Son dakika: 12. Rekabet Kongresi

Kadın Girişimcileri Derneği (KAGİDER) Yönetim Kurulu Başkanı Emine Erdem, dijitalleşmeye yatırım yapan firmaların yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sürecinde daha dirençli, daha rekabetçi ve daha sürdürülebilir çözüm önerilerinin öncüsü olduğunu belirterek, "Yeni dijital teknolojileri daha etkin kullanmak şirketler için verimliliğin, maliyet kontrolünün ve başarının anahtarı oldu." dedi.

Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu'nun (TÜRKONFED) desteğiyle Sektörel Dernekler Federasyonu (SEDEFED) tarafından bu yıl 12'nci kez düzenlenen Rekabet Kongresi devam ediyor.

KAGİDER Yönetim Kurulu Başkanı Erdem, kongrenin ikinci gününde yaptığı açılış konuşmasında, sürdürülebilirliğin; gelecek nesillere güzel bir dünya bırakabilmek ve kaynakları geri dönüşü olmaksızın tüketmeden, insani değerleri yitirmeden, toplumları geliştirerek bırakılabilecek bir miras olduğunu ifade etti.

Erdem, sürdürülebilirlik denilince akla ilk çevrenin geldiğini ve sürdürülebilirliğin ekolojik, ekonomik ve toplumsal boyutları da kapsayan bütünsel bir yaklaşım olduğunu belirterek, "Bir başka deyişle, sürdürülebilirliğin 3 temel bileşeni çevre koruma, ekonomik büyüme ve sosyal gelişimdir." dedi.

Pandeminin toplumsal cinsiyet eşitliği üzerindeki olumsuz etkilerine de tanık olunduğunu ifade eden Erdem, şunları kaydetti:

"Kovid-19 salgınının özel sektör üzerindeki etkilerini ele alan, TÜSİAD, TÜRKONFED ve Birleşmiş Milletler Kadın Birimi (UN Women) Türkiye iş birliğinde bir rapor yayımlandı. 'Kovid-19 Salgınının Kadın Çalışanlar Açısından Etkileri' isimli bu araştırmanın sonuçları bize bir kez daha gösterdi ki kadınlar, pandemi sürecinde erkeklerden daha olumsuz etkilendi. Pandemi süreci iş gücü piyasasında var olan eşitsizlikleri de derinleştirdi. TÜİK iş gücü istatistikleri de bunun sonuçlarını gösteriyor. Haziran 2020'de istihdamdaki kadın sayısı 8 milyon 312 bin... Geçen yılın aynı döneminde 9 milyon 107 bin olan kadın istihdamına kıyasla 795 bin kişilik bir kayıp var."

"Yeni dijital teknolojileri daha etkin kullanmak şirketler için başarının anahtarı"

Emine Erdem, kadına eşit hakların sağlanmadığı hiçbir ülke ve hiçbir ekonominin sürdürülebilir kalkınma potansiyeline erişemeyeceğini, sürdürülebilir kalkınmanın ancak ve ancak kadınların güçlenmesi, ekonomiye aktif ve eşit katılım ile mümkün olduğunu vurguladı.

Erdem, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Teknoloji zaten son yıllarda iş dünyasının tüm süreçlerini değiştiriyordu ama yaşadığımız küresel salgın krizi bu süreci daha da hızlandırdı, ona ivme kattı. Sürekli değişen, dijitalleşen iş dünyasında her gün bizlerin de iş yapış şekilleri değişiyor. Dijitalleşmeye yatırım yapan firmalar bu süreçte daha dirençli oldular, daha rekabetçi oldular, daha sürdürülebilir çözüm önerilerinin öncüsü oldular. Yeni dijital teknolojileri daha etkin kullanmak şirketler için verimliliğin, maliyet kontrolünün ve başarının anahtarı oldu.

Sürdürülebilirlik ortaya çıktığı ilk zamanlarda genellikle kamu sektörünün görevi olarak görünmekteydi ancak artık vatandaş ve tüketici olarak bireylerin, ekonomik, sosyal ve çevresel etkileri olan, aynı zamanda bu alanlardaki küresel ve yerel sorunlardan etkilenen iş dünyasının, hak talepleri ile güçlenen sivil toplum örgütlerinin öncelikli görevidir."

"Krizlerin kadın istihdamı üzerinde farklı etkilerini görmek mümkün"

TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve İş Dünyasında Kadın Komisyonu Başkanı Reyhan Aktar da kongre kapsamında düzenlenen "Ekonominin ve İş Dünyasının Sürdürülebilirliği" başlıklı panelde yaptığı konuşmada, krizlerin kadın istihdamı üzerinde farklı etkilerini görmenin mümkün olduğunu söyledi.

Savaşlarda ve ekonomik krizlerde kadınların iş gücü piyasasından kimi zaman çekilirken kimi zaman da kadın istihdamının "ucuz iş gücü" altında kayıt dışılıkta arttığını vurgulayan Aktar, "Bunun krizin bulunduğu dönemde negatif ama kriz sonrasında çalışma hayatına bir şekilde girmiş kadınlar üzerinde bir pozitif etki yarattığını görmekteyiz." dedi.

Kovid-19'un sağlık ve ekonomik krizin yaşandığı bir alan yarattığına işaret eden Aktar, "Ekonomik krizi dengelemeye çalışırken sağlıktan ödün vermeniz gerekiyor, sağlık krizi ile de bir düzenleme yapmanız gerektiğinde ekonomiden ödün vermeniz gerekiyor. İkisini ayı dengede götürmenin çok zor olduğu bir yapı." ifadelerini kullandı.