"Türkiye, Arap Dünyasıyla Yakınlaşıyor, Çözümde Objektif Olamaz"

- MALTA'DA ORTADOĞU BARIŞI KONFERANSINDAN YÜKSELEN SES: "TÜRKİYE, ARAP DÜNYASIYLA YAKINLAŞIYOR, ÇÖZÜMDE OBJEKTİF OLAMAZ"

- -ESKİ RUS BAŞBAKAN PRİMAKOV: "İSRAİL'E BASKI YAPMADAN ORTADOĞU SORUNU ÇÖZÜLMEZ"

Malta'nın Başkenti Valletta'da dün başlayan, "Ortadoğu Barışı için Senaryo ve Modeller" Uluslararası Konferansı, ikinci ve son gününde devam ediyor. Türkiye'den katılımcının olmadığı konferansta, Ortadoğu barışının sağlanmasındaki rolüne değinilirken, Türkiye'nin 'Arap dünyasıyla yakınlaşması' yorumları yapılıyor. Genel olarak Rus katılımcıların altını çizdiği bu iddia temelinde, Ortadoğu'da istikrarlı bir barış ortamı sağlanmasında Türkiye'ye böyle bir rol verilmesinin, verimsiz sonuçlar doğuracağı öne sürülüyor. Bu arada Rusya'nın eski Başbakanı Evgeniy Primakov ise, konferansın ilk gününde yaptığı konuşmada, Ortadoğu sorununun çözümü için İsrail'e baskı uygulanması gerektiğini dile getirdi ve bu yapılmadığı takdirde bölgede daha büyük sorunlar yaşanabileceği uyarısında bulundu.

TÜRKİYE'DEN KATILIM YOK

İlki, Aralık 2009'da Ürdün'de gerçekleştirilen ve Valdai Tartışma Kulübü (Valdai Discussion Club) konferans serisinin ikincisi, "Ortadoğu Barışı için Senaryo ve Modeller Uluslararası Konferansı", Perşembe günü Malta'nın Başkenti Valletta'da başladı. Konferansa, Türkiye'den katılan olmazken, aralarında Rusya Eski Başbakanı Evgeniy Primakov ve BM Medeniyetler İttifakı Yüksek Temsilcisi Jorge Sampaio'nun da bulunduğu İsrail, Filistin, ABD, Britanya, Rusya başta olmak üzere bir dizi ülkeden üst düzey yetkili ve nüfuz sahibi kişiler, gerçekleştirilen oturumlara katılıyor ve tezlerini ifade ediyor.

Açış konuşmaları, Evgeny Primakov ve Jorge Sampaio'nun da aralarında bulunduğu katılımcılarca yapılan konferansın ilk günü, öğleden önce "Ortadoğu Barışı'nda Sorunlar ve Beklentiler: Yeni Fikirlere İhtiyaç Var mı?"; öğleden sonra ise "İsrail-Filistin İlişkileri: Tünelin Ucunda Işık Görünüyor mu?" ve " Suriye, Lübnan, İsrail - Sırada Ne Var?" konulu genel oturumlar gerçekleştirildi. Konferansın 10 Aralık tarihli ikinci gün oturumlarında ise, "Küresel ve Bölgesel Aktörlerin Rolü: Ayrı ayrı veya Birlikte" ve "Rusya Kılavuzu" konulu oturumlar yapılıyor.

TÜRKİYE'NİN ORTADOĞU'DAKİ ROLÜNE OLUMSUZ BAKIŞ

"Küresel ve Bölgesel Aktörlerin Rolü: Ayrı ayrı veya Birlikte" oturumuyla başlayan konferansın ikinci gününde, katılımcıların konuşmalarında değindikleri ülkelerden biri de Türkiye oldu. Arap katılımcılar Türkiye'den bahsetmezken, özellikle Rus katılımcıların tek sesten dillendirdikleri, Türkiye'nin 'Arap dünyasıyla yakınlaşması' ve bunun da, Türkiye'ye söz konusu sorunun çözümünde bir rol verilmesinin, olumsuz sonuçlar doğuracağı iddiaları oldu.

"TÜRKİYE, FİLİSTİNLİLERİN SIRTINDAN KENDİ AĞIRLIĞINI YERLEŞTİRMEK ÇABASINDA"

Türkiye ile ilgili olarak öne sürülen en keskin iddialardan biri, İsrailli bir katılımcı tarafından dile getirildi ve Türkiye'nin tek amacının, 'Filistinlilerin sırtından, Ortadoğu'da kendi ağırlığını yerleştirmek' olduğu savunuldu. Beyin fırtınasına konu olan, 'Ortadoğu barışı' gibi bir sorun olunca, konferansta zaman zaman tansiyonun yükseldiği anlar da gözleniyor. Sorunun iki tarafından katılımcılar, meramlarını anlatmak için, tezlerini karşılıklı olarak zaman zaman yüksek perdeden dile getiriyor.

"HAMAS KINANMALI"

Arap katılımcılar, İsrail'in 'insan hakları' ihlalleri yaptığı yorumlarını dillendirirken, İsrail tarafının konuşmacıları ise, Arap ülkeleri de dhil tüm ülkelerin, Hamas'ın 'terör faaliyetleri' diye tanımladıkları etkinliklerini kınaması gerektiğini dile getirdi.

ESKİ RUS BAŞBAKAN PRİMAKOV: "İSRAİL'E BASKI YAPMADAN ORTADOĞU SORUNU ÇÖZÜLMEZ"

Rusya'nın eski Başbakanı Evgeniy Primakov ise, konferansın ilk gününde yaptığı konuşmada, Ortadoğu sorununun çözümü için İsrail'e baskı uygulanması gerektiğini dile getirdi ve bu yapılmadığı takdirde bölgede daha büyük sorunlar yaşanabileceği uyarısında bulundu. Eski Rus Başbakan, İsrail-Filistin sorununun çözülmesi için dış etkenlere ve baskıya ihtiyaç duyulduğunu belirtti ve mevcut İsrail hükümetinin, bölgede oluşan statükoyu korumaya yönelik politika izlediğini kaydetti. Statükonun korunmaya devam edilmesi halinde radikal grupların etkisini daha da arttıracağı uyarısında bulunan Primokov, böyle bir durumun, Batı Şeria'da, Hamas'ın zamanla bağımsızlığını tek taraflı olarak ilan etmesine yol açacağı yorumunda bulundu.