Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, 2012 yılında Türkiye tarafından 1 milyar dolardan fazla acil ve insani yardım gerçekleştirildiğini belirterek, "Bu tutarın 979 milyon dolarlık kısmı ülkemize gelen Suriyeli misafirlerimize yönelik yardımlardır. Ülkemiz 500 binden fazla Suriyeli misafiri ağırlamaktadır" dedi.
Bakan Yılmaz, Kalkınma Bakanlığı, BM Kalkınma Programı (UNDP) ve Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu (UNECE) ortaklığında düzenlenen "2015 Sonrası Kalkınma Gündemine Yönelik Avrupa ve Orta Asya Perspektifi" başlıklı Bölgesel İstişare Toplantısı'nın açılışında konuştu.
Binyıl Kalkınma Hedefleri'nin, 55'inci BM Genel Kurulu'nu oluşturan 189 ülkenin temsilcileri tarafından yeni binyılda az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin kalkınma çabalarına katkıda bulunmak amacıyla 2000 yılında açıklandığını belirten Yılmaz, toplantının 2015 sonrası kalkınma gündeminin belirlenmesi sürecine Avrupa ve Orta Asya'nın bakış açısını yansıtması bakımından önemli bir fırsat olduğunu kaydetti.
Türkiye'nin uluslararası kuruluşlar için bölgesel ve küresel bir merkez olma misyonuyla hareket ettiğini, medeniyetlerin kesiştiği İstanbul'un toplantıya ev sahipliği yapmasından büyük mutluluk duyduğunu dile getiren Yılmaz, Türkiye'nin de içinde bulunduğu Avrupa ve Orta Asya bölgesinin, coğrafi olarak çok geniş bir alanı kapsadığını, gerek ülkeler arasında gerekse ülkeler içinde gelişmişlik düzeyi farklılıkları olduğunu belirtti.
"Farklılıklarımızın, bu istişare toplantısının 2015 sonrası kalkınma gündeminin belirlenmesinde sağlayacağı katkıyı zenginleştireceğini umuyorum" diyen Yılmaz, 2000 yılından itibaren Binyıl Kalkınma Hedefleri'yle mutlak yoksulluk ve açlığı azaltma, temiz içme suyuna ulaşımı sağlama, sıtma ve vereme karşı mücadelede önemli yol kat edilmesine karşın halen üzerinde çalışmaya ihtiyaç duyulan hedefler bulunduğunu söyledi.
Dünyada çok sayıda çocuk için ilköğretime erişim probleminin ciddiyetini sürdürdüğünü anlatan Yılmaz, şöyle konuştu:
"Sağlık ve eğitime erişimde kırsal ve kentsel bölgeler arasındaki farklılık devam etmektedir. Karar verme sürecinde cinsiyete dayalı eşitsizlikler, çevresel sürdürülebilirlik geliştirilmesi gereken diğer alanlar arasındadır. Türkiye, Binyıl Kalkınma Hedefleri göstergelerinde her geçen yıl daha iyi bir duruma gelmektedir. Bu çerçevede mutlak yoksulluk ülkemizde gözlenmemektedir. 2006 yılı itibarıyla günlük 1 dolar gelir düzeyinin altında yaşayan nüfus kalmamıştır. Okullaşma oranları her geçen yıl artmakta olup ilköğretimde brüt okullaşma oranı 2012-2013 döneminde yüzde 107,6 düzeyine ulaşmıştır."
"Kadın milletvekili sayısı 78'e yükseldi"
Yılmaz, ülkede kadınların karar alma süreçlerine daha fazla katılımı için çalışmalar yapıldığına işaret ederek, "Anne ve çocuk sağlığı alanında hızla ilerlemeler kaydedilmektedir. Bu doğrultuda, kadın milletvekili sayısı 2002'de 24 iken 2011 yılında 78'e yükselmiştir. 5 yaş altı çocuk ölüm hızı 2003 yılında binde 37 seviyesinden 2012 yılında binde 11'e, bebek ölüm hızı 2003 yılında binde 29 iken 2012 yılında binde 7,4'e ve anne ölüm hızı 2005 yılında yüz bin canlı doğumda 28,5 iken 2012 yılında 15,4'e gerileyerek önemli bir ilerleme gösterilmiştir" diye konuştu.
Türkiye'nin 2000 yılında 189 ülkeyle beraber benimsediği Binyıl Kalkınma Hedefleri'yle ilgili taahhütlerinin arkasında olduğunu vurgulayan bakan Yılmaz, tüm ülkelerin ve uluslararası kuruluşların da bu hassasiyeti göstermesinin beklendiğini söyledi.
Türkiye'nin bölgesinde ve küresel düzeyde toplumsal refahın artırılması ve hayat kalitesinin iyileştirilmesi anlayışıyla insani yardım ulaştırılmasına ve kalkınma işbirliğine büyük önem verdiğini vurgulayan Yılmaz, Türkiye'nin devam eden küresel kriz ve olumsuz ekonomik koşulların yarattığı zorluklara karşın resmi kalkınma yardımı miktarını artırmayı sürdürüp, resmi kalkınma yardımı miktarını 2012 yılında bir önceki yıla göre yüzde 99 oranında artırarak 2,5 milyar dolar seviyesine yükselttiğini ifade etti.
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, şöyle devam etti:
"Böylece, Türkiye'nin 2011 yılında yüzde 0,17 olarak gerçekleşen resmi kalkınma yardımının milli gelir içindeki payı da 2012 yılında yüzde 0,33 olmuştur. Türkiye, bu anlamda OECD ülkeleri arasında 2012 yılında bir önceki yıla göre resmi kalkınma yardımı miktarında en yüksek artış kaydeden ülke konumundadır. 2012 yılında Türkiye tarafından 1 milyar dolardan fazla bir tutarda acil ve insani yardım gerçekleştirilmiştir. Bu tutarın 979 milyon dolarlık kısmı ülkemize gelen Suriyeli misafirlerimize yönelik yardımlardır. Resmi kalkınma yardımlarına ek olarak, Türk özel sektör kuruluşları tarafından diğer ülkelerde gerçekleştirilen doğrudan yatırımlarla sivil toplum kuruluşları tarafından diğer ülkelere yapılan yardımları içeren Türkiye'nin toplam kalkınma yardımları büyüklüğü 2012 yılında 3,3 milyar dolar seviyesine yükselmiştir."
Küresel ve bölgesel işbirliklerinin 2015 sonrası kalkınma gündeminin belirlenmesinde esas teşkil ettiğine vurgu yapan Yılmaz, bu çerçevede, donör ülkelerin Monterrey Consensus'u çerçevesindeki resmi kalkınma yardımı taahhütlerine bağlı kalması gerektiğini, bu konuda OECD Kalkınma Yardımları Komitesi üyesi olan ülkelerin önemli bir bölümünü bünyesinde barındıran ve bu ülkelerin resmi kalkınma yardımlarıyla ilgili özel hedefler koyan Avrupa Birliği'ne önemli bir görev düştüğünü dile getirdi.
Yılmaz, "Diğer yandan, sadece gelişmiş ülkelerin finansal desteğine bağlı kalınan bir kalkınma işbirliği yaklaşımı yetersiz kalacaktır. Ortaklığın özüne işlerlik kazandırması ve etkileşimin güçlendirilmesi bakımından yükselen donörler olarak nitelendirilen ülkelerin çalışmalarının etkinleştirilmesi ve Güney-Güney İşbirliği yaklaşımı da sürece önemli katkılar sağlayacaktır. Bu konuda Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ve ülke ofislerine önemli görevler düşmektedir" diye konuştu.
2015 sonrası kalkınma gündeminin odağını kapsayıcı ve insan odaklı bir sürdürülebilir kalkınmanın oluşturmasının önemine dikkati çeken Yılmaz, dünyada sürdürülebilir kalkınmanın üç temel unsuru olan ekonomik, sosyal ve çevresel boyutun dengeli bir şekilde bütünleştirilmesi konusunda yeterince başarılı olunamadığını, bunun için daha fazla çaba gösterilmesi gerektiğini kaydetti:
Cevdet Yılmaz, şöyle devam etti:
"2012 yılında Rio de Janeiro'da gerçekleştirilen Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı'nda BM ülkeleri önümüzdeki yeni dönemde karşılaşılacak güçlüklerle baş etmeye yönelik sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin belirlenmesini kararlaştırmıştır. Söz konusu hedeflerin belirlenmesine yönelik hükümetlerarası bu süreç, Birleşmiş Milletler çatısı altında kapsayıcı ve şeffaf bir şekilde yürütülmektedir. Bakanlığımın da Türkiye adına katkı verdiği bu çalışmalar neticesinde belirlenecek sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin 2015 sonrası kalkınma gündemi ile uyumlu olması gerekmektedir. Kalkınma işbirliğinin en önemli unsuru toplumsal refah artışının sağlanmasıdır ve bu temelde kalkınma işbirliği yaklaşımının özünü insan odaklılık oluşturmalıdır. "
-Ekonomik ve sosyal kalkınma için temel unsur hukukun üstünlüğüdür"
Yılmaz, toplumsal refah ve ulusların ekonomik ve sosyal kalkınması için hukukun üstünlüğünün temel bir unsur olduğunu vurgulayarak, "Çok yönlü bir olgu olan kalkınma, hukukun temel prensipleri ile uyumlu şekilde düzenlenmeli ve karar verme süreçlerinde hukukun üstünlüğü dikkate alınmalıdır. Türkiye'de mahkeme salonlarında adalet mülkün yani devletin temelidir yazısı asılı bulunmaktadır. Adalet bu noktada devletin olduğu kadar aslında kalkınmanın da temelini oluşturmaktadır" diye konuştu.
Kırılgan ve çatışmalardan etkilenen ülkelerin Binyıl Kalkınma Hedefleri'ne ulaşmada önemli sıkıntılar yaşadığına işaret eden Yılmaz, bu bağlamda, etkin hukuki yaptırım sisteminin barışçıl bir ortamın tesisi açısından kritik önemi olduğunu söyledi.
Bakan Yılmaz, Türkiye'nin yakın coğrafyasında temel insan haklarına erişimde ciddi sıkıntılar yaşandığına dikkati çekerek, "İç kargaşa ve savaş nedeniyle kalkınma yardımlarının etkisi azalmaktadır. Bugün, komşumuz Suriye ve Mısır'da başta yaşama hakkı olmak üzere temel insani haklara erişimde çok ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Ülkemiz 500 yüz binden fazla Suriyeli misafiri ağırlamaktadır. Yaşanan temel insan hakkı ihlalleri, kalkınma yardımlarının insani amaçlarla yapılması ve hükümetlerin dış politika önceliklerinin buna göre belirlenmesi halinde önlenebilecektir" diye konuştu.
Barış ortamının sağlanmasının yanısıra, düzgün işleyen demokratik rejimin kabulü ve ülkelerin seçilmişler eliyle yönetilmesinin kalkınmanın kapsayıcı ve sürdürülebilir kılınması açısından önem taşıdığını anlatan Yılmaz, hukukun üstünlüğü ve demokrasi ilkelerinin yeni dönemde sürdürülebilir kalkınmanın sosyal, ekonomik ve çevresel eksenlerine eklenmesi ve dördüncü bir eksen olarak değerlendirilmesi gerektiğini kaydetti.
Yılmaz, kendine özgü değerleri ve iç içe geçmiş sosyo-kültürel yapısı ile yaşanılan coğrafya ve bu coğrafyanın insanlarının çok daha müreffeh yaşam koşullarını hak ettiğini vurgulayarak, eğitim, sağlık, çevresel sürdürülebilirlik gibi temel insan haklarına istinaden Binyıl Kalkınma Hedefleri'nin belirli kazanımlar getirdiğini ancak toplumsal refahın iyileştirilmesinde ve sürdürülebilir kalkınmanın sağlanmasında halen ulaşılması gereken önemli hedefler bulunduğunu söyledi.
Bu nedenle tüm hükümetler ve uluslararası kuruluşların hak, eşitlik ve sürdürülebilirlik eksenli bir yaklaşımla sürece sahip çıkması, fırsatları, potansiyelleri ve tehditleri değerlendirerek 2015 sonrası kalkınma gündemini birlikte şekillendirmesi gerektiğini dile getiren Yılmaz, konuşmasının ardından Arnavutluk Cumhuriyeti Sosyal Refah ve Gençlik Bakanı Erian Veliaj ile bir araya geldi.
Gazetecilerin görüntü almasına izin verilen ikili görüşme daha sonra basına kapalı gerçekleşti. - İstanbul
Son Dakika › Ekonomi › Türkiye'de 1 Milyar Dolardan Fazla Yardım Yapıldı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?