Kentsel Dönüşüm ve Hukuk Platformu Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Gürsel Öngören, bir yılını dolduran kentsel dönüşüm projesinin başırılı bir süreci geride bıraktığını belirterek, " Kentsel dönüşüme asıl finansal kaynak ülkemizdeki mega şehircilik projelerinin gelirleridir. İzmit Körfezi Geçişi Otoyolu, İstanbul'un 3. Havaalanı ve Kanal İstanbul yatırımcılarından toplanan paraların kentsel dönüşüme harcanmasını bekliyoruz. Bunların her biri büyük kent projeleri olduğu için gelirlerinin de kentleri dönüştürmeye harcanması zorunludur" dedi.
AA muhabirine kentsel dönüşümün ilk yılını değerlendiren Öngören, Mayıs 2012' de başlayan "kentsel dönüşüm seferberliği" nin geniş kitlelere ulaştığını, sokaktaki vatandaşın kentsel dönüşümü gündemine aldığını söyledi. Öngören, riskli alanda yaşayanların belediyelerin organizatörlüğünde bir araya gelerek, yapılacak yeni projelerde nasıl yer alacakları konusunda anlaşmalar imzaladığını belirterek, riskli binalarda oturanların, inşaat firmalarının konuyu sahiplenmeleri sonucu birçok alternatif teklif içinden en uygununu seçtiklerini söyledi. Riskli yapısını kendi yapmak isteyenlerin de verilen düşük faizli krediler sonucu bu işin altına girebildiğini vurgulayan Öngören, krediler konusunda bankacılara da teşekkür etmek gerektiğini kaydetti. Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Genel Müdürlüğü'nün işin yasal altyapı sürecini başarıyla yürüttüğünü anlatan Öngören,"Yasal altyapı bir yanda halkı kentsel dönüşüm sürecine zorluyor bir yandan da yardım ve teşviklerle çağırıyor. Riskli alanların sayısı tüm Türkiye'de hızla artıyor. Dosyalarını hazırlayan belediyeler Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na başvuruyor. İncelemeyi hızlı yapan Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Genel Müdürlüğü Bakanlar Kurulu'na yolluyor ve riskli alan kararları oluşuyor. Kentsel tasarım çok önemli. Çirkin şehirlerden, gülen yüzlü, marka semtlere ve şehirlere geçebiliriz" diye konuştu.
"Bir iki aylık belirsizlikten sonra Fikirtepe Projesi hızla toparlanır"
Öngören, Fikirtepe'deki kentsel dönüşüm çalışmalarına da değinerek, şunları kaydetti:
"Kentsel dönüşümün başarısı için İmar Kanunu ve imar yönetmelikleri de değiştiriliyor. İmar Kanunu değişiklik tasarısı hazır. Birçok sivil toplum kuruluşu ve sektörel kuruluş önerilerini ve düşüncelerini iletti. İstanbul İmar yönetmeliği de değiştiriliyor. Yine sorunlu alanlardan biri olan ve artık bir dönüşüm bataklığına dönmüş olan İstanbul Fikirtepe konusuna da Bakanlık el koydu. Fikirtepe Projesi maalesef 2005 yılında çıkarılan eski model bir kanun olan Belediye Yasası 73.madde ile götürülmeye çalışılıyordu.
Halbuki 2012 model 6306 sayılı yasa kapsamında bu iş yapılsa idi yarı süresinde sonuç alınabilirdi. Belediye kanunundaki araçlar ve çözümler kentsel dönüşüm için yeterli değil. Kentsel dönüşüm yasası olarak bilinen 6306 sayılı yasa ise birçok çözüm tekniği ile donatılmış. Netice olarak Fikirtepe konusunda İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin işine uzun zamandır karışılmadı ama tıkanınca Bakanlık müdahale etti. İlk bir iki aylık belirsizlikten sonra Fikirtepe Projesi hızla toparlanır. Ancak Bakanlığın sık sık kamuoyunu bilgilendirmesi gerekiyor".
Kentsel dönüşümün ilk yılında sosyal boyutun ihmal edildiğine dikkati çeken Öngören, "Belediyeler riskli alan bazında yaptıkları çalışmalarda, yıkımlar sonucu yer değiştirecek insanlara ve değişen yeni çevrelerde yaşayacak halka sosyolog ve psikologlarla yardımcı olmalıdır. Kentsel dönüşüm beraberinde sosyal yaşamda ciddi bir değişim de getirecektir. Halkın, yeni konutlarına geçiş döneminde ve oluşturulacak yeni yaşam biçiminde sosyolojik ve psikolojik olarak hazırlanması gerekiyor" ifadelerini kullandı.
"Kentsel dönüşümde finansın sürdürülebilir olması gerekir"
Öngören, kentsel dönüşümün ilk yılını değerlendirirken üzerinde durulması gereken bir diğer konunun da finansal boyut olduğunu ifade ederek, bankaların ilk aşamada binasını kendi yenileyecek olanlara ve inşaat şirketlerine kredi vererek, gerekli kaynakların oluşturulduğunu vurgulayarak, bunun sürdürülebilir olması gerektiğini ifade etti.
Bunun için kamu kaynaklarının kentsel dönüşüme yöneltilmesi gerektiğine dikkati çeken Öngören, son imar kanunundaki değişiklik tasarısında imar para cezalarının bir kısmının bu konuya yönlendirilmesinin de faydalı olduğunu söyledi. Öngören, kentsel dönüşüm için yabancı yatırımcının da ülkeye gelip, inşaat şirketlerini fonlayacağını vurgulayarak, "Ülkenin yatırım yapılabilir notu bu yöndeki beklentileri büyütüyor. Ancak dünyada ekonomik krizler sıklaştığı için sadece yabancı yatırımcıya bel bağlamamalıyız. Kendi yağımızla da kavrulmayı bilelim. Kentsel dönüşüme asıl finansal kaynak ülkemizdeki mega şehircilik projelerinin gelirleridir. İzmit Körfezi Geçişi Otoyolu, İstanbul'un 3. Havaalanı ve Kanal İstanbul yatırımcılarından toplanan paraların kentsel dönüşüme harcanmasını bekliyoruz. Bunların herbiri büyük kent projeleri olduğu için gelirlerinin de kentleri dönüştürmeye harcanması zorunludur".
Kentsel dönüşüm simsarları olumlu algıyı bozuyor
Öngören, bir yıllık uygulamada kentsel dönüşüm algısını bozan en önemli unsurun 2/3 ve 1/3 tartışması olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
"Özellikle riskli binalarda mülk sahiplerinin 2/3'ü kendi arasında anlaşınca kalan 1/3'ün hisselerinin satılıp, yenilemenin dışında bırakılma süreci, kentsel dönüşüm simsarlarınca kötüye kullanılıyor. Özellikle şehirlerin en kıymetli yerlerinde bu tartışmalar var.Halbuki kendilerine haksızlık yapıldığı için 2/3 çoğunluğun ortak anlaşmasını inşaat şirketi ile imzalamayan kişiler, 1/3 hisselerinin değeri rayicin altında belirlenen kişiler ve 1/3 hisseleri satılan kişiler de neticede yargıya başvuruyor. Haksızlığa uğramış azınlığın açabilecekleri beş altı çeşit dava var. Mahkemeler ihtiyati tedbir verebilir, idare mahkemelerinde yürütmenin durdurulması verilmese bile inşaat aşamasında dava bitebilir ve 1/3 de hakkına kavuşabilir. Fakat bu süreçler kentsel dönüşümü engelleyebilir ve olumlu algısını bozar."
Uzmanların riskli binadaki kentsel dönüşümde, azınlık hissedarlarını tasfiye etmek isteyen müteahhitlerin bu işten canının yanacağını belirttiğini ifade eden Öngören, "Alınacak ihtiyati tedbir kararları nedeniyle inşaatlar yarım kalabilir, arsa payları değişebilir, daire-dükkan alanlar tapu alamayabilir, hissesi ucuza satılanlar büyük tazminatlar alabilir. Bu zararlardan hem inşaat şirketi hem de anlaşmayı yapan 2/3 çoğunluk sorumlu olur. 6306 sayılı kanunun, 1/3 azınlıkta kalanlar açısından, insan hakları ve Anayasadaki mülkiyet hakkı düzenlemelerine daha uygun kurallarla değiştirilmesi mümkün. Bu kişilerin mülkiyet hakkını, hayallerini ve mahalledeki komşuluk haklarını yok etmeden de kentler dönüşebilir. Bu yönde yumuşak bir geçiş, yaklaşım ve yasal değişiklik beklenebilir" şeklinde konuştu. Öngören, devletin hızlı hareket ederek, depremden önce riskli yapı ve alanları boşaltılması gerektiğini belirterek, "Hükümet ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bunu ilk yılında başlatmış ve başarmaktadır. Mutlaka eksikler vardır ve çıkacaktır. Kervan yolda düzelecektir" dedi. - İstanbul
Son Dakika › Ekonomi › Kentsel Dönüşüm, İlk Yılını Başarıyla Tamamladı - Son Dakika
Sizin düşünceleriniz neler ?