Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, hanehalkının aşırı borçlanmasıyla ilgili tedbirlerin cari işlemler açığındaki iyileşmeyi destekleyeceğini söyledi. Başçı, yurt içi nihai talep ve ihracat ılımlı büyüme eğilimlerini koruduğuna dikkat çekerek, altın ticareti hariç tutulduğunda cari işlemler açığındaki kademeli iyileşme eğiliminin 2014 yılında da süreceğini vurguladı. Hanehalkının aşırı borçlanmasıyla ilgili tedbirlerin cari işlemler açığındaki iyileşmeyi destekleyeceğine dikkat çeken Başçı, Merkez Bankası'nın enflasyon görünümü orta vadeli hedeflerle uyumlu olana kadar para politikasındaki temkinli duruşunu koruyacağını bildirdi.
Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, Gaziantep Sanayi Odası ve Dünya Gazetesi işbirliğinde Gaziantep'te düzenlenen "Para Politikaları" konulu konferansta konuştu. Vereceği mesajları dört ana başlıkta toplayan Başçı, bunları şöyle sıraladı:
"Yurt içi nihai talep ve ihracat ılımlı büyüme eğilimlerini korumaktadır. Altın ticareti hariç tutulduğunda cari işlemler açığındaki kademeli iyileşme eğiliminin 2014 yılında da süreceğinin tahmin edilmektedir. Hanehalkının aşırı borçlanmasıyla ilgili tedbirler cari işlemler açığındaki iyileşmeyi destekleyecektir. Merkez Bankası enflasyon görünümü orta vadeli hedeflerle uyumlu olana kadar para politikasındaki temkinli duruşunu koruyacaktır."
Başçı, büyüme açısından bakıldığında ılımlı bir büyüme, dış denge açısından bakıldığında kademeli bir iyileşmenin devam etmesi, enflasyon açısından bakıldığında ise yine enflasyonda da kademeli bir düşüş öngördüklerini dile getirdi.
-"CARİ AÇIK SÜRDÜRÜLEBİLİR SEVİYELERE GELSE, ÇOK DAHA RAHAT BÜYÜMEMİZE DEVAM EDEBİLİRİZ"-
Başçı, dış dengeye bakıldığında Türkiye'de toplam harcamaların, toplam gelirden büyük olduğunu dile getirerek, bunun borçlanarak dengelendiğini vurguladı. Bu harcamalar içinde tüketim, yatırım ve kamunun yaptığı her türlü harcamalar olduğunu ifade eden Başçı, burada problemin makasın fazla açılması olduğunu kaydetti.
Başçı, "O nedenle biz diyoruz ki mümkün olduğu kadar cari açık sürdürülebilir seviyelere gelse, çok daha rahat büyümemize devam edebiliriz. Orada güzel bir gösterge ihracatın ithalatı karşılama oranı. Güzel haberler var bu konuda. Bu oranın tarihsel ortalamasına bakıldığında yüzde 65'ler seviyesinde olmuştur. Kabaca buna sürdürülebilir olarak bakabiliriz. 2010 yılı sonunda itibaren bu oranda ciddi bir gerileme gözlendi. Yüzde 55'li rakamlara kadar bu oran düşmüş. Bu ne demek? İthalat çok hızlı artıyor, ihracat o kadar hızlı artmıyor. Ne zaman olmuş bu? Özellikle bahsettiğimiz ikinci parasal genişleme, 2010 yılından sonunda Amerikan Merkez Bankası"nın çok ciddi parasal genişlemeye gitmesinin ardından iki tane faktör devreye giriyor. Bu iki faktörden birincisi TL döviz kurları haddinden fazla değer kazanıyor. Hatırlarsanız, "1 dolar eşittir 1 TL olur mu' şeklinde konuşmalar oluyordu. Bu durum ihracatçıyı zorladı. İkinci faktör de krediler. Yani Türkiye'deki özellikle hanehalkı ve vatandaşların borçlanmasındaki artış, orada da artış yüzde 40'lar mertebesine ulaşmıştı. Tüketici kredileri bir yılda bir önceki yıla göre yüzde 40 düzeyinde artıyordu. Bunun önemli kısmı ithal talebine gidiyordu. Neden? Çünkü borçlanma çok ucuz, ithal mallar da çok ucuzdu. İkisi bir araya geldiğinde kuvvetli bir talep oluyordu. İkili bir stratejiyle buna karşı bir şeyler yapmak gerekiyordu. Buna karşı Merkez Bankası, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu ve aynı zamanda Maliye Bakanlığı üçlü olarak devreye girip önemli tedbirler aldı. Kredi büyüme hızını yavaşlatmak, TL'nin aşırı değerlenme eğilimine son vermek, onu daha makul bir seviyeye getirmek" diye konuştu.
-"İHRACATIN İTHALATI KARŞILAMA ORANLARI KADEMELİ OLARAK ARTTI"-
Başçı, ikili stratejinin sonuç verdiğini, netice aldıklarını bildirdi. İhracatın ithalatı karşılama oranının kademeli bir şekilde artarak Kasım ayında tarihsel ortalaması olan yüzde 65 ortalamasının üzerine çıktığını dile getiren Başçı, "Kasım ayının verileri henüz yayınlanmadı. O yüzden biz burada günlük verilerden yararlandık. Öncü göstergelere baktık. Orada karşılama oranının altın hariç yüzde 68'lere yükseldiğini görüyoruz. Burada sonuç aldığımızı görüyoruz. Karşılama oranının ortalamasına bakıldığında pozitif bir eğilim var. Karşılama oranının 2014 yılında büyük bir ihtimalle yüzde 65-70 bandında hareket etmesi mümkün. Hatta biraz daha iyileşmesi bizim için iyi olur. Cari açık nasıl gidiyor? Buna bakıyoruz. Altın hariç veriye bakıldığında, cari işlemler dengesinde kademeli bir iyileşmenin devam edeceğini görüyoruz. Fakat Kasım ayından itibaren altın hariç veride biraz daha iyileşme bekliyoruz. 2014'te de biz bu iyileşmenin devam etmesini bekliyoruz. Peki finansmanı nasıl sağlıyoruz? Doğrudan yatırımlar var, bankaların yurtdışından borçlanmaları var. Büyük firmaların doğrudan borçlanmaları var. Artı portföy giriş ve çıkışları var. Portföy giriş ve çıkışları var. Yılın ilk 4 ayında çok kuvvetli girişler görüldü. Mayıs ayından itibaren önce biraz çıkış sonra biraz yatay ve dalgalı bir seyir gördük. Amerikan Merkez Bankası'nın verdiği sinyal sonrasında orada bir tedirginlik olmuştu. Portföyde çok kuvvetli bir giriş beklemiyoruz. Daha yatay ve dalgalı bir seyir şu sıralarda izliyoruz. O şekilde bakarsak, bu portföy yatırımları hiç olmazsa, Türkiye bu cari açığı finanse edebilir mi? Cevap evet, Türkiye cari açığı finanse edebilir. Önümüzdeki yıl biraz daha da cari açık azalacağı için finanse edebileceğiz" şeklinde konuştu.
-"SON VERİLER OLDUKÇA ÜMİT VERİCİ"-
Başçı, ihracat tarafından bakıldığında, son veriler oldukça ümit verici olduğunu dile getirdi. Dünyada mal ticaretinin yavaşladığını vurgulayan Başçı, Türkiye'de hala ihracat büyümesi olduğunu dile getirdi. TİM'in Kasım verisinde bunun görüldüğünü ifade eden Başçı, "Yüzde 9'a yakın bir artış var. Bütün zorluklara karşın ihracatçılarımız bunu başarabiliyorlar. Aralık ayı verilerine de biraz baktı arkadaşlar, öncü veriler Kasım'da ki artışın devam edeceğini gösteriyor" dedi.
-"FAİZ ORANLARINDA BİR MİKTAR YUKARI YUVARLANMA OLDU"-
Kredi büyümesiyle ilgili alınan tedbirlerin, tüketici kredilerinin büyüme hızını aşağı çekeceğini dile getiren Başçı, bunun ithalat talebi açısından dengelenmeye katkı sağlayacağını, cari açığın da bir miktar iyileşebileceğini vurguladı. Ticari krediler tarafından bakıldığında orada dalgalanmaların daha az olduğunu belirten Başçı, bunun arzu edilen bir durum olduğunu ifade etti.
Amerikan Merkez Bankası'ndan gelen sinyaller sonrasında faiz oranlarında yakın zamanda bir miktar artış gözlendiğini ifade eden Başçı şu açıklamalarda bulundu:
"Bu sadece Türkiye'de olmadı. Genellikle gelişmekte olan ülkelerin çoğunda piyasa şartları içerisinde bir miktar faiz artışı yaşandı. Oradaki artış ne kadar diye baktığımızda Euro Bölgesi'ndeki artışlara göre daha sınırlı bir artış söz konusu olmuş. Buna karşılık Merkez Bankası TL ve döviz likiditesi politikasına ilişkin bazı tedbirler alarak buradaki etkiyi yumuşatmaya gayret etti. Büyük ölçüde de başarılı olduğumuzu düşünüyoruz."
-"SERMAYE AKIMLARINDA EN UFAK BİR YÖN DEĞİŞİKLİĞİ TL'YE DEĞER KAZANDIRABİLİR"-
Döviz kurlarında da bunun bir etkisi olduğunu aktaran Başçı, genellikle cari açık veren ülkelerde değer kayıpları, cari fazla veren ülkelerde ise değer kazancı veya az bir değişim şeklinde kendisini gösterdiğini vurguladı. Bir iki istisna olduğunu ifade eden Başçı, cari fazla vermesine karşın dolara karşı değer kaybeden ülkeler arasında Rusya'nın yer aldığını söyledi. Türkiye'nin durumuna ilişkin değerlendirmede bulunan Başçı, "Aslında bizim durumumuz orta yerde. Arjantin, Brezilya ve Hindistan'ın parası bizden değer kaybetti. Dolayısıyla Türkiye'de oynaklık var. Biraz arttı. Fakat cari açık veren diğer ülkelerle karşılaştırıldığında oynaklık nispeten daha az. Reel efektif döviz kurumuz 109.4 civarında. Aşırı değerli olmaktan çok uzak. Burada bir tek şeye bakarız: Sermaye akımlarında en ufak bir yön değişikliği TL'ye değer kazandırabilir. Dövizin fiyatını düşürebilir. TL'nin değer kaybetme ihtimali daha zayıf. Bunun için çok anormal gelişmeler olması gerekiyor. Böyle bir kayıp beklemiyoruz" şeklinde konuştu.
-"MERKEZ BANKASI'NIN REZERVLERİ 135 MİLYAR DOLARIN ÜZERİNDE"-
Merkez Bankası'nın döviz rezervlerini istikrarı dengelemek amacıyla kullandığını dile getiren Başçı, düzenli olarak her gün arz ve talep koşullarını bir miktar yoklayarak yaptıkları döviz alım ve satım ihaleleri olduğunu vurguladı. Döviz rezervlerinden Temmuz ayında yüksek oranda satışlar yaptıklarını, daha sonra satış oranlarını azalttıklarını belirten Başçı, "Rezerv biriktirmeye bir süre devam ettik. Şuanda altın dahil Merkez Bankası'nın rezervleri 135 milyar doların üzerinde. Bunların hepsi likittir" dedi.
-"DÖVİZ REZERVİMİZİ DİKKATLİ KULLANIYORUZ"-
Başçı, ihracatçılara kullandırdıkları reeskont kredilerinin dönüşleri hakkında bilgi verdi. En yoğun satışın Temmuz ayında yapıldığını, satışların hızının daha sonra yavaşladığını belirten Başçı, "Aylık 1, 1.2 milyar dolarlık satış yapıyoruz. Girişler de var. Bu yılın tamamında ihracatçılarımızdan 13 milyar dolar döviz satın almış olacağımızı tahmin ediyoruz. Gelecek yıl da bu rakam 13 milyar doların üzerinde olabilir. Ayda 1 milyar sattığımız zaman, aldığımızı satıyoruz. 1 milyarın üzerinde satıldığında, biraz fazlasını satmış oluyoruz. O nedenle döviz rezervimizi dikkatli kullanıyoruz. Oynaklığı sıfıra indirmek mümkün değil. Öngörülebilir olmakta fayda var diyoruz. Şimdi en son minimum döviz satışını 50 milyon dolara çıkardık, 20 iş gününde 1 milyar dolar. Aldığımızı satmış oluyoruz. 50 milyon nötrdür. 50'nin üzerine çıkabilir miyiz? Çıkarız. Diyelim ki, ayda 1 milyar 400 milyon dolar yapar. Bir de ek parasal sıkılaştırma var. Orada da en az 100 satıyoruz, ertesi gün de mesela yine 100 satıyoruz. Biraz yukarıya çekebiliyoruz. Bugünlerde sakin dönemler yaşadığımızı hissediyoruz. Sakin dönemlerde daha düzenli döviz satışlarıyla ilerlemek olumlu sonuç veriyoruz" ifadelerini kullandı.
-BAŞÇI, BDDK'NIN FİNANSAL İSTİKRARA İLİŞKİN TEDBİRLERİNİ DEĞERLENDİRDİ-
Başçı, BDDK'nın finansal istikrara ilişkin yaptığı ve yapacağı düzenlemeler hakkında bilgi verdi. Toplam kredi kartı limitinin, ilk yıl için aylık ortalama net gelirinin iki katını, ikinci yıldan sonra ise dört katını aşamayacağının hüküm altına alındığını söyleyen Başçı, kredi kartlarında asgari ödeme tutarları yukarı yönde güncellendiğini vurguladı. Başçı, KOBİ ve ihracat kredileri teşvik edilirken konut kredileri haricindeki tüketici kredilerinde ihtiyat payını artıran bir düzenleme yapıldığını kaydetti. Kamuoyunun görüşüne açılan yeni pakette kredi kartlarında taksit sınırlaması, taşıt kredilerine peşinat şartı, taşıt ve ihtiyaç kredilerine vade sınırlaması getirilmesine ilişkin taslak düzenleme hazırlandığını bildiren Başçı, burada da ilave düzenleme geldiğini söyledi.
-"NET İHRACATIN BÜYÜMEYE KATKISI SON ÇEYREKTE DAHA DA OLUMLU HALE GELECEK"-
Başçı, büyüme rakamlarına da değindi. Büyümenin beklentilerden daha olumlu geldiğini belirten Başçı, net ihracatın üçüncü çeyrekte olumlu katkı vermeye başladığını bildirdi. Başçı, net ihracatın katkısının son çeyrekte daha da olumlu hale geleceğini tahmin ettiklerin vurgulayarak, dengeli büyüme açısından iyi bir haber geldiğini söyledi.
Başçı, konuşmasında fiyat istikrarına da değindi. Döviz kurlarındaki değer kaybından bir miktar geçiş olması nedeniyle enflasyonun yüzde 8'i gördüğünü vurgulayan Başçı, şimdi güzel haberlerin arka arkaya gelmeye başladığını, enflasyonun her ay düştüğünü belirtti. İşlenmemiş gıdada olumlu haberler olduğunu ifade eden Başçı, yıl sonuna görmek gerektiğini bildirdi. Aralık ayında oynak kalemlerde gidişatın çok olumsuz olmadığının altını çizerek, "Acele etmeyelim. Yıl sonunu bir görelim. Bizim en son verdiğimiz tahmin yüzde 6.8, 11 aylık birikim yüzde 6.9. Sıfır gelse, 6.9 bitiririz. 0.1 gelirse, yüzde 7. Bizim mektup yazma sınırımız yüzde 7. Bizim acele etmeyelim dememizin sebebi şu. Narenciye fiyatlarındaki iniş çıkışlar çok fazla oldu. Şimdi düşüyor. Bunun etkisini görmek lazım. LPG fiyatları çok konuşuldu. LPG'den 0.15 puan artı bir katkı geliyor. Eğer bu ayda enflasyon sıfıra yakın olursa, tam sınıra yakın bir yerde bitireceğiz. İşlenmemiş gıda kalemini ve tütünü çıkarıyoruz. Eğilimi gösteriyor bu. Enerji içinde. Buradaki eğilim enflasyonun düşeceğini gösteriyor. H ve I endeksleri var. Enerji ve gıda dışlanıyor. Burada döviz kuru geçişkenliğini gördük, orada da olumlu bir haber geldi. Kasım ayında ilk defa yıllık H ve I endeksinde bir düşüş gözledik. Şuan ki para politikası duruşunun yeterli olduğunu düşünüyoruz. Marjinal fonlama oranı olarak isimlendireceğimiz, yüzde 7.75 olan faiz oranı, bankalar arası borçlanma piyasasındaki faiz oranıdır. Merkez Bankası'ndan da parası yetmeyen bankalara bizim verdiğimiz bir faizdir. O faiz oranı şuanda yeterli. Bugün itibarıyla orada bir artırıma ihtiyaç olmadığını düşünüyoruz. İndirime de şuanda ihtiyaç olmadığını düşünüyoruz. Temkinli duruş dediğimiz, biraz bekleyelim, izleyelim. Aldığımız tedbirlerden olumlu sonuç geleceğini tahmin ediyoruz."
-"BANKALARIN ARACILIK MALİYETLERİNİ ETKİLEYECEK BİR PARAMETRE DOĞUYOR"
Marjinal fonlama oranı olan yüzde 7.75'in faiz koridorunun üst sınırı olduğunu belirten Başçı, oradaki oynaklığı sıfıra indirdiklerini vurguladı. Olumlu bir sonuç elde ettiklerini bildiren Başçı, faiz oranlarında ve döviz kurlarında daha istikrarlı bir seyir olduğunu aktardı. 17 Aralık'ta konuların PPK toplantısı yapılacağını aktaran Başçı şunları kaydetti:
"Daha sonra da 24 Aralık'ta da gelecek senenin para ve kur politikalarıyla ilgili basın toplantısı yapacağız. Şuanda marjinal fonlama oranı yüzde 7.75, istikrarlı fonlama oranlarımız da 6.75, yüzde 4.50. 6.75 piyasa yapıcılığı imkanı olduğu için burada 22 milyar TL civarında bankaların toplam borçlanma limitleri var. Bu değişmiyor. Merkez Bankası'ndan fonlama ihtiyacı, sektörün likidite açığı 30 milyar ise 30 milyarın 22 milyarını alabiliyorlar. Bir gün vadeli veriyoruz. Yüzde 4.5'ten ise bir hafta vadeli veriyoruz. 6.5-7 milyar TL tutarında bir miktar. Kalan kısmını ise Merkez Bankası'ndan 7.75'ten alıp, birbirilerine bu oranda verebiliyorlar. Buna da marjinal fonlama diyoruz. 24 Aralıkta, bir haftalık repo faizi ile yapılan fonlamanın, yani yüzde 4.5 ile yapılan fonlamanın sonuçlarını kamuoyuna duyuracağız. Bu daha çok bankacılığı ilgilendiriyor. Bankacılar zorunlu karşılıklara faiz ödemesi talebiyle geliyorlar. Bizde onlara buna ihtiyaç kalmayacağını, çünkü 70 milyar TL civarındaki zorunlu karşılığın maliyetini rezerv opsiyon mekanizmasını kullanarak düşürüyorsunuz. Oradan ne kalıyor, 14 milyar. Burada da 14'ün de 7.5'ini yüzde 4.5'ten veriyoruz. Onu da şimdi orantılı vereceğiz. Demek ki orada yüzde 4.5 ile yüzde 7.75 arasındaki fark sizin avantajınız, maliyeti düşürmüş oluyoruz. Dolayısıyla buradan bakarsanız, elimizde bir parametre daha oluyor. Bu da bankaların aracılık maliyetlerini etkileyecek bir parametre doğmuş oluyor. 4.5'tan yapacağımız fonlama miktarı ve artı 4.5'in seviyesi, onunla ayarlamalar yaparak 2014 yılında burada bankaların aracılık maliyetlerini gerekirse düşürebiliriz. Böyle bir imkanımız da var. Ne yapacağımız şartlara göre ayarlama yapacağız. 2014 yılında şartlara ve gelişmelere göre ayarlayacağız. Ek parasal sıkılaştırmalar bazen bir, bazen iki kullanıyoruz. Ekim'de 2, Kasım'da 6 gün yapmışız. Şimdi önceden ilan ediyoruz. Aralık ve Ocak ayında ek parasal sıkılaştırma yapacağımızı ilan ettik. Biraz daha ek parasal sıkılaştırma ilan etmek mümkün. Aralık ayında biri yapılmak üzere 3 tane, Ocak'ta 1 tane ilan ettik. Şartlar Amerikan Merkez Bankası'nın ne yaptığı 18 Aralık'ta daha net görülecektir. Biz de ek parasal sıkılaştırmaya ihtiyaç duyulmayacağını öngörebiliriz. Bir bakarsanız, Şubat ayında hiç yapmayabiliriz. Alınan tedbirlerin sadece faiz boyutlu olmayabilir. Miktar boyutlu da olabilir. Büyük ihtimalle likidite açığı yıl sonunda 30 milyar civarına gelecek. 7.75'i değiştirmeden gerekli sıkılaştırmayı yapabiliriz. Gerekmiyorsa da yapmayız. Euro Bölgesi borç krizinin başladığı döneminde likidite açığı 60 milyar TL'ye kadar çıkmış. Sonra kademeli bir şekilde biz onu azaltmışız. Şimdi 30 milyar civarında. Çok aşırı sıkı değiliz, gevşek de değiliz. Eğer gerekiyorsa, elimizdeki araçlarla, hangisi kullanmak gerekiyorsa, likidite açığını artırırız, kredi büyüme hızını kademeli bir şekilde daha makul ve kullanılabilir seviyelere fiyatları değiştirmeden indirme imkanımız var."
-"ENFLASYONDA GELİŞMELER ÜMİT VERİCİ"-
Başçı, enflyasyonda Ekim ayında bekledikleri düşüş gerçekleşmediği için tahminlerinin üzerinde kaldıklarını belirterek, Kasım ayında düşüş olmasıyla birlikte tekrar tahminlerine geri dönüş olduğunu vurguladı. Gelişmelerin ümit verici olduğunu ifade eden Başçı, dünyada enflasyonist bir eğilim olmadığını, düşük enflaslyona giden bir eğilim olduğunu kaydetti. Başçı, bunun Türkiye'ye yansıması olacağını, enflasyonda yukarı bir baskı olmayacağını ifade etti.
Son Dakika › Ekonomi › Merkez Bankası Başkanı Başçı. - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?