bu teknolojiyi Türkiye'de yeniden üretmek amacıyla bir Türk ilaç şirketinde görev aldı. Milli ilaç konusunda daha hızlı yol almak için bu kez biriktirdiği parayla bir laboratuvar kurmaya karar veren Çaylı, İzmir Yüksek Teknoloji Entitüsü kampüsü içinde yer alan İYTE İzmir Teknopark'ta şirketini kurarak çalışmalara başladı.
Biyoteknolojik ilaçların Türkiye'nin geleceği için büyük öneme sahip olduğunu belirten Çaylı, oldukça geç kalınan bu alanın, ülkelerin en büyük ithalat kalemleri arasında yer aldığını söyledi.
BİZ NEDEN YAPMAYALIM
TÜBİTAK raporundaki bilgiye göre 2014 yılında sadece kanser hastalarının kullandığı biyoteknolojik ilaçlar için yıllık 1.6 milyar liralık ithalat yapıldığını, böyle bir ülkede henüz hiç yerli üretimin bulunmamasının büyük eksiklik olduğunu belirten Çaylı, bu alanda oldukça ileri giden İran ve Güney Kore'nin başarısının kendisini tetiklediğini söyledi. "Almanya'dayken 'Türkiye'de bu ilaçları neden yapamayalım, neremiz eksik' diye kendime soruyordum" diyen Çaylı, Türkiye'ye geldiğinde devletin bu alanda çok güzel desteklerinin olduğunu ancak mesafe alınamadığını gördüğünü belirtti.
80 MİLYON DOLARA MAL OLUYOR
İnsanların sabırsız olması, işin kolayına kaçmak istemesi, 1-2 yılda sonuç istemesi ve finans kuruluşlarının da uzun vadeli yatırımlara kaynak ayırmamasının bu başarısızlıkta etkili olduğunu savunan Çaylı, şunları söyledi:
"Bir tek biyoteknolojik ilacın Avrupa kalitesinde geliştirilmesi yaklaşık 80 milyon dolara mal oluyor ve ürün geliştirme takribi 7 yıl sürüyor. Kimse bu kadar süre sonra geri ödemesi olan bir yatırıma destek vermek istemiyor. Buna rağmen vazgeçmedim. Ben de yazlık almak için biriktirdiğim parayı kullanmaya karar verdim. Yatırım etaplar halinde ilerleyecek. Şu ana kadar 1 milyon dolarlık bölümü tamamlandı. İlaç geliştirme bir kişinin yapabileceği bir iş değil, bir grup çalışması gerekiyor. Bu nedenle Almanya'da eski çalışma arkadaşlarımla böyle bir grup oluşturuyoruz. Bir hafta içinde 3 Alman arkadaşımı İzmir'e davet edip hem firmamızı hem de İzmir'in sosyal hayatını tanıttık. Bazı arkadaşlarla ortak çalışma konusunda mutabakat sağladık."
DAHA İYİSİNİ TÜRKİYE'DE ÜRETECEĞİZ
Mevcut ortamda biyoteknolojik ilaç teknolojilerinin AB ülkeleri ve ABD tarafından geliştirildiğini, bu konuda monopol bir piyasanın bulunduğunu belirten Çaylı, şu bilgileri verdi:
"Biyoteknolojik ilaçlar, canlı hücreler kullanılarak üretilmesi nedeniyle oldukça bilgi yoğun bir alan. Türkiye'de bu sektör henüz doğmadı. Bu nedenle yatırım için riskli olarak değerlendiriliyor. Florabio olarak amacımız biyoteknoloiik ilaçların üretiminde kullanılabilecek genel bir platform teknolojisi geliştirmek. Türkiye'nin ilk, dünyanın da sayılı biyoteknolojik ilaç üretim altyapısını oluşturmak istiyoruz. Türkiye'deki ilaç şirketleri bir veya birkaç ilacı geliştirmek icin adımlar atıyor. Bizim amacımız ise ilaç geliştirme değil tüm biyoteknolojik ilaçların üretiminde kullanılacak bir altyapıdan bahsediyoruz. Örneğin bir araba modelini üretmek değil tüm modellerin üretilebileceği bir fabrikayı kurmak istiyoruz. Bir defa bu altyapıyı kurduktan sonra hangi biyoteknolojik ilacı istersek isteyelim en kısa zamanda üretebilecek durumda olacağız. Bu tip platform teknolojisi dünyada oldukça az. ABD ve Avrupa'da belki 5 tane vardır. Bunun bir tanesini de Türkiye'de kurmak istiyoruz. Benzerini Almanya'da 10 yıl önce kurmuştuk. Daha iyisini Türkiye'de kuracağız."
Türkiye'de çeşitli kurumların yürüttüğü biyobenzer ilaç üretim çalışmalarının yurt dışından lisans karşılığı alınan teknolojiler üzerinde yürüdüğüne dikkati çeken Çaylı, "Bizim kuracağımız biyoteknolojik ilaç geliştirme platformu 'Made in Turkey' olacak. En önemlisi de bu. Dünyaya böyle bir teknolojinin Türkiye'de de geliştirilebileceğini kanıtlayacağız" dedi.
MİLLİ DUYGULARLA ÇALIŞIYORUM
Türkiye'nin ilk biyoteknolojik ilaç üretim altyapısı olacak tasarımın 1.5 yıllık bir çalışma sonucu uygulanabilir hale geleceğini aktaran Çaylı, bir kanser ilacını model aldıkları çalışma tamamlandığında hem teknoloji platformu hem de kansere karşı bir biyoteknolojik ilacın ham maddesini geliştirmiş olacaklarını söyledi.
Türkiye'de bilim insanlarının biyoteknolojik ilaç üretimini öğrenme konusunda çok istekli olduğunu vurgulayan Çaylı, "Türkiye'deki insanlarla böyle bir şey yapmak bana zevk veriyor. Burada bu işi yapmamın farklı nedenleri var, bir tanesi de iş keyifli olduğu için. Gerçek amaç para kazanmak olsaydı yurt dışında daha fazla kazanabilirdim. Kendi ülkemde milli duygularla çalışıyorum" diye konuştu.
CANLI HÜCRELER KULLANILIYOR
Kanser, diyabet, romatizma ve kan hastalıkları başta olmak üzere çok sayıda rahatsızlığın tedavisinde kullanımı hızla artan biyoteknolojik ilaçlar, kimyasal ilaçlardan farklı olarak canlı hücreler aracılığıyla üretiliyor. Üniversiteler ve ilaç şirketlerinin büyük bütçeli projeler yürütmesine karşın Türkiye'nin henüz kullanıma giren biyoteknolojik ilacı bulunmuyor. Biyoteknolojik ilaç üretiminde, ABD ilk sırada yer alırken Avrupa ülkeleri, Japonya, Çin ve Güney Kore'nin yanı sıra İran da yaklaşık 20 ilacıyla ön sıralarda bulunuyor.
Son Dakika › Dünya › Milli İlaç İçin Kesin Dönüş Yaptı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?